8. Ejderin kanlı hükmü - damga


Kafesi  bekleyen paralı askerlerden üç tanesi hareketlendi. Biri Feyzainin bulunduğu kafesi açtı. Ve Feyzaiye bakıp sertçe ''Geeel'' dedi. Feyzai Ann ablasına daha da sokulup gitmek istemedi. Ann ise '' Sana ne diyorlarsa onu yap Feyzai '' dedi. 



Ann kardeşi gibi sevdiği Feyzainin başının belaya girmesini istemiyordu. Asker ise gözlerini Feyzaiye tavsiye veren Ann a çevirdi. İştahı kabarmış kedi gibi dudaklarını yalandı. Genç, narin, ince dudaklı, buğday tenli, saçlarını at kuyruğu şeklinde toplamış olan köle kıza aç gözlerle baktı.


Feyzai Ann ablasının yönlendirmesiyle kafesin kapısında bekleyen askerin yanına gitti. Adam Feyzaiyi sanki bir suçluymuş gibi ensesinden tutarak götürmeye başladı. Feyzai loş ışıklı koridora girdiğinde kendisi gibi iki çocuğun daha götürüldüğünü farketti. 



Belli ki bu uğursuz yerdeki tek çocuk kendisi değildi. Bir süre sonra başka bir odaya götürüldüler. Odanın içinde elinde kırbacıyla bekleyen Assanı gördüler. Bir de duvar dibinde zincirlenmiş bir adam.



Boynundaki demir taslmayla duvara zincirlenmiş adam ağlamaklı gözlerle etrafına bakıyordu. Siyahi ve tombul yanaklı bir adamdı. Kalın ve pembe dudaklarını büzmüş, sanki ağlamak üzere olan bir çocuk gibi görünüyordu. vücudunda bir sürü yara vardı. 



Üstünde yırtık bir tumandan başka bir şey yoktu. Adam acıklı gözlerle gelen çocuklara bakarken Assan konuştu.



Assan-- Sizler yeni kölelersiniz. Elbette kölelik kaidelerinden bi habersiniz. Ama merak etmeyin. Size ne yapmanız gerektiğini bir bir öğreteceğim. Dediğim gibi, sizler artık kölesiniz. Peki bir köle nedir? Tabi ki efendisinin her emrini yerine getirmekten sorumlu kişidir.



Yani sizler efendinizin verdiği her emri sorgusuz suailsin yerine getireceksiniz. Bir emir verilir ve uygulanır. Emrin verilmesiyle uygulanması arasında zerre kadar tereddüt, bekleme, karşı koyma ya da itaatsizlik olamaz. Bitti. 



Şimdi bir denemesini yaparak size göstereceğim. Sen! ÇAbuk ayağa kalk.



                     Assan duvara mıhlanmış olan adama seslendi. Elindeki kırbacı daha da sıkan Assan adama kalkmasını söylediği anda adam ayağa kalktı. Sonra Assan başka komutlar verdi. Tek ayak üstünde dur, zıpla, yuvarlan, kendini tokatla vs. 



Assan ne dediyse adam harfiyen yerine getirdi. Durumdan memnun kalan Assan tahta bir sandalyeyi çekti. Sonra çocukların karşısına oturup konuşmaya devam etti.



Assan-- Gördünüz değil mi? Tıpkı bir köpek gibi itaatkar. Neden? Çünkü O bir köle. Bense Onun efendisiyim. Eğer ben Ona ateşe atla dersem O hiç düşünmeden ve beklemeden ateşe atlamak zorunda. 


Peki ya yapmazsa? YA benim emrime itaat etmeyip ateşe atlamazsa? O zaman ne olur? Cezalandırılır. Öyle basit bir cezadan da bahsetmiyorum. Bir kölenin hiç bir hakkı yoktur. Bir efendi kölesini istediği gibi cezalandırabilir. Bazen derisi yüzülür bazen kolları ya da bacakları kesilir.



Emre itaat etmeyen bir köle ne olursa olsun cezalandırılır. Ve bundan kaçış yoktur. Diyelim ki buradan kaçtınız. Kurtulabilir misiniz sizce? Hiç umutlanmayın. Sizler kölesiniz. Daha on adım atmadan yakalanırsınız. 



Köle olduğunuzu nerden mi bilecekler? Çok basit, askeeeeer! Bağlayın şunları. 



Feyzai ve diğer iki çocuk neye uğradığını anlamadan paralı askerler tarafından bağlandılar. Hepsi de diz çöktürülüp alınları yere değecek şekilde secde ettirildi. Assan ise bir köşede yanan kömürler içinde kızışmış olan bir demir parçasını eline aldı. Asayı andıran uzun demir parçasının ucunda yassı bir ek kısım vardı. Ve bu yassı ek o kadar kızdırılmıştı ki sapsarı şekilde parlıyordu. 



Askerler çocukların üstüne çökmüş Onları sıkıca tutuyordu. Assan ise kızgın demiri kafaları yere yapışmış olan çocukların ensesine bastırdı. Önce uzun boylu çocuktan başladı. Çocuk kızgın demiri boynuna yiyince var gücüyle çırpındı. Ve avazı çıktığı kadar bağırdı. Bir kaç nefes sonra Assan demiri ensesinden çekti. 



Serbest kalan çocuk ağa takılmış balık gibi çırpınmaya başladı. Sırada Feyzai vardı. Kızgın demir ensesine değdiği anda Feyzainin dünyası şaştı. İnce ve tiz sesiyle olabildiğince bağırdı. Assan demiri çektiğinde acı bir nebze hafiflemişti. Ama bitmek bilmiyordu.



Minik ellerini ensesine koyduğunda canı daha çok yandı. Yarasına dokunamıyordu. Ama O yara her gecen anda daha çok acıyordu. Assan çocuklara dönüp ''Artık damgalandınız. Artık bir köle olduğunuz besbelli. Ve artık nereye kaçarsanız kaçın insanlar sizi yakalayıp bana geri teslim edecek. O yüzden kaçma  fikrini aklınızın ucundan bile geçirmeyin'' dedi. 



Uzun boylu çocuk bütün nefretiyle Assana baktı. O anda çocuğun eline bir kılıç verseler belki de Assanı tek darbede ikiye ayırabilirdi. Assanın ''Ders biter'' demesiyle askerler çocukları kollarından tuttu. Ve çekiştirerek tekrar kafesli odaya götürdüler.



Feyzaiyi tutan asker Onu bir top gibi kafesin içine fırlattı. Ann o gün neler olacağını zaten biliyordu. Bu her kölenin başına gelen bir şeydi. Feyzainin korkmaması için bilerek söylememişti. Ancak küçücük çocuğa böyle bir işkencenin yapılmasını da kaldıramamıştı.



Göz yaşları içinde FEyzaiye sarılan an çocuğu hemen dizine yatırdı. Ve uçları yanmış olan sarı saçlarını kaldırıp çocuğun ensesine üflemeye başladı.



Göz yaşları içindeki Feyzai ise Ann ablasının her üfleyişinde teselli buldu. Ve her üfleyişinde yarasının biraz daha hafiflediğini hissetti. 



Ablasının ilgisi sayesinde ağrısı hafifleyen ve teselli bulan Feyzai gözleriyle karşıya baktı. Oradaki kafeste kendisinden yarım kat daha uzun olan çocuk duruyordu. Feyzai o anda o çocuğun ensesine üfleyecek kimsesi olmadığını gördü.



Çocuk yaşlı gözlerle kafesinin parmaklıklarına tutunmuş Feyzaiye bakıyordu. Belli ki kimsesizliğin acısını O da çekiyordu. Feyzai bir an için bu çocuk adına çok üzüldü. Ama yapabileceği bir şeyi  yoktu. Çocuğun acı dolu bakışlarına dayanamayan Feyzai gözlerini kapadı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr