Bölüm 121: Mavi Rüzgar Kaynak Sarayı

avatar
16702 40

Against The God - Bölüm 121: Mavi Rüzgar Kaynak Sarayı


 

Çeviri için Useless, düzenleme için Rising Grey, kontrol, edit için Rising Grey arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar..

 

Okuyun ve gülün :D iyi okumalar

 

Aynı hareketin Xia Qingyue üzerinde başarılı olmasının sebebi onun kaynak girişlerini açmak için üst üste günlerce çalışması ve gecenin ortasında son derece güçsüz olana kadar dayanıklılığını tüketmesiydi. Sonuçta onlar meşru bir şekilde ismen çiftlerdi. Yeşim Xia Qingyue ne kadar acımasız ve saf olursa olsun Yun Che’nin yerde uyumaya devam etmesine dayanamadı… Ve Yun Che de kadını yerde uyutmaktansa ölmeyi yeğlerim diye yaygara yapınca bu Xia Qingyue ile aynı yatağı ve yastığı paylaşmasıyla sonuçlandı… Her ne kadar hiçbir şey olmasa da…

 

Ancak Lan Xueruo için bu hareket belirgin olarak daha kolay başarılı oldu.

 

Sonuçta Lan Xueruo Yun Che’den 2 yaş büyüktü ve o her zaman Yun Che’ye sanki bir küçük kardeşle ilgileniyormuş gibi davranıyordu. Ayrıca Xia Qingyue’nin soğukluğundan tamamen farklı olan nazik ve yumuşak karakteriyle nasıl onu kurtarmak için bir çok kez kendi güvenliğini hiçe sayan Yun Che’nin buz gibi yerde uyumasına dayanabilirdi.

 

Dolayısıyla mantıksal bir sonuç oluştu.

 

Lan Xueruo içeride, Yun Che dışarıda yattı ve Lan Xueruo tarafından sarılan uzun bir battaniye tarafından ortada ayrıldılar.

(Ç.N: Araya yastık battaniye koydular desene :D )

 

“Bedenin bu battaniyeyi geçmeyecek yoksa….yoksa…” Lan Xueruo ciddi bir yüz takındı ama ancak bu ikaz edici yüz Yun Che’ye hiç caydırıcılık hissettirmedi. Tam aksine bu onun için çok hoş bir manzaraydı.

 

“Kıdemli Kız Kardeş bana inanmıyor mu?” Yun Che kıkırdadı ve düz bir şekilde yattı. Kendi kendine usulca mırıldandı. “Ancak…eğer Kıdemli Kız Kardeş gizlice benim tarafıma gelirse…ben ne yapmalıyım? Kaçmalı mıyım yoksa hiç bir şey bilmiyor gibi mi davranmalıyım…”

 

Lan Xueruo bir an için çileden çıktı. Onu duymamış gibi davranarak içe dönük şekilde kendi tarafına uzandı.

 

Işıklar sönmüştü ve oda zifiri karanlık olmuştu. Sessizliğin içinde Lan Xueruo gözlerini kapatmasına rağmen uzun süre boyunca uyuyamadı. Kalp atışları neredeyse seslerini duyacak ölçüde kontrolsüzce hızlıydı.

 

Yun Che ile tanıştığı zamanı düşündüğünde tüm bu zaman boyunca onun tarafından etkilenip ona karşı bir ilgisinin olduğunu inkar edemiyordu. Ve bugün gerçekten de onunla aynı yatakta uyuyordu…Aynı yatakta uyuyorlardı. Şuan kalbinde gerginlik ve tedirginlik olsa da herhangi bir korku yada kabul etmeme olmadığını fark etti. Bu onun anlaşılması güç bir korku hissettirse de bu duyguya karşı koyamıyor yada onu temizleyemiyordu.

 

O gerçekten de bir adamla aynı yatakta uyuyordu…O bunu kendi iradesiyle önerse de tam olarak işte bu yüzden bu durumun ne kadar inanılmaz olduğunu hissediyordu. Onun için böyle bir sahne hayal bile edilemezdi. O böyle bir sahnede Yun Che yerine başkası olsaydı aynı yumuşak kalpliliği ve şefkati yapıp yapmayacağını hayal etmeye başladı….

 

Birçok kişiyi zihninde değiştirerek uzun süre düşündü. Bulduğu sonuç her zaman aynıydı…Kesinlikle böyle bir şey imkansız!!!

 

Ona çok fazla güveniyor olabilir miyim…Muhtemelen. Sonuçta o beni kendi hayatını kullanarak kurtarırken tereddüt bile etmedi ve o çok cömert ve cesur. Kesinlikle böyle bir durumda beni rencide edecek bir şey yapmaz değil mi…

 

Lan Xueruo’nun düşünceleri karmaşa içindeyken Yun Che’nin nefeslerini bile kulaklarının yanında duyuyordu. Çoktan uykuya daldığı görünüyordu.

(Ç.N: Lelouch Vi Britannia sana emrediyor. UYU! )

 

Lan Xueruo’nun endişesi hemen yatıştı. Ama ayrıca açıklanamayacak şekilde bir boşluk duygusu vardı. Kalbi neredeyse tamamen sakinleşmişti ve sanki bir yorgunluk dalgası tarafından yıkanmıştı. Çok geçmeden rüyalarına daldı.

 

O gece Lan Xueruo başlangıçta tüm gece boyunca uykuya dalmakta zorluk çekeceğini bekliyordu. Ancak o bu kadar hızlı ve hatta huzur içinde uyuyacağını beklemiyordu. Hayallerinde o kendini yavaş yavaş sıcak bir kucaklamanın içine daldırmanın verdiği belirsiz bir hisse sahipti. Böyle bir sıcaklık onun kalbini çok huzurlu ve sakin yapmıştı. O daha da yakınlaşarak bu sıcaklık hissini kucaklamak istiyordu. Sadece bu sıcaklığı kucakladığında rüyalarında daha derinlere gömülebilmişti. Ne önceden yaptığı gibi gece uyandı ne de herhangi bir kabus gördü.

 

Ertesi gün.

 

Lan Xueruo uyandığında gözlerine gelen sabah ışıkları çoktan oldukça yoğun bir hale gelmişti. Görüşü bulanıktan düzgün hale geldiğinde bilinçsizce yukarı doğru baktı ve Yun Che’nin gülüyor gibi gözüken gözlerini gördü.

 

“Kıdemli Kız Kardeş günaydın.”

 

Lan Xueruo bilinçsizce cevap vermek için hazırlandı ama ağzından çıkan şey telaş içinde bir çığlık oldu.

(Ç.N: Ve burada bölüm biter :D :D )

 

Şuan da kollarıyla sıkıca Yun Che’nin üst gövdesine sarılmıştı ve hatta yumuşak göğüsleri de Yun Che’nin göğsüne baskı yapıyordu. Uzun ve ince sol bacağı Yun Che’nin beline dolanıştı ve tüm bedeni hiç boşluk bırakmadan Yun Che’nin bedenine baskı yapıyordu.

(Ç.N: Yun Che kız gelince kaçmak yerine 2. seçenek olan bilmiyormuş gibi davranmış demek ki :D :D  )

 

Lan Xueruo’nun tüm bedeni sanki elektrik akımı yemiş gibi Yun Che’den uzaklaştı. Panik içinde düzensiz saçını ve elbisesini biraz düzeltti. Kalbi şoka girmiş bir geyik gibi atıyordu ve yüzü gün batımı gibi kızardı.

 

“Kıdemli Kız Kardeş uyurken herhangi bir güven duygusuna sahip gibi görünmüyorsun. Korktuğun bir şey mi var?” Yun Che onun gözlerine bakarken sordu.

 

“Be….ben….y….yok…” Lan Xueruo biraz hazırlıksız ve telaşlı bir şekilde cevapladı. Hayalindeki ona huzur duygusu getiren anlaşılması güç sıcaklığı hayal meyal hatırlıyordu. Şuan bu tür bir sıcaklık duygusunun Yun Che’den geldiğini tamamen anlamıştı. Yine de o bilinçsizce bu tür bir duyguyu istemişti ve kendi iradesiyle ona yaklaşıp onu kucaklamıştı.

 

Yun Che uzun zaman önce uyanmış olsa da sessiz kaldı ve Lan Xueruo uyanana kadar orijinal pozisyonunda kaldı. Lan Xueruo’nun ona sarılması baştan çıkarıcı bir his vermemişti bunun yerine hafif acıma duygusu ve üzüntü hissettirmişti. Çünkü o böyle bir durumda uyurken nazik ve sıcak görüntüsünün altında gizlenmiş sayısız endişe ve korku olduğu anlaşılıyordu. Sadece Yun Che onun neyden korktuğunu ve endişelendiğini bilmiyordu.

 

Yun Che doğruldu ardından aniden ellerini uzatıp Lan Xueruo’nun kar gibi hassas sağ elini tuttu. Ardından içten bir şekilde konuştu. “Kıdemli Kız Kardeş her ne kadar senin kimliğini yada ailenin arka planını bilmesem de….Daha önce dediğim gibi ben Kıdemli Kız Kardeşin yanında olduğum sürece tüm gücümü Kıdemli Kız Kardeşi korumak için kullanacağım ve bir daha asla Kıdemli Kız Kardeşin bir zarar almasına izin vermeyeceğim.”

 

Eli aniden böyle şüpheli bir şekilde bir erkek tarafından tutulup Yun Che’nin hassas sözleri de onun kulağına seyahat ettiğinde daha önce hiç böyle bir şey tecrübe etmemiş Lan Xueruo’nun zihni tamamen boşalırken aniden dona kaldı. Sadece elinin uzun bir süre boyunca tutulmasına izin verdikten sonra sanki rüya dünyasından yeni uyanmış gibi sonunda tepki verdi ve aceleyle elini çekip paniklemiş bir görünüşle yataktan atladı.

 

“Sen……senin zaten bir karın var..”

 

Kendisinin bile nereden geldiğini bilmediği bir çizgiyi geride bırakarak Lan Xueruo hızlıca kaçtı. Güzel figürü açıkça acilen kaçma duygusu içeriyordu.

 

Lan Xueruo kaçtıktan sonra Yun Che kafasını salladı ve gülümsedi. Daha sonra elini çenesine yerleştirdi ve kendi kendine konuştu. “Yanılmışım gibi gözüküyor. Yaptıkları hareketler açıkça bana derinden aşık olmadığını ve sadece kendisinin bile anlayamadığı bir tür olumlu bir izleniminin olduğunu gösterdi. Ama neden bana daha önce böyle davrandı…neden tek başına büyük bir risk alarak Xiao Tarikatının Şube Tarikatına beni kurtarmak için tereddüt bile etmeden gitti?”

 

Aniden garip ve şüpheli olan atmosferin altında ikisi Mavi Rüzgar İmparatorluk Şehrine olan yolculuklarına devam ettiler. Ama gece olduğunda kalacak bir han baktıklarında bu hanında sadece tek odası kaldığını öğrendiler. Ve önceki gibi bu handa 100 kilometre çevredeki tek handı. Eğer kalmayı seçerlerse o zaman kalacaklardı. Kalmayı seçmezlerse de tek seçenek sokakta uyumak olacaktı.

 

Yun Che ve Lan Xueruo sadece “son derece çaresiz” bir şekilde yeniden aynı odada kalabilirlerdi.

 

Ve zaten ilk sefer yaşandığından ikinci sefer çok daha doğal olacaktı. İkisi yine ortada sarılmış bir battaniyeyle ayrılarak aynı yatakta uyudu…

 

Yine de 2.günün sabahı Lan Xueruo hemen hemen ilk günkünün aynısı olan bir manzara gördü. Battaniye nerede olduğu bilinmeyen bir yere atılmıştı ve tüm bedeni Yun Che’ye ahtapot gibi sarılıp onu sıkıca tutuyordu…

 

Üçüncü gün, dördüncü gün, Beşinci gün….

 

Ne zaman bir hana varsalar sanki birbirleriyle görüşmüşler gibi hepsinde sadece 1 oda vardı. Bazen sadece 1 oda olmuştu bazen de bir çok han vardı ama hepsinde sadece 1 oda kalmıştı….Bu Lan Xueruo’nun çok tuhaf bir hisse sahip olmasını sağlamıştı. Gün geçtikçe daha bu durum daha doğal oluyordu. Ve bu günler sırasında Lan Xueruo ne zaman uyansa kendini Yun Che’yi sıkıca kucaklarken buluyordu. Her ne kadar uyumadan önce kendine hatırlatsa da uyandığında yine aynı şey oluyordu. Ve ayrıca hafifçe kucaklaması her geçen gün daha sıkı oluyordu.

(Ç.N: Alışmış kudurmuştan beterdir :D )

 

Birkaç gün yatak paylaşımını deneyimledikten sonra bilinç altındaki Yun Che ile bu denli fiziksel teması kabul etmeme duygusu bile sessizce kaybolmuştu.

 

Ve 6. gün han bulduklarında Yun Che doğrudan sağ eliyle tezgaha vurarak açıkça konuştu. “Hancı bana bir oda ver.”

 

Lan Xueruo sadece dudaklarını açtı ve daha sonra kafasını indirerek herhangi bir kabul etmeme sözü söylemedi.

 

Eğer Lan Xueruo bu yolculuğa başkasıyla çıksaydı bırakın yatak paylaşmayı diğer kişinin parmağının bile ona dokunmasına izin vermesi imkansızdı. Ama 2 hayat tecrübesi olan ve genç görünümlü Yun Che gibi çok tecrübeli biriyle karşılaştığında bırakın 18 yaşında olmasını 28 yaşında olsaydı bile bu şekilde hızlı düşecekti…Kendinin bile bundan hiç farkında olmadan.

 

————————————

 

Mavi Rüzgar İmparatorluk Şehri yada Mavi Rüzgar İmparatorluğunun başkenti Mavi Rüzgar İmparatorluğunun merkezi kuzey bölgelerinde yer alıyordu ve imparatorluğun en büyük şehriydi hatta Yeni Ay Şehrinin büyüklüğünün 30 katından daha fazla alanı vardı. İmparatorluk şehrinin tam ortasında İmparatorlukta otoritenin zirve yaptığı İmparatorluk Sarayı yer alıyordu.

Sarayın 40 Mil (Yaklaşık 64 kilometre) kuzeyinde İmparatorluğun en büyük Kaynak Sarayı —— Mavi Rüzgar Kaynak Sarayı vardı.

 

Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının binlerce yıllık tarihi vardı. Mavi Rüzgar İmparatorluk Ailesi tarafından kurulmuştu ve kraliyet ailesi için ileri düzey kaynak uygulayıcıları yetiştirmek için kullanılıyordu. Ayrıca orası sayısız Mavi Rüzgar İmparatorluğunun genç kaynak uygulayıcısının girmek için hayal kurduğu kutsal bir mekandı. Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının içi 3 seviyeye bölünmüştü. Bunlar Dış Saray, Orta Saray ve İç Saraydı. Eğer biri Orta Saraya girebilir ve İmparatorluk Ailesine hizmet etmek isterse o kişi İmparatorluk Ailesi tarafından kesinlikle çok değerli oluyordu. Eğer o kişi orduya girmek isterse başlangıç noktası ilk rütbe olarak bin adam komutanı oluyordu. Ama İç Saraya girebilen bir kaynak uygulayıcısı İmparatorluk Ailesinin en büyük ilgisini alacak ve alacağı en mükemmel kaynaklara ek olarak Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında kaldığı süre boyunca en iyi koşullara sahip olacaktı. Onların Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında herhangi bir gelişme göstermesi İmparatorluk Ailesinin en yüksek ilgisini almalarını sağlıyordu. Mavi Rüzgar Kaynak Sarayından ayrılmadan önce İmparatorluk Ailesine katılmaları için davetiye alırlardı. Birisi İmparatorluk Ailesine girdiğinde yüksek pozisyon alması sadece ikincildi. En önemli şey giren kişinin tüm ailesinin bu yüzden zenginlik ve şöhretle yıkanacak olmasıydı. Tavuklar ve köpekler bile kraliyet ailesinden olacaktı.

(Ç.N: Benim tavuğum kraliyet tavuğu önünü kapamayın lütfen asıdagsd :D )

 

Sonuç olarak Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının İç Sarayına girebilmek kim bilir kaç tane genç kaynak uygulayıcısının hayaliydi…En ölçüsüz umutları olduğu bile söylenebilirdi.

 

Ancak Mavi Rüzgar Kaynak Sarayını sonuç olarak Mavi Rüzgar İmparatorluğunun en büyük Kaynak Sarayıydı. Bırakın İç Sarayı, giriş standartları en düşük olan Dış Sarayı bile son derece göz korkutucuydu. Mavi Rüzgar Kaynak Sarayına katılmak için umudu olan kaynak uygulayıcılarının %90 ı Dış Saraya giremeden eleniyordu. Onlar sadece geri çekilerek daha küçüklerde İmparatorluk Ailesi tarafından kurulan Kaynak Saraylarına girebiliyorlardı.

———ÇEVİRMEN NOTU——–

Bitti mi? Yeter bence bu kadar :D arc bitti burada bitirmemiz herkes için daha iyi olacak. Bu arcdan sonra 1-2 ay falan toplu beklemeyin açıkça haber veriyim şimdiden sonrasını bilemem :D Birisi bağış al bize haftaya bir daha toplu at dedi mesaj olarak. Ona cevabını da buradan vereyim. Valla güzel arkadaşım bağış atarsan fazladan bölüm atmaya çalışırım ama şu sıralar cidden olmaz. Ama söz o bölümleri gelecek için kullanırım ilerde topluda 10 geliyorsa 15 gelir 20 gelir öyle kullanırım yani ama dediğim gibi şuan (1-2 ay) ekstra bölüm benim için imkansıza yakın :D Sağ tarafa en az gelecek bölüm sayısını koyarım. Böylece diğer toplu geldiğinde ne kadar bölüm geleceği hakkında güzel bir fikriniz olur hemde heyecan olur :D

Yeni Arc da neler olacak? Xia Yuanba neler yapıyor? Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında ki öğrencilerin karakterleri nasıl? Lan Xueruo aslında kim? Yun Che Saraya girebilecek mi? Girecekse hangi bölümüne girecek? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin…

Bu arada bu karşılaştırma güzel olmuş bence 10 dakika işsiz gibi uğraştım bunun için :D

Normal tavuk vs. Kraliyet tavuğu :D

Son olarak Useless Sözü ve son.

İnsanlar eşit değildir. Bazıları daha zeki doğar. Bazıları daha güzel doğar. Bazılarının ailesi yoksuldur.  Bazılarının vücudu  zayıftır. Doğum, gelişmek ve yetenek, bütün insanlar farklıdır! Evet, insanlar farklı olmak için doğar! Bu yüzden insanlar birbiriyle savaşır ve yarışır! Oradan, evrim meydana gelir. Eşitsizlik kötü değildir. Eşitliğin kendisi kötüdür…  – Charles vi Britania – Code Geass

Useless teşekkür mesajı :

Yaptıkları yorumlar ve bizi takip ettikleri için Ratel, topal61, hyoukaop, Mahmut, Envy, Yerdenbitme, diabolosdragon, kongas mastas, YumeSama, TROLL’ÜN SEVGİLİSİ TROLLE, YuuSHa, Aoi Shuu, shaja at, zireq, Diakotra, mercanerr, kadirblt, mahir, eyjafjallajökull, zoldrickkillua, Azazel, furkanaltundag, Emre Başaran, WeedTR, dalton, anıll :D, farky, jangaga, mehmet, Onur, ilker, TROLL KİNG, trolelele, Hasan, IceWalley, kadirblt, Taylan Ali Yılmaz, Serdar, berkay2498, countalucard97, Cosmos, ujda, spo, 71HoLLoW, harunalp, Behruz, Fullbringer, Plazmodezma, dike52, Yami, ORHANBEY, murat can, mahir, flynndes, Jangaga, Nakararu, LightNovelTurkce, sorumsuzcu, roseenn, forever young, paraparamal,Daygamias21, Xauquire, kuuhaku, ndck, Rising Grey ve yazmayı unuttuğum diğer güzel insanlarla hepinizi hatırlayan naçizane bana teşekkürler :D

Bu toplu benden alayınıza  girsin  gelsin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr