Kraliyet Sarayının yakınında yapımına başlanan inşaatı gören herkes yine kralın birşey peşinde olduğunu düşünseler de bu sefer gerçekleşen olay tamamen farklı bir durumdu ve bu duruma kral da halk kadar meraklı gözlerle bakıyordu, çünkü orası bedavaya hediye ettiği bir arsaydı.
Mimarlar kendilerini izleyen gözlere aldırış etmeden planlanan modele göre inşaata tam gaz çalışmaya devam ediyorlardı, onlar çalışırken arkalarından bir ses duydular.
"Bu arsaya izinsiz bir yapıyı dikmeye nasıl cesaret edebilirsiniz? Burasını babam bana hediye edeceğini söylemişti derhal bu inşaat işleminin durmasını sağlayın yoksa yapacaklarım konusunda acımasız olmam!"
Mimarlar yaptıkları işi durdurup konuşan kişiyi görmek için döndüklerinde Altın Anka Ailesinin genç efendisi olduğunu gördüler.
"Genç efendi malesef işlemleri durdurmak gibi bir yetkimiz yok bize verilen görevi yerine getirmemiz gerekli illa durdurmak istiyorsanız Eczacılar Birliğine giderek Elder Rainbow'un onayını aldıktan sonra bize gelebilirsiniz daha sonra inşaat işlemleri durur. "
Mimarların başı konuştuktan sonra eliyle diğer mimarlara işaret ederek yaptıkları ise devam etmeye başladılar, kendisinin sözünü dinlemediklerini gören Genç iyice çileden çıkmaya başlamış bu sefer tehtidler savuruyordu.
"Siz gerçekten ölmenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz, emiri Eczacılar Birliğinden aldığınız için size elimi süremem mi zannediyorsunuz?"
Çocuk mimarlara bağırmayı bıraktıktan sonra arkasında duran zırhlı adama dönerek konuştu.
"Derhal mimarların çalışmalarını engelle ve yapılan yapının tamamlanmadan yıkılmasını sağla!"
"Emredersiniz efendim."
Zırhlı adam çocuğun arkasından çekilerek mimarlara doğru ilerlemeye başladı ve kılıcını eline aldı tam mimara saldıracağı sırada bir ses gök gürültüsü gibi herkesin kulaklarında yankılandı.
"Kim benim emrim ile başlamış bir inşaatı durdurmak için kendisinin bu kadar yetkili olduğunu zannediyor gerçekten görmek, tanımak isterim!"
Alanda bulunan herkesin gözleri sesin geldiği yöne dönmüştü o gürleyen sese göre bekledikleri tipin aksine gördükleri tip tamamen farklıydı, çünkü gürleyen ses Harang' a aitti.
İnşaatı durdurma emri veren çocuk konuşan kişiyi gördüğünde gülerek öne çıktı ve konuşmaya başladı.
"Hahaha, benAltın Anka Ailesin varisiyim, istediğim inşaatı durdurabilirim ailemin bu krallıkta ki konumu bunu yapmama olanak sağlar! Asıl sen kimsin?"
Harang çocuğun konuşmasına kıl olmuştu o yüzden ters konuşmaya devam etti eski yaşamında bu tür insanlara asla taviz vermemişti ve bu yaşamında da vermeye niyeti yoktu.
"Senin kim olduğun aslında umrumda değil!"
Konuştuğu sırada elinde bulunan arsanın tapusunu çocuğa fırlattı, tapuyu tutup okumaya başlayan çocuk bu arsanın karşısında ki kişiye ait olduğunu anlamıştı ama yinede kibirli bir şekilde konuşmaya devam etti.
"Burası senin arsansa ne olmuş yani? Babamın kral ile arası çok iyi burasını bana almasını söylediğim anda bu alana el koyularak bana devredilecek!"
"O halde dene bakalım bu arsaya el koyabiliyorlar mı!"
"Hmmp! Benim karşımda bu kadar gururlu davranabilen tek kişi sen oldun bekle ve gör burayı senin elinden nasıl alıyorum!"
Elinde tuttuğu tapuyu hemen yere fırlatarak alandan ayrılmak için arkasını döndü ve ilerlemeye başladı yeterince rezil olmuştu zaten burada daha fazla durmasına gerek yoktu, korumaktan görevli olduğu genç efendisinin dönüp gittiğini gören zırhlı adam sert bir ifadeyle mimarlara ve Harang' a baktıktan sonra peşine takılarak alandan ayrıldı.
Harang iki asalak alandan ayrıldıktan sonra ilerleyerek yersen tapuyu aldı ve yüzüğüne yerleştirdikten sonra mimarların ne kadar iş hallettiğine bakmak için yanlarına gitti.
"Kolay gelsin nasıl gidiyor, herşey yolunda değil mi?"
Mimarlar soruya nasıl cevap vereceklerini bilemediler, biraz önce yaşanan olaylarda çocuğun dedikleri gerçekleşirse bu alana yaptıkları yapı tamamen boşuna olacaktı, mimarların başı öne çıkarak selamladı ve konuşmaya başladı.
"Efendim herşey yolunda lakin biraz önce yaşanan olaylar o gence karşı çıktınız ama ailesinin gücü gerçekten fazla bu alanın elinizden alınmasından endişeniz yok mu?"
"Orasını bana bırakın siz yapının tamamen hatasız olmasına özen gösterin geri kalan herşeyi ben hallederim, bu arada ne kadar tutacak inşaatın fiyatı belirledin mi?"
"Efendim inşaatın fiyatı eğer ki en kaliteli malzemeleri kullanırsak 5.000.000 Milyon Mor Kristal değerine denk gelecektir."
"Anladım problem değil, ödemeyi kime yapıyoruz?"
Mimar karşısında ki çocuğun bu fiyatı duyduğunda üzüleceğini düşünmüş ama hiç kafasına takmadan konuştuğunu duyunca şaşırdı.
"Efendim ücreti bana teslim ederseniz ben ödemeleri gerekli yerlere yaparım."
"O halde kristalleri sana teslim edeceğim."
Diyen Harang çuvallar dolusu mor kristalleri adamın önüne yığdı, adamın manzara karşısında dili tutulmuştu dokuz yaşında olan bir çocuk bu kadar fazla kristali hiçbirşey gibi çıkartıp verebiliyordu.
İnşaat ücretini de halleden Harang son detayları da mimarlar ile konuştuktan sonra alandan ayrıldı peşinde ise Elder Rainbow takip ediyordu.
"Elder biraz önce yaşanan olaylar sence nasıl tepkime yapacak bize?"
"Benim fikrimi sorarsan eğer çocuğun dediği gibi arsaya el koymaya çalışacaklar kral aracılığı ile."
"Orası o kadar kolay değil el koyma işini es geç başka ne planlar yapabilirler arkamdan?"
"Arkandan başka ne planlar yapabilirler? Sana suikast düzenlemeye kalkışabilirler, güçleri ile seni bastırmaya uğraşabilirler."
"Elder diyorsun ki bu insanlar bu kadar basit düşünüyor o halde onlardan korkmama gerek yok dediğin olaylardan başka şeyler olsaydı eğer bende düzgün planlar yapardım ama gerek yok gibi duruyor."
Elder Rainbow, Harang'ın konuşmalarına her zamanki gibi şaşırmadım duramadı, bu çocukta başka bir şeyler vardı ama ne olduğunu bir türlü cevaplamaya aklı ermiyordu.
"Bu arada elder senin hakkında hiç konuşmadık bu zamana kadar, sende bu krallıkta soylu isimler arasında olsan bile hiç kibirli birisi değilsin bu işin sırrı nedir bakalım?"
Elder Rainbow her zamanki sakinliğini korumaya devam ederek konuştu.
"Evet bende bu krallıkta soylu isimler arasında olabilirim ama diğerleri ile aramda dağlar kadar fark var, benim babam soylu annem ise halktan bir kadındı evlendiklerinde bir sorun yoktu ama annem bana hamile kaldığında babam böyle bir çocuğun doğmasının imkansız olacağını söyleyip annemi tekrar fakir hayatına terk etmiş ben doğduğumda ve büyürken fakirdik daha sonrada Eczacılar Birliğine katılarak kendi emeklerim ile bir yerlere geldim bu yüzden kibirli bir insan değilim. "
Harang, elderin hayat hikayesini yani annesi ile yaşadıkları hayattan sonra bu konuma geldiğini öğrenince neden kibirli olmadığını hemen anlamış ve ona daha fazla güvenmeye başlamıştı.
"Elder Rainbow, ben akademi seçmelerine kadar burada duracağım daha sonra seçmeleri kazanıp ustam ile kutsal kıtaya gitmeyi planlıyorum ustam gereğinden fazla bu kıtada benim yanımda durdu zaten, bu yüzden dükkan olduktan ve Yan ailesini buraya getirdiğim de ben gidince onlara göz kulak olmanı istiyorum emin olabilirsin bu iyiliğini asla unutmam. "
"Harang ailen konusunda gözün arkada kalmasın ben elimden geldiğinde ailenin güvenliği için çalışırım ama senden bir cevap almak istiyorum."
"Ne konuda bir cevap acaba?"
"Ustan, tam olarak kim kutsal kıta ile bağlantısı tam olarak nedir?"
"Ustamın kim olduğunu sana söylerim lakin öğrendikten sonra ona karşı tavrını asla değiştirme her zaman nasılsa o şekilde davranmaya devam et bunun hakkında bana söz verirsen cevaplarım."
"Tabikide söz veriyorum asla tavrım değişmeyecek."
"Peki o halde benim ustam kutsal kıtanın kıdemlileri arasında ikinci sırada yer alıyor kutsal kıtayı temsil eden en güçlü ikinci kişidir kendisi."
Bammm!
Elder Rainbow kafasına yumruk yemişe dönerek yere yığıldı, bunca zamandır rahatça sohbet ettiği kişi rüyalarında bile konumuna erişemeyeceği kadar büyük olan bir kutsal kıta temsilcisiymiş ve en güçlü kişilerden!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..