Ariploks Koruma

avatar
391 1

Ariploks Devrimi - Ariploks Koruma


Kapı kolunu tutup kapıyı açtıktan sonra bir zil sesi duyuldu. Kafamı kaldırıp etrafa şöyle bir göz gezdirdim. Etrafa camlardan ve kapının camından güneş ışığı geliyordu. Omuzlarıma kadar olan kısımlar aydınlıktı. Duvar kenarlarında bulunan 4 gaz lambasından sadece biri açılmış gözüküyordu. Kapını önünde bulunan Müşterilerle ilgilenilen kısımda Siyah ve aralarında hafif beyaz saç taneleri bulunan saçları ne çok uzun ne de çok kısa olan, hafifçe beyaza yakın ten rengi ile benden sadece 5-6 cm uzun, gözleri siyah, hafif sakallı biri ayakta duruyordu. O kişi babam Fredion du. Babam masanın üstündeki evrakları inceliyordu.  Masanın sağ ve sol taraflarında sandalyeler vardı. En sağ tarafta ise 1 yıl önce iş ödülü olarak aldığımız kahverengi tonlarındaki 3 kişilik kanepe vardı. Buralarda öyle herkesin deriden eşyaları bulamazsınız zaten. Hayvanlar çok bulunsa da derileri ve kürkleri çok pahalıydı ve genelde soylu sınıflar sadece bu tür eşyaları alabilecek imkânı vardı. Orta sınıf ve fakir sınıf insanlar avlar veya satar ancak kullanmazlardı. 


Kanepede mavi gözlü kumral tenli ve Kumral uzun saçlı yaklaşık 18-19 yaşlarında bir kız oturuyordu. Giyiniş tarzı ise mavi desenler ile süslenmiş, üzerinde çeşitli renklerde cevherler takılı Victoria devrinin klasik soylu kıyafetleriydi. Üzerindeki kıyafetler ile adeta güzellik abidesi olan bu kızı gören herkes, gözlerini ondan alamazdı. Aynı benim gibi.


Yanında ise Soylu şövalyesi bütün sıcağa rahmen tüm zırhı ve kuşamıyla ayakta dikiliyordu. Belli ki soylu bir aileden geliyordu hatta Patrici bir aileden gelmesi bile mümkündü.  Eğer aristokrat (Patrici) bir aileden geliyorsa şu anda resmi olarak benim efendim sayılırdı. Kimse başını eğip elini kalbine götürmüyorsa benim de yapmama gerek yoktu sanırım. Ben bunları düşünürken ona uzun süre bakmış olduğumdan dolayı o da bana gözlerini dikerek bakıyordu. Hemen kafamı eğip selamladım. Babam başını kaldırıp bana baktı ve gözleriyle sessiz bir şekilde Ofisin sol tarafına geçip oturmamı istedi. Kafamı sola çevirip oraya ilerlemeye başladım.

En soldaki sandalyelerde oturan yaşlı, saçları ağarmış ve beyaz tenli ama sapasağlam görünen, uzun sakalları ile bıyığı birleşmiş Kevric ve yine beyaz tenli 32 yaşındaki saçları arkadan bağlanmış uzun siyah saçlı Eden bana bakıyorlardı. Yanlarına geçip oturdum. Ortam bir garipti. 3'ümüzde kafalarımız hafif öne eğik bir şekilde, konuşmadan oturuyorduk.

Ağzımı hafifçe oynatarak sordum.

'Bunlar kim? '

Eden ' Dükün oğlunun nişanlısı.'  Yani prens Aerok'un nişanlısıydı. İyide prensin nişanlısının burada işi ne?

'Ne diye buradalar acaba iş vermek için değildirler herhalde.' Hafifçe gülerek fısıldama şeklinde dedim.

İhtiyar ' Çenenizi kapasanız iyi olur, soyluları sinirlendirip, başımıza iş açmayın.' İhtiyar Kevric'de öyle dediğine göre başımı hafifçe sallayıp sessizce yerdeki desenleri saymaya başladım. Yaklaşık 10 dakika sonra...

Babam 'Leydi Ellen, gerekli belgileri inceledim. Sizin içinde uygunsa efendim, İmzanızı attıktan sonra sözleşmeyi sağlamış olacağız. ' Yok artık, cidden bir soylu hem de Lirent Dukalığının varisinin eşi bizimle anlaşma mı imzalamıştı! Olacak iş değil.

Leydi ayağa kalktı ve masanın önüne gelerek ' Bay Fredion, umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsınız, her ne kadar ikincil koruma görevi görecek olsanızda. Dikkatli ve başarısız olursanız sonuçlarına katlanırsınız. ' Dedikten sonra imzasını attı. Bu arada koruması onun yanında bir an olsun ayrılmıyordu.

' Hiç merak etmeyin efendim. Bu görevimizi en ufak bir aksaklık çıkarmadan yerine getireceğiz. Bize bu görevi bahşettiğiniz için çok teşekkürler leydim.'

Leydi Ellen babamın gözlerine baktıktan sonra arkasını döndü ve şovalyenin kapıyı açmasının ardından bürodan ayrıldı. 5-6 saniye sonra hemen at arabası bakının önünde durdu ve ön taraftaki sürücünün yanındaki kâhya kılığındaki adam at arabasından inip kapıyı prensese açtı. Prenses bindikten sonra şövalyede arkasından atına binerek ilerlediler.

Kafamı babama çevirip ' Baba bu da neydi? Bir soyludan görev mi aldık? ' dedim. Yanımdaki ihtiyar ' Görünen o ki turnayı gözünden vurduk dedi. ' babam bana bakıp ' Hoş geldin oğlum, az önce çok büyük bir sözleşme imzalamış olduk. 5 dakika sonra herkesin arka odada toplanmasını söyle. ' dedi.

Bir anda kanım kaynamaya başladı. Bu görev cidden büyük bir iş olacaktı. Bir soylunun verdiği görev kesinlikle kaliteli bir ödül getirecektir. ' Tamamdır baba. ' dedim ve hemen kapının önüne çıkıp Kel Virası çağırdım, hayıflanarak ayağa kalktı ve içeriye girdi. Girerken 'Kapıyın önüne -Kapalı- yazısını koy.  Bu iş 1 haftalık harcımızı çıkartır bile, bugünlük başka işe gerek yok. ' dedi.

Haklıydı, şimdilik herkes verilen işe odaklanmalıydı. Kapını kenarındaki kapalı tabelasını kapının önüne koyduktan sonra içeri geçince zaten herkesin ofisin arka kapısını açıp içeriye geçmeye başladığını gördüm.

Bende içeriye girdim ve içerideki kapıyı açtım.

Dükkanımız ya da ofisimiz mi demeliyim 4 odadan oluşuyordu. En önde müşterileri karşılayan ofis. Ofisin ortasındaki masanın arka tarafındaki kapıdan bir koridora ulaşıyordunuz. Koridorda ilerlerken sağda ki kapıyı açtım. Orası mutfaktı Bir tane aşçı vardı. Selam verdikten sonra herkesin en arkadaki oda da toplanacağını ve yemekleri hazırlamaya başlamasını söyledim. Çünkü bizim işimiz akşamları başladığından Akşam yemeğini öğleden sonra 5 gibi yiyiyorduk. Bana tamam işareti yaptığını görünce kapıyı kapadım ve düz koridorda 2-3 adım attıktan sonra soldaki kapıyı açtım. Burası oldukça genişti, bir nevi depo ve silahlık olarak kullanıyorduk burayı. Herkesin kılıcı belliydi çünkü asıldıkları yerin hemen üzerinde isimleri yazılı. 6 tane kılıç ve 4 yay ve 2 tane de arbalet asılıydı. Benim resmi olarak kılıç taşıma hakkım olmasa da kılıcım yine de burada asılıydı. 

Harçlıklarımı biriktirerek demirciden babamla birlikte aldığım bronz kılıç, benim için çok değerliydi çünkü aldığım ilk kılıçtı liseye girişimin hatırına bir şekilde bu kılıcı babama aldırmıştım. Üzerinde bazı çizikler olsada hala kullanışlıydı. Kaliteli değil ancak sonuçta iş görüyordu. Mezun olduktan sonra yeni bir kılıç alıcaktım nasıl olsa. Son 1 yıldır aldığımız görevlerden bende payıma düşen paraya alıyordum. Eğer bu görevi de başarılı bitirirsek eminim ki diğer görevlerden aldığım paydan çok daha fazla para düşecek.

Kapıyı kapadım. İlerlerken sağdaki lavaboya hiç uğramadan yola devam ettim. Bu sırada ağzımı açıp 'Herkes toplantı odasına, büyük işi kaptık. Bokunuz kıçınızda kalsın.' derken bir yandan da gülerek Koridorun sonundaki kapıyı açtım. İçeride dağınık halde sandalyeler ve 6-7 kişi vardı. Sandalyelerden birine oturup, diğerleriyle birlikte yeni işin ne olabileceğini konuşurken kapı açıldı ve Loanna geldi. Loanna bizim okçumuzdu. Takımın çekirdek üyelerinden biri. Benden 2-3 santim daha uzun 27 yaşında saçları arkasından toplanmış siyah saçlı beyaz tenli biriydi. Burada zaten herkes bu şekildeydi ama yinede oldukça güzeldi yalnız tek sıkıntı şu ki bu havada bile hala şehir korumalarının giydiğine benzer bir şekilde zırhlı ve uzun giyiniyordu.

Kenarda duvara yaslandı ve odanın en önünde bulunan babamın görevi açıklamasını bekliyordu.

2-3 dakika sonra herkes odaya toplanmış babamın açıklama yapmasını bekliyordu.

Babam 'Evet beyler ve bayanlar, sonunda beklediğimiz fırsatı bulduk. Bağlantılarımız sayesinde yakında prenses olacak olan Leydi, bize veliahtla olan 1 hafta sonraki dürün töreninin bitimine kadar onu kaleden her dışarı çıktığında korumamız şartıyla 3000 dinar verecek. Bunun ne demek olduğunu hepiniz biliyorsunuzdur eminim Ayda 800-900 dinara yaptığımız işler ile bu iş arasında dağlar kadar fark var. Paranın yüzde 80'lik kısmını 12'ye bölünce eminim hepiniz ne kadar alacağınızı biliyorsunuzdur. 200 dinar ile 1 aylık ihtiyacınızı karşılamış olacaksınız.'

Paranın kalan yüzde 20'lik kısmı asçıya, temizliğe ve diğer ihtiyaçlara gidiyordu. Ancak miktarı duyunca gözlerim yerinden çıkacak gibiydi. Aylık 50 dinar ile bunu karşılaştırınca, ne kadar fakir olduğumu anlıyorum.

Babam bir yandan da konuşmaya devam etti.

'Veliahtı kendi ailesinde biriyle evlendirmeye çalışan soylu aileler Leydi Elle'yi öldürmeye ve dolayısı ile evliliği iptal ettirmeye çalışıyorlar. Bizim görevimiz çok zor değil. Şövalyeler ve şehir korumaları zaten sürekli Leydiyi koruyacak biz 2.safhadaki korumalar olacağız. Bu görev bu akşamdan itibaren 1 hafta sürecek. Ayrıca leydi eğer bizden memnun kalırsa daha sonraki işlerde de bizimle çalışmaya devam edebileceğini söyledi. Akşama kadar koruma mevkilerimizi belirleyeceğiz leydi bu akşam soylu bir aileyi ziyaret etmek için şehir dışındaki bir malikaneye gidecek. Saat sekizde herkes kapının önünde toplansız daha sonra dağınık bir şekilde kalenin yakınlarında bekleyeceğiz.'

'Herkes dağılabilir'

İşte parti bu akşam başlıyordu. Babamı ikna edip, bir şekilde bu göreve katılmam lazım. Herkezin çıkmasını bekledikten sonra babamın yanına doğru yola çıktım.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44788 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr