Düşüncelerimin hepsini kenara atarak Ceren’i belinden kavradım ve çekmeye çalıştım başaramadığımı fark edince doktor, Ceren’e yumruk salladı öfkeyle “Nabıyosun lan...” derken Ceren bana döndü. Üstüme atlamak için hamle yaptı. Omuzlarından tutup beni ısırmaya çalışan dişlerini suratımdan uzak tutmaya çalışıyor ve yerde debeleniyorken minik kabini odayla bir etmiştik.
“Yardım et!!” diye doktora bağırmaya çalıştım ancak şerefsiz herif ve manzaraya şahit olanlar çoktan hastanedeki kaosa karışmıştı bile. Ceren’in küçük bedenini yana atmak için duvardan destek almam gerekti inanılmaz güçlüydü. İkimiz de ayağa kalktığımızda kapı ve pencere arasında duruyordu. Deliye dönmüş gözlerini gördüğümde artık Ceren’in orda olmadığını aptal film karakterlerinden önce anlamıştım.
Hastaneye tekrar girmek pek akıllıca bir fikir olmayacağından. Arkamdaki pansuman arabasını, en yakındaki pencereye koşarken iki elimle tuttum. Ceren bana yeterince yaklaştığında sağdan sola doğru arabayı ona doğru savurdum, Ceren odanın diğer tarafına doğru düşünce. Pencereden dışarı çıkıp aracı park ettiğim yere koştum. Arabaya girip Ümit’i aradım ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Telefonumu açmayınca en yakın karakola haritadan bakıp yola çıktım. 10 dakikada Kısıklı Polis Karakolu’na ulaştım.
Dışarda telsizle hararetli bir şekilde birilerine bilgi veren polise yaklaştım. Kafasını kaldırıp cümlesini tamamladı. “Tamam!!... Evet ne vardı?” dedi acelesi olduğu belliydi. “Ümit Dik’i arıyorum saldırı şikayetiyle geldiğini tahmin ediyorum bir bilginiz var mı?” dedim bir anlık gafletle. “Dalga mı geçiyorsun bilader gir içeri bak...” dedi. Karakola yöneldiğimde omzuma dokunup “Siyah saçlı kısa bir eleman mı?” dedi sakin bir ses tonuyla. Kafa salladım. “Kusura bakma. Daha yeni geldi içerdeyken ismini duydum sanırım...” dedi. Kafamla onaylayıp içeri koşar adımla ilerledim.
Ümit’i bir polisle konuşuyorken gördüm. Dönüp bana baktı. “Ne işin var oğlum senin burada hastaneye gitsene.” dedi hışımla. “Memur Bey bir saniye konuşabilir miyim arkadaşımla?” diye sordum. Polis bayık bakışlarını bana çevirip sakallarını kaşıdı. “İşimiz bitti, sanırım sizinle yakın zamanda iletişime geçerler.” dedi ve uzaklaştı. “Bana bak bir şey söyleyeceğim ama sakin ol tamam mı?” dedim. “Ne oluyor oğlum Ceren’e bir şey mi oldu?” diye sordu. Ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum ki... Kolundan tutup karakolun dışına çıkarırken hayatımda duymadığım kadar çok silah sesi duydum. Yerde kulaklarımın çınlamasının geçmesini beklerken Ümit’e baktım o da bana bakıyordu. Kalktım ve onun kalmasına yardım ederken arkamıza baktım sanki hiçbir şey olmamış gibiydi. Bir an dışarıya baktım ki tüm polisler içeri koşarak girdiler ve yine ateş edilmeye başlandı, işte şimdi ne olduğu belliydi.
Gözleri dönmüş üç kişiye ateş ediliyordu bir polis zombilerden birinin altında ölmek üzereydi. Ümit ile koşarak karakoldan çıktık. Ümit’e döndüğümde ölü balık gibi suratıma bakıyordu. “Isırık o.… o şeylerin üstünde de ısırık izi vardı Ceren hayır… hayır hayııııııır.” diye bağırıp çağırmaya başladı. Bu kadar kısa bir sürede kavramasını beklemiyordum. Koluna asılıp arabaya götürdüm. Karakolun arkasına doğru sürüp tenha bir sokağa çektim. 5-10 dakika boyunca silah sesleri ve Ümit’in ağlama sesleri kesilmedi. Gürültü kesildiğinde Ümit’e baktım. “Karakola dönüp ne olduğuna bakacağım bir yere kımıldama.” dedim zaten kımıldayacak durumda değildi.
15 dakika boyunca yürüdüm karakolun önüne geldiğimde 2 polis, karşılıklı yerde oturuyordu. Etrafta kesif bir kan kokusu ve birçok ölü vardı. Elimle ağız ve burnumu kapatıp polislere yaklaştım. Bana yakın polis, dönüp korkarak silahını doğrulttu. “Hey yaklaşma olduğun yerde kal!!” dedi. “Sakin olun o.. o şeylerden biri değilim.” dedim. Karşısındaki pala bıyıklı polis sakin bir havayla bana “Isırıldın mı?” dedi. Konuyu kurgusal karakterlerden daha hızlı kapmamız ne kadar hoşuma gitse de keyiflenebilecek durumda değildim. “Hayır, hayır ısırılmadım bakın.” deyip ceketimi çıkarttım ve kollarımı gösterdim. Arkadaki bıyıklı polis kontrol etmek için bana yaklaşacakken “Lan ne yapıyorsun?” diye bağırdı, silahını bana doğrultmuş bodur polis bir anda tetiği çekti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..