Eve varmadan çok fazla zombiyle karşılaşmasam da birkaç tane daha öldürmek zorunda kalmıştım içimdeki dehşeti yavaş yavaş sistemimden atıyordum ancak asıl korkunç olanların insanlar olduğunun farkına sokakları geçerken vardım. Herkes bambaşka tepkilerle karşılamıştı bu durumu bazısı psikolojik olarak tamamen kapanmış, dehşete düşmüş olanlar, henüz durumun ne kadar korkunç olduğunu kavrayamamış olanlar, şaşıracaksınız ama zekice davranan insanlar hiçte az değildi ve tabiki aptal yağmacılar en kontrolsüz ve tehlikelileri. Bu semtte herkesten uzak ve sessiz yerlerden yürüyeceğimi hiç düşünmezdim. Konuma vardığımda 5 katlı binada sadece 2. kattaki bir dairenin perdelerinin tamamen kapalı olduğunu fark ettim. Beni görebilecekleri bir açıya geçip Yücel abinin eşini tekrar aradım...
“Alo ablacım geldim ben.” kadın hemen karşılık verdi. “Tamam oğlum hemen iniyoruz...” sözünü bitirirken “Abla hemen inmezseniz daha iyi olur çünkü arabamı bırakmak zorunda kaldım.” dedim. “Eyvah eyvah ne yaptın oğlum sen...” hemen panik moduna geçtiğini anlayınca “Abla sorun yok oğlanı gönder aşağıya onla biz hemen bir araba bulur geliriz.” “Tamam dur bakayım, ne hayır canım araba mı çalacaksınız oğlum saçmalama.” “Abla durumun ne kadar kötü olduğunun farkında değilsiniz anlayabiliyorum ama bu şekilde tereddüt etmeye devam ederseniz size yardımcı olamam.” bu kadar sert çıkmam gerekliydi çünkü yolda gelirken gördüğümü söylediğim ilk iki insan tipi ilk ölenler olacaklardı. Kadın bir şeyler hakkında söylenirken birden robotik sesler çıkmaya başladı telefonun el değiştirdiğini anladım.
Perde biraz aralandıktan sonra “Abi şu sırtında çantası olan sen misin?” ergenliğinin ortalarında olduğunu tahmin ettiğim ses Yücel abinin oğluna aitti. “Evet kardeşim hadi gel senle biraz dolaşalım.” dedim. Sözümü ikiletmeden “Tamamdır abi anladım.” sert ve net bir mizacı var gibiydi polis çocuğu olması düşündüğümden daha çok işime yarayacak gibi. Birkaç dakika sonra 1,70 metre boylarında oldukça yapılı esmer çocuk elini kaldırıp selam verdi. Ona yaklaşıp “Deniz” dedim. “Sinan, abi memnun oldum, bu taraftan” elimi sıktıktan sonra 2 sokak yürüdük ve bir oto yıkamanın önünde durduk. Sırtına vurup “Eyvallah” dedim. Daha fazla ilerlemesine izin vermemek için elimi önüne koyup kafamı hayır anlamında salladım. Belimdeki bıçağı Sinan’a uzatıp mekâna ilerlerken sırt çantamdan copu çıkardım.
Yolda herhangi bir arabayı da çalmak mantıklı görünse de maalesef filmlerdeki gibi şoför tarafındaki güneşlikten anahtar düşmeyecekti ya da büyülü bir şekilde ekipteki biri düz kontak bilmeyecekti Sinan ile bunu konuşmadan anlaşmamız tek olağan dışı şey olabilirdi.
Mekâna yaklaşırken 3 park edilmiş araba olduğunu gördüm en azından bir anahtar şu an ilerlediğim küçük binadadır diye umut ediyordum. Kapısına ulaştığımda kilitli olduğunu anlayınca biraz rahatladım belki kimseyle kavga etmezdik yine de tedbiri elden bırakmadan cam kapıdan içeriyi bir süre inceledim bir hareketlilik olmadığına emin olduğumda 7-8 metre uzaktaki Sinan’a dönüp sessizce “Arabaları kontrol etsene belki birinin anahtarı üstündedir.” dedim. Sinan kafasıyla onaylayıp hemen harekete geçince ben de binaya başka bir giriş var mı diye binanın etrafında yürümeye başladım.
Ben saf saf dolanırken arkamdan “Deniz abi” sesi geldi. Arkamı döndüğümde bana gel işareti yapan Sinan’ın yanında olduğu araca ilerledim. Arabanın önünden dolaşıp anahtarı elime verdi. “Çalışanların denyolukları ilk defa bir işe yaradı sanırım.” deyip gülümsedim. O da kaşlarını kaldırıp hafifçe gülümseyerek karşılık verdi.
Evinin önüne vardığımızda Sinan annesine haber vermiş olacaktı ki elinde bir valiz 1.60 boylarında 40larının sonlarında bir kadın ve elinde sırtında birer sırt çantası ile benim yaşlarımda gözüken annesinden biraz daha uzun genç bir kadın bizi bekliyordu. Önlerinde durup çantalarını bagaja koymalarına yardım etmek için araban çıktım ki yüzünde acı bir gülümsemeyle orta yaşlı kadın yanımda bitti ve “Delikanlı pekte boylu posluymuşsun... Gülseren ben canım Hadi bakalım al çantaları” deyip elindeki valizi uzattı. 1.90 küsur boyumla bunu ilk duyuşum değildi tabi ama yine de çocukça sırıtıp başımı salladım. “Sağ olun Deniz ben abla.” dedim. Valizi alıp bagaja döndüm.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..