İlk şeytan

avatar
357 0

Başka bir dünyadan hikayeler - İlk şeytan


     “Doğulu! Buraya bak. Yeniyetmeler uyumak üzereler. Yüzbaşı fark ederse elimize verir.” diye konuştu kıdemli bir asker. Bunu duyan Doğulu onun ne istediğini anlamıştı, yaslandığı ağaçtan kalkıp silah arkadaşının ve diğerlerinin oturduğu ateşin yanına geldi.

-Ne dinlemek istersiniz?

-Şunların uyumasını engelleyecek bir şey olsun yeter.

-O zaman size biçimini ve mizacını insanlardan, karanlığını iblislerden ve özünü çok eski bir varlığın kendisinden alarak oluşmuş, aynı zamanda bu gece burada olmamızın nedenini, ilk şeytanı anlatayım.

Doğulu hikâye anlattığı her sefer gibi ateşe yaklaştı ve sesini değiştirerek anlatmaya başladı.

 

     Şeytanlar, var olmaması gereken bir ırk. Kadimlerin Doğuşu sırasında doğmadılar, Ölümlü Savaş sırasında da adları geçmedi. Peki, nasıl doğdular, neden böyleler, sırları ne, kaç türleri var, iblisler tarafından yaratılıp yeryüzüne mi salındılar yoksa tanrıların hevesle başlayıp sıkılınca çöpe attıkları bir projelerden biriler mi? Bunların hiçbirini bilemeyiz, biri hariç, “nasıl doğdular”. Bu soruyla ilgili pek çok efsane olmasına ben sizlere kendi yurdumun efsanesini anlatacağım.

    

     Çağlar önce, daha yüksek insanlar yeryüzünden silinmemiş, Ölümlü Savaş henüz yeni bitmiş ve dünya yaralarını sararken Samanyolu Okyanusu’nun uzak bir köşesine inşa edilmiş üçgen bir yapıdan bahsedilir. Binlerce insanın hapis tutulduğu ve on binlercesinin ruhlarının etrafında uçtuğu karanlık bir yapı. Yapının tam ortasında denizin metrelerce altına kadar inen devasa bir delik ve deliğin sonunda karanlık bir ritüel için hazırlanmış bir oda. Normalde benzer ritüellerin dolunayda yapıldığı söylenir lakin o gece gökyüzünde ay yoktu. Yapının o zamanki sahibi ritüel için hazırladığı antik çemberin ortasına yerleştirdiği çatlak çömleğe ilerledi ve bugün unutulmuş kadim bir dilde konuşmaya başladı. O konuştukça önce uğursuz bir rüzgâr esti sonra da bu rüzgâra insanlarla ruhların çığlıkları eşlik etti. Adam konuştukça önce sesi arttı, sonra da sesi insanların anlayamayacağı bir frekansa geçerek yok oldu ve tüm yapı sustu. Ardından bulutlar dağılarak renk değiştiren ayı ortaya çıkardılar. Ay kırmızımsı bir renk almaya başlarken ışığı da deliği doldurmaya başladı. Ay ışığı deliği tamamen doldurup çembere ulaştığında çığlıklar tekrar başladı. Ama bu sefer çığlıklar öncekinden farklıydı, sanki insanların etleri kemiklerinden ayrılıyor, iç organları kan ağlıyor ve ruhları karanlık bir el tarafından bedenlerinden zorla çıkartılıyor gibiydi. Gerçekten de öyleydi insanların bütün deliklerinden kan çıkarken önce ruhları bedenlerinden çıkıyor ve bedensiz ruhlarda birlikte çömlekte toplanıyorlardı. Sonra ölü bedenlerden çıkan bütün kan duvarlardan aşağıya akmaya başladı ve çemberde ilerleyerek çömleğin çatlağını doldurdu. Ardından çemberin sınırlarından siyah bir sis çıkarak çemberin içini dışarıya izole etti. Sis bitince çömlekten kanla karışık katran gibi siyah bir madde çıkıp önce kandan bir havuz oluşturdu sonra da havuzdan yukarı beş metrelik bir varlık yükselmeye başladı. Şeklini tarif etmek imkansızdı çünkü varlığı karanlık bir madde kaplıyordu. Varlığın yükselişi durunca adam bağırdı “Güç istiyorum. Benim olanları benden alanları yok etmek, değer verdikleri her şeyi acı içinde bırakarak yok etmek istiyorum. Eğer ben her şeyimi kaybettiysem onlarda kaybetsinler, hatta bu dünya yok olsun. Karşılığında sana üç bin insanın kanını ve onların yedi neslinin ruhlarını veriyorum.” Adamın konuşması bitince varlıktan garip bir enerji çıkarak üzerindeki maddeyi yok ederek adama hatasını, iki farklı varlığı deforme edip birleştirerek çağırdığını anladı. Adam bir iblis çağırmıştı bu yüzden varlıklardan birinin ne olduğunu anlayabilmişti ama diğeri, diğerinin orada olmaması gerekiyordu, o varlık bilinemezdi, o varlık tanrılar, iblisler ve ejderhalardan bile önce var olan bir varlıktı. Varlık önce adamın zihnine girip ilk defa karşılaştığı bu durumun nedenini öğrenmek istedi fakat acıyla dizlerinin üzerine düştü, sonra elini uzatıp adamı yakaladı ve onu -belki iyileşmek belki başka bir nedenden- içine çekti, iblisi de içine çekti, sonra çığlıkları başladı, bütün Samanyolu Okyanusu’nu hatta tüm dünyayı ve kendi ırkının bulunduğu yeri bile titreten çığlıklar. Çığlıklarla birlikte yapı ve üzerine inşa edildiği alan yok oldu, okyanusun ortasında devasa bir oyuk belirdi ve sular oraya akmaya başladı. Çığlıklar durunca ay normal rengine döndü ve oyuğun en altına kadar ışığını iletti. Ay ışığının vurduğu yerde bir varlık dünyaya gözlerini açıyordu. İnsan ve iblisten olan bu varlıkta aynı zamanda bilinmeyen zamanlardan bir varlığın özü de vardı. Bu varlık ilk Şeytan’dı


Yazar notu: Selam. Lütfen hatalarımı ve görüşlerinizi yorumlar kısmına yazın. iyi okumalar






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46902 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr