22.Bölüm Karaborsa (2)

avatar
532 3

Beyaz Yazgı - 22.Bölüm Karaborsa (2)


"Hey buradaki kitapların işe yarayanlarının çoğu zaten odandaki kütüphanede var. O yüzden ikinci kata git. Burada zaman kaybetme, birazdan bende yanına geleceğim zaten. Hadi Luna, şu eski dostuna bir güzellik yapamaz mısın? "


" Bianca biz dost değiliz. En fazla eski müşterimsin ve hayır istediğin bilginin fiyatını ödemek zorundasın. Burası fakire yardım merkezi mi? Paran yoksa bilgide yok, kitapta! "


Aaric tartışmayı daha fazla dinlemeyerek yukarı kata çıkan merdivenlere doğru gitti. On- on beş  basamak kadar çıktından sonra ikinci kata vardı ve ıslak çalarak hayranlığını dile getirdi aşağısından tam 4 kat daha büyüktü ve katta kendisinden hariç iki kişi vardı. Bellerinde kılıçla etrafa veya ona bakıyorlardı.

Sakinleşmek için derince nefes alınca burnuna parşömen kokusu ile toz kaçarak onu rahatsız etti. Yüzünü ekşiterek kitaplara bakmaya başladı. Buradaki kitaplar öyle, eline alabileceğin şekilde değildi. Hepsi kilitli olarak duruyordu ve alt kısımlarında varsa isimleri yoksa içeriğinin ne olduğunu anlatan özet bilgiler vardı.


"Bakalım şifacılık kitapları nerede... Heh buldum! Buradan sonrası şifacılık demek."


Kitapların bilgilerini okumaya başlamıştı. Hayvanlar, sadece efsanelerde geçen ve soyu tükenmiş mistik yaratıklar, şifacılık mühürleri hakkında püf noktalar. İşte aradığı şey buradaydı şifacılık mühürleri hakkındaki bilgileri içeren kitap. Okul, onlara mezun olduğunda kollarına efsanevi canavarların kanları ile oluşturulmuş mühürler kazıyordu.

Bu da kalplerinde olan şifa güçlerini kullanma imkanı tanıyordu. Mühür şifa gücünü kalpten yavaş yavaş emerek mühüre çekiyordu ve güç orada depolanıyordu. Eğer ki kişinin bedeni kaldırıyorsa mühür birden fazlada olabiliyordu. Tabii ki bu sayı oldukça azdı çünkü çoğu şifacı mühür sahibi olsa bile pek kullanmaktan yana olmazdı. Hal böyleyken iki tane mühüre sahip, üstün iyileştirme yeteneklerine sahip şifacılar ya orduda hizmet veriyordu ya da kendi şifahanelerinde astronomik rakamlara hizmet veriyordu.


"Hey! Şu kitabı satın almak istiyorum ama nasıl alacağım? Zincirlemişiniz..."


" Başka almak istediğin kitap yoksa, aşağıya in ve bekle. O kitabı sana biz getireceğiz."


" Anladım ama daha buradayım, siz listeye ekleyin."


" Tamamdır saygıdeğer müşteri."


Aaric tavırlarındaki bu ani değişimin ne olduğunu elbette anlamıştı. Buradaki kitaplar kesinlikle ucuz olmaktan uzaktı ve üç tane kitabın bedeli yüksek düzeyde görevli bir subayın yıllık maaşı kadardı.


"Evet, beğendiğin kitapları göster bakalım."


"Bir tane beğendim anne. İlgimi çeken başka kitap yok."


"Hım... mühürler demek, anladım. Benimde alacağım iki kitap var, geçen aydan hazır ettirmiştim, hadi aşağıya inelim o zaman."


"Tamam."


Böylece aşağıya, Luna’nın yanına, inerek kitapların gelmesini beklediler. Beş dakika kadar sonra iki görevli kitapları tahta sandıkta getirdi ve açarak onlara gösterdikten sonra, tekrar kapatarak Luna’ya uzattılar.


"Hım... ikinci kattan üç kitap. Bir tanesi şifacılık, ikincisi düşmüş melekler... Toplam yüz elli altın. Nasıl ödeyeceksiniz? Değerli taş, altın, bilgi ? "


Bianca elli altın çıkartıp verdikten sonra cebinden ufak, altıgen şeklinde kırmızı bir taş çıkartarak Luna’ya verdi. Luna yavaşça hepsini inceledi ve kafasını onaylar şekilde salladıktan sonra taşı tahta kasasına koyarak kitaplarını onlara verdi. Aaric, ufak tahta sandığı elinde taşıyarak yolda yanında annesiyle yürüyordu. Yüz altın değerinde hangi taş olabilir diye sormamak için kendini zor tutuyordu. Tam kafasını dönmüş söyleyecekken annesi ona cevap verdi.


"O taş değildi. yavru cyclop gözüydü, demirciler zanaat işlemlerinde kullanıyor. Bulunmasından çok, elde etmesi zor olduğu için bu kadar değerli. Şimdi aklındaki soru gittiyse karnım iyice acıktı, adımlarını hızlandır, gidelim."


Kafa sallayarak onayladı ve adımlarını hızlandırdı. Etrafta çok insan yoktu ve olanlar da kendi işlerindeydi. Ya binalara girip çıkıyordular ya da el arabasında satış yapan satıcılar ile pazarlık yapıyordular.

Aaric yolda yürürken şunun da farkına varmıştı; burası kesinlikle elit ve sevgi dolu bir ortam bulundurmuyordu. Sokakta boynuna tasma takılmış insanlardan tuttun, zorla kolu bacağı kesilen ve acı çeken hayvanlar ile yaratıkların acı inlemeleri duyuluyordu. Köle ticareti başkentte yasaklansa da burası karaborsaydı. Düzeni bozmadığın sürece kural filan yoktu.





















Not: Bölümler son zamanlarda bozulmuş gibi hissettirdiğinin farkındayım ama okuldan dolayı zaman kalmadığı için elimden bu kadarı geliyor belki ilerleyen günlerde tekrardan 1 bölüm daha atabilirim. Şimdilik iyi okumalar






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr