At arabası okulun önünde durunca Aaric 4 gümüşlük ücreti ödeyerek bahçenin giriş kapısından kendi bölümüne doğru yürüdü.
Okula genelde güney kapısında yani savaşçıların olduğu kapıdan giriliyor ve çıkılıyordu. Aaricin bölümü ise kuzeyde merkezi geçince göle gelmeden hemen önceydi. Bina, bahçeye oranla fazla küçüktü.
Üstelik her bölümün ders dışındaki kulüp binasında oturup konuşmak yada kulüp aktivitelerine katılmak için yerleri olurken, şifacılara içinde balık bile olmayan boş gölden başka bir şey yoktu.
Yol da cebinden ders programını çıkardı ve hangi ders olduğuna baktı. Bugün sabahtan başlayarak öğlene kadar sürecek olan ders; -Bitki bilimiydi- Kraliyet haftasının da bugün başladığını hesaba katarsak öğleden sonra ders olmamalıydı.
Biraz düşününce yaptığı devamsızlıklar yüzünden bu dersi daha alma fırsatı hiç olmamıştı. Okulun 4. ayına gelmesine rağmen hala hiç girmediği bir ders olduğunu görünce hafif bir şaşırdı ama çok da umursamadan sınıfa girip sırasına oturdu.
Hocasının sınıfa gelmesini bekliyorken artık sınıftakiler ona selam veriyor kısacık hal hatır sorarak varlığını onaylıyorlardı. Geldiğinden beri sonunda ilk defa onaylanmış hissiyle, Gününe ve dersine daha özgüvenli başladı.
Günün geri kalanı da onun için böyle moral dolu geçerse akşam sevgilisi Aurora ile ufak bir mekanda günü kutlamayı hak etmişti.
Bu güzel hayalleri sınıfa, hocaları elinde ayçiçeğine benzer bir bitki ile girerek böldü. Hoca önce herkesi selamladı ve yoklamasını bitince de dersine başladı.
Ders çok ilginç değildi. Kısaca geçen hafta işlediği konuya değindi, bazı öğrencilere basit sorular sordu ve elinde ki bitkiyi göstererek tüm sınıfa:
"Bu bitkinin ismini doğru bilen ilk kişiye sınavında 100 vereceğim." dedi. Tüm sınıf 100 kelimesini duyunca; Ayçiçeği ! diye bağırsa da hoca kafasını sağ-sola sallayarak onaylamadı. Aaric sınıftan çıkan seslerin kesilmesi ardından -Ceset çiçeği- diyerek hocaya doğru cevabı vermişti.
Bu bitki şuan sırasının altında duruyordu ve sabahtan beri elinde oyuncak gibi gezdiriyordu. Hatta annesinden, bitkinin özelliklerini bile öğrenmişti.
Bu bitki gündüzleri tipik bir ayçiçeği iken geceleri siyah renge dönüyor ve salgıladığı kokusu ile ufak böcekleri kendisine çekiyordu. En belirgin özelliği ise etrafa yaydığı kokusuydu. Etrafına aynı çürümüş et kokusu yayan bu bitki ismini de oradan alıyordu.
"Aferin sana. İsmin nedir dersimde ilk defa görüyorum seni ? "
"İsmim Aaric. Şifacılık bölümünü de ki tek erkeğim. Dersinize ise daha önce katılamama nedenim ise bazı sağlık sorunlarıydı." Bunu duyan bazı kız öğrenciler gülerek Aarice döndü:
" Ne zamandan beri kız kavgaları sağlık sorunu olur oldu ? " Aaric lafı duyunca suratına zoraki bir gülümse yerleştirdi ve sanki şaka yapıyormuş izlenimi yaratmaya çalıştı. Hocası da bu sözleri duyunca tek kaşını kaldırıp tekrar Aarice döndü.
"Anladım. İlk notun 100 de olsa senden derslerime daha fazla katılım göstermeni bekliyorum. Parlak bir zekaya sahip olduğundan eminim lütfen onu düzgün kullan." Hocasının ne demek istediğini anladığı ve gülümsemesini eksiltmeyerek:
" Rehberliğiniz için teşekkür ederim hocam tavsiyelerinize uyacağımdan emin olabilirsiniz." dedi. Hocası kafasını sallayarak dersine döndü ve bitkiyi kızlara sunmaya devam etti.
Dersi 3 saat sonra kadar bitince masanın altından duran saksıyı çıkardı ve 2.kata Melissa hocanın odasına götürdü. Kırmızı renkte, deri kaplamalı, ahşap kapıyı önce çaldı, gel sesini duyunca da açtı.
Hocası, masasının başında elinde tüy kalem, yanında mürekkep şişesiyle kağıdın tekine hızlı hızlı yazılar yazıyordu. Aaric odaya girince işini bıraktı, saksıyı teslim alarak teşekkür etti ve masasının çekmecesinden ona vermek amacıyla bir kitap çıkartarak:
"Hey Aaric ! Al bu kitabı benden sana ufak bir hediye olsun. Annene teşekkürlerimi iletmeyi unutma ve okula gelememe durumun olacak olursa bana direkt mektup yaz. Annenin daha fazla ulaklık yapabileceğini sanmıyorum."
Aaric kitaba hiç bakmadan çantasına attı ve hocasına teşekkür ederek odadan ayrıldı. Mektup adresini sormamıştı çünkü hocasının okulda kızlar yurdunun yanında ki bina da kaldığını sınıfta dönen dedikodulardan biliyordu.
Merdivenlerden inerken hızını kesmeyerek bahçeye oradan okulun merkezi olarak bilinen yere geçti. Burası tüm bahçelerin tam merkezinde 4 bölümünde ortak kullanım alanıydı.
Duyuru panosu hep burada 3 insan kadar boyutuyla üstünde tonla görevle asılı dururdu. İsterse öğrenciler yada öğretmenler görev alarak para veya gene isterlerse değerli eşyalar kazanıyorlardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..