Uzun süren bir uçak yolculuğunun ve üzerine bir de otele gittikleri orta süreli taksi yolculuğunun ardından Ayaz’ın daha fazla bir şey yapacak enerjisi kalmamıştı. Yolculuk yapmayı seviyor olsa da çok uzun süreli olduğu zaman bütün enerjisi emiliyordu. İçinden hiçbir şey yapmak gelmiyor ve sadece yatmak istiyordu.
(Ayaz)-Yeteeerrr. Bundan sonra kendimi eve zincirleyeceğim. Hayatımın en hareketli zamanını geçiriyorum. Bıktım artık.
(Göknur)-Ya ne demezsin. Tek sen yapıyorsun sanki yolculukları.
(Ayaz)-Olsun. Ben daha çok yoruluyorum. Kafam yoruluyor bir kere. O roman satırları nasıl ortaya çıkıyor sanıyorsun sen? Beynimi tam potansiyelinde kullanmak çok yoruyor.
Ayaz yine kendini üste çıkartmanın bir yolunu bulmuştu. Ama gerçekten durum böyleydi. İnsanlarla iletişime geçmediği her an kafasında kurgular döndüğü için fiziksel olarak olmasa bile mental olarak çok yoruluyordu. Şimdiye dek bu duruma alışmış olmalıydı ama son zamanlarda kafasında çok daha fazla olay döndüğü için beyni eskisinden daha çok efor sarf ediyordu.
(Göknur)-Daha çok aptallıkların işine yarıyor gibi ama sen bilirsin.
Tabii Göknur Ayaz’ın altında kalacak birisi değildi. Ayaz’a karşı çıkıp onunla zıtlaşmak hoşuna gidiyordu çünkü Ayaz her seferinde kendisini güldürecek farklı bir cevap bulmayı başarıyordu. Aslında Ayaz’ın bu özelliği eğlenceli olduğu kadar garipti de. Ayaz’ın zihninin nasıl işlediğini kestirmek mümkün değildi.
(Ayaz)-Ney? Daha da Fransa’ya gelmem.
(Göknur)-Gelmeyeceğiz zaten. Uzun bir süre hiçbir yere gitmek istemiyorum.
(Ayaz)-Bende aynısını söyledim. Amaaan. Boş ver şimdi bunları. Ben duşa giriyorum geliyor musun?
Ayaz yine bir şekilde şansını denemişti ama hızlıca ret yiyerek susturulmuştu.
(Göknur)-Ayaaaz.
(Ayaz)-Evleneceğiz zaten hadi ya.
(Göknur)-Hayır. Git duşunu al sen. Bende eşyaları düzenleyeyim.
(Ayaz)-Tamamdır.
Ayaz duşa gitmeden önce akşam giyeceği şeyleri çıkartıp hazırladı ve banyoya gitti. O banyodayken Göknur valizleri boşaltmaya başladı. Fakat Ayaz duşa girdikten birkaç dakika sonra bir düşme sesi geldi. Göknur hemen banyonun kapısına koştu ve…
(Göknur)-Ayaz. İyi misin?
(Ayaz)-İyiyim iyiyim. Kendi ayağıma takıldım.
(Göknur)-Dikkatli ol.
(Ayaz)-Tamam bebeğim.
Fakat işin aslı öyle değildi. Ayaz kapının ardındaki Göknur’a öyle söylemiş olsa da durum bu değildi. Ayaz şu anda tek eliyle küveti tutarken diğer eliyle ağzını kapatmıştı fakat ağzından kanlar akıyordu.
(Ayaz)-Siktir. En güzel günümde olmaz.
Dişlerini sıktı ve kendisini zorlayarak ayağa kalktı. Lavabonun başına geçti ve ağzını yıkamaya başladı. Ellerini kaplayan yavaşça suyla akıp giderken Ayaz kanlı dişlerini sergileyerek aynaya baktı.
(Ayaz)-Uzun zaman olmuştu. Lanet kalbim teklemeyeli. Öğh!
Ayaz Göknur’un duyamayacağı bir tonda konuşuyordu.
(Ayaz)-Öğh! Öğh! Lanet girsin. Aylar sonra bugünü mü buldun? Bu tatili mahvetmene izin vermeyeceğim.
Ayaz kendi göğsünü tutarken konuşmaya devam ediyordu. Aynaya bir kez daha baktı ve kanlı dişlerini sergiledi.
(Ayaz)-Sıkıysa zora sok beni siktiğimin kalbi! Henüz ölmeye hiç niyetim yok!
***
Göknur eşyaları yerleştirmeyi neredeyse bitirmişti.
“Ayaz acıktı mı acaba? Akşam yemeğine iner mi ki?”
Kafasında acıkmasının getirdiği bu düşünceyle birlikte kıyafetleri yerleştirmeyi bitirdi. Ayaz’da aynı zamanda duştan çıktı. Ama nedense duşa girmeden önce daha enerjik gibi görünüyordu.
(Göknur)-Ne o? Enerjin bitmiş gibi.
(Ayaz)-Duş o kadar iyi geldi ki uyuyasım var.
(Göknur)-Uyuma hemen ya. Önce bir yemek yiyelim. Karnım acıktı.
(Ayaz)-Yeriz güzelim yeriz. Önce bir üstümü giyineyim. Hemen uyuyamam zaten. Öğh! Öğh! Öf be. Küvette boğazıma su kaçtı bayılıyordum neredeyse.
Ayaz öksürüğünün nedenini saklamak adına bir yalan daha söyleyerek üstünü giyinmeye başladı.
(Ayaz)-Yarın sabah erken uyanmana gerek yok. Sabah için bir planımız yok haberin olsun. Yarın akşam için harika bir mekânda yer ayırttım. 3. gün ise Eyfel Kulesindeyiz.
(Göknur)-Tamamdır bebeğim. Her şey sende o konuda.
Göknur böyle konularda hiçbir şeyle uğraşmasına gerek kalmamasını seviyordu. Ayaz’ın düzenli ve kurallı hayatı onu her şeyi mükemmel bir düzen içinde sürdürmesini sağlıyor ve hata yapma şansını neredeyse tamamen engelliyordu.
(Ayaz)-Okey. Hadi yemeğe gidelim.
Ayaz üstünü giyinmişti. Saçlarının biraz ıslak kalmasını istiyordu o yüzden kurutmakla vakit kaybetmeyecekti. Hızlıca odadan çıktılar ve yemeğe gittiler. Oturacak bir masa seçtikten sonra akşam yemeğini söylediler. Yemekleri masaya servis olurken Göknur…
(Göknur)-Acaba bir anda gitmemiz Elisa’ya ayıp olmuş mudur ya?
(Ayaz)-Niye olsun canım? Elisa buna takılır mı sence? Hem, zaten Melisa ablası orada. Biliyorsun ki Elisa en çok Melisa ablaya düşkün.
(Göknur)-Orası öyle bebeğim ama ne bileyim. Bizimkilere de bir anda gideceğiz dedik zaten.
(Ayaz)-Annen nasıl şok oldu ama? Gündoğdu ailesinin iki oğlanı Aysever ailesinin 2 kızını kaptı. Sizin aile ağacının devamını bizim aile ağacı getirecek bu gidişle.
Ayaz söylediği şeyden sonra küçük bir kıkırdama sunmuştu.
(Göknur)-Yaa ne demezsin. Daha evlenmedik ama hatırlatırım bebiş.
(Ayaz)-Ya güzelim tek derdin o olsun. Hemen gidip düğün için rezervasyon yaptıralım.
Ayaz zaten dünden evlenmeye hazırdı. Ki zaten sağlık durumları göz önüne alınınca tıpkı romanlara olmadığı gibi Göknur için de daha fazla beklemeye vakti yoktu. Bir an önce evlenmelilerdi. Göknur’un hayatına kocası olarak girmek ve onun kocası olarak zaman geçirmek istiyordu.
(Göknur)-Sen önce evlilik teklifini yap.
(Ayaz)-Ya o en kolayı. Tatil bitsin onu da halledeceğim. İçin rahat olsun.
(Göknur)-Onun bir anda olması gerekiyor ya hani. Bana niye zaman belirtiyorsun?
(Ayaz)-Öyle. Bu şekilde heyecanın daha üst bir seviyede olacak. Artık sana hangi zaman aralığında evlilik teklifi edeceğimi biliyorsun. O yüzden sürekli tetikte olacaksın. Şimdi mi edecek yoksa şimdi mi teklif edecek diye. Bunların hepsi işleri daha heyecanlı yapmak için.
(Göknur)-Sen… bazen gerçekten masum musun yoksa şeytan mısın diye düşünme ihtiyacı hissediyorum.
(Ayaz)-Normalde bir şeytan kadar akıllıyım biliyorsun. 117 IQ’ya sahip olmak kolay değil.
(Göknur)-Umarım 117’nin çokta aşırı bir zekilik belirtisi sayılmadığının farkındasındır.
(Ayaz)-Lafımı bölme be. Kendimizi övüyoruz şurada. Her neyse. Ama senin yanında yeni doğmuş bir kedi kadar şapşal ve savunmasızım.
(Göknur)-Kediden çok itaatkâr bir köpeği andırıyorsun ama.
(Ayaz)-Hav! Lan! Beni köpek olarak hayal etme. Ayarlarım bozuluyor.
(Göknur)-Hee. Bozulsun bakalım ayarların. Küçük bir köpek sahiplenmeyi hep istemiştim biliyorsun.
(Ayaz)-Beni mi sahipleneceksin?
(Göknur)-Ahahahahaha. Hayır be. Sana zaten sahibim. Minik bir köpek fena olmazdı ama.
(Ayaz)-Türkiye’ye dönünce küçük bir köpek sahipleniriz. Ama ne olur eğitimli olsun. Bir hayvanı eğitmekle uğraşabileceğimden emin değilim.
(Göknur)-Ben eğitirim sen rahat ol. O zaman doğum günü hediyem için bir köpek sahiplenelim.
(Ayaz)-Doğum günü hediyen hazır. Köpek ekstrası olur.
(Göknur)-Ha? Hazır derken?
(Ayaz)-Baya baya hazır. Tam doğum gününde elinde olacak hediyen. Bir bakalım. Doğum gününe kaç gün kaldı senin. Bugün ayın 4’ü. O zaman 19 gün var. Tam 19 gün sonra hediyen elinde olacak.
(Göknur)-Ayaz sen delirdin mi? Gerçekten çoktan hediyemi aldın mı?
(Ayaz)-Evet bebeğim. İnsan takıntılı olunca böyle oluyor. Ne yapalım? Bu kadar güzel olmasaydın sende. Elimde değil.
Ayaz Göknur’a uzandı ve bir eliyle saçını kulağının arkasına atıp yanağını okşadı. Diğer eliyle de elini kavradı.
(Ayaz)-Seni öyle seviyorum ki, süper güçlerim olsaydı bütün evreni ayakların altına sunardım.
Ayaz masayı hiçe sayarcasına uzandı ve Göknur’u dudaklarından öptü. Göknur şok olmuş ve kızarmış bir şekilde Ayaz’ın suratına bakıyordu. Ayaz’ın bu ani çıkışları onu her seferinde şok ediyordu. Kafası ara ara sadece romanlara değil başka şeylere de çalışıyordu.
(Göknur)-Ama sen böyle yaparsan ben sana aşık olmaktan başka bir şey yapamam ki.
Göknur ne diyeceğini bilemeden sadece bunları söyleyebilmişti.
(Ayaz)-Zaten başka bir şey yapmana gerek yok. Tek yapman gereken şey büyüme düşmek. Gerisini ben hallederim.
Ayaz’ın bu konularda Göknur’a verdiği güvenin haddi hesabı yoktu. Sanki gerçekten de elinde olsa bütün evreni önüne serebilecekmiş gibi hissettiriyordu. Ama tüm bu romantik anın içine aniden dahil olan birisi her şeyi bozmuştu.
(Garson)-Siparişiniz hazır efendim. Afiyet olsun.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..