Beyaz duvarlarla çevrili sade bir yatakta yatan Brian solunda babasının bir sandalyede ona baktığını gördü. "Neden burdayım baba?" dedi.
Sağındaki tanımadığı adam "Bir şeyiniz yok sadece kısa süreliğine bayıldınız." dediğinde babası rahat bir nefes verdi. Ellerinden destek alan Brian önce oturdu. Sonra kendini biraz daha zorlayarak ayağa kalktı.
"Şimdi iyiyim hadi hana gidelim baba." Onlara yardım eden kişiye teşekkür ettikten sonra oradan çıkan baba oğul hanlarına girdiler. Merdivenlerden çıkarak odaya girdiklerinde çocuk şaşkınlıktan verecek tepki bulamıyordu.
Odanın içinde dört tane sandalyesi olan güneşin verdiği ışıkla parıldayan pürüssüz bir masa, genişliği 2 metre minderden bir koltuk ve tertemiz gösterişli bir halı vardı.
"Hadi eşyalarını odana götür." annesinin sesini duyan Brian hemen eşyalarını topladı. Odasına girdiğinde hiç bir tepki vermeden eşyalarını yere koydu.
Eskiden hep tahta üzerinde yatmak zorunda kalmış çocuk minderden bir yatak gördüğünde sessizce kendini yatağına bırakıp gözlerini kapattı. Şimdiye kadar hep kötü şartlarda büyümüş olduğu için kendini cennette gibi hissediyordu.
Yatağın yumuşacık tüyleri ona öylesine güzel bir his veriyordu ki gözlerini kapar kapamaz uyudu. Midesi hala ona fazlasıyla ağrı verirken bu uyku ona o kadar iyi geliyordu ki güneş tepedeyken uyumuşken sabah güneş doğarken uyandı.
Güneşin ilk ışıkları gözüne vurduğunda kendini müthiş hissediyordu. Çok iyi dinlenmişti ve tüm zihinsel yorgunluğu yok olmuştu. İçeri girdiğinde babasının da erken uyandığını gören Brian "Bu gün de eğitimime devam edicek miyiz baba?" dedi merakla.
"Kısmen." kısaca cevap veren baba kapıya yöneldi. Babasının pek iyi olmadığını düşünen Brian peşinden gitti.
Sabah saatlerinde çok az kişi sokakta olduğu için rahatça yürüyebilen baba oğul bir kütüphaneye girdi.
Kütüphane çalışanı içeri giren adamla çocuğu görünce işini bırakıp adamın yanına gitti. "Eski dostum nasılsın?" dedi sıkıca sarılarak. "İyiyim saol Brian'ı sana emanet ediyorum. Ona okuma yazmayı ve sayısal işlemleri öğret. Benim biraz işim var. Ben geri dönene kadar öğretmiş ol." "Emredersiniz" dedi kütüphane görevlisi dalga geçer gibi bir sesle.
Kaşlarını çatarak sert bir şekilde görevliye bakan baba oğluna sadece "görüşürüz" dedi ve hızlıca orayı terketti.
Onlarca belki yüzlerce raf olan kütüphanede kitapları ilk defa gören Brian şaşırmanın saçma bişey olduğunu düşünerek görevlinin peşinden gitti. Babası sinirli çıktığına göre belli ki nedenini öğrenemeyecekti.
Görevli bir kitap çıkardı "Daha önce hiç kitap okudun mu?" "Daha önce hiç kitap görmedim." Brian'ın sözlerine biraz şaşıran görevli aniden bir şey hatırlamış gibi kafasına hafifçe vurarak bir kitabı açtı.
İçinde basit kelimeler bulunan kitaba boş boş bakan Brian görevliyle beraber her şeyi tek tek öğrenmeye başladı. Yatağı ve uyuma süresi sayesinde zihinsel yorgunluğu olmamasının üzerine bir de güçlü iradesi eklenince hızlıca ve kendini tamamen vererek çalışan çocuk akşam olduğunda tüm harfleri biliyordu.
Eve mutlu dönen Brian annesine iyi geceler dedi ve yattı. Sabah uyandığında tekrar dinç uyanan çocuğun zihni yeniden fazlasıyla dinlenmişti. Hızlıca annesine ben gidiyorum dedi ve taş yolu koşarak kütüphaneye ulaştı.
Yolda onu görenlerin tepkisini hiç umursamayan Brian kütüphane görevlisinin onun bu kadar istekli olmasını övmesiyle hem daha mutlu oldu hemde öğrenmeye olan isteği arttı.
Bu sefer harfleri öğrendiği kesinleştikten sonra kelimlere geçen görevli ve çocuk öğleden bir kaç saat sonra kelimeleride akıcı şekilde okumaya başladı. Çocuğun karnının guruldamasını duyan görevli ona bir şeyler yedikten sonra geri dönebileceğini söyledi. Fazla yememeye dikkat etmesi gerektiğini de ekledikten sonra onu gönderdi.
Zaten fazla yemeden hemen geri dönmek isteyen çocuk hana girip önceden yediği etten sadece 1 tabağın yarısını istedi. Yemeği bitince içeceğini bitirdi ve karnı tok şekilde geri döndü.
Akşam geç saatlere kadar devam eden çalışmadan sonra görevli dükkanını kapadı ve çocuğa hana kadar eşlik etti. Geceleri güvenli olmayan şehir hakkında çocuğa biraz bilgi verdi. Daha dikkatli olacağına söz veren Brian evine girdi.
Annesi ona biraz fırça attıktan sonra kütüphane görevlisiyle geldiğini duyunca yumuşadı ve üzülmemesi için kendi hazırladığı meyve tabağını verdi. Mutlulukla meyveleri yiyen çocuk hemen odasına gidip yattı. Hala ona yumuşacık gelen yatağa kafasını koyduğu an uyuyabiliyordu.
Sabah aşağı inip kahvaltısını yaptıktan sonra aynı şekilde kütüphaneye gitti. Bu sefer basit kitapları aldı ve bir masada okumaya başladı. Görevli onu görünce gelişmiş kulaklarıyla onu dinlemeye çalıştı. Her kelimesinde şaşkınlığına şaşkınlık katan görevli bu kadar hızlı okuma hızını geliştiren birini hiç görmemişti.
Akşam olduğunda görevli 20 tane çocuklar için olan hikaye kitabını Brian'a hediye etti. Evine kadar götürdükten sonra kendi evine dönerken şaşkınlığı hala sürüyordu.
Evine girer girmez annesine geldiğini haber verdi ve 1 hikaye kitabını okumaya başladı. Bitmesine az kalmışken karnının guruldadığını ve uykusunun geldiğini hissetti. Kitabını orada kapatıp aşağı indi. Onun aşağı indiğini gören han çalışanı hemen yukarı çıkarıp orada beklemesini söyledi. Kendi için o kadar önemli bir adamın çocuğuna içki içen adamlar zarar verebilir, kötü şeyler söyleyebilirdi.
Birkaç yemek hazırlayıp yukarı götürdü. Yemeğini yiyen Brian hemen uykuya daldı.
Sabah normalden bir kaç saat daha uzun süre uyudu. Uyandığında güneşin biraz daha yukarıda olduğunu gördü. Morali bozuldu ve bitirmek üzere olduğu kitabı açtı.
Zamanı umursamadan okumasına devam ederken acıktığını hissederek kalktı. Biraz yedi ve okumasına devam etti.
Bu şekilde 1 hafta geçti. Sonunda 80 sayfalık 20 kitap bitti. Kütüphaneye girdi ve kitapları masanın üzerine koyarak "Bunları sevdim ama hepsi çok kısaydı." Dedi.
Kütüphane görevlisi o kadar zeki bir adamın böyle bir çocuğu olması gerektiğini düşünerek kendini avuttu ve kısa romanları gösterdi. "İstediğin kadar al ve evine götür. İstediğin zaman uğrayıp yeni kitaplar da alabilirsin." dedi ve işine döndü.
Çocuk 25 tane 120 ila 200 sayfa arasındaki kitabı düşürmemek için dikkatle taşıyarak evine girdi. Onun için ağırlıkları sorun değildi ama üst üste durmaları taşımasını zorlaştırıyordu.
Annesi bu kadar kitapla ne yapacağını merak ederek onu izlemeye başladı. Çocuk bir romanı alarak neredeyse 4 saat içinde bitirdi. Annesi okuma hızı karşısında afalladı. Üzerinde fazla düşünmeden örgüsüne devam etmeye gitti. Örgülerini yapıyor pazarda satıyor ve arkadaşlar ediniyordu. Önceki hayatındakinden çok daha mutluydu.
1 ay sonra Brian uzun romanları bitirmeye başlamıştı. Artık kütüphanede kalıyor bazen kısa süreliğine annesinin yanına giderek onunla zaman geçiriyordu. Çok daha bilgili olan çocuk okudukça daha fazlasını okumak istiyordu.
3 ay olmuştu ve Brian artık kütüphanenin neredeyse yarısını bitirmişti. yararlı ve zararlı bitkilerin çoğunu adı gibi biliyordu. Görevli çocuğun artık sayısal şeyleri de öğrenmesinin zamanı geldiğini düşünerek çocuğa bir kaç basit işlemi defter üzerinde öğretmeye başladı. Bunları kitap okumaktan çok daha hızlı kavrayan Brian çok sevdiği öğretmeniyle sayısal işlemleri de hızlıca öğrendi.
Şehre girmelerinden şimdiye 2 yıl geçmişti. Kütüphanenin ilk katındaki normal kitaplar ve üst katındaki işlemlerle dolu olan kimya, matematik, fizik ve mühendislik gibi bir çok kitabı bitirmişti.
Artık onu takip bile edemeyen görevli çocuğu kendi haline bırakarak çok seyrek gelen insanlarla ilgilenmeye başlamıştı.
Görevli onunla gelmesini rica eden Brian'ı kırmak istemedi ve kütüphanenin kapısına 'bir günlüğüne kapalıyız' yazarak Brian'la beraber ormana gitti.
"Neden buraya gelmek istedin?" görevlinin sorusu karşısında Brian "Haydutların ormanlarda çok fazla gezdiğini biliyorum ve babamla iyi arkadaş olduğunuza göre seninde birazda olsa gücün olduğunu umduğum için benimle gelmeni istedim. Ne kadar ileri gelebilirsin? değerli bitkiler daha ilerilerde oluyor." uzun zamanını beraber geçirdiği öğretmeniyle sıcak bir şekilde konuşmaya çalışarak açıkladı. "23. katmana geçecek kadar gücüm var ama sadece 6. katmana gidecek zamanımız var." "O zaman hızlı olalımda 6. katmandan alabileceğim kadar fazla bitki alayım." dedi.
Çocuğu sırtına alan adam zarar görmemesi için tüm hızını kullanmasada fazlasıyla hızlı bir şekilde koştu. İstedikleri yere 4 saatte ulaştılar.
"Sende yardım eder misin? İşmiz biraz daha hızlı bitsin." "Tabii ben şu tarafı alıyorum o zaman" Brian'da diğer tarafı toplamaya başladı.
Güneş batmak üzereyken işleri bitti. Beraber geri döndüler. Kütüphaneye geldiklerinde yeni yeni hava kararıyordu. "Bugün pek fazla yoramadın kendini hm?" dedi alay edercesine öğretmen. "İçeride kimya malzemelerin var mı?" demesiyle bu çocuğun hiç durmayacağına ikna olan görevli çocuğu alıp kütüphaneye girdi.
Alt kata indiklerinde karşılarında kocaman bir laboratuvar vardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..