Karşılaşmalar aynı anda sürüyordu. Brian yada Hasta Maymun'a bahis oynayanlar o kısmı, Teneke yada Tilki'ye bahis oynayanlar o kısmı izliyordu. Bahisler yine yüksekti ve Brian bundan rahatsızdı. Ringde rakibi ona yavaşça yaklaşıyor, Brian ise sonun yine aynı olacağını bilmenin bıkkınlığı ile rakibini bekliyordu. Maymun ellerini yere uzatarak kendini geriye atmış ve bacaklarını yukarıya doğru savurmuştu. Adeta ellerini ayak gibi kullanmıştı. Brian sakince eğilip saldırıyı boşa çıkardıktan sonra rakibini geriye ittirmiş ve beklemeye başlamıştı. Beyninin gelişmesi onu cidden ileriye taşımıştı. Hasta Maymun öfke ile ellerinden destek alarak hızla Brian'a 4 ayak üstüde koştu ve tam yakalayacakken Brian'ı tepesinde gördü. Ardından bilinci kapandı...
----------------
Baygınlık sırasında Hasta Maymun Arya'yı karşısında görmüştü. Tüm öfkesi birden silinmişti. "Sen kimsin?" Dedi. Sesi istemsizce yumuşak çıkmıştı. "Ben az önce yenildiğin çocuğun yakınıyım. Yenildiğin çocuk seninle beraber çalışarak kuracağı büyük ordunun en önde gelenlerinden biri olmanı istedi. Söyleyeceklerim bu kadar, elveda."
---------------
Birden bilinci açılan Hasta Maymun rakibinin tezahuratlara oldukça ilgisiz olduğunu gördü. Rüyanın kesinlikle gerçek olduğundan zaten emindi fakat rakibinin kendi gösteriş merakı zayıflığını göstermemesi hoşuna gitmişti. Önünde diz çökmüş durumda oturarak hemen saygılarını göstermek istedi fakat o anda Brian adamı torba gibi kıyafetinin yakasından tutup kaldırdı. "Ben de dahil hiçbir aciz canlının karşısında eğilmeyeceksin!" Koca adam neye uğradığını şaşırmıştı. Şuana dek Brian'ın sadece dövüş sanatlarıyla kendini yendiğini zannediyordu fakat bu çocuğun fiziksel kuvvetide en az dövüş bilgisi kadar iyiydi.
Diğer 2'linin karşılaşması Brian ve Maymun'dan biraz önce bitmişti. Teneke karnı yemekle dolu olan Tilki'yi ezici bir galibiyet ile yenmişti. "Sıradaki maç Teneke ve Beygir!" Arya, bahisler oynandığı sırada Tilkiyle de iletişime geçerek Brian ile beraber olması konusunda ikna etmişti. Teneke Brian'ı beklemeden ringine girmiş ve maçı beklemeye başlamıştı. Bu küçük çocuğun kendine rakip olamayacağından tamamen emindi. Birkaç dakika sonra arena sahibinin sesi yükseldi. "Son karşılaşma için bahisler kapandı. Maç başlasın!" Brian rakibinin kibrini üzülerek seyrederken koca adam Brian'a yaklaşmış ve yumruğunu sanki yıllarca öfkeli birine savurur gibi savurmuştu. Brian basit bir hamleden kaçar gibi sıyrılıp karşısındaki adamın bacağında önceden yaralanmış olan kısma tekme atmıştı.
Yarasının acısı ve Brian'ın kuvveti adama öylesine bir acı vermişti ki yere düşen adam burnundan soluyarak öfkeyle bağırmaya başlamıştı. Brian adamın her yaptığı şeye acıyor, üzülüyordu. Kendini dünyanın merkezi gibi gören kişilerin bir adım ileri atamayacak olması çok acıydı. Adam ayağa kalkıp sekerek Brian'ın yanına gelmiş ve güçlü bir yumruk daha savurmaya çalışmıştı. Bu sırada Brian o adamın kendi ordusunda komutan olamayacağından emin olmuştu. Hatta şuan sırf gelecekteki askerlerine örnek olsun diye bu adamın çok acı çekmesini sağlamak istiyordu.
Brian hafifçe yana kaydığı anda yere yapışan adam tam tekrar bağırmaya hazırlanıyordu ki, omzundan bir el onu tutup çevirmişti. Sırt üstü yatan adamın çenesi bir anda tekme ile kırılmıştı. Brian durmadan çenesine topuğu ile vuruyor, bir daha ses çıkaramaması için uğraşıyordu. Sonunda birkaç maç görevlisi Brian'ı kolundan tutup çekmiş ve maçı sonlandırmıştı. Ceza olarak yemek verilmeden odasına kapatılan Brian tekrar meditasyon durumuna geçmişti...
-----------------
"Oğlum neden o dünyaya gönderildi ve neden bu dünyadaki insanlar ona öfke tanrısı diyip duruyor?" Gezegenin beden bulmuş formu Brian'ın babasına tüm olayları anlattığında adamın yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu. "Büyük imparatorun koruması altına girdiğini öğrendiğim zaman bile bu kadar gururlanmamıştım. Torunumu görmek istiyorum Greya." "Emredersiniz." Doğanın vücut bulmuş hâli Greya, Brian, Yetu, Arya ve ejderhayı gerçek vücutları ve güçleri ile yanına getirmişti. Brian'ın babasının emir gücü, Brian'ın başka dünyada yaşamasına izin veren kişilerden daha fazlaydı. Brian birden buraya gelince bir süre afallamış daha sonra babasına özlem ile sarılmıştı.
"Oğlum, o kız benim torunum mu?" Brian sarılmayı bitirdiği zaman mutluluk ile "evet ismi Arya." Dedi. Arya Brian'ın babasından hissedilen gurur karşısında olduğu yerde kalmıştı. Brian'ın ailesi duygularını gerçekten zirvede yaşıyordu. "İçinden yayılan aydınlık aura çok güçlü, yaklaş." Arya karşısındaki güç yüzünden titreyerek yaklaşmış ve tekrar önceki donuk haline dönmüştü. "Bu biraz garip hissettirebilir, korkma zarar vermez." Elini Arya'nın alnına koyan adam önce dışarıya bol miktarda salınan aydınlık aurayı düzene sokmuş, ardından dışarıdan hissedilemeyecek duruma getirmişti. Karşılığında ise içinde yoğun miktarda bulunan aydınlık enerjiyi daha işlevsel hâle getirmişti. Yaşadığı gezegendeki herkesten daha güçlü bir yenilenme özelliği, çok bol olduğu için dışarıdan gelen her türlü saldırıya karşı mutlak bir savunma ve daha bir çok şey kazanmıştı.
Arya değişikliği hissettiği anda dedesinin gerçekten çok güçlü olduğuna emin olmuştu. İçinde bulunan aydınlık elementinin ne denli yüksek olduğunu defalarca dinlemişti. Arya'nın gözünde buna sahip olmak bu kadar zorken birde bunu düzenlemek imkansız gibiydi.
"Peki şimdi geri dönmek zorunda mıyız?" Dedi Brian bıkkın bir tonda. "Beyin kapasitenin %100'üne ulaşana kadar bu boyutta kalmak şartıyla geri dönmek zorunda değilsin. Bu sırada bende Arya ve Yetu ile ilgileneceğim." Dedi Brian'ın babası tebessüm ile. Brian hevesle bunu kabul edip meditasyona başladı. Zemini olmayan bu mekanda havada asılı kalmak denizin içinde durmak gibi rahatlatıcıydı. Beyninin sınırlarına vücudunda bulunan tüm enerjiyi harcayarak erişmeye çalışırken, Arya'nın dedesi de üst düzeyde element eğitimine başlamıştı. Yetu için de Brian'ın eski öğretmenini çağırmıştı.
Bu boyutta yıllar geçerken gezegenlerinde belki 50 gün ancak olmuştu. Brian'ın kurtulduğu yerde ise ancak 1 gün olmuştu. Brian sonunda kavrayışta %100'e ulaştığı beynini çakralarıyla uzun uğraşlar sonucu tam anlamıyla bütünlemiş, ardından babasının yanına gitmişti. Gördüklerini aklı almayacak durumdaydı. Arya babası ile bu boyutta bilinen en üst düzeyde element eğitimi alırken Yetu, annesi ve eski öğretmeninden en az Arya kadar müthiş bir simya eğitimi alıyordu. Saatler boyunca bunları izleyen Brian Arya'nın saniyeler içinde elektrikte dahil 5 elementi bütünleyerek saldırı teknikleri oluşturduğunu, Yetu'nun ise dakikalar içinde bu boyutta bulunması neredeyse imkansız düzeyde haplar icat ettiğini gördü.
Büyük bir mutlulukla hemen yanlarına ulaşan Brian "Benim işim bitti. Sizin eğitiminiz sürüyor mu?" Dedi merakla. Bu düzeyin ilerisi varsa görmek istiyordu. "Eğitimimiz birkaç ay daha sürecek sen en son gittiğin gezegene dön de orayı ele geçir. En azından konsey bana biraz yumuşar." Dedi baba tebessüm ile. Brian hemen bunu kabul etmiş annesi ile de biraz hasret giderdikten sonra boyut değiştirerek vücudunu eski çocuk hâline çevirip hücresine girmişti.
Bu zayıf gezegenin enerjisi çok az olduğu için çok kolay bir şekilde her yeri hissedebilen Brian, meditasyon durumu alarak tüm gezegeni taramıştı. Hepsi birbirinden zayıf insanların acilen güçlenmeye ihtiyacı vardı. Arenadaki tüm köleleri tarayan Brian herkesin kendini tanıdığını ve arkasından gelmek için hevesle beklediğini gördü. Kapıyı sanki basit yumuşak bir kil gibi parçalayarak hücreden çıkan Brian, arena sahibinin yanına saniyeler içinde gitti. Karşısında çocuğu bir anda gören adamın yüzü bembeyaz kesilmişti. Brian, elini adamın kalbine koyarak aydınlık elementi ile doldurdu ve değişimi bekledi. Telepati ile tüm bilgileri bir anda edinen adam yaptığı bunca şey için çok büyük bir pişmanlık duydu ve Brian'ın da yardımı ile hızla arenaya dönüp herkesi topladı.
"Size yaşattığım bunca şey için özür diliyor, hepinizi azad ediyorum. Lütfen beni bağışlayın." Yüzü aşkın köle hep bir ağızdan mutlu haykırışlar ile bağırıyor, bir yandan da buna neyin sebep olduğunu merak ediyordu. "Bu çocuk sayesinde gözüm açıldı. Hepinizden bu çocuğu takip etmenizi ve bana gösterdiği plana uymasını istiyorum." Bu sırada gerçek formuna herkesin gözü önünde bürünen Brian, herkesin yüreğini rahatlatırken aynı zamanda bunca batıl inanca sahip insanın korku ile titremesine sebep olmuştu. Brian hiç durmadan vücudunda bulunan tüm aydınlık enerjinin %80'ini dışarıya çıkardı ve dağıtmak için etrafına yuvarlak bir şekilde saldı. Ardından ellerini iki yana açarak enerjiyi tüm dünyaya bir patlama edasıyla yaydı.
Kendi için küçük miktarda bir enerji yaymış olsa da, tüm gezegenin üzerinde ve içinde bulunan toplam enerji sayısı, şuan yayılmış olan enerjinin milyarda biri değildi. Tüm insanların ve dünyanın içine işleyen enerji, Brian'ın beyin kapasitesinin %100'ü ile birleşen telepati özelliği sayesinde büyük bir bilinci de insanlara kazandırmıştı. "Şuanda hiyerarşi sistemini tamamen değiştiriyorum. Artık hiçbir ırk, cinsiyet, din, meslek gibi faktörler ayrımcılığa yol açmayacak. Herkes eşit olacak ve yönetimde erkekler kadar kadınların da söz hakkı olacak. Yöneten kişiler halkın seçimiyle doğru usülde yönetime geçecek ve yine halkın görüşü ile yönetecek. Suç işlenmesi söz konusu olmayacaktır diye düşünüyor, size güveniyor ve meditasyon yapmayı öğrenmeniz için bir arkadaşımı bırakıp gidiyorum." Brian telepati yoluyla tüm insanlarla iletişim kurmuştu. Gezegendeki onlarca krallık birkaç saniyede yıkılmış ve yüzlerce yıllık düzen birkaç dakikada değişmişti. Tüm dünya hızla değişim geçiriyordu.
Brian bu küçük gezegeni düzenlemeyi bitirdiği için huzur ile kendi gezegenine dönmek için boyut kapısı açmıştı. "Generalim olacak kişilere özel klonlar bırakıyorum. Hızlı gelişin ve teknolojide iyi bir noktaya gelin." Brian bu kişilere borçlu hissetmişti. Bu zamana kadar onlar üzerinden telepati yeteneğini geliştirmişti.
---------------
"Dede peki bu yaptığım yüz tekniği ne yapacağım? Hepsini tek bir savaşta kullanamam ki." Arya dedesine güveniyor olsada mantık bulamamıştı. "Yüz tekniğin hepsini bu parşömene aktar." Arya hiç tereddüt etmeden teker teker hepsini işliyordu. Bu sırada Yetu'da 2 tane öğretmeni ile aynı muhabbeti yaşıyordu. Bildiği tüm yüksek düzey simya bilgisini parşömene aktarıyordu. Birbiri içine geçen milyarlarca kelime tek bir parşömende toplanıyor olsa da yazılan herşey gayet net okunabiliyordu. Saatler sonunda ikiside tüm işini bitirmişti. Yıllar boyu süren eğitimleri birkaç saatte 2 tane parşömende toplanmıştı. "Parşömenleri masaya koyun." Arya'nın dedesi bunu dedikten sonra masanin bir köşesine geçmişti. Bu boyutts bulunan herkes masanın etrafına doluştukları anda Brian boyuta gelmişti. "Geç masanın sana ayrılmış olan köşesine." Brian'ın babası gayet ciddi bir tavır almıştı. Brian, Yetu ve Arya masanın 3 köşesine, Brian'ın annesi, babası ve eski öğretmeni masanın kalan 3 köşesinde ayakta duruyor, ejdeha ile Greya ise masadan biraz uzağa geçmiş onları izliyorlardı.
Masadaki 2 üst düzey parşömen farklı farklı renklerde parlarken 3 öğretmen parşömenleri birleştirmiş, birleşen 2 parşömenin basıncından ortaya çıkan patlamayı baskılayarak 3 kişinin vücuduna girmesini sağlamıştı. Brian, Arya ve Yetu büyük acı hissediyor fakat bunu çok hızlı iyileştiriyorlardı. Hemen meditasyon durumuna geçen 3'lü acı hissetmemeye başlamış, içlerindeki gücü kavramaya başlamışlardı. "Son hediyemizi size verdik. Bundan sonra herşey sizin potansiyelinize bağlı. Sizi kendi boyutumuzda bekliyoruz. Elveda." Brian biraz odaklanınca hangi boyuta gittiklerini görmüştü. "Boyuta giriş seviyesi bu gezegenin seviye sisteminden çok daha farklı. Bir an önce bu gezegeni almalı ve gidebileceğimiz en üst boyuta gidip seviye sistemimizi değiştirmeliyiz." Brian gayet ciddi bir şekilde konuşmuştu. Zaten mevcut güçleri ile bu gezegendeki işleri pek uzun değil gibiydi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..