36.Bölüm

avatar
723 0

Brian - 36.Bölüm


Yaşlı adam beyaz ışıklar ile dolduktan sonra birden canlandı. Kollarını yuvarlak çizerek oynattı ve canlanmış sesiyle "Çok iyi geldi." Dedi. Genç adamın yüzü bembeyaz kesilmişti. "Adım Brian, Layr ile berber şehirdeki okuldan geliyorum. İzin verirseniz köyünüze şehir okulunun sancağını asmak ve burayı yönetmek istiyorum. Olur da kabul etmezseniz merak etmeyin iyileştirme ücreti istemem." Hoş bir tebessümle konuşan Brian yaşlı adamın gözlerine bakıyordu. Yaşlı da hoş bir tebessüm ile "Tabii yönetebilirsin." Dedi. Genç adam kendisine kalmasını istediği köy için üzülmüştü fakat şehir okulunun sancağını kazanacakları için mutluydu.

Brian hemen orayı terk edip köyün ortasına geldi ve Layr ile kurduna "Köy için kaliteli odunlar bulmaya gidin. Bolca toplayıp gelin." Dedi. Köyün tam ortasına yüzüğünden çıkardığı uzun sancağı, ardından yanına kendi bayrağını dikti. Köyde on tane ev ancak vardı ve hepsi dökülmüş durumdaydı. "Hepiniz evlerinizden çıkın sizinle tanışmak istiyorum." Dedi Brian hoş bir ses ile. Evlerden çoğunlukla bir uzvunu kaybetmiş kişler ve yatalakları taşıyan güçsüz kimseler çıkmıştı. Manzara karşısında üzülen Brian "Neden bu hâle düştünüz?" Dedi üzüntüyle. Aralarından biri çıktı ve "Bir kaç sefer canavar baskını yaşadık. Neyse ki kimse ölmedi eğer siz gelmeseydiniz açlıktan kırılmamız kesindi." Dedi ve kendini yere bırakıp yalvarmaya başladı. Bunun üzerine herkes kendini yere bırakıp aynısını yapmaya başladı. Bacağı veya kolu kopuk adamlar ve kadınlar çok kötü durumdaydı.

"Herkes ayağa kalksın." Brian üzülüyor olsa da sesi eski bedenindeki gibi çok soğuk ve kalın çıkmıştı. Tüm köylüler korkarak ayağa kalkmış titriyerek yatalakların yanına yanaşmışlardı. Brian elini onlara doğru uzatınca titremeleri şiddetlenen köylüler ne yapacaklarını bilmiyordu. Ellerinden beyaz aydınlık enerjiyi tekrar salan Brian tüm köylülerin bedenlerini geçmiş ardından hepsini eski uzuvlarına kavuşturmuş şekilde ayağa kaldırmıştı. Yatalaklar gülerek birbirine sarılıyor, diğerleri uzuvlarını kazanmanın mutluluğunu yaşıyordu. Hâlâ herkesin aç olduğunu bilen Brian Pars'a telepati yoluyla 2.seviye birkaç tane büyük canavar getirmesini söyledi. Herkes mutluluğunu yaşamaya devam ederken Brian yere bağdaş kurarak oturdu ve bataklık içinde olan köyün bulunduğu alanı verimli hâle getirmek için çalışmaya başladı. Tüm evlerin ve köyün içinde bulunduğu küçük bataklığın neredeyse yarısını yavaşça kuruttu. Ardından toprakla bataklığı bağlayan bölgeyle eşit düzeye gelebilmek için toprağı biraz yükseltti. Koku artık daha az geliyordu. Birden kuru toprağın altından çimenler çıkmaya başladı. Daha sonra çiçekler onlara eşlik etti ve açık renkteki yemyeşil çimenler ile çiçekler gün ışığında köyün etrafındaki koyu renkli bataklık bitkilerine oranla ışıl ışıl parlamaya başladı. Köydeki tüm evler bir anda parçalanıp toprağa karıştı. Artık bu mükemmel manzarayı bozan hiçbir şey yoktu. Köylülerin bulunduğu yemyeşil topraklara 2 kilometre uzakta olan bataklığın diğer yarısı birden yükselmeye başladı. Aynı köyün topraklarında olduğu gibi kurudu ve çimenler ile doldu. Ardından dağ görünümü alan toprağın tepesinden su çıkmaya başladı. Zengin yer altı suyu tertemiz bir şekilde dağdan aşağı akıyordu.

Şelaleden Brian'ın olduğu yere kadar büyük bir çukur açıldı ve su çukura doldu. Küçük bir nehri andıran görüntü köye ayrı bir hava katmıştı. Şelaleden gelen su bir yerden sonra 2 kilometrelik küçük nehirden taşmaması için Brian toprağın altından küçük su kanalları açarak dört bir yana uzattı. Artık arta kalan su taşmayacak, kanallar ile etrafa dağılarak çimenlik alanları büyütecekti.

Ormandan köye doğru onlarca tavşan, kelebek ve kuş gelemeye başlamıştı. Brian'ı burada da bulmuşlardı. Hoş alana dayanamayan bu şirin hayvanlar köydeki kalıcı misafirlerdi. Küçük çocuklar tavşanları sevmeye başlamışken yetişkinler kokuyu içlerine çekiyorlar, manzaranın keyfini çıkarıyorlardı. Brian kuşlar için nehirin iki yanından şelaleye kadar uzanan küçük ağaçlar çıkarmışken Layr odunlar ile dolu yüzüğüyle, Pars'ta birkaç tane büyük 2.seviye canavar cesediyle köye ulaştı. Gördükleri karşısında ikisinin de dili tutulmuştu. Layr bir süre sonra kendine gelip nehirin etrafındaki ağaçları görünce sinirlendi. "Ağaç büyütebilecek gücün varken neden beni ormana yolladın?" Pars'ta tavşanları görünca aynı şekilde kızmıştı. Brian tebessüm ederek "3.seviye odunlar ile bu basit ağaçlar bir değil. Ayrıca Pars bana öyle bakma. Canavar çekirdekleri köylüler için gerekli." İkisi de biraz da olsa hak vermişti. Layr yüzüğündeki odunları çıkardı ve kılıcı ile tek tek kesip ahşap haline getirmeye başladı. Bu gezegende 1.seviye ile 2.seviye arasındaki fark Brian'ın kendi gezegeninde 100.seviye ile 200.seviye arasındaki fark ile eşitti. Yani bu 3.seviye odunlar köye kesinlikle çok büyük bir fark getirecekti. Brian Pars'ın getirdiği canavarları alıp tüylerini saniyeler içinde ayırdıktan sonra etinin yenmeyecek kısmını çıkardı ve sonraya saklamak için yüzüğüne attı. Kalan güzel eti de güzelce pişirdi. Ardından canavarların çekirdeklerindeki enerjiyi çıkartıp etlerin üzerine güzelce serdi ve daha da yumuşayan ete, otların arasındaki baharat görevi görebilecek bitkileri serpti.

Zaten mükemmel kokan et baharat eklenmesiyle etrafa çok daha güzel yayıldı ve açlıktan ağızının suyu akan köydeki herkes Brian'ın bölüştürdüğü eti afiyetle yedi. Zayıflıktan eti kemiklerine yapışmış insanların etleri biraz daha dolgunlaştı. Bu sırada Brian canavarlardan aldığı tüyleri pamuktan yaptığı yastıkların içine doldurdu. Sayıları 40'ı bulan köylüler uykunun bastırmasıyla yumuşacık çimlere uzanmış ve Brian'ın yaptığı yastıklara kafalarını koymuşlardı. Hepsi çok huzurlu gözüküyordu.

Bu sırada bunca değişikliğin aynı anda olduğunu gören birkaç haydut bu basit köye ne olduğunu anlamak için çalılıklardan gizlice bakıyordu. Üzerinde 2 parça kumaştan kıyafet olan bu çocuğun çok zayıf olduğunu düşünüyorlardı. fakat çok işe yarar özellikleri olduğunu düşündükleri için ekipten 2.seviye başlangıç yaya sahip adam Brian'a oku fırlattı. Kendi gücü 1.seviye zirvede olduğundan yayı pek güçlü çekemediği için ok olması gerekenden yavaş gidiyordu. Brian oku gayet net hissetmiş ama tepki vermemişti. Yay gelip zırhına çarptığında yatmış köylülerin uyumayan kısmı korkuyla oraya bakıp bağırmaya başlamıştı. Yardım etmek ister gibi ayağa kalkan kişiler okun geldiği gibi yere düştüğünü görünce rahatladılar. Üzerindeki kumaş kıyafet onu nasıl korur diye düşünen haydut ekibi öfkelenip beraber saldırıya geçti. Şefleri sadece 2.seviye olan bu bataklık haydutları köye çok fazla zarar vermişti. Layr ve kurt kaçmamaları için etrafını sarana kadar Brian basit birkaç çocuğun üzerine gider gibi gidip sadece yumruklarını hazırlamıştı.

Haydutlar Brian'ın arkasındaki köyde okul bayrağını görünce yüzleri kaskatı kesilmiş hepsi ellerine silahlarını almıştı. Arkadan kaçmayı düşünenler Layr ve kurt tarafından saniyeler içinde bayıltılmıştı. Brian havaya sıçrayıp hızla 2 kişiye öğrendiği bayıltma tekniğini uyguladı. Sırtının 2 bölmesine vurarak enerji akışını kestiği adamlar yere yapıştı. En son haydut şefinin önüne geldi. Şefin bacakları titriyor elindeki silahı tutamıyordu. "Silahını verir misin?" Brian nazikçe 2.seviye zirve kılıcı rica etmişti. Koca adam çocuğa olan korkusuyla kılıcı savurdu. Dengesiz gelen kılıç daha çocuğa ulaşamadan havada 2 parçaya ayrıldı. "Nasıl? Bu yaşta bu kadar güçlü olman imkansız. Zengin bir adamdan çaldığım bir kılıçtı o!" Brian tebessüm ederek "O kılıcı kesinlikle dolandırılarak almış olmalısın. İçinde metal hariç her türlü şey kullanılmış ve kılıç rengi verilmiş bir şey bu. 2.seviye zirve olsa da dayanıklılığı yoktu. Her neyse sonuç olarak kaybettin ve kaçmak gibi bir şansın yok. İzin ver köyümde işçi olarak çalışmaya başlatayım seni. Korkma tüm ekibin ve sen karşılığını ileri zamanlarda çekirdekler ve gümüşler ile alacaksınız. Hatta çekirdekler saolsun seviyeniz yükseleceği için altınlar bile kazanabilirsiniz. Ücretsiz bir eve sahip olacaksınız ve yemeğiniz bedava gelecek." Haydut şefi düşünmeden teklifi kabul etti. Sonuç olarak karşılığında bir şey almasa bile çalışmaya mahkumdu. Kabul etmezse öldürüleceğini düşünüyordu.

Brian haydutların yüzünde ve vücudunda kalıcı yaraları görünce üzülmüştü. Herkes ayıldığında önünde toplandı ve emirleri beklemeye başladı. Brian haydut şefi dışında herkesi ikişer üçer aydınlık yola pek acı hissettirmeden geçiriyordu. Aralarında en güçlü olan şefe sıra geldiğinde "Canın biraz yanıcak" diyen Brian ellerini adamın göğüsüne bastırarak hızla enerjiyi işlemeye başladı. Gayet mükemmel ilerleyen işlemde şef acı dolu çığlıklar atıyordu. Buranın normal köylüleri birşey yaşadığında attığı çığlıklar en fazla köylerini doldururken 2.seviye şefin bağırışları bataklıkta yankılanıyordu.

Yaklaşık 1 saatin sonunda biten işlemden sonra haydut şefi dahil tüm haydutlar karanlıktan arınmıştı. Artık ihanet etmeleri söz konusu bile değildi. Haydut şefi artık işçi şefi olmuş Layr'a yardım ederek kalasları taşıyor, evlerin yapımında yardımcı oluyordu. Haydutlar ise işçi olmuştu fakat şuanki güçleri sadece kalasları bir bir taşımaya yetiyordu. Bu onların savaşçılık seviyelerini ve kaslarını güçlendirecekti. Kurt gözcülük yapıyordu ve Brian meditasyon pozisyonunda oturarak köydeki insan sayısınca meditasyon yapmak için alan oluşturuyordu. Oluşturduğu alanlara giden enerji çok daha yoğun olacaktı. Bu da herkesin daha hızlı güçleneceği anlamına gelirdi.

Saatler geçmişti. Gün bitmek üzereydi ve akşam oluyordu. İşciler ve Layr işini bitirmişti. Brian'da şimdilik yeterli olacağını düşündüğü alanları kullanıma açarak bırakmıştı. İşçi şefinin emrindeki dokuz işçinin hepsi 1.seviye zirve olmuş zirvede olanlar ise 2.seviyeye çok yaklaşmıştı. Kurt birinin köyü izlediğini uzun süredir görüyordu fakat tepki vermiyordu. Ne yapacağını merak ediyordu. Adam olanların şokuyla hızlıca gitmeye karar verip hareketlendi. Bir günde bataklık değişmiş geceleri bile ışıl ışıl otlar ve çiçeklerle dolu güzel bir arazi olmuştu. Kurt hızla adamı tek hamlede yakalayıp köye getirdi. Brian dahil herkes oraya dönmüştü. Adam bir canavar tarafından taşınmayı çok saçma bularak iyice şoka girmişken Brian eğildi ve adamı biraz inceledi.

"Nereden ne için geliyorsun?" Adam korkuyla dolup "Buraya yakın bir köyden bağırma sesine geldim." Dedi hızlıca. Köydeki tüm köylüler sinirlenmişti. Bunca kişinin yalvarma bağırma seslerini duymayan bu adam bir kişinin sesini duymuştu. "Köyün nerde göster bana." Adam bir an duraksadı "Beni öldürürler yapmayın etmeyin..." Brian eline mızrağını aldı ve karşısındakinin kesinlikle hissedeceğine emin bir şekilde zehri çalıştırdı. Etrafa hafif bir aura yayıldığı anda kaskatı kesildi. "Yapamam..." Korktuğu çok belli olan adam Brian'ın övgüsünü kazanmıştı. Onun aydınlık tarafta olduğunu ve kendinin aydınlık olduğunu bilirse kesinlikle götüreceğini biliyordu. Tüm aydınlık dolu aurasını yaydığı anda herkesin gözleri ışıl ışıl parladı. Bu his mükemmeldi. Adam ayağa kalkıp bir şey söylemeden doğruca köyüne doğru yol aldı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46885 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr