Bölüm 17
Zaman yavaşça geçmişti. Cennet Yolu’nun Demir Kazık Şehri’ni fırtınalar esir almıştı. Bu sefer çok büyük olaylar baş göstermişti. Demir Şapka Av Alanı’nın çevresinde tam 50 kişilik bir katliamın izleri görülmüştü. Normalde bir parti ya da klan savaşı olarak düşünülebilirdi; ancak durum hiçte öyle göstermiyordu. Çünkü savaş alanı insanlık dışı bir manzara ile süslenmişti. Demir Kazık Şehri’nin muhafızları hızlıca olay yerini karantinaya almış ve kimseyi yaklaştırmamıştı. Çünkü böyle acımasız manzara Cennet Yolu’nun itiabarını düşürür ve Demir Kazık Şehri’nin sakinlerini korkuturdu. Bu yüzden olay yeri mühürlenmiş, söylentiler ise bir nebze durdurulmuştu.
Demir Kazık Şehri, Savaş Aletleri Pazar Alanı.
Büyük bir pazar alanı şehrin merkezinden çokta uzak olmayan bir yere kurulmuştu. 24 Büyük Bölgeden brisi olan Demir Kazık Bölgesi av alanları ile ünlü olmuş bir şehirdi. Bu yüzden Pazar alanı her zamanki gibi kalabalıktı.
Büyük denebilecek bir grup, bir panonun etrafına toplanmış ve hararetle tartışıyordu. Yaklaşık on beş kişi bir ilana bakıyordu. Yedisi ağır silahlar kuşanmış erkekler iken, dördü güzel ve hafif kıyafetler giymiş büyücü-şifacı kadınlardı. Geri kalanlar ise sınıf zırhlarını giyen; iki okçu ve iki tanktı.
Panodaki ilan bir arama emriydi. Özellikle kırmızı bir kağıt ile yazılmıştı ki bu bir şeyi gösteriyordu;
Kırmızı alarm!
Görüldüğü yerde öldürme emriydi. Ve ödülde oldukça boldu. Grup ise bunu tartışmak için buraya toplanmış bir partiydi. Civarda ve orta derecede oldukça bilinen bir partiydi. Özellikle son beş gün içinde şanları bir hayli artmıştı. Çünkü baskın, boss avlama, hazine avı, pvp alanlarında hayret verici başarıları son beş gün içinde patlamıştı. Sadece beş gün içinde on boss, dört başarılı baskın, yedi büyük hazine avı ve yirmi pvp savaşı kazanmışlardı.
Bu onların adlarının tahtaya yazılması için yeterliydi.
“Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’nin son zamanlarda aktif hale geldiğini söylüyorlar. Bence de bu işe bir el atmalıyız! Bu sayede Şehir Valisi bizi fark edebilir!” Grubun en önündeki yakışlıklı genç adam konuştu. İsmi Layern’di. Nadir bir sınıfa sahip savaşçıydı. Yirmili yaşlarını başında gözüken bir yüz yapısına sahipti. Vücudu şekilliydi. Üzerindeki parıldayan savaş zırhı ile dikkat çeken bir yıldızdan farksızdı. Yakınından geçen kişiler dönüp bir kez daha bakıyordu.
Kırmızı Kazıklı Kara Gölge, son zamanlarda ortaya çıkan katilin lakabıydı. Özellikle üç hafta önceki acemi katili olarak bilinen birisiydi. Yeni çıkmış birisi olmasına rağmen korkutucu bir güce sahipti. Kısa sürede adını duyurmuş, acımasız saldırılar yapmış bir şerefsizdi. Kırmızı alarm ile aranan birisiydi; ilanı verilmiş kişi oydu!
Layern’in önerisini duyan grubun çoğu sadece sustu ve bir kişiye döndüler. Bu kişi buradaki kişilere göre çok daha küçüktü. Kırmızı saçları ve yakutu andıran parlak gözleri vardı. Boyu 1,40m ve yapısı oldukça inceydi. Üzerinde nadir bir okçu zırhı vardı. Sırtındaki altın renkli yayı ile grubun stratejisti ve beyni; Mr. Crazy Villain isimli kişiydi.
Layern, Mr. Crazy’e döndü. Bu ismi gören kişinin ilk işi onun ergence bir isim olduğunu düşünmek ve aşağılamaktı. Ancak Layern ve gruptaki kimse bunun ergence bir şey olduğunu düşünmüyordu. Çünkü Mr. Crazy adının hakkını veriyordu. Katılalı sadece beş gün olmasına rağmen grubun bu kadar güçlenmesini sağlayan kişi oydu. İmkansızların adamıydı!
“Sen ne düşünüyorsun?” Layern onun fikrini almak için sordu.
Mr. Crazy kafasını ilandan yakışıklı genç Layern’e çevirdi ve gülümsedi. “Dediğin gibi böyle bir işi başarırsak hak ettiğimiz yere varmamız çok kısa sürer. Duyduğuma göre bu aşağılık piç kurusu acımasızca davranıyor imiş. Onu öldürmek hem bize şan, hem de toplumun saygısını getirir. Ancak burada elli kişiyi katletmiş bir kişiden bahsediyoruz. Ödülü bol olsa da; görevin tehlikesi çok fazla. Ölebiliriz.”
Mr. Crazy 12 yaşlarında genç bir çocuk olsa da yaptıklarından dolayı herkes ona saygı duyuyordu. Beş günde başardıkları her şey onun sayesindeydi. Herkes ona minnettardı. Bu yüzden bir çoğunun düşüncesi değişti.
“Kardeş Crazy haklı. Patron Layern, dediklerini yaparsak ölebiliriz.” Grubun üçüncü büyük adamı olan Lukas konuştu. Lukas iki tanktan birisiydi. Aynı zamanda seviyesi en yüksek kişi de oydu. Layern’e göre biraz daha arka planda olsa da Layern ona oldukça saygı duyardı. Ancak hırslı bir adam olan Layern iki mihenk taşının dediklerini duyunca umursamadı.
Neredeyse 100. Seviyeye ulaşmıştı. Bu kritik bir alandı. Eğer vali ile görüşürse büyük bir şansı olur ve kutsal bir sınıfa evrilmesine neden olacak bir görev alabilirdi. Bu çok ama çok nadir bir şanstı. Bunun için çok fazla şey feda edebilirdi. Buna takım arkadaşları da dahildi.
Grubun üzerindeki hakimiyeti tam değildi. Bir kısım onun pozisyonuna ve pastadaki payına göz dikmiş aç kurtlardan oluşuyordu. Ayrıca sürekli gülümseyen Mr. Crazy Villain’de onun dikkatini çekiyordu. Bay Çılgın Kötü Adam ismini almış bir kişiden her şey beklenebilirdi; sırf beş gün geçmiş ve çok şey yaşamış bir takım arkadaşı olsa da ona güvenmiyordu.
“Ama böyle bir şey bizim karşımıza çok nadir çıkar.” Layern yalvarır bir şekilde Mr. Crazy’e baktı. “Kardeş Crazy, senin aklına bir plan gelmiyor mu? Bu benim ve diğerleri için çok nadir bir şans.”
Mr. Crazy beş gündür yüzünden asla düşürmediği mükemmel gülümsemesini sürdürdü. Herkes ona odaklanmıştı. Bir şeyler söylemesini bekleyen çok kişi vardı.
Layern ve Lukas ona dikkat kesilmişti. Çünkü bu iki kişi birbirine dost gibi davranan kişilerdi. Mr. Crazy onlar için mükemmel bir destekti. Aklındaki planlar ile kolaylıkla boss avlıyor, baskın gerçekleştiriyorlardı.
Bir süre sonra Mr. Crazy parmağını kaldırdı ve bir cümle söyledi.
“Aslında ölmeden bunu başarabilmemizin bir yolu var.”
***
Karanlık gökyüzünü hükmü altına girmişti. Parlak yıldızlar şehri aydınlatıyordu. Issız bir mahalle buna rağmen garip bir şekilde hareketliydi.
Kırmızı iplikler ile döşenmiş bir salondan kara çarşaflara bürünmüş bir figür çıktı. Figür oldukça sıska ve kısaydı. Elinde tuttuğu satranç taşını hafifçe atıyor ve tutuyordu. Elindeki satranç taşı ise; piyondu.
Kara figür bir süre yürüdükten sonra ara sokağa girdi ve ortadan kayboldu. Hemen ardından büyük bir haydut grubu çıktı ve hararetle onu aradı. Haydut grubu on kişilikti. Hepsi iri yarı kişilerdi. Kızgın ve öfkeli suratları büzüşmüştü, deri kıyafetleri kanlar içerisindeydi.
En öndeki haydut lideri öfkeyle etrafa kükredi.
“Neredesin lan it!”
Burası Demir Kazık Şehri’nin artıklarını bulunduğu bir mahalleydi. Buraya sürekliliğini sürdüren bir kan kokusu hakimdi. Bu yüzden sokaklar sürekli boştu. Ölüm her yerdeydi. Artıklar buradaydı.
Bu kişiler ise Altın Boğa isimli bir çeteydi. Bu mahallenin en büyük oyuncusuydu ve elleri epeyi kirliydi. Az önce ana salonları baskına uğramıştı. Bir kişi tarafından liderleri Altın Boğa suikaste uğramıştı. Bu kişilerde suikastçiyi avlamak için harekete geçmiş paralı korumalardı. Patronlarını öfkesini yatıştırmak için suikatçinin kellesi yeterli gelmese de kendi kafalarını kurtartmak için yeterliydi.
Altın Boğa yakın zamanda bir Kutsal Sınıf’a kavuşmuştu. Bu yüzden oldukça heyecanlanmış, çetenin güçlü üyelerini bir parti için ana salona çağırmıştı. Ana salonda kısa süre sonra saldırıya uğramış ve Altın Boğa suikaste uğramıştı.
Bu haydut lideri de orada bulunan gizli korumalardan birisiydi. Ekibi ile haydutların arasına karışmışlardı.
Haydut liderinin öfkeli kükremesine bir yanıt gelmedi. On kişi yaklaşık dört dakika boyunca hızla tüm mahalleyi aradılar ve insanları öldürdüler. En ufak bir şüpheli öldürülüyordu. Sonuçta NPC’ler önemsizdi. Yaşamayan bir şey ölemezdi. Bu yüzden umursamadılar.
Dört dakika sonunda haydutlar nefretle salona geri döndüler. Ana salon muhteşem bir malikanenin içine kurulmuştu. İçerisi ışık almıyordu. Ancak duvarları çok kalın değildi. İki kapısı vardı ve epeyi büyüktü.
Haydut lideri ana salonun kapısına gelince gözlerine inanamadı. Kapıyı korumak ile görevlendirilmiş iki savaşçı alınlarından akan kanların oluşturduğu kan birikintisinin içinde yatıyordu. Haydut lideri onları umursamadan içeriye daldığında kandan oluşmuş bir göl ile karşılaştı.
Otuzdan fazla kişi cansız bir şekilde salonun içinde yatıyordu. Hepsinin alnı delinmişti. Midesi bulandı ve omurgası ürperdi.
Tok!
Arkasından tok bir ses gelmesiyle oraya döndü. Onunla birlikte hareket eden dokuz haydutun cansız bedeni yere yığıldı. Haydut lideri oracıkta dondu ve hareket edemedi. Tüm vücudu bir yılan tarafından sarmalanmıştı adeta!
Aniden bir hançer kalbini yardı. Haydut lideri dahane olduğunu bile anlamadan yere yığıldı ve kandan gölün bir parçası oldu.
Kara figür elindeki hançeri haydut liderinin bedeni ile temizledi.
“Karanlık bize ait.”
Kara figür salondan dışarı çıktıktan sonra sıralar halinde büyük bir grup onu karşıladı. İki yana sıralanmış bir şekilde duruyorlardı. Kara figür kapıdan çıkınca saygıyla eğildiler ve kükrediler.
“Kara Gül doğdu!”
“Çok yaşa patron!”
Kara figür onları umursamadan aralarından geçti ve onu yolun diğer ucunda bekleyen güzel kadının yanına geldi. Kadın mavi gözlü, siyah saçlıydı. Kara figürün yanına gelmesiyle onun koluna girdi ve birlikte ilerlediler.
Kadın yürürken hafif bir meltemi andıran sesiyle konuştu. “Küçük Remy, bunun altından nasıl kalkacaksın?”
Kara figür yaşını belli eden cırtlak sesiyle söyledi. ”Kazıkları getirin ve onları halledin. Planları hızlandırıyoruz. Her şeyi Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’nin üzerine atın ve söylentiler yayın. Sahte görgü tanıkları oluşturun ve söylentileri destekleyin. Kara Gül, bu mahallede ikinci sıradaydı. Onu ele geçirdik. Kimse bizden şüphelenmeyecektir.”
“Bu kadar acele etmenin nedeni nedir?” kadın gülümseyerek sordu. Sesi kara figürün kulağını gıdıklasa da normal bir erkeğin burnunu kanatacak koku, onda hiçbir işe yaramadı. Duygusuz bir canavardı adeta! Soğuk bir sesle kadına cevap verdi;
“Yakında aynı seviyedeki oyuncular dahil olacak; hiçbiri benden farklı değil. Planlar hızlanmalı.”
“Genç hanım bundan hoşlanmayacak.”
“Kolay zamanlar zayıf insanlar yaratır diye bir söz vardır. Genç hanım zayıf bir piyondan ibaret. Tek vasfı Bölüm Başkanı’nın kızı olması.. hoşlanıp hoşlanmaması beni ilgilendirmez.”
“Çok dik kafalısın.”
Kara figür karanlık gökyüzüne baktı.
“Sizler ile karşılaşma düşüncesi beni heyecanlandırıyor.”
***
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..