Bacağının mucizevi şekilde iyileşmesi ve kafasından çıkan gizemli gümüş renkli saç.
İnanılmaz bir rüya gibiydi, ama bunlar gerçekten oluyordu.
Hayır rüya değil, gerçekti.
Ama bu durumun tadını çıkaramıyordu. Bu bir mucize değildi.
Dün gece, Hwanmong’un dünyasında canavarlara karşı savaştı ve orada ölmek kalıcı ölüm demekti.
Gelecekte de aynıydı. Hwanmong’da kazanmazsa ölürdü.
‘Kazan! Koşulsuz galibiyet! Eğer benim gibi bir ceset olmak istemiyorsan…’
Ceset söylemişti.
‘O kaybetmişti.’
Bu önemli bir meseleydi. Kang-jun cesedin niye ona Hwanmong’un gücünü verme görevi olduğunu bilmiyordu. Ama ceset kesinlikle kaybetmişti ve kaybettikten sonra cesede dönüşmüştü.
‘Asla onun gibi olamam.’
Kazanması gerekiyordu. Bunu yapmak için daha çok güce ihtiyacı vardı. Bir diğer deyişle seviyesini arttırması gerekiyordu.
‘İlk olarak kara büyü enerjisi toplamam gerek.’
Mesaj Hwanmong’a giden kapının üç gün sonra açılacağını belirtmişti. Ama, Kang-jun ne olabileceğini bilmiyordu bu yüzden olabildiğince kısa sürede kara büyü enerjisi toplamak daha iyiydi.
‘Önce bir şeyler yemeliyim.’
Kang-jun bir çanta ve yemek çubuklarını alıp mutfağa gitti. Kang-jun mutfağa giderken birden dönüp bir şeye baktı.
Oda 413
Hwanmong’da Ratian’ların çıkıp durduğu oda. Niye sadece bu odadan geldiler?
O anda
Kang-jun’un önünde yeni kelimeler belirdi.
----------------------------------------
Görev 3
Oda 413’ü bölgeniz yaptıktan sonra askeri kışla haline getirin.
-Ödül: Deneyim
----------------------------------------
‘Görev!’
Kang-jun tamamlaması gereken 100 görevden üçüncüsünü aldı.
‘Bir bölgeyi kışla haline getirmek mi?’
Elbette, Kang-jun kışlanın ne demek olduğunu biliyordu. Kışlalar askerlerin dinlendiği yerlerdi. Ama Oda 413’ü kışla haline getirmesi gereken bu görev neydi?
‘Lanet olsun! Bölgeyi nasıl bir kışla haline getireceğim?’
Oda 413’ü kiraladıktan sonra her şey kolaydı. Sadece para ödemesi gerekiyordu ondan sonra oda Kang-jun’un bölgesi olacaktı.
Ama kışlalar hakkındaki şey saçmaydı. Küçük bir odayı nasıl bir kışla haline getirecekti?
‘Ah, belki de?’
Kang-jun’un aklına bir şey geldi.
Bu doğruydu.
Görevler Hwanmong ile ortaktı. Diğer bir deyişle, kışla şuan endişelenmesi gereken bir şey değildi.
Kang-jun’un tek yapması gereken oda 413’ü kiralamaktı. Böylece Hwanmong’a girdiği zaman askeri kışla yapabilecekti.
Aynı oda 406 gibiydi. Bunu yapabilmek için oda 413 boş olmalıydı. Eğer başkası kiralarsa görevi tamamlayamazdı.
‘Yöneticiye sormalıyım.’
Kang-jun hemen Goshiwon’un Yöneticisinin odasına doğru yürüdü.
‘Burada değil mi?’
Yönetici yoktu. Bazı şeyler ile meşgul olmalıydı.
‘Açım bu yüzden önce bir şeyler yiyeyim.’
Ondan sonra yönetici için tekrar gelirdi. Kang-jun mutfağa gitti.
Mutfak Goshiwon’da kalan kişilerin musluk,buzdolabı ve basit mutfak aletlerini ortak olarak kullanabileceği bir yerdi.
Başka biri daha mutfaktaydı. 20’lerin de şüpheli suratlı zayıf bir genç adam.
Kim Sang-min, binanın 3. katındaki bilgisayar odasında geceleyin çalışan biriydi.
Kang-jun bir paket Ramyun’u salladı ve söyledi.
“Sang-min, eğer su kaynıyorsa lütfen biraz daha ekle.”
Sang-min kafa karışıklığı içinde sordu.
“Sen kimsin?”
Bir yabancıya bakıyormuş gibi bakıyordu. Bu ifade Kang-jun’un onu sinirlendirdiğini gösteriyordu.
“Ne? Bu ifade de ne? Sinir bozucu olabilir ama sadece biraz daha su eklemeni söylüyorum.”
“Neden bu kadar laubali konuşuyorsun?”
Sang-min’in yüzünde gücenmiş bir ifade vardı. Kang-jun şaşkına dönmüştü.
“Ne? Laubali konuşmak mı? Neden? Benim, Lee Kang-jun.”
Sang-min şaşırmış bir ifade ile baktı. Sonra gözleri şaşkınlıkla genişledi.
“Kang-jun hyung..? Sen gerçekten de Kang-jun hyung musun?”
“Evet, benim. Dün gece yeterince uyumadın mı? Nasıl beni tanıyamazsın?”
“Bu gerçekten de Hyung’un saçımı?”
“Saçım?”
“Bana bunun bir peruk olduğunu söyleme?”
“Bir perukta ne demek?” (Saçını unutmuş arkadaş)
“Bak! Peruk seni tanıyamamamın nedeni. Bambaşka biri gibi gözüküyorsun.”
Kafasındaki peruk mu?
‘Ah, doğru.’
Kang-jun sonunda Sang-min’in tepkisinin nedenini anladı.
Kang-jun dünkü Kang-junla aynıydı. Kelleşen kafasını kapatan şapkalı bir sakattı.
Ama, artık bacağı sağlamdı ve gümüş renkli saçı vardı bu yüzden Sang-min’in onu tanıyamaması normaldi.
“Muhteşem! Gerçek gibi duruyor. Seni bir ünlü sandım. Bu peruğu nereden aldın?”
“Neden soruyorsun? Sen de mi alacaksın?”
Kang-jun sırıttı. Sang-min kıskanç bir ifade ile kafasını sallayarak onayladı.
“Evet, kaça aldın?”
“1 Bilyon.”(3 Milyon TL çıkıyor herhalde 1 Milyon demek istedi çevirmen oda 3 Bin 200 TL)
“Saçmalama, bir peruk için 1 Bilyon mu? Üstelik sen o kadar parayı nereden bulabilirsin?”
Kang-jun 250,000 Won’a bir Goshiwon’da kalıyordu, bu yüzden 1 Bilyon'a bir peruk alması absürttü.
“İnanmazsan inanma. Her neyse, açım çabucak suyu kaynat.”
“Anladım.”
Kang-jun saçının peruk olmadığını söylemekle uğraşmadı. Eğer vücudunun Hwanmong’un gücüyle yeniden yapılandırıldığını söylese insanlar onu çılgın sanırdı.
Bu sözleri duysa kendisi bile inanmazdı. Özel güçleri sır olarak tutması daha akıllıca olurdu. Kang-jun'un bu güç hakkında övünmeye hiç niyeti yoktu.
“Hyung, Ramyun hazır.”
“Tamam, o zaman ben Kimchi’yi çıkarayım.” (Kimchi: Geleneksel Kore Yemeği.)
Kang-jun buzdolabını açtı ve oda 406 etiketli Kimchi’yi çıkardı. Bu ortak bir buzdolabıydı bu yüzden herkesin kendi kabını etiketlemesi gerekiyordu.
“Bu! Bütün Kimchi bitmiş.”
“O zaman benimkini çıkar.”
“Oda numarası kaç?”
“Oda 412.”
Oda 412 mi? Bu oda 413’ün hemen yanındaydı. Kang-jun döndü ve Sang-min’e baktı.
“Oda 413 boş mu?”
Yandaki odada oturuyordu. Goshiwon’da ses yalıtımı yoktu bu yüzden horlama veya kıyafet değiştirme sesleri duyulabilirdi.
“O-oda 413 mü?”
Sang-min gerginleşti. Kang-jun başını sallayarak onayladı.
“Evet, boş olup olmadığını merak etmiştim.”
“O odaya mı taşınmak istiyorsun? Asla oraya gitme.”
“Neden?”
Sang-min, Kang-jun’a söylemeden önce tereddüt etti.
“O odada bir hayalet var.”
“Ne? Bir hayalet mi?”
“Gerçek bir tane. Yönetici hyung bile o odaya girmekten korkuyor.”
Kang-jun’un yüzünde bir gülümseme belirdi.
“O zaman oda boş mu?”
“Büyük ihtimalle boş.”
Önemsiz Not: Hayaletle ilgili bir sürü güzel şey olacak. Ah ‘Hayun’ sonunda çeviride sana ulaştım. Benim sevimli hayaletim.
Ratel Notu: Sanırım serinin aşığı oldum. Böyle bir seri ile bizi kutsadığı için, sayın Renholm beye şükranlarını sunuyorum. Bu şarkı da benden olsun:
https://www.youtube.com/watch?v=I4poryDakX0
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..