Bölüm 102: Hugh Abesh (1)

avatar
430 5

Düşmüş Perinin Yükselişi - Bölüm 102: Hugh Abesh (1)


Bir çocuğun yumruğu ile aynı boyutlarda olan küre kırmızı renkteydi. Rengine ek olarak üstündeki kurumuş kan lekesiyle karışmış küçük toprak kümeleri yüzünden oldukça uğursuz görünüyordu.

Kürenin üstünde ters bir şekilde V işareti bulunmaktaydı ve çevresi de Alastair’e yabancı gelen birkaç işaret ile doluydu.

Küreyi incelemeye devam ederken Alastair ne demesi gerektiğini veya ne düşüneceğini bilemiyordu. Şaşkındı ancak içgüdüleri ona dikkatli olması konusunda uyarılar göndermekteydi.

Kürenin içinde işe yarayan, kendisine büyücülük yolunda yardım edebilecek bir bulunuyor olabilirdi fakat aynı zamanda belki de içinde bir tuzak da olabilirdi.

İkinci düşünce Alastair’in küreyi bırakması için gayet yeterli bir sebepti ancak içinde yükselen bir başka ses, küreyle ilgilenmesi konusunda kendisini teşvik etmeye çalışıyordu.

Alastair arada kaldı.

“Bunu nereden buldun?” diye sordu Alastair, sanki An’ın dile gelip kendisiyle konuşmasını beklermiş gibiydi.

Baykuş sol kanadını açarak pencereyi gösterdi ve ardından da diğer kanadını açıp garip sesler çıkartmaya, masanın üzerinde bir ileri bir geri gitmeye başladı.

Bu hareketlerin karşısında Alastair kafasını yana eğdi ve kaşlarını çattı. Kısa bir süreliğine ağzını açtı ama ne diyeceğini bilemediğinden tekrar kapattı.

An’ın kendisinin ne dediğini oldukça net bir şekilde anlayabiliyor olmasına mı yoksa anlatabilmek için yaptığı hareketlere mi şaşıracağını bilemedi.

Alastair öylece bakıyor ve izliyordu, tahmin etmeye çalışmıyordu.

‘Defterin yapımından sonra cidden bu kadar iyi bir bağlantı olabileceğini beklememiştim,’ diye düşündü, An’ın çaresizce kendisine anlatmaya çalışmasını izlemeye devam ediyordu. ‘Tatlı bir çaba.’

“Yaratıktan mı?” diye sordu Alastair, yaşanan olayları değerlendirmeye çalışarak ilerlemeyi seçti.

Alastair’in sorusunun ardından An durdu ve kanatlarını neşeyle çırpmaya ve kafasını aşağı yukarı sallamaya başladı. Başarılarının verdiği galibiyeti tadıyordu şu an.

Alastair soğuk, derin bir nefes aldı ve ela gözlerini küre çevirdi, ardından eline aldı. Gözleri kısıldı, sessiz bir şekilde küreyi inceliyor ve zihninin yaşananlarla tamamen dolmasını sağlıyordu.

Kürenin, yaratığın bir parçası olduğunu düşünmüyordu. Eğer öyle olsaydı yaratık kendini imha edip kurtları da kendisiyle birlikte yıkıma sürüklerken bir şekilde ortaya çıkar, onunla yok olabilir ve kendisinin yaratıkla olan bağlantısını gün yüzüne çıkarırdı.

Fakat Alastair böyle bir şey yaşandığını hatırlamıyordu.

‘Belki de ben gözden kaçırdım. O kaçış esnasında yaşamımdan başka bir şeye odaklanabilecek durumda değildim ne de olsa.’

Küreyi masanın üzerine tekrar koydu, nasıl hareket etmesi gerektiğini düşünüyordu yine.

İlk yapabileceği şey olarak kürenin içindeki bilgiye erişmeyi deneyebilirdi. İçinde her ne olursa olsun bir şey kaybetmemiş olacaktı. Sonuçta kendisi bunu pazar alanında satılmış değildi. An tarafından getirilmiş olup kendisine sunulmuş bir tür ganimet olarak görülebilirdi.

En azından akademinin tarafından bu şekilde görülebilirdi.

Hatta eğer içinden iyi bir şey çıkarsa kendisi tamamen kazançlı durumda olacaktı. Lâkin eğer küre korkutucu bir büyünün sonucu olarak oluşturulmuş olup koruma altına alındıysa da kendisine hiç istemediği bir başka belayı çekmiş olacaktı.

İkinci seçenek yüzünden kendisi karanlık tarafın büyücüsü olarak görülebilir ve anında idam edilebilirdi.

İkinci yapabileceği şey ise bilgi küresini satmak ve elinden çıkarmaktı ama bu konu kendisi için biraz sakıncalı olabilirdi çünkü kürenin içinde bulunan bilgi hakkında hiçbir fikri yoktu. Bundan dolayı da bu konuda oldukça isteksizdi.

Ayrıca bu seçenek kendisinin fiyat belirleme konusunda da sıkıntı yaşayacağını gösteriyordu. İçindeki bilginin ne olduğunu bilmiyor oluşu, kendisinin piyasa konusunda araştırma yapmasını da engelliyor ve tam anlamıyla yolunu kapatıyordu.

Buna ek olarak aynı zamanda içindeki bilginin satılıp satılamayacağını da bilmiyordu, bu da kendisi için bir başka sıkıntıydı. İçinde oldukça gizli bilgiler barındırıyor olabilirdi veya eski büyücülerden kalma bir kalıntının yeri de olabilirdi.

Bu da kendisinin tamamen salakmış gibi görünmesine sebep olurdu.

Alastair oflayarak küreyi masadan aldı ve yatağının üstüne oturdu. Küreyi önüne koyup dik dik bakmaya başladı, karar verme zamanı yaklaşıyordu onun için.

Jonah’a ait olduğunu düşündüğü kurumuş kan, kürenin oldukça belalı bir eşya olduğunu belirtmek için özellikle oraya koyulmuş gibiydi ve yaşananları hatırlatması da hiç yardımcı olmuyordu.

“Boş ver! Risk olmadan kazanç da olmaz!”

Alastair küreye elini aldı ve ikinci bir düşüncenin zihninde oluşup kendisini vazgeçirmesine izin vermeden büyü enerjisini küreye yönlendirdi.

‘Bu bilgiyi ilerideki nesiller için bir hediye mahiyetinde arkamda bırakıyorum ve iyi ellerde kullanılmasını umarak iyi dileklerimi iletiyorum.’

‘Ben Hugh Abesh, Daimhayat Büyü Akademisi’nde görevli olan bir profesörüm; alanım İllüzyon. Kürenin içinde yer alan bilgiler, tamamen alan kişinin insafına kalmış bir şekilde ister paylaşılabilir isterse de kendisine özel kılınma imkânı vardır. Herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır.’

‘Bu kürede yer alan bilgiler şahsım tarafından geliştirilip mükemmelleştirilmiş olan Anı Kontrolü adı altında toplamış olduğum beş büyümü içermektedir. Bu büyüler aracılığıyla kişi anıları okuyup görebilir, bozup silebilir, tekrardan oluşturabilir, hatırlanmalarını sağlayabilir ve en önemlisi de kişinin büyü hafızasında yer alan büyüleri öğrenebilir.’

‘Not: Canavarların da anıları okunabilir ancak insanlara kıyasla daha zor olacaktır. Çevrenin getirdiği zorluklardan dolayı bu konuda yeterince araştırma yapılamamıştır.’

‘Beş büyüden oluşan setin ilk büyüsü, Anı Merceği. Bu büyünün amacı, kullanan kişinin karşısındaki kişinin anılarını görebilmesini sağlar. Süre, büyücünün büyü enerjisine, ustalığına ve karşısındaki kişi hakkındaki bilgisine bağlı olarak anıları gözlemleme konusunun verimliliği değişkenlik gösterir.’

‘İkinci büyü, Anı Bozumu. Büyünün amacı, üstünde kullanılan kişinin sahip olduğu anılar arasında boşluklar yaratmak ve tamamen unutturup silinmesidir. Aynı şekilde kişinin ustalığına ve büyü enerjisine göre değişmektedir. Anılar silinmedikçe geri hatırlanabilir. Bir diğer değişle bozulan anılar geri kazanılabilir ancak bozulma şiddetine bağlı olarak bu sürecin değişkenlik göstereceği unutulmamalıdır.’

‘Üçüncü büyü, Anı Dikimi. Amacı, kişinin anılarını isteğe göre değiştirip yeniden yaratmaya yarar. Büyü, tamamen kullanıcının ustalığına ve büyü enerjisine bağlıdır. Anı ne kadar detaylı olursa kullanılan büyü enerjisi de bir o kadar fazla olur.’

‘Dördündü büyü, Anı Çağrımı. Amacı, kişinin parçalanan anılarını veya diplere gömülmüş olan, hatırlamakta güçlük çekilen anıları geri getirmeye yarayan bir büyüdür. Kişinin anılarının ne kadar derinlerde olduğuna göre büyünün kullanılma süresi değişkenlik göstermektedir. Üzerinde kullanılacak kişinin zihinsel olarak çökmesi oldukça yüksektir. Büyücünün, büyü kullanırken odağının dağılmaması gerekmektedir.’

‘Beşinci büyü, Büyülü Anı. Kullanıcı, karşısındaki kişinin sahip olduğu büyüleri kendi büyü hafızasına çekerek öğrenmesini sağlar ancak süreç sırasında dikkatli olunması gerekmektedir. Ek olarak büyücünün yatkınlığı olmadığı elementlerin büyülerini çekmemesi gerekmektedir yoksa büyü hafızası çökerek büyücünün ölümüne sebep olabilir.’

‘Büyüyü bulan kişinin alıştırma yapmasını öneririm ama aydınlık tarafın bu tür bir alıştırma yapılmasına izin vermeyeceğinin farkındayım. Alıştırmayı nasıl yapacağın tamamen sana bağlı. Umarım yaratmış olduğum bu büyü seti işine yarar.’

Zihnine giren bilgilerin ışığında Alastair ne diyeceğini bilemiyordu. Gözleri ve ağzı hissettiği şaşkınlık sayesinde fazlasıyla açılmış, öylece donakalmasına sebep olmuştu.

“Bu harika!” diye bağırdı ve delicesine kahkaha atmaya başladı.

Kürenin barındırdığı bilgilerin bu kadar kıymetli olmasını hiç beklemiyordu. En fazla birkaç araştırma olacağını ve bunların satılabileceğini düşünmüştü. Fakat bu, kesinlikle beklentilerini aşmış, kendisini tamamen şaşkınlık içinde bırakmasını sağlamıştı.

Bir kalıntı olabileceğini düşünse de bunun bir hüsnükuruntudan da ileri gidemeyeceğini biliyordu. Kalıntılar bu kadar kolay bir şekilde bulunabilecek şeyler değillerdi, onlar daha değerliydiler.

Önündeki gerçek ise onun için yeter de artardı bile.

Alastair derin bir nefes alarak kendisini sakinleştirmeye çalıştı, zihninde dönen büyü modellerini düşünüyordu.

Garip bir şekilde Anı Merceği ve Anı Bozumu Acemi 2. Seviye büyülerdendi. İki büyünün bu kadar çabuk bir şekilde kullanabileceğini düşününce dindirdiği heyecanı tekrar yükseldi ama diğerlerini bu kadar çabuk bir şekilde kullanamayacak oluşu kendisinin sakinleşmesini sağladı.

Diğer üç büyüyü büyü hafızasına entegre edebilmek için 1. Seviye Büyücü olması gerekiyordu.

Alastair’in ela gözleri hırstan oluşma alevlerle sarıp sarmalanmış, yüzünde derin ve uğursuz bir gülümsemenin oluşmasına sebep olmuştu. Kesinlikle bu büyü setini öğrenecek ve üstünde ustalaşmak için elinden geleni yapacaktı ama bunun sıkıntı olabileceğinin farkındaydı.

Büyü setinin yaratıcısının arkasında bıraktığı not zihninde sağlam bir yer edindi ancak bu onun umudunu kaybetmesine sebep olmadı. Sonuçta ilerde tek başına görevlere çıkabilme ihtimali olduğu sırada istediği gibi alıştırma yapabilmek için zamanı olacaktı.

Alastair tatmin olmuş bir şekilde yatağından kalktı ve küreyi çalışma masasının üstüne tekrar yerleştirdi. İçindeki bilgilerin gitmiş olmasından dolayı içinde çalınacağına dair bir endişesi bulunmuyordu.

Alastair’in gözleri kısıldı küreye bakarken.

‘Hugh Abesh de kim?’

Aklında beliren soru, Alastair’in ilgisini anında çekti. Böylesine kudretli bir büyü seti oluşturabilmiş olan bir adamın gerçekten de güçlü bir büyücü olduğuna dair sağlam bir inancı oluşmaya başlamıştı.

‘Eğer böylesine bir set oluşturabildiyse neden hiç kimse tarafından bahsedilmiyor? Şan ve şöhret ile anılması gerekmez miydi? Kürenin dışarıda olduğunu düşünürsek… Neden bu durumda? Kayıp mı oldu yoksa bilerek mi atıldı? Belki de aydınlık taraf, büyünün ‘alıştırma’ kısmından dolayı büyücünün ölümünü istemiştir.’

Alastair düşünürken odadan çıktı ve kapısını kilitleyip yönünü akademinin kütüphanesine çevirdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr