Bölüm-111 Kaybolan Kafa Bandı

avatar
497 2

Ejderha İmparator - Bölüm-111 Kaybolan Kafa Bandı


Wukong hiç durmadan üst üste tekniklerini sıralayıp Ares’i oradan oraya fırlatıp dururken Ares tuhaf bir şekilde çok rahat görünüyordu ve aldığı ağır yaraların her birisi anında iyileşiyordu. Wukong ise bu durum karşısında ister istemez tekniklerinde bir sorun olup olmadığını düşünüyordu.


Normal şartlar altında teknik kullanmaktan kaçınırdı çünkü teknikleri çok fazla güç içerdiği için aşırı savaş bitirecek seviyedeydiler. Ancak ne hikmettir ki Ares’in canı yanıyormuş gibi görünmüyordu. Wukong’da bu durumu hem kendi tekniklerine hem de Ares’in “Mühür Tekniği”ne bağlıyordu.


Kendi tekniklerinde bir sıkıntı yoktu. Ares kendi yasak tekniği sayesinde bu kadar rahattı. Yine de Wukong yıllardır tekniklerini kullanmadığı için kendi tekniklerine de suç buluyordu. Onları yeterince iyi uygulayamadığını düşünüyordu.


Az önce ortaya çıkan bir hortum yüzünden çevreleri tamamen düzlük topraklar haline gelmişti ve savaşırken daha rahat davranabiliyordu. Çevreleri boş olduğu için başkalarına zarar vermekten korkmalarına gerek kalmamıştı çünkü artık her yeri görebiliyordu. En azından Wukong için durum böyleydi. Ares’in amacı zaten onlara zarar vermekti ve onun için hiçbir sorun yoktu.


“Tch! Sanki saldırılarım hiçbir işe yaramıyormuş gibi hissediyorum.”


Dilini şaklatan Wukong beceriksizliğine lanet okudu ve saldırmaya devam etti.


(Wukong)-İmparator Maymun Dövüş Sanatı: Kesici Tekme


Wukong hızla bir tekme attı ve tekme aynı bir bıçak gibi şekil bularak Ares’in göğsüne koca bir yarık açtı. Ancak yarık açıldığından daha hızlı bir şekilde iyileşti ve Ares bir kez daha Wukong’un saldırısına karşı gelmiş oldu.


(Ares)-Daha ne kadar bu boş saldırılarınla bana zarar vermeye çalışacaksın merak ediyorum doğrusu. Senin gibi zeki birisi çoktan bunun bir işe yaramayacağını anlamış olmalıydı. Hayır yani inatçısın desem değilsin. Nirvanaya ulaşmayı başarmış olan iki kişiden birisin. Yani içsel dinginlik olarak olunabilecek en üst seviyedesin. Ne planlıyorsun Wukong?


Ares sakince bu sözleri dile getirirken Wukong onun yüzüne bile bakmamıştı. Bir şey planladığı yoktu. Sadece Ares’in iyileşme yeteneğini aşabileceğini düşünüyordu. Bu yüzden de saldırmaya devam etmişti.


(Wukong)-Bir şey planlamıyorum. Sadece iyileşme yeteneğinin ne seviyede olduğunu ve onu aşıp aşamayacağımı görmek istemiştim. Ve gördüm de.


(Ares)-İyi de bu sana hiçbir şey katmayacak ki. İyileşme yeteneğimin ne seviyede olduğunu öğrendikten sonra bana ne yapabilirsin ki? Bu senin için bir avantaj ya da işine yarabilecek başka bir şey değil. Sadece nafile bir çaba o kadar.


(Wukong)-Haklısın. Bu benim için sadece nafile bir çabalama. Sonuçta şu anda benden daha güçlüsün. Ama sana söylediğim şeyi unutmuş gibi görünüyorsun.


Wukong deminden beri Ares’in yüzüne bakmıyordu ancak son cümlesini söylerken gülümseyerek ona bakmaya başlamıştı. Ardından da tüyleri hızla bedenini terk etmeye başlayarak toprağa karışmaya başlamışlardı.


(Ares)-Hooo. Neyi unutmuşum bakalım?


Ares bu tepkiyi verene kadar Wukong tamamen kılsız bir hale gelmişti bile bedeni hafiften değişmeye başlamıştı. Derisi yırtılmaya başlamış ve altından altın renginde pullar çıkmaya başlamıştı. Pullar dışarı çıkıp diğer pullara sürtündükçe de metalik bir ses yankılanıyordu.


Tırnakları ve dişleri uzamıştı.


Bedeninin devamı olarak bulunan kuyruğu büyümüş ve altın renkli bir ejderha kuyruğuna dönüşmüştü.


Son olarak da gözleri mor bir renge dönmüştü ve göz bebekleri dikey elips şeklini almıştı.


(Wukong)-Sana formlarım olduğunu söylemiştim değil mi?


“Ejder’le savaşırken kullandığım ejderha dönüşüm tekniğinin en üst seviye bu. Altın Ejderha Maymunu. O zamanki kahverengi ejderha formumdan binlerce kat daha güçlüyüm. Fakat tek bir sorun var, o da bu formun Ares’i yenip yenemeyeceği. En güçlü formum bu ve bu da işe yaramazsa yapacak bir şey kalmıyor. Hayır…bir şey daha var.”


(Wukong)-Altın Ejderha Maymunu Formumla tanış.


Wukong’un görüntüsü karşısında Ares gerçekten etkilenmişti. Hatta Wukong’un bu görünüşünü havalı bile bulmuştu.


(Ares)-Oldukça havalı göründüğünü söylemek zorundayım. Ama bu kadarcık bir güç beni yenmeye yetmeyecek.


Her ne kadar Wukong’u havalı bulmuş olsa da şu anda ondan yayılan enerjiyi net bir şekilde hissedebiliyor ve bu seviyede bir enerjinin bile onu yenmeye yetmeyeceğini söylüyordu. Tabii bu durum karşısında Wukong’un gülümsemesi hiç bozulmamış, aksine daha da büyümüştü. Kendisine olan güveni tamdı.


(Wukong)-Bundan o kadar emin olma. Bu savaş yakın zamanda bitmeyecek.


Diyen Wukong bir anda fırladı ve Ares sağa çekilerek saldırıdan kaçındı. Wukong hemen kuyruğunu yere koydu ve etrafında dönerek Ares’e bir tekme attı. Ares hızla eğildi ve kaçındı. Ardından da bir yumruk savurdu.


Yumruğu gören Wukong ise kuyruğunu bükerek aşağı indi ve yumruktan kaçındı. Ayakları yere değer değmez iyice eğildi ve Ares’e çelme takmak için hareket yaptı. Ares ise zıpladı ancak…


(Wukong)-Yakaladım seni.


Wukong’un altın kuyruğu hızla ilerleyerek Ares’in karnını delip geçti. Ares bu hamleyi hiç umursamadan kuyruğun karnını delip geçmesine izin verdi ve elini kaldırarak etrafını enerjiyle donattı. Sonra da elini bir bıçak misali hızla indirdi ve Wukong’un kuyruğunu kesmeye yeltendi.


Ancak işler beklediği gibi gitmedi ve eli delik deşik oldu. Wukong darbeyi yemeden hemen önce kuyruğundaki bütün pulları dikleştirmişti. Pulların uç kısımları mızrak gibi deliciydi. Yani aynı anda hem saldırı hem de savunma yapacak kadar işlevseldiler.


(Ares)-Anlıyorum.


Ares elinde topladığı enerjiyi serbest bıraktı ve enerji ilerleyerek Wukong’u boynundan tuttu. Boynundan yakalanan Wukong aniden Ares’e doğru çekildi ve Ares bir anda eğilerek sağlam bir kafa darbesi indirdi.


Hemen sonra da ayağını Wukong’un göğsüne koyarak kendisini geri ittirdi. Bu hareketiyle de Wukong’un kuyruğundan kurtulmuş oldu.


Karnının ortasındaki delik anında eski haline döndü ve eli de bu iyileşmeden nasibini alarak tamamen düzeldi.


(Ares)-Sanırım biraz güç kullanmamın vakti gelmiş ha?


(Wukong)-Geldi de geçiyor bile.


Bu sefer Wukong ve Ares aynı anda fırladılar ve birbirlerinin ellerini sıkıca kavradılar. Dışarıdan bakıldığı zaman güreşiyormuş gibi görünüyorlardı.


Birbirlerine üstünlük kurmaya çalışıyorlar ve tüm güçlerini kullanarak birbirlerini ezmeye çalışıyorlardı. Şimdilik güçleri eşit gibi görünüyordu.


Ama az bir farklı Ares daha baskındı. Bu baskınlığını fırsat bilerek biraz daha güç kullandı ve Wukong’a yüklenmeye başladı. Ares tepesine bindikçe Wukong’un bacakları biraz daha kırılıyor ve yere daha fazla yaklaşıyordu.


Ancak Wukong bu durumun devam etmesine izin vermedi ve kuyruğunu yere saplayarak ayaklarını kaldırdı. Ares’in karnına yasladı ve ittirdi. Bunu yaparken de Ares’in ellerini iyice sıkmıştı.


Wukong’un itmesiyle birlikte Ares’in ayakları yerden kesilir gibi oldu ancak Ares enerjisini ağırlık olarak kullanmaya başlayarak buna karşı geldi. Tabii Wukong’un isteği de buydu. Ares yere sabitlenir sabitlenmez tüm gücünü kullanarak onu ittirdi ve kollarını kopardı.


Kolları kopan Ares ister istemez birkaç adım atarak geri çekilmişti ve tam o anda Wukong harekete geçerek saldırdı. Ama hiç beklemediği bir şey oldu ve aniden görüş açısı kapanarak saldırısı durduruldu.


(??)-Hoy! Böyle bir hamle ile beni öldürebileceğini düşünme bile.


Ses Ares’e aitti. Wukong ona doğru hamle yaptığı sırada ondan önce davranarak suratından yakalamış ve saldırısını durdurmuştu. İyileşme yeteneği o kadar güçlüydü ki Wukong ışıktan hızlı olmasına rağmen, onun saldırma hızından önce iyileşmiş ve tepki vermişti.


(Ares)-Oyun zamanını bitirelim mi ne dersin?


Ares, suratından tuttuğu Wukong’u kaldırıp doğrudan yere çarptı ve yüzünü bırakmadan yeniden havaya kaldırıp karnına sağlam bir yumruk geçirdi. Bu yumrukla birlikte Wukong’un bütün vücudunu kaplayan altın renkli pullar bir anda Wukong’dan ayrılarak yere saçıldılar.


Ancak pullar bir anda hareketlenerek Ares’e doğru harekete geçtiler ve hepsi art arda ona çarparak patladılar. Ares hiç beklemediği bir şekilde birdenbire devasa bir patlamanın içinde kalmıştı. Ancak…


(Ares)-Bunların nafile olduğunu dile getirdiğimi sanıyordum.


Hafif bir enerji dalgasıyla birlikte dumanlar bir anda yok oldu ve Ares ortaya çıktı. Gerçekten nafile bir saldırıydı bu. Ares çizik bile almamıştı. Dahası, Wukong’u suratından tutmaya devam ediyordu.


Wukong’un kılları yeniden belirmişti ancak hareket edebilecek gibi görünmüyordu.


Sadece tek bir yumrukla hareket edemez hale gelmişti.


İşte mühürleri kaldırılmış bir tanrının gücü bu denli fazlaydı.


(Ares)-Bununla birlikte son olacak.


Ares bir kez daha kolunu gerdi ve büyük bir acımasızlıkla Wukong’un göğsüne saplayarak kalbini paramparça etti. Ardından da Wukong’u bir çöp gibi yere attı.


(Ares)-Sana beni yenemeyeceğini söylemiştim. Ama sen boş yere saldırmaya devam ettin. Eninde sonunda olacak şey buydu. Tıpkı dostların gibi senin de sonun ölüm olacak.


(Wukong)-Hahahaha. Ölüm mü…dedin sen? Hayır hayır hayır. Sen beni öldüremezsin Ares. Kimse beni öldüremez.


“Ha? Enerjisi birdenbire yükselmeye başladı.”


Wukong’un bu sözlerinin ardından enerjisi artmaya başlamıştı. Ağzından akan kanlar yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Tıpkı göğsünde açılan koca delik gibi.


“Hoy hoy hoy! Şimdi de iyileşmeye başladı. Ne oluyor?”


(Wukong)-Ahhh, ah. Biliyor musun Ares? Her zaman, ama her zaman, acaba kafa bandım olmasaydı ve tüm gücümü kullansaydım ne olurdu diye merak etmişimdir.


“Kafa bandı saydamlaşıyor. Bekle bir dakika. O kafa bandı düşündüğüm faka bandı olduğuna göre, onu maymuna veren kişi Yüce Tanrıça Gaia olmalı. Ama, Yüce Tanrıça Gaia’nın verdiği o kafa bandını yok etmek imkansız olmalıydı. Bu onun, Yüce Tanrıça Gaia’nın iradesine karşı gelebildiği anlamına mı geliyor?”


Wukong’un kafa bandı saydamlaşmaya başlamışken Ares’in aklından geçen düşünceler bunlardı. Şu anda gördüklerine bir anlam veremiyordu. Tıpkı dediği gibi Gaia’nın verdiği bir şeyi yok etmek imkansız olmalıydı. Ama Wukong bir şekilde bunu başarıyordu.


Tam o anda Ares’in aklına bir şey geldi.


“Bir dakika. O şey bir kafa bandı olsa da bir mühür görevi görüyor. Yani maymunun gücünü kısıtlıyor. Ve mühürleri kaldırmanın bilinen iki farklı yöntemi var. Ya benim yaptığım gibi yapıp “Yasak Mühür Tekniği” kullanırsın, ya da zorla mührü geçersiz kılarsın. Hey hey hey! Kendini öldürmek mi istiyor lan o!? Onu öldüren kişi ben olacağım! Kendi kendisini öldürürse onunla dövüşmemin bir anlamı olmaz.”


Wukong’un kafa bandı neredeyse tamamen kaybolmuştu ve Wukong’un enerjisi artmaya devam ediyordu.


Ares, kafa bandı tamamen kaybolmadan önce Wukong’u durdurmak için harekete geçti. Amacı Wukong’un intihar sayılacak kadar tehlikeli olan bu durumunu engellemek ve onu kendi elleriyle öldürmekti.


Ancak işler planlandığı gibi olmadı.


Wukong yerde yatarken aniden gözlerini açtı ve aynı anda şu sözleri dile getirdi.


(Wukong)-Yeni Nirvana.


Tam o anda ise Wukong’un enerjisi delirdi ve Ares’in görüş açısı beyaz bir ışıkla doldu. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr