Bölüm 2 - Pekala, Ben Bir Ejderhayım! (2/2)

avatar
375 2

Ejderhanın Kalbi - Bölüm 2 - Pekala, Ben Bir Ejderhayım! (2/2)


-[ Acil Uyku Süresi: 00:00:00 ]-
 
-[ Acil Uyku durumundan çıkarıldınız. Vücudunuzun sınırlarını zorlamamaya dikkat edin! ]-
 
Maoras yavaşça gözlerini açarken zihninde yankılanan, sistemin çirkin sesini duydu. Yüzünü buruşturarak kafasını yavaşça kaldırdı. Etrafına baktı ve hafifçe içeri giren, loş bir ışık tarafından aydınlanan yumurtanın iç yapısını gördü.
 
Buz renginde, soluk ve cam gibi saydam bir alandaydı. Yaşadığı yerin böyle bir yapıya sahip olmasına şaşırarak, daha fazla beklemeden topallasa da ayağa kalkmayı başardı.
 
Yumurtanın kırık yerlerinden süzen gün ışıkları, buz gibi hissettiği bedenine çarparken rahatladı ve gözlerini kısa bir süreliğine kapatarak nefesini dizginledi. Gözünü açmadan bile, ağzından dışarı çıkan soğuk nefesini ve yüzüne çarpan buharları hissedebiliyordu.
 
Gözünü açtığında çatlak yerden süzen ışık huzmeleri gözünü rahatsız etti. Uzunca bir süre ışığa karşı cebelleştikten sonra, engelleyemediği için pes ederek vazgeçti ve gevşemeye çalıştı.
 
Kafana sokayım sistem, gerçekten... Sadece başımı vurdum hani...” Dedi ve hırıltılı bir şekilde derince iç çekti. Yumurtanın az ışık gören kısmına geçerek oturdu. Artık dışarı çıkabileceği ve özgür olmanın verdiği his ile oturduğu yere iyice yayıldı.
 
Yumurtanın çatlaktan sızan ışıkları haricinde, etrafa dolan dondurucu soğuğa karşı nedense bir tanıdıklık hissi içine doğmuştu. Garip gelse bile çok fazla düşünmek istemedi. İçeri sızan ışık ile beraber nasıl bir yapıya sahip olduğunu görmek için kafasını vücuduna doğru çevirdi.
 
Kafasının arkasından sırtına doğru uzanan sivri ve keskin gözüken, ayrıyeten kanatlarının ucundan çıkan dikenleri ve ayaklarındaki sivri, korkutucu gözüken pençeleri... Kesinlikle, oldukça yırtıcı bir ejderha yavrusuydu. Kuyruğunda, sırtındaki dikenler gibi bir çok örneği sıralı bir şekilde uzanıyordu.
 
Maoras biraz daha bedenini inceledikten sonra, kafasını bu sefer büyüklüğünün ne kadar olduğunu öğrenmek için yumurtanın içindeki ayna gibi olan saydam duvarlara çevirdi. Gördüğü ile şaşırarak sırıttı.
 
Feci bir şeymişim be! Bakalım, büyüdüğümde neler olacak...’ Maoras içinden sinsice sırıtarak 4 metre uzunluğunda, kanatlarını açtığında toplam 10 metre genişliğinde bir yer kaplayan vücudu ile uzunca bir süre bakıştı.
 
Mutlu bir yüz ifadesi ile, iyice gerilerek esnedi ve ağzından istemeden çıkan kükremesi ile silkelendi. Bir süre 4 ayağı ile tekrardan yürüme antrenmanı yaptıktan sonra, kırık yerden sızan ışık huzmelerine yanaştı. Dışarıyı, içeriye dolan ışık yüzünden göremiyordu.
 
Gözlerini kısarak öndeki ayaklarını kaldırdı ve hafifçe ileri doğru sallayarak, halihazırda açılmış olan kabuğa doğru sertçe bir fiske attı. Pençeleri sanki bir kağıdı yırtarmışçasına kabuğu ortadan ikiye yararak yırtığı büyüttü ve geçebileceği kadar bir alan ortaya çıkardı.
 
Hah... Demek yetenek kullanarak açmak çok gereksiz bir hamleydi. Şuna bak, pençelerim adeta bir kağıdı yırtan keskin bir bıçak gibi...” Yakınarak dünkü yaptığı hamleye kızdı ve başını açılan yarıktan dışarı uzattı.
 
Gözüne çarpan ışıklar ile uzunca bir süre afalladı ve kör oldu. Birkaç saniye içinde dışarıya alışan gözleri ile, yavaş yavaş ortaya çıkan manzaraya şaşkınlık ile baktı. Sanki bir devin yuvasında gibiydi...
 
Maoras ağzı bir karış açık şekilde, yumurtanın içinde kalan diğer yarısını da dışarıya çıkardı.
 
Kocaman ve büyük, buzdan bir mağaradaydı. Gerçekten oldukça büyük bir mağara... Şaşkınlıkla ağzını bir karış açtı ve “Vay anasını... Bura gerçek mi ya? Ne yaşıyor ulan burada? Hayatımda daha önce asla bu şekilde bir mağara görmedim ben!” dedi.
 
Yutkundu ve birkaç adım ilerledikten sonra, durarak yumurtasına tekrar baktı. İçinden bir his sürekli kendisine ayrılmaması için ve tekrar yumurtaya girmesi için bağırıyordu. Sinirlenerek bu hissi bastırdı ve kendine kızarak somurttu. “Artık eski ben değilim! Ne korkaklık ne de döneklik etmenin sırası! Hah! Ejderhayım ulan ben!” Dedi ve tekrar yutkunduktan sonra, önüne dönerek kocaman mağarayı incelemeye devam etti.
 
Neredeyse 2 bin metre yüksekliği ve sahip olduğu kocaman buzdan kayalar, dikitler ile gerçekten bir dünya harikasına benziyordu. Zemin olabildiğince buz hali ile parıldıyor ve ışıldıyordu. Kristal parçacıkları, kayalardan ve duvarlardan ışıltılar saçarak gümüşi bir ışık kaynağı gibi etrafı aydınlatıyordu. Maoras’ın gözleri parladı ve heyecanlandı. Yeni yeni alıştığı ayakları ile yumurtasının etrafında bir iki tur dönerek etrafını kolaçan etti.
 
Herhangi bir tehlike olmadığı kanaatine vardıktan sonra, derince bir nefes alarak gerilmiş hislerini rahatlattı. “Garip... Çok sessiz ve garip... Bu kocaman mağarada bir tane bile canlı sezemiyorum” Maoras hiçbir varlığa dair yaşam kırıntısı bulamayınca tekrar yumurtasının önüne geldi ve gevşeyerek buzdan zemine oturdu.
 
Gözlerini kapattı ve sisteme zihninden seslendi. ‘Pşşt! Sistem! Bana bayılmadan önce neler söylemiştin bir daha tekrar etsene!’ dedi. Sistemin vereceği cevapsa çok geçmeden geldi.
 
-[ Özellik kısımlarından bahsediyorsanız eğer: Envanter, Görev Sekmesi, Statü ve herhangi bir varlığa dair bilgi almayı istiyorsanız ‘Değerlendir’ yeteneğini kullanabilirsiniz ]-
 
 
Cevabını aldıktan sonra gözlerini kıstı ve derin bir nefes aldı. Tekrardan statü penceresini açmadan önce, bu sefer önünde açılacak olan sekmeye karşı hazırlık yaptı ve “Statü!” diyerek bağırdı.
 
 
 
------------------------------------------------------------
 
Genel Bilgiler
-------------------
Level: 1
 
Can Puanı: 7.500/7.500
Mana: 2.000/2.000
Yorgunluk: 2.500/2.288
Açlık: 10.000/6.672
 
İsim: Ejderhalar Kralı Maoras
Yaş: Bebek (2 Gün)
Unvan: Ejderhalar Kralı
 
Güç Bilgileri
--------------------
Dağıtılabilir Güç Puanları: 10
 
Kuvvet: 45
Sağlık: 25
Dayanıklılık: 35
Zeka: 120
Çeviklik : 10 (Havada : 45)
Büyü: 15
 
Yetenekler
---------------
-Ejderha Nefesi(Buz Alevi)(1)(Acemi)%0.0
-Kuyruk Darbesi(1)(Acemi)%0.0
-Keskin Pençeler(1)(Acemi)%78.92
-Buz Dişleri(1)(Acemi)%0.0
-Değerlendir(1)(Acemi)%2.5
 
Element Yatkınlıkları
-------------------------------
Ateş: -20
Su: 30
Toprak: 0
Hava: 15
Buz: 70
?:?(????)
?:?(????)
-----------------------------------------------------------

Önünde açılan pencerede birçok özellik sıralanmış vaziyette olsa da, içlerinden en çok ‘Dağıtılabilir Güç Puanları’ ve ‘Can Puanı’ dikkatini çekti. Gözlerini biraz daha kıstı ve mırıldanarak “Hmm... Haa... Anladımm... Oha! Şimdi ben istediğim özelliğimi kılımı bile kıpırdatmadan güçlendirebilecek miyim!?
 
Maoras hızla doğrularak sisteme merakla sorusunu sordu, sistem cevabını onaylar vaziyette birkaç şey gevelese de onayladıktan sonra ki dediklerini dinlemeden güçlü bir kahkaha patlattı.
 
Hahahah! Tanrım, bana hem bir lanet hem de bir güç verdiniz demek! Hala şansım var he!” dedi ve gülücükler saçarken, sistemin diğer dedikleri aklına dank etti. Yüzündeki mutlu gülümseme anında silinerek yerini somurtan bir yüze bıraktı.
 
-[ Dağıtılabilir Güç Puanı, diğer ismi ile SP seviye atlandığı zaman kazanılabilen bir statü güçlendirme puanıdır. Zeka haricindeki bütün statları güçlendirmek için kullanılabilir. Seviye Başına sadece 1 SP alabilirsiniz. ]-
 
Yüzü düşen Maoras içinden ‘Öff... Beleşe güçlenmeyi düşünerek aptallık ettim. Nerede görülmüş çabasız emek, neyse. En azından kazanılabilen bir şeymiş’ dedi ve yerinden kalkarak mağarayı tekrar incelemeye koyuldu.
 
Mağarayı keşfe çıkmışken bir yandan da sistemle konuşmaya devam ediyordu.
 
Pekala sistem, kendime nasıl seviye atlatabileceğimi ve bu can puanı olayını anlat” dedi, konuşurken çoktan mağaranın iç taraflarına doğru gelmiş ve yumurtasından 30-40 metre uzaklaşmıştı. Daha fazla uzaklaşmayarak olduğu yerde bekledi ve sistemin verdiği cevabı dinledi.
 
-[ Canavarları öldürmek ve Görevler yapmak size bolca DP (Deneyim Puanı) kazandıracaktır. ]-
 
-[ Can Puanı, sizin genel olarak sahip olduğunuz sağlık durumu kriterlerini ölçerek ne kadar canınız kaldığını gösterir. Şunu belirtmeliyim ki; ölümcül bölgelere alınan saldırılar çok ani can azalmalarına ve ani ölümlere neden olabilir. Yani Can Puanı göstergesi genel sağlık durumunuzu gösterir. ]-
 
Sistemin verdiği son cevap ile ensesinden aşağı soğuk bir rüzgar estiğini hisseder gibi oldu. Sertçe yutkundu ve iç çekerek kendini kötü düşüncelerden arındırarak silkeledi.
 
Mağaranın sonunun nereye uzandığını merak etse de şimdilik geri dönüp girişe yakın kalmanın daha güvenli olduğuna kanaat getirdi. Mağaranın içlerine ilerledikçe, sanki kendisini bir şeyin çektiğini veya çağırdığı hissine kapılıyordu. Bu histen hoşlanmayarak burnundan soludu ve arkasını dönerek tekrar yumurtasının yanına geldi.
 
Lanet olsun! Yavru bir ejderhadan başka bir şey değilim ve dış dünya veya bu mağaranın içi... Her şey çok tehlikeli ve yalnızım, her zamanki gibi... Hahh, asıl lanetim bu yalnızlık olmalı...” dedi Maoras. Yüzü kederli ve kasvetliydi, tekrardan yalnız kalmış ve kocaman bir mağarada belki de çok kuvvetli bir halüsinasyon görüyordu.
 
Aslında olmayan bir sistem, kendi kafasında kurguladığı bir evrendeydi. Yalnızlık kendisini çıldırtmadan önce hızla tekrardan sisteme başka bir soru sordu. “Görevlerim, onlara nasıl bakıyordum? ‘Görev Sekmesi’ mi demem gerekiyor?” Çok geçmeden sistemden aldığı onaylayan cevap ile görev sekmesini açtı.
 
------------------------------------------------------------
 
Görev Penceresi
------------------------
 
Basit Derece Zorluk:
--------------------------------
 
1- Yumurtadan Çık! (Tamamlandı): Kuluçkadan çıkarak, dış dünyaya ilk adımlarını at!
 
Ödüller:
-------------
+250 Altın
+1250 EXP*  
 
--Ödülleri Al--
 
Görevi iptal edemez veya yok edemezsiniz!
 
Efsanevi Derece Zorluk:
-------------------------------------
 
1- Hjuras'ın İntikamı: Ejderhalar Kralı Hjuras tarafından, ruhlar aleminden çıkarıldın. Hjuras karşılığında intikamını almanı istedi.
 
Uzun zaman önce, dünya antik çağlarda iken Yüce Ejderhalar Kralı Hjuras, şeytanî canavarlar tarafından istila edilen dünyayı kurtarmaya çalıştı. İnsanların safına geçti ve onları hayatı uğruna korudu. Şeytanların son ve en büyük generali olan Iyoris'i yendikten sonra, aldığı ağır yaralar ile inzivaya çekildi. O sırada insanlar, artık kendileri şeytanlar ile baş edebilecek güce ulaştıkları için diğer canavarları da aradan çıkarıp, zayıflatmak amacı ile şeytan olarak kabul ettiler. Bu sayede bütün canavar ırklarını katlederek soykırım yaptılar. Hjuras bir zamanlar koruduğu insanların, inziva ettiği mağaraya gelip kendisini yok etmeye çalıştıklarını görünce sinirlenerek, öleceğini bilse bile mağaraya varisini koruyacak bir büyü kurduktan sonra vücudunu patlatarak infilak etti. Vücut parçaları etrafa dağılarak şu anki kuzey kıtasını yarattı. Kalp bölgesinde yer alan antik gücü elde etmek üzere birçok canlı seferber olsa da, asla tekrardan toparlanamadı ve birleştirilemedi.
 
Hjuras'ın dağılan kalp parçalarını topla ve miras ettiği gücü alarak, intikamını al.
 
Toplanan Parça Sayısı: 20/1
 
Ödüller:
--------------
?????????
 
Görevi iptal edemez veya yok edemezsiniz!
-----------------------------------------------------------
 
Gözleri önünde devasa bir sistem sekmesi açılınca ufak çaplı bir şoka girdi. Bu kadar fazla yazı ve önemli bilgileri elde etmesinin şoku ile birkaç saniye afalladı.
 
Kendisini kurtaran adamın başına gelen ve insanlığın tekrardan nankör yüzünü çıkarmasını okurken sinirden gözleri dört döndü. Sertçe yutkundu ve olduğu yerde sinirden titrerken, burnundan sertçe soludu. Etrafındaki havanın soğuduğunu ve buzdan zeminin titreşip sarsıldığını ancak birkaç dakika sonra fark edebildi.
 
Varisi derken neyi kastettiğini anlamasa da mevcut olduğu durumu Hjuras denen ejderhaya borçlu olduğuna artık oldukça emindi.
 
Gözlerinden akan nefret, artık baş edilemeyecek kadar yoğunlaşıp etrafa yayılmaya başlamıştı. Maoras titrek nefesi ile derince bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalıştı. Edindiği bilgiler ve görev ile yavaştan kendisine bir amaç ve yol çizmeye ufaktan başlasa da, kendisi bunun farkında değildi. Kaderin ağları onun için yavaştan kıvrılıp yollar örüyordu.
 
Maoras ağrımaya başlayan kaslarını gerdirmek için ayağa kalktı. Boynunu birkaç defa çıtlatarak gerdirdi ve bacaklarını salladı. Zihninde dönüp dolaşan fikirlerini bir kenara attı ve gözleri önünde ışıldayarak parlayan mağara girişine doğru yavaşça yürüdü.
 
Ejderhalar Kralı... Ne kadar uğraşsa da insanoğlunun nankörlüğünü yenemedi demek... Yenemezdi de’ zihninden kederli bir şekilde mırıldandı.
 
Daha sonra kolay zorluktaki ilk görevinin ödüllerini almak için “Ödülleri al” dedi. Önüne çıkan ödül ekranı ile gelen mesajları bir kenara fırlattıktan sonra ise, asıl amacı olan Efsanevi Zorluktaki görevini nasıl tamamlayacağını düşündü.
 
Bir kalp parçası bende, babam kimse birleştirmemesi için özellikle bir tanesini benim üzerime koydu ya da şansım o kadar iyi ki sistem otomatik olarak bir tanesini envanterime aldı’ Derin bir şekilde nasıl bir tanesine sahip olduğunu düşünse de aklına şimdilik bunları getirebildi.
 
Sistemin görev sekmesini zorluklara ayırdığı dikkatini çekti, kaç zorluğa sahip olduğunu merak ederek sisteme bunu sordu. Cevabını önüne açılan pencere ile almış oldu.
 
 
-[
 
1-Acemi Derece Zorluk
2-Basit Derece Zorluk
3-Normal Derece Zorluk
4-Orta Derece Zorluk
5-Zor Derece Zorluk
6-Epik Derece Zorluk
7-Efsanevi Derece Zorluk
8-Mistik Derece Zorluk
9-Tanrısal Derece Zorluk, olarak 9 seviyeye ayrılır. ]-
 
Maoras bu kadar zorluğun olduğuna şaşırarak seslice bir küfür ettikten sonra, ne kadar gereksiz olduğuna yakındı. Neyse ki şimdilik bir göreve sahipti ve daha fazlasını almadan önce biraz güçlenmek istiyordu.
 
İlk olarak sahip olduğu becerileri test ederek başladı, sırayla güçlüden güçsüze her yeteneğini denedi ve test etti. Ejderha Nefesi’nin bir alev kadar sıcak ve bir buz kadar soğuk olmasının verdiği hissiyatla memnun oldu.
 
Diğer yetenekleri ise adeta sahip olduğu uzuvlarının fiziksel güçlendirmeleri gibi bir şeyiydi. Sonuçlardan kısmen tatmin olsa da, dikkatini en çok çeken şey ‘Değerlendir’ yeteneği oldu.
 
Önüne çıkan her şeye uygulayabildiği bu yetenek, uyguladığı cisim ya da varlık hakkında her türlü bilgiyi verebiliyordu. Bazıları yetersiz ve gereksiz bilgiler olsa da yeterince iyi bir yetenek olduğuna kanaat getirdi.
 
Yalnız, yeteneklerinin bir maliyeti ve harcadığı bir enerji olduğunu, azalan manası ve yorgunluk barından anlamış oldu. Harcadığı mana ve enerji, yeteneğe göre artıyor ve azalıyordu. En çok Ejderha Nefesi mana ve enerji tüketirken, en az manayı Değerlendir yeteneği tüketiyordu.
 
Bazı yeteneklerin enerji tüketmediğini de değerlendir yeteneğinden anlamış oldu. Uzunca süren bu yetenek ve sahip olduğu bedeni tanıma sürecinden sonra, derin bir nefes alarak yumurtasının önüne geldi ve oturdu. ‘Vay be, gerçekten oldukça güçlü ve enerjik bir vücuda sahibim’ dedi içinden.
 
Tam kafasını koyup biraz kestirecek iken, manasının da beraberinde yavaşça arttığını gördü. Yeteneklerini denerken sisteme sürekli statü penceresini sormasından ötürü, sistem ona sabit bir statü penceresi yapıp kendisini biraz rahat bırakmasını söylemişti.
 
Maoras gözünün sol üst tarafında sabit bir şekilde duran saydam statü penceresi ile, anlık olarak enerjisini ve bütün hayatî özelliklerini takip edebilecek olması ile aşırı mutlu olmuş bir vaziyette sisteme birkaç dakika boyunca teşekkür etmişti.
 
Şimdi ise kıvrılmış bir vaziyette, karnının bağırıp aç olduğunu belirtmesiyle baş ediyordu. “Siktir... Yapacaklarımın beni aç bırakacağını göz önünden çıkardım” dedi inleyerek.
 
Açlık barının yerlerde süründüğünü ve kırmızı bir şekilde parladığını görünce daha fazla dayanamayarak, girişin önüne doğru tekrardan kalktı ve yürümeye başladı.
 
Yeteneklerini denerken sadece dışarıdaki manzarayı görmüş ve tamamen dışarı çıkmamıştı. Şimdi ise ilk defa bu dünyanın diğer bir tarafını görecek olması içinde büyük bir gerginliğe sebep oluyordu.
 
Yürürken son bir kez daha statü penceresine göz gezdirdi ve daha önce gözüne takılmayan bir detayı gördü. Yetenek seviyelerinin yanında ki yüzde barı artmıştı. Yeteneklerine puan harcamadan geliştirebileceğini öğrenince oldukça sevindi.
 
Mağaranın büyük girişinin önünde adeta bir karınca kadar küçük kalmışken, ilerisinde beliren manzarayı kesti. Büyük ve donmuş ağaçsız bir arazi, yerde esen soğuk kar fırtınaları ve daha ileride çakan korkutucu şimşekler. Hafif kapalı bir gökyüzü, daha ileride ise hafif bir şekilde belli olan ölü ağaçlarla dolu sığ bir orman...
 
Dehşete uğramış bir vaziyette kalakalmıştı. Karşılaştığı bu korkutucu manzara bir yana, kendisinin çok ama çok büyük bir dağın en yüksek tepesindeki bir mağarada olduğu gerçeği iliklerine kadar titremesine neden oldu.
 
Mağaradan çıkmak için ilk adımlarını attı ve koca bedenini dış dünyaya doğru ilerletti. Artık dışarıdaydı, korkutucu ve nefes kesen buzulların olduğu büyük bir buz kütlesinde...
 
Ne bok yiyeceğim lan ben burada... Adeta kıyamet olmuş ve tüm insanlık ölmüş gibi, kahretsin!” Seslice yakınıp küfür ettikten sonra, dağdan inmek için ileriye doğru yürüdü.
 
Nereye gittiğini bilmese bile, çıplak buz zeminde sadece ileriye doğru yürüdü. Birkaç yüz metre ilerledikten sonra ise daha dehşet verici bir durumla karşı karşıya kaldı. Kendisi dağ yamacında ki bir bölgedeydi.
 
Hangi tarafa yürürse yürüsün, gittiği her yer uçurum yamacına çıkıyordu. “Sokayım böyle işe, bu gidişle aç kalacağım lan!” diye sertçe bağırdı ve sinirle ayaklarını yere vurdu. Boynundaki tüyler sinirden dikleşip sertleşerek kalktı.
 
En sonunda pes ederek yamacın yanına çöktü ve aşağıya doğru baktı. Sonunu göremediği sisler ile kaplı bir bölge vardı, kendisini adeta bir bulutun üzerinde gibi hissetti. Kafasını tekrar yukarı kaldırarak bıkkın ve aç gözler ile somurttu.
 
Kanadım var ama... Uçmaya çalışırsam bu benim ilk ve son uçuşum olabilir” dedi korkarak. Mevcut olduğu durumda daha fazla kalamayacağını bilmesi ve başka bir çaresinin olmaması gerçeği ile tedirginleşerek tekrardan ayağa kalktı ve hafif titrek tondaki sesiyle “Beni niye dağın başına koydun ki be ejderha...” diyerek Hjuras'a yakındı.
 
Karnı daha fazla guruldayarak onu meşgul ederken, yamaçtan uzaklaştı ve biraz daha gerilere geçerek oturdu. Ne yapacağına henüz karar veremese de açlığının git gide bastırdığını hissedebiliyordu.
 
Sertçe yutkundu ve istemeden de olsa yamaca ufak bir bakış attı, aşağıda neyin kendisini beklediğini bilmemesi ve kanatlarını kullanarak uçabilecek olup olmaması ile tedirginliği arttı.
 
Yapabilirim ulan!” dedi sertçe tekrardan ayağa kalkarak. Gözlerini yamaçtan ayırmadı ve tekrardan kendisine avutacak birkaç cümle daha kurduktan sonra, olduğu yerde dönüp durmaya başladı.
 
Göğsü inip kalkarken içine doğan yükseklik korkusu ve diğer korkuları da yendikten sonra, hızla yamaca doğru yardırarak koşmaya başladı.
 
Aniden doğan bu özgüven ve güç ile ne yaptığını kendisine bile açıklayamasa da pişman gözler ile yaptığı şeyi sürdürmeye devam etti.
 
Gözlerinden akan istemsiz yaşlar ve dişleri gözükecek kadar çenesini sıkmasıyla beraber, yamaçtan var gücü ile sıçrayarak atladı.
 
Vücudunun hemen aşağı doğru düştüğünü ve hızlandığını hissederken, kanatlarını açıp rüzgara karşı durmaya çalışıyordu. Artık mağarası yukarıda kalmıştı ve dağın en tepesinden aşağı doğru dengesiz bir şekilde düşüyordu.
 
İyi bok yedin! İyi bok yedin!’ Zihninde kendisine küfürler ederek bağırırken, kalbi delicesine çarpıyordu...
 
 
------------------------------------------------------------


Bu Bölüm Toplam 2600+ Kelimeden Oluşmaktadır.


Y.N:  EXP* olarak mı yazmamı tercih edersiniz yoksa DP mi?







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46950 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr