Gök gürültülü sağanak bir yağış ile, Guma çukurunun etrafında büyük bir kıyım dönüyordu.
Etraf deprem olur gibi sarsılırken, göklerden siyah ve mavinin karıştığı yıldırımlar durmaksızın kızıl çelikten yapılmış, güçlü zırhlarla donatılmış ordunun üzerine iniyordu.
Bunu yapan ise kanlara bürünmüş korkutucu bir adamdı, Mao.
Gözleri kan çanağına dönmüşken, son bir kez daha 'ki' enerjisini zorlayarak saldırdıktan sonra uçurumun kenarına geldi.
Etrafı hayrete düşmüş ve korkmuş Khjar Orduları ile çevriliyken, aralarında kendisine bakan kudretli imparatora gözleri ile ölümcül bir bakış attı.
Nefret, intikam, hırs... Bakışı imparatoru bir kaç adım geriye sendeletirken aurası ölüm ile taşıyordu.
Güçlü ve yıpranmış, ortanca sesi ile imparatora bağırdı.
"Lui Wu! Bu gözleri hatırla, bu hissi, bu gücü hatırla! Adıma ve ustama yemin ederim ki! Geri döneceğim, geri döneceğim ve iliklerinde ki kanı son damlasına kadar içeceğim! Vücudunu parçalarcasına kemiklerine kadar yiyeceğim! Bu sana son sözüm olsun! Azılı hayaletin olacağım!"
Ağzından tükürük yerine kan fışkırırken, göğsünü tutarak bir kaç adım geriledi.
Gözleri titrerken vücudu sarsılıyordu, titreyen ellerini son gücü ile ileri kaldırdı ve imparatoru işaret parmağı ile işaret etti.
Gözleri dolarken, intikam dolu gözlerle orduya bakıyordu.
İmparator "Yakalayın onu! Atlayacak!" diye bağırsa da, Mao durmadı ve elleri havada iken bir kaç adım daha geri gitti ve bedenini boşluğa teslim etti.
Rüzgar vücudunu yalayıp geçerken, şeytani bir şekilde gülüyor ve bağırıyordu.
"Unutma Lui Wu! Unutma!.."
O sırada, göğsünde ki ejderha simgesi ışıklar saçarak kuvvetle parıldamaya başladı....
--------------------------------------------------
Epik Novel © 2020 | Tüm hakları saklıdır.