Göktuğ tüm bunları düşünürken Boysan Tarkan'ın omuzunu bir ok sıyırdı, ufak bir inleme çıktı ağzından. Sayısız akına katılmış vücudunun çeşitli yerlerinde yağılarının Kılıç, Ok veya Mızrak imzası bulunuyordu. Bu imzalar, taşıyan bahadırlar için Kut, Orun olarak görülmektedir.
Yağıyla aralarında yaklaşık 150 metre kalmıştı. Hızlarını, dayanıklılıklarını arttırmak isteyen yağı, tüm zırhlarını kovalama sırasında çıkarmıştı ve her geçen dakika Bersit savaşçılarına daha fazla yaklaşmaya başladılar.
Fiyyuvv fiyyuuvvv fiyyuuvvv
Yine bir ok yağmuruna sessiz bir acı inlemesiyle beraber bir bebek ağlaması eşlik etti. Berkitin baldırını ve kucağındaki balayın ise omuzunu ok sıyırmıştı. İyice yaklaşan düşman, yaklaşmanın da verdiği heyecan ile ok atışlarını arttırmış, Bersit Savaşçılarını Ötüken ormanlarının derinliklerine girmeden önce yakalamak istemişti.
Fiyyuvv fiyyuuvvv fiyyuuvvv
Bir ok yağmuru daha geldi,
''puff'' Tuğberk koşarken bir an boynun arkasında bir sızlama hissetti. Daha ne olduğunu bile anlayamadan, ağzından bir avuç kan yağmuru çıkarken vizyonu karardı, söndü o gözlerindeki savaşma iradesi, yere yığıldı. Hepsi bir göz kırpma zamanı kadar sürdü. Boynundan giren ok diğer taraf dan çıkmıştı Koşmanın da verdiği ivme ile yığıldığında bir süre sürüklendi.
Tuğberk'in Bersit Boyunda meydan okumadığı yaşıtı kalmamıştı. Öyle ki adı Komşu Obalara yayılmış Birçok obadan yaşıtları ile kılıç oyunlarına eşsiz hüner gösterip nam salmıştı. Nice Boy beyleri kız balalarını nişanlamak Tuğberk ve Bersit Boy'u ile akrabalık peşine düştü ama Savaşa odaklı Tuğberk hepsini reddetmişti. Olgunlaştığında Göktürk devletinin sütunlarından biri olacağına kimse şüphe etmiyordu.
Fiyyuvv fiyyuuvvv fiyyuuvvvv
Fırsat vermeden bir o yağmuru daha geldi.
Göktuğ, boysan Tarkan'ın yanında koşarken sağ kulağından geçen bir okun rüzgarını hissetti. Bir an tökezledi. Düşmek üzereyken Mayda destekledi. Soluk ten rengi zayıf ve çelimsiz vücudu ile fiziksel gücü efsanelerdeki kahramanların çocukluğundan farksızdı. Daha teşekkür bile edemeden yeniden bir ok yağmuru ıslık çalarak üstlerine doğru geldi.
İnce ıslık sesi sessizliği bozdu. Sonrasında acı bir inleme. Maydanın omuzuna saplanan ok dengesini bozdu. Göktuğ, yardım etmek isterken yeni bir ıslık sesi dikkatini dağıttı. Maydayı desteklemek isterken bacağına saplanan okla elinden kayıp gitmesini hissetti. Gruptaki en küçük hedeflerden biriydi. İnce yapılı zayıf olmasına rağmen içinde bitmek bilmeyen bir enerji vardı. Ama Tengri birinin kolayca bahadır olup 33 katlı gökte özgürce yürümesine izin vermez. Gökte özgürce gezmek isteyen bahadır. Sayısız ölüm kalım savaşından sağ çıkıp tüm zorluklara göğüs gerebilmelidir. Nice doğuştan kutlu bala bu yolda başarısız oldu.
Bir an hayat durdu. Göktuğ, az önce kendi hayatını kurtaran 10 yaşındaki bir balanın daha ölüm anlarına şahit oluyordu. Bugün kaç oldu? El kadar balaların ölümünü izleyip kaçması!
Önlerinde halen koşmakta olan Gürol'un kükremesi kendine getirdi. Gürol'da kendi gibi 14 yaşına bastı. Çocukluğundan beri rekabetçi bir şekilde kendini geliştirmeye, sınırları tanımayıp her geçen zaman diliminde aşmak için gece gündüz antrenman yapıyordu. Geceleri ve gök gürültülerini izlemeyi çok seviyor en çok da o zamanlarda mızrağı ile eğitim yapardı.
Sırtında boyundan büyük bir mızrak ile koşuyordu. Kim ne ettiyse bıraktıramadı mızrağı elinden. Kaçış sırasında Boysan Tarkan'ı bezdirircesine sürekli geride kalıp oyalamak istedi yağıyı.
Boysan Tarkan, Göktuğ'u tutup çekerken Çalık Gürol'u tutup çekti arkalarına baktıklarında Ayağa yavaşça kalkmak için çabalayan Meydanın sırtına ok saplanıp yere yığılmasını gördüler. Maydanın narin ince bedeni beyaz örtüyü kızıla boyamıştı. Çok geçmeden onlarca yağının ayakları altında çiğnendi. Yağı savaşlarda hiçbir zaman merhamet göstermedi gök erlerine.
Eli kılıç tutan tutmayan kim varsa kılıçlarını kanıyla boyadılar. Birkaç yıla kadar her ay tonlarca mücevher ve gıdayı vergi olarak veren ulus bugün kanlı bir tarih yazıyordu.
Koşarken acı bir çığlık attı Gürol, her zaman daha da güçlü olmak istemişti. Efsanelerdeki bahadırlar kadar güçlü olsaydı eğer, bugün bu yağı arkalarında kanlı bir geçmiş bırakamazdı.
Fiyyuvv fiyyuuvvv fiyyuuvvvv
Bir ok yağmuru daha geldi.
''puff'' büyük bir kan yumağı tükürdü Berkit. Dağ gibi dayanıklı ve güçlüydü kendisi. Bersit Boy' unda belki de en güçlü bahadır idi ama omuzu ve baldırına isabet eden oklar uzun zamandır arkasında bir kan çizgisi bırakıyordu, artık direnci kırılma noktasına gelmişti. Bu son ok aldı canını.
Kucağında iki bala ile dağ gibi yiğit yığıldı yere...
Bir ağlama sesi kulakları tırmalamasıyla Gürol' un Yüzünü büyük bir endişe kapladı. Berkit kucağındaki iki balayı öldükten sonra bile bırakmamış korumak için bedenini etten bir zırh yaparak sarmıştı balaları. Omuzundan sırtından akan kanlar ayaz gecede hafif ince bir soğukluk tabakası sarmış olan balaları kızıla boyamış yol boyunca sessizliğini koruyan balaların kulak tırmalarcasına ağlamasına sebep olmuştu. Bir an herkes dondu.
Çalık Boysan Tarkan ile kısa bir göz temasından sonra; elindeki son oku yağının üstüne attı, boşalan sadak yaralı ve yorgun kolları ile oku ve yayı fırlattı bir köşeye. Sırtındaki biri uzun biri kısa kılıçlarını hızlıca alıp yağının üstüne doğru koşmasını bekledi. Arkasında Erki, İlker ve Ogün de takip etti. Artık kaçmanın bir anlamı kalmamıştı. Geride durup olabildiğince yağıyı oyalamak gerek' ki kalanlar daha fazla uzaklaşabilsin. Sessiz bir kabullenmeydi bu. Artık uçmağa varmadan önce yağıya kim olduklarını göstermeleri gerekmekteydi. Olanlara korkuyla bakan Bike, ailesinin son ferdi olan Umay' ı daha sıkı kavramaya başladı. Daha 13 yaşındaydı Bike kardeşi Umay ise 2 yaşında bir bala. Bırakmak istemedi. Ne kadar cesaretli olursa olsun aynı sonla yüzleşmek istemedi. Boysan Tarkan hızlı geçen saniyelerde daha hızlı çekmeye başladı Göktuğ'u Bike ve Umay takip ederken Gürol geride kaldı. Gözlerinde büyük bir endişe ve nefret ile Dişlerini o kadar çok sıkıyordu ki ağzının kenarlarından akan kana mâni olamadı.
Boysan Tarkan'ın bağırmalarına kulak asmadan adım adım Berkitin yığılmış bedenine doğru endişeli ve hızlı adımlarla yürüdü. Attığı her adımda gök sessizce kar yağdırmayı bırakıp gürlemeye başlamıştı. Atasının Emaneti idi kardeşi Soner. Bike ve Umay kardeşler ve diğer gruplarda bulunan onlarca bala gibi Soner ve Gürol da ailenin son neferleri idi. Canından çok sevdiği kardeşi kendinden 10 adım ileride yerde ağlıyor yağı ise yaklaşıyorken nasıl kaçmaya devam edebilirdi. Berkit Alp boynundan vurulduğunda balaları tutmayı bırakmamış kendi ile uçmağa varan Ercan bala ve ağlayan Soner bala ile koşmanın' da verdiği ivme ile yuvarlanmıştı yere.
Ogün ve diğer Alpler' i yağı çevrelemiş ilk atılan her Tang askeri ya bir uzuv' unu kaybediyor ya da canından oluyordu.
Tuğberk, 14 yaşında bir çocuğun sahip olamayacağı bir güç ile Berkit Alp'i hızlıca sırt üstü çevirdi. Sırt üstü çevrilen Berkit' in kolları arasında ağlayan iki balanın yüzüne kar taneleri değmeye başladı. Soner ve Ercan balaların her tarafı kan ve çamurla kaplanmışken Ercan'ın cansız bedeni ağlamayı kesmişti. Berkit ile namert düşmanın oklarının hedefi olmuştu.
Diz çöktü yere, incitmekten korkarmış gibi nazikçe kavramak istedi kardeşini. Daha 2 yaşında bala, Soner'in doğumundan şimdiye kadarki olaylar gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti.
Gök gibi mavi gözeri ile Acun'a geldi. Doğduğunda güneşi bile kıskandıran teni şimdi kızıla boyanmıştı...Gürol, Soner doğduğunda annesi Umay hatunu kaybetmişti. Bir can veren Tengri bir can almıştı. Göğü kıskandıran mavi gözleri her tarafını kaplayan kandan görünmesi zor hale gelmiş, normalde pembe olan yanakları uzun zamandır ağlamaktan ötürü mor olması gerekirken şimdi yüzü seçilemez hale gelmiş. Günlerdir düzgün beslenemediğinden zayıf düşmüştü vücudu.
Korku vardı gözlerinde. Saf korku. Kardeşini koruyamamanın verdiği korku vardı. Annesinin emanetini, babasının emanetini koruyamamanın verdiği korku ve güçsüzlük hissi sarmıştı bedenini. Değiştiremediği o kadar şey var ki.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..