Klan liderinin konağına gelince onu bekleyen bir adet öfkeli genç efendi bulunmaktaydı.
Huai Huang, ona direk bir yüzük attı ve ona "Beni takip et." Derken yürümeye başladı.
İkisi hızlıca klandan çıkmaya başladı ve açık gökyüzü şehrinin çıkışına gitmeye başladı.
Huai Shen şaşırmıştı ne oluyordu ve aniden konağa doğru tüm gücüyle koşmaya başladı. Herhangi bir hareket tekniği seçmedeği ve koşarken tüm gücünü bacaklarına gönderdiği için kelebek taşından yapılmış yol parçalanıyordu.
Yere o kadar büyük bir kuvvet uyguluyordu ki. Zemin dayanamayıp parçalanıyordu.
Kısa süre sonra konağa geldi ve arkasında tam bir yıkım yolu bıraktı. Yol nereden geçerse geçsin parçalanmıştı ve çukurlarla doluydu.
Klana gelince direkt olarak gördüğü şey ona doğrultusunda kılıç ve mızrak denizi idi.
Hemen bağırmaya başladı "Durun benim Huai Shen." Onun bağırması ile silahlı kalabalıktan biri çıktı ve "Genç efendi çok büyük bir kargaşaya neden oldunuz."dedi.
Huai Shen "Evet biliyorum hemen klan liderinin görmeliyim ve aranızdan biri Genç efendi Huangı gördü mü?"diye sordu.
O sırada bir gurup daha geldi. Bu gelenler klan lideri ve Genç efendi Huangıda içeriyordu.
Huai Tianyi gelir gelmez "Huai Shen ne oldu?"diye sordu.
Huai Shen "Konağa geldiğimde Genç efendi Huangın beni kapıda öfkeli bir şekilde belirdi ini gördüm ve bana bu yüzünü verdi."dedi parmağında ki yeşil renkli yüzüğü göstererek "Sonrada onu takip etmemi söyledi. Sonra beni açık gökyüzü şehrinin çıkışına götürmeye başladı ve bende bir terslik olduğunu sezip buraya doğru tüm gücümle koşmaya başladım." Diye anlattı.
Huai Tianyi başını sallayarak "Düşmanlarımız olmalılar."dedi bunu duyan Huai Huangın gözlerini bir öldürme niyeti doldurdu.
"Demek bu şehirde ki birkaç küçük böcek hadlerini bilmiyor o zaman onlara hadlerini bildirmeliyim."dedi.
Huai Tianyiye dönüp "Bu düşmanlar kim biliyor musun?"dedi.
Huai Tianyi "Yue klanın olmalı sadece o ibneler işimize karışacak kadar cesur ama elimizde kanıt yok onlara sebepsiz yere saldıramayız."dedi.
Huai Huang ise "Biz Huai klanıyız. Saldırmak için sebepmiistiyorsun al sana sebep: kalanından birine saldırdılar ve bu yüzük kanıtı." Dedi sertçe sonra "klanda başka xiantian var mı?"diye sordu.
Huai Tianyi "Eski klan lideri var ama çok acil durumlar dışında dışarı çıkmayacağı bir kapalı kapılar eğitimine girdi."dedi.
Huai Huang "Bundan acil durum mu var? Çağır onu hemen buraya gelsin." Dedi.
Sonra Huai Shene elini uzatıp "Ver bakalım şu yüzük neymiş" dedi. Huai Shen hemen yüzüğü çıkardı ve Huai Huanga uzattı.
Huai Huang yüzüğü aldı ve elinden şeytani siyah renkli bir Qi çıktı ve hemen yüzükteki büyüyü bozdu. Büyü bozulunca yeşil yüzük karardı ve simsiyah ölüm havası yayan kara bir halaya dönüştü.
Huai Tianyi "Bu!!!" Dedi şaşkınlık içerisinde. Huai Huang, Huai Tianyiye dönüp "Ne olduğunu biliyor musun?" Dedi.
Huai Tianyi "Evet bu siyah halkası birkaç yıl önce bir açık arttırmada Yue ailesi satın almıştı ve yüzüğü takan her kim olursa olsun ölmeye başlamış." Dedi öfkeyle. "Bu Yue klanı ikinci bir xiantian uzmanı çıkardığından beri kibirli olmaya başlıyor" dedi.
Huai Huang "Bakalım üç xiantian uzmanına karşı ne yapabilecekler?" Dedi. "Nerede kaldı bu eski klan lideri?"
"Buradayım genç efendi." Aniden yabancı bir ses belirtmişti ve beyaz cübbeli yaşlı bir adam gurubun yanında belirtmişti. Kimse yaşlı adamın ne zaman geldiğini fark etmemişti.
Huai Huang "Elder görünüşe göre Yue klanı o kadar kibirlenmiş ki bizim ana klanın bir üyesi olacak birine saldırmaya yüz buluyor. Bugün gidip onları yok edeceğiz."dedi. Yue klanını yok edeceğine yüzde yüz emin gibiydi.
Yaşlı adam "Genç efendi ne yazık ki bunu yapamazsınız."dedi. "Nedenmiş?" Dedi Huai Huang
"Çünkü Yue klanı fenghua tarikatına katıldı."dedi yaşlı adam.
Huai Huang "Fenghua tarikatı!" Derken sanki zehir tükürüyordu. Fenghua tarikatı Huai klanının işlerine karışabilecek büyüklükte bir oluşumdu. Normalde insanlar yüz bulmasın diye Yue klanını yok ederdi ama şimdi sadece sessizce oturmak zorundaydı.
Çünkü emindi ki şimdi Yue klanında onları bekleyen uzmanlar ordusu vardı. Bu fenghua tarikatının birkaç yıldır Huai klanının karşı kullandığı taktikti.
Buradan ayrıldıktan sonra arkalarında iz bırakmadan kaybolacaklar ve böylece sonradan gelen uzmanların birşey yapmasını engelleyecektiler.
Bu yüzden birşey yapma şansı yoktu.
"Huai Shen hazırlan gidiyoruz."dedi. Elindeki yüzüğü ise Huai Shene arkasını dönmeden attı.
"Al bu senin ganimetin. Madem takınca anında ölmedin devamında da birşey olmaz."
Kısa bir süre sonra Huai Shen ve Huai Huang klandan sesiz bir şekilde çıktı. Huai Haifu onlarla gelmedi çünkü onları sadece yavaşlatacağknı söyledi ama Huai Shene kemik bir kolye verdi. Bu kolyeyi eski bir tapınağın aldığını söyledi.
Huai Shen ve Huai Huang kısa bir süre sonra ufukta kaybolduğunda Huai Tianyi, Huai Haifu ve genç bir adam klan lordunun konağının önünde toplandı.
Huai Shen burada olsaydı 'Huai Huangın' bu genç olduğunu fark ederdi.
Bir süre birbirine baktıktan sonra Huai Tianyi "Elimizden gelen herşeyi yaptık" dedi. "Artık gerisi onun elinde dedi gizemli genç.
Sonra konak yanmaya başladı ve bu gencin yüzü erimeye başladı ve yüzü Huai Ruinin kine dönüştü.
O sırada konağın duvarındaki resimlerden biri eridi ve 4 kişinin portresine dönüştü. Bu dört kişi bir birinin omuzuna kollarını atmışlardı.
Şaşırtıcı bir şekilde bu 4 kişi Huai Shen, Huai Tianyi, Huai Rui ve Huai Haifuydu. Ardından alevler içinde tüm konak toza dönüştü ve geride sadece küller kaldı. Artık konağın içindeki 3 kişiden en ufak bir iz bile yoktu.
Bu sırada Huai Shen ve Huai Huang aşık gökyüzü şehrinden çıkmış ve büyük bir çayırlık alana gelmişlerdi. Bu çayırlık alan gözün alabildiğince uzanıyordu.
Ara sıra uzaklarda koşturan vahşi hayvanlar görülebiliyordu. Huai Shen ve Huai Huang mola vermeden önce uzun süre devam ettiler sadece hava kararmadan önce durdular.
O zaman da hemen bir çadır kurdular ve ateş yakmak için Huai Huangın depolama yüzüğünden bir kaç parça odun çıkardılar.
Sonra da ateşin etrafında toplanıp oturdular. Huai Huang bu sırada Huai Shene Qi yi nasıl kontrol edileceğini anlatmaya başladı.
"Huai Shen, her ne kadar kan arıtma aleminin zirvesinde olsada Qiyi kontrol etmeyi bilmiyorsun ve bu senin Qi oluşturması aleminde ki birine bile yenilmene sebep olur. Bak olur diyorum çünkü kazanmanın imkanı yok.
En azından bu halinle.
Bu yüzden sana önce Qiyi nasıl kontrol edeceğini anlatacağım ama merak etme basit birşey bir iki güne öğrenirsin.
Şimdi Qiyi kontrol etmeden önce onu hissetmelisin. Önce otur ve içinde hareket eden ve sana enerji veren birşey hissetmeye çalış. Bu kısım en kolayı olduğu için birkaç dakikada yapmalısın.
Sonrada o hissettiğin duygunun kaynağını, ardından da miktarını hissetmeye çalış. Ben gece yarısına kadar nöbettutacağım o zamana kadar çalış sonra uyuruz ve yarın yola devam ederiz."
Dedikten sonra Huai Sheni yanlız bıraktı ve karanlığın içinde kayboldu. Huai şhen ise vakit kaybetmeden birkaç parça kuru et ağzına attıktan sonra hemen oturdu ve gözlerini kapatıp içinde ki Qiyi hissetmeye çalıştı. Kısa sürede Qiyi hissetti.
Sanki damarlarından akan sıvı alevmiş gibi sıcaklık yayıyordu ve gitikçe güçlendiğini hissedebiliyordu.
Ama duraklamayıp kaynağını aramaya başladı.
Birkaç dakika geçti ve hala birşey hissedememişti.
Birkaç saat geçti ve hala birşey yoktu.
En sonunda tam 4 saat sonra höğüsünden hafif bir his yükseldi ama kayboldu. Huai Shen buna sevindim ve tam daha fazla çalışacaktı ki bir el omuzuna dokundu.
Huai huangdı ona "hadi gidip uyuyalım yarın gidecek çok yolumuz var."dedi.
Huai Shende kafası ile onayladı ve beraber çadıra girdiler. Birkaç dakika sonraysa uyumuşlardı.
(Yn: Arkadaşlar telefondan yazdığım için yazım hataları olabilir ve ayrıca siteye telefondan bölüm atmak zor olduğu için haftada bir kere toplu olarak yazdığım bölümleri atacağım. Bölüm sayısı telefonda çok fazla olursa erken bile atabilirim.)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..