43.Bölüm: Doğru Yolun Saldırısı (2)

avatar
664 1

Göksel İblis Tekniği - 43.Bölüm: Doğru Yolun Saldırısı (2)


Huai Shen ve gurup yokuşu indikten sonra birden etraflarında birkaç kişi belirdi.

Huai Shen bakınca bunların hepsinin doğru yol kıyafeti giydiğini ve iki kişinin binek hayvan üzerinde onlara doğru baktığını gördü.

Bu iki kişiden biri bir ara binerken diğeri ağaçtan yapılmış gibi görünen bir kurda biniyordu. Huai Shen bunun ilk başta bir kukla olması gerektiğini düşündü çünkü bu 'şey' ağaçtan yapılmış gibi görünüyordu ve gözleri boştu ama daha sonra bu şeyde yaşam belirtileri olarak nefes alıp verme ve birkaç istemsiz hareket gördü.

Daha sonra bu ne olduğu bilinmeyen şeye ve ona oturan adama karşı dikkatli olmayı kendine hatırlatarak baltasını çıkardı ve iki tarafta tepki vermeden en yakındaki bir adama doğru koşmaya başladı.

Kendi kadar büyük olan  baltayı, kılıç tutan adamın göğsüne doğru salladı. Balta havayı yararak kılıç tutan adama çarptı.

Adam hazırlıksız yakalanmıştı ve baltanın kendisine çarpmasıyla ortadan ikiye bölünmüştü.

Huai Shen daha sonra Xi Lanın gösterdiği dağa gitmeden önce bağırdı.

"KOŞ!"

Ardından tüm gücü ile koşmaya başladı. Her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki kimse tepki verememişti. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar olmuştu.

Daha sonra ilk tepki veren kişi Xi Landı. O da tüm gücü ile koşmaya başlamış ve bir gizli sanat kullanarak kendini kan rengine boyamış ve gözlerden kısa süre sonra kaybolmuştu.

Daha sonra korumalardı tepki vermiş ve kovalamaya başlamıştı ama içlerinden birkaçı geç kalmış ve Elder Shui tarafından parçalanmıştı.

Kaçabilenler ise çil yavrusu gibi ormana dağılmıştı. Elder Shui etrafında ki öğrencilere baktı ve kaşlarını çalıp bağırdı:

"Ne bekliyorsunuz!? Kovalayan!  İlk başta koşmaya başlatan piçi ve o kadını canlı yakalamaya çalışın!"

Daha sonra kendisi Huai Shenin gittiği yöne doğru gitmeye başladı. O kadar hızlıydı ki doğru yoldan gelen diğerleri hiçbiriyle görmemişti.

Daha sonra çağırıcı kulesinden gelen adam yanında ki boş ata baktı ve ahşap kurda daha sıkı tutunarak Xi Lanın olduğu yöne gitmeye başaldı.

Bu sırada Huai Shen önünde ne var ne yok parçalıyordu. Bunun sebebi ise bilerek iz bırakmaktı daha sonra aniden iz bırakmayı bırakacak ve daha yumuşak hareket edecekti.

Bu arkasından gelen kişilerin kafasını karıştıracak ve Huai Shene izini kısa süreliğine kapattıracak zamanı kazandıracaktı.

Huai Shen hareket ederken aniden yavaşladı ama artık bıraktığı izler çok azdı. Daha fazla kuru toprağa basmaya çalışıyor, ağaç dallarını ve çalıları kırmamaya çalışıyordu çimenleri ize sadece zora düşünce parmak uçlarına ile eziyordu.   Dikkatlice bakmayan biri fark edemezdi.

Huai Shen kendinden emin ama iz bırakmadan ilerlemeye devam etti. Kendisinin oldukça başarılı bir şekilde hareket ettiğini düşündü ta ki o sesi duyana kadar.

"Buldum seni velet!"

Arkasına dönüp bakınca ilk başta gördüğü at sırtında onlara bakan adamın peşinden geldiğini gördü. Hemen tüm gücü ile koşmaya başladı ve artık iz bırakmayı düşünmedi.

Bunu görünce Huai Sheni kovalayan Elder Shui de hızlandı ve Huai Shen ile bir kovalamacaya girdi.

Elder Shui kovalıyor Huai Shen ise kaçıyordu.

İkisi bilmeden bir kaç kilometre gitmiş ve Xi Lanın gösterdiği dağa ulaşmıştı ama Huai Shen bunu fark etmesine rağmen durmadı ve ilerlemeye devam etti.

Huai Shen durursa diğerlerini kovalayan doğru yol insanlarının yetişeceğinden şüpheliydi.

Huai Shen bir maç yüz metre daha gittikten sonra yine Elder Shuinin görüş açısından çıktı ve bir ağacın arkasına saklandı.

Elder Shui Huai Shenin kaybolmasına fazla dikkat göstermedi ve kendinden emin bir şekilde kovalamaya devam etti.

Ama tam Huai Shenin saklandığı ağacın yanından geçerken bir başta kafasına doğru savuruldu. Hızlı tepki gösterdi ve kendini hemen geri çekti.

Bunun ardından kendi depolama yüzüğünden bir mızrak çıkardı ve xiantian alemi aurasını dışarı saldı.

Huai Shen bu aurayı hissedince üstüne bir dağın çöktüğünü hissetti. Elder Shui xiantian aleminin başlangıcındaydı ama hala çok güçlüydü.

Huai Shen korumalar ile geçirdiği süre boyunca kendine bir miktar öz güven toplamıştı. Bu onun meridyen açılışı uzmanlarını zahmetsizce kesmesine sebep olmuştu ama bu sadece meridyen açılışının orta kısımlarına kadar geçerliydi.

Huai Shen karşısında bir xiantian alemi uzman görünce güveni hafifçe kırılmıştı.

Bunu gören Elder Shui ise kendinden emin bir şekilde yakalamadan önce bu çocuğu ölümüne ezecekti öyle ki çocuğun kalp şeytanın olacak ve bir daha yetişim yapamamasına sebep olacaktı.

Elder Shui içinde bulundukları durum hakkında netti. Karşısındaki çocuk on iki yaş civarındaydı ama hem benzersin yüzü hemde meridyen açılışı aşamasında olan yetişimi Elder Shuinin çocuğa karşı dikkatli olmasına sebep olmuştu.

Ama şimdi bu çocuğun yetişim yapmasını engellerse kesinlikle doğru yoldan büyük fayda sağlardı.

Elder Shui kararını verdikten sonra çocuğa karşı 'savaşmaya' başladı. Çocuğu tamamıyla eziyor ve aşşağılayıcı sözler ediyordu. Ara sırada çocuğun kaçmaması için açıklar bırakıyor ama daha sonra bu açıklara gelen saldırıları alaycı bir şekilde atlatıyordu.

Huai Shen ise artık kaçmak için hareket ediyordu ama Elder Shui hemen önünde beliriyor ve bir tekmeyle yada yumrukla Huai Sheni geri itiyordu.

Huai Shen artık tüm umudunu kaybetmişsin aniden içinden... hayır kanından gelen bir öfke hissetti. Bu öfke Huai Shenin çıldırasıya sebep oldu ve Huai Shenin sanki uzak cehennemden gelen bir iblisin sesymiş gibi görünen bir sesle konuşmasına sebep oldu.

"Fani! Bu tanrısal varlığın karşısında nasıl bu kadar kibirli olmaya cürret edersin! Kendi gözlerini oy ve ye! Bende bu yaptığın saygısızlığın cezasını acısız bir şekilde vereyim!"

Elder Shui aniden değişen durum karşısında önce korkmuş hatta altına yapmıştı ve neredeyse elleri ile kendi gözlerini oyuyordu ama daha sonra kendie gelip önünde duran çocuğa baktı.

Bakışlarında artık alaycı lıkır yoktu bakışlarında olan şey nefret, öfke ve korkuydu.

Çocuğun yetişim seviyesi artmamıştı. Aurası da güçlenmemişti sadece sonsuz bir öldürme isteği ve delilikle dolmuştu.

Elder Shui hemen kendi aurasını etrafında yoğunlaştırdı çünkü Huai Shenin aurasından etkilenip delireceğim düşünüyordu.

Ama aurasını yoğunlaştırmasına rağmen üzerindeki baskı kalkmamıştı. Sadece deliliğin etkisinden kurtulmuş ve öldürme arzusunun etkisi altına girmişti.

Bu olduğunda ise etrafının bir kan denizine döndüğünü görmüştü. Etrafına bakınca her türlü garip ve tuhaf varlığın derileri yüzülüp kan denizi üzerindeki çarmıhlara asıldıklarını görmüştü.

Bu derisi yüzümüz canlılar bir kan fıskiye gibi davranıp etraflarında kan sıçratırken altlarında bulunan şeytanlar, Elder Shui öyle olduğunu düşünüyordu, onlara işkence ediyordu.

Elder Shui antik bir iblisin kazara kızdırdığını ve bu yüzden cehenneme çekildiğini düşünüyordu.

Ama Elder Shui kendini zorla da olsa bu halisinasyondan kurtardı ve kendisine gelen kan kırmızı arayla sarılmış bir çocuk gördü.

Çocuk etrafında ki bitkilerin solmasın sebep olan şeytani bir aurayla sarılmıştı. Elinde kendisi kadar büyük bir balta verdi ve baltanın mor bıçağı kızıl siyah alevler ve kapkara bir duman saçıyordu.

Elder Shui ne yapacağını şaşırmıştı ama daha sonra çocuktan hissettiği baskı artmaya devam ettikçe savaşmaktan başka seçeneğinin olmadığını anladı ve Huai Shen ile ölümüne savaşma kararı aldı. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr