50.Bölüm: xxx

avatar
426 1

Göksel İblis Tekniği - 50.Bölüm: xxx


Komutan Olmak (2)



Huai Shen son bir defa daha odanın içindeki yüksek rütbeli insanlara baktıktan sonra eline bir parşömen aldı ve onun içindekileri sesli bir şekilde herkese okumaya başladı.  


"Şehir içinde 500 bin kıdemli ve 200 binde acemi askerimiz var. Kıdemli askerlerin her biri houtianın 5. aşamasındayken acemi askerler en az houtianın 3. aşamasında. 


Şehirde ise bize yardımı bulunabilecek sivillerin sayısı yaklaşık 500 bin. Bu bir 500 bin kişinin daha savaşabileceğini gösteriyor ama karşı taraf 5 milyon kişiden fazla. 


Bizim buradaki asıl sorunumuz ise sadece bir sura ve 1.2 milyon askerle bu şehri tutamayacak olmamız.


Bu konuda birinin kaçmak ve teslim olmak dışında düşünceleri var mı?"


Huai Shen konuşmasını bitirdikten sonra ortamda kısa süreliğine bir sessizlik oldu. Ardından içlerinden biri tereddütle konuştu. 


"Efendim ben bu konuda vur kaç taktiğinden başka bir şans görmüyorum ama o taktik içinde yeterli alan ve avantaja sahip değiliz.


Bence yapabileceğimiz tek şey surlarda kalıp elimizden geldiği kadar dayanmak ve son bir saldırı ile ordularının büyük bir kısmını yok etmek."dedi. 


Huai Shen buna kafasını salladıktan sonra diğerlerine bakıp "Başka fikri olan var mı?"dedi. 


Odada bulunan diğer insanlarda ilk kişiden örnek alarak konuşmak için cesarette bulundu. 


"Bende kıdemli Fu ya katılıyorum vur kaç taktiğinden başka orduyu yenmek için bir seçeneğimiz yok!" 


"Aynen, bende katılıyorum!"


"Evet kıdemli Fu haklı!" 


"...."


Odada bir süre daha gürültü olduktan sonra Huai Shen elini kaldırdı ve konuşan insanların sesizleşmesi için bir süre bekledi. 


Ardından "Evet hepiniz haklısınız bu orduyu yenmek için başka bir seçeneğimiz yok!"dedi ve bir süre etrafında sessizce ona bakan insanlara baktı daha sonra konuşmasına devam etti. 


"Ama yenmemize de gerekte yok!" 


Huai Shen bu sözleri söyleyince birkaç kişinin gözleri parıldamaya ve Huai Shene beklenti ile bakmaya başlamışlardı. 


Huai Shen ise bu insanların beklentilerini kırmayarak konuşmasının devamı ile fikirlerini doğruladı.  


"Bizim yapmamız gereken şey sadece bu insanları korkutmak! Ama öyle basit bir şekilde korkutmak bir işimize yaramaz. 


Bu hissedecekleri korku onların ellerini ve ayaklarını dolaştırmalı. Gözlerini kapayınca akıllarına gelmeli. 


O kadar korkmalılar ki savaşacak cesaretleri olmamalı. Yoksa bizim sonumuz sadece acı bir ölüm olur."


Huai Shenin sözleri ile odanın içindeki insanların kafası hemen çeşitli işkence ve öldürme teknikleri ile doldu ve ardından odadaki insanlardan biri bir adım öne çıktı ve Huai Shenin önünde eğilerek konuşmak için izin istediğini belirtti. 


Huai Shen adama bir bakınca adamın kafasında saç kalmadığını ve bir cesetmiş gibi solgun göründüğünü keşfetti. Adamın yeşil gözleri ise bakan kişide bir iğrenme hissettiriyordu. 


Huai Shen adama konuşmak için izin verdiğinde adam sanki uzun bir süre konuşmamış gibi çıkan korkutucu bir sesle konuşmaya başladı. 


"Efendi Huai, öncelik olarak kendimi tanıtayım: ben şeytan ruhu tarikatının üçüncü elderi Feng Fu. Tarikarımızın uzmanlık alanı ise ruhlardır.   


İzniniz olursa bir formasyon ile burayı bir hayalet şehre çevirebilirim böylece biz yaşayabiliriz."


Huai Shen adama bir defa daha baktı ve kısa süre adamın fikrini değerlendirdiklerini sonra neye ihtiyacı olduğunu sormaya karar verdi. 


Ayrıca fark etti ki bu adam ilk konuşan kişiydi daha önce sesinin bu kadar garip olduğunu fark etmemişti çünkü aklı başka yerlerdeydi. 


"Elder Fu, lütfen bize neye ihtiyacınız olduğunu ve bu formasyonun hazırlanması için ne kadar süreye ihtiyacınız olduğunu bizimle paylaşır mısınız?" 


Huai Shenin sorusu ile Feng Fu kötücül bir şekilde gülümsemişti.


"Biraz güçsüz olacak olsada şehrin içindeki her bir canlıyı katletmek ve biraz da değerli materyalle formasyonu bir güne hazırlayabilirim."


Huai Shen ise buna karşılık kafasını iki yana salladı ve "Bu işimize yaramaz."dedi. 


Feng Fu bu sözler üzerine kaşlarını çatmış ve yüzü kararmıştı. Bunun ardından Huai Shene yüzünde alaycı ve küçümseyen bir ifade ile bakarak konuştu. 


"Efendim fazla yumuşak davranmıyor musunuz? Bu insanlar o kadar da değerli değil hatta bizim elimizden ölmek onlar için bir gurur olmalı."


Huai Shen ise adama mala bakarmış gibi baktı ve soğuk bir tonla sordu. 


"Elder Fu karşı taraf kendilerine ne diyor?"


Feng Fu Huai Shene kendinden emin ve biraz da aptala bakarmış gibi baktı ve "Doğru yol!"dedi. 


Huai Shen adama dahada aşağılayarak baktı ve "Peki bize ne deniyor?"diye sormaya devam etti. 


Feng Fu artık işin içinde bir bit yeniği olduğunu anlamıştı ama umursamadı ve aynı tonda cevaplamaya devam etti. 


"Şeytani yol deniyor! Efendim sanırım aşırı stres yapmanız sizin kafanızı karıştırmış daha ne olduğumuzu bilmiyorsunuz."


Huai Shen adama artık gizlemeye çalışmadığı bir şekilde alaycı bir gülümseme ile bakıyordu. 


"Peki bana söyler misin... SENCE BU AMINA KOYDUĞUMUN HERİFLERİ BİZİM RUHLARI KULLANACAĞIMIZI DÜŞÜNMEDİ Mİ?"


Huai Shen konuşmanın sonuna doğru artık kendini tutamamıştı içindeki tüm öfkeyi ortaya dökmüştü. 


Huai Shen bunları söyleyince ise Feng Fu aşşağılandığını hissetmişti ama haksız olduğunu da biliyordu fakat bunu kabul etmeyecekti çünkü kabul ederse herkesin içinde yüzünü kaybedecekti. 


Tam Huai Shene kin tutacakken şehir lordu konuştu ve ortamda ki baskıyı kaldırdı. 


"Efendi Huai, Elder Funun kabahatimi mazur görün kendisi daha önce doğru yolun bize karşı aldığı önlemleri düşünmemiş olabilir. Bırakın ona sizin yerinize durumu açıklayayım."


Konuşmasını bitirince Huai Shene doğru bakmaya başladı. Huai Shen kafasını salladı ve başıyla şehirlerden onayladı. 


Şehir lordu da bu konuşmanın başlangıcından beri yavaşça köşeye itildiğini düşündüğünden dolayı bu tartışmaya katılmak zorunda hissetti. 


"Elder Fu, muhtemelen doğru yol her türlü yıldırım kullanıcısı ve Yıldırım hazinesi getirmiştir bizim tüm savaş gücümüzü ruhlara yatırmamız ise doğru yolun önüne kendimizi gümüş tepside sunmak olacaktır. Bu yüzden dediğiniz formasyonu kuramayız."


Şehir lordunun sözleri ile Elder Fu omuzundan bir yük kalktığını hissetti ve şehir lordu ile Huai Shenin önünde edildikten sonra geri dönmeye karar verdi. 


O kalabalığın arasına girerken Huai Shenin sesi onu durdurmuştu. 

"Elder Fu, şehir lordu haklıydı tüm gücümüzü ruhlara yatırmak bizim sonumuz olur ama bu formasyon yinede kullanıbilir."


Feng Fu bu sözler üzerine kafası karışmışken bir şekilde Huai Shene baktı ve açıklamasını beklemeye başladı. 


Huai Shen Elder Fu ya baktı ve konuşmasına devam etti. 

"Elder Fu bu formasyonu bir şeytani silah gibi kullanabilir miyiz? Yani savaş sırasında ölen kişilerin ruhunu alıp kendimiz için kullanabilir miyiz?"


Feng Fu bu sözler üzerine gözleri parıldadı ve bir süre düşündükten sonra yanıtladı. 


"Bu formasyon yapamaz ama biraz üzerinde çalışırsam istediğiniz gibi bir formasyonu yapabileceğime inanıyorum."


Huai Shen bu cevaba gülümsedi ve "O zaman sizi zahmete sokacağım."dedi ve diğer kişilere de bakıp "Bu sırada içinizden kim savaş sırasında ölen kişilerin kanı ile kendi askerlerimizi güçlendirebileceğimizi yada en azından iyileştirip dayanıklılıklarını yenilememizi sağlamanın bir yöntemini biliyor?"diye devam etti. 


Bu sözlerden sonra iki kan rengi cüppe giyen kişi ileri çıktı ve biri "Efendim biz bir gizli teknik biliyoruz ama bu teknik bizim savaş gücümüzü kısa süreliğine düşürecek ve toparlanmak için vaktimiz olmayacak."dedi. 


Huai Shen bu kişilere baktı ve "Peki bu tekniği askerlerin zırhına işleyebilir misiniz? Böylece savaş gücünüz düşmez."dedi. 


İlk konuşan kişi başını iki yana salladı ve olumsuz anlamında yanıtladı. 


Huai Shen bu duruma üzülmüştü ama her istediğinin olamayacağını bilerek kendini avuttu ve ikiliye:


"Peki o zaman sizi yoracağım. Size savaş sırasında kendinizi toparlanmanız için gerekli kaynağı sağlayacağım ve ben işaret ettiğimde siz bu tekniği kullanırsınız ardından hemen kendinizi toparlamaya başlarsınız."dedi. 


Ardından Haritanın başına geçti ve dış suru gösterdikten sonra bir süre daha odada ki kişilerle ne yapacaklarını tartıştı ve ardından kendi gücünü arttırmak için yeni bir konağa çekildi.  


Huai Shen oradan ayrılınca ise odanın içindeki insanlar. Şehir lorduna bakmaya başladı. 


Feng Fu şehir lorduna  "Efendim sizce o gerçekten Huai klanından bizim için mi gönderildi."diye sordu.


Şehir lordu kafasını iki yana salladı ve "Kesinlikle hayır! Huai klanı bizzat geri çekilmemiz için emir verdi ama şimdi çocuğu dinlemek dışında bir seçeneğimiz yok. Sonuçta çocuğun yaptığı plana bakarak çocuğun basit biri olmadığını anlayabiliyoruz. 


Muhtemelen buradan o Huai Huang ile birlikte ayrılacaktı ama daha sonra işler ters gitti ve Huai Huang onu geride bırakmaya çalıştı. O da formasyonu yok etti ve kaçış için seçeneği kalmadı. 


Ve şehri kurtarıp hem hayatta kalmak hemde büyük bir başarı elde etmek istedi. Böylece formasyonu yok etmesi ve Huai Huang ile yaşadığı sorun unutulacaktı."


Şehir lordu bunu söyleyince gurubun arasından iki yaşlı ayağa kalktı ve çıkışa doğru yürürken içlerinden biri yaşlı konuşmaya başladı. 


"Sonuç ne olursa olsun şimdilik çocuğun dediği planı yapmak ve hayatta kalmaya çalışmak dışında yapacağımız bir şey yok."


Diğer yaşlı da kafasıyla onayladı ve "Yaşlı Lei haklı! Şimdilik çocuğun dediklerini yapın. Biz şimdilik durumlarımızı ayarlamak için inzivaya çekileceğiz. Doğru yolun alan genişleme uzmanları harekete geçene kadar da ortaya çıkmayacağız."dedi ve ikisi de odadan çıkıp inzivaya çekilmek için surdaki kendi odalarına girdi. 


Bu iki yaşlı kan kızılı şehrinde bulunan ve şeytani yola ait 3 Alan genişleme alemi uzmandan ikisiydi! Diğer alan genişleme uzmanı ise tabiki de şehir lorduydu! 


Bu üç kişi kan kızılı şehrini domine eden üç canavardı. Her biri bir birinden tehlikeli ve kurnaz yaşlı tilkilerdi. En genci olan şehir lordu bile çoktan 300 yaşını geçmiş ve gücü tahmin edilemez bir aşamaya gelmişti. 


Diğer insanlarda kafalarını salladı ve Huai Shenin verdiği görevleri yapmaya başlamak için ayrıldılar. 


Herkes gittikten sonra odada sadece şehir lordu kalmıştı. Oda bir süre sessizliğe boğuldu. Şehir lordu bu sırada önündeki masada duran şehir haritasına bakıyor üzerinde ki çizikleri inceleyerek Huai shenin planında ki açıkları arıyor ve bu açıkları kapatmak için kafa yoruyordu. 


Şehir lordu ve diğer iki yaşlı aslında kendilerini bu kadar yormak zorunda değildi ama Her biri alan genişleme aşamasında sıkışmıştı ve daha yüksek aşamalara ulaşmak için belirli kaynaklara ihtiyaç duyuyordu ve bu durum onlar için gerekli fırsatı sağlamıştı. 


Eğer Huai Shenin planı işe yararsa hem bir şehri korumanın başarısı hemde doğru yola verilen zarar onlara büyük bir başarı olarak geri dönecekti. 


Şehir lordu bir süre daha orda kaldıktan sonra o da, odadan ayrılıp planda gördüğü açıkları halletmek için inisiyatif aldı. 


Bu sırada ise Huai Shen bir avluda oturmuş ve önünde ki iki şişeye bakıyordu. Bunlardan biri meridyen açıklığının zirvesinde diğeri ise xiantiana ait kan özü içeriyordu. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44373 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr