Çevirmen: Wkeey
Yi Chen telefonu elinden bıraktı, kapıyı açtı ve odaya girdi. Yabancı bir ticaret şirketinden Şef Li, Yi Chen'in içeriye girdiğini gördü ve kutlama yapma önerisinde bulundu:'' Avukat He, nereye kayboldunuz? Şöyle gelin, sizi tekrar alkışlamak istiyorum. Bugunki iş fevkaladenin fevkindeydi.''
Yi Chen nazikçe gülümsedi, bardağını kaldırdı ve son damlasına kadar içti.
Sadece bir düzine yalakalığın ve pohpohlamanın dışında bir saatten fazla süren yemekte çok fazla konuşulmadı. Şef Li:'' Yi Chen, neredeyse yemeğimiz bitmek üzere, mekanı değiştirelim mi?''
Gruptaki herkes bu cümlenin ne anlama geldiğini sezgiledi ve bilindik bir kahkaha silsilesi duyuldu.
Hiçbir şey bilmesen bile, bu sözün ne anlama geldiğini A'dan Z'ye her çeşit insan anlayabilirdi. Yi Chen:'' Şef Li, en iyisi siz geceye devam edin ve eğlenmenize bakın, ben otele geri döneceğim.''
Şef Li bu tutum karşısında bozulmuş gibi göründü:'' Avukat He, bize karşı samimi, dostane yanınızı sergilemekten çekiniyor gibisiniz.''
Yi Chen emanet bir gülümsemeyle:'' Evimdeki karım, gerçekten yularımı sıkı sıkıya tutuyor. Daha az önce beni kontrol etmek için aradı. Bakarsınız oteli arar ve beni sorar bu yüzden korkuyorum. Mazallah eve gittiğimde ne huzur ne de barış yüzü görürüm.''
Grupta ekseriyeti oluşturan bir kısım erkeği, aynı dertten muzdarip oldukları anlamına gelecek türden bir kıpırdanma ve sıkıntı hali bastı. Ardından Şef Li:'' Eğer Yi Chen,bu kadar direniş gösteriyorsa, daha fazla zorlayamayız. Xiao Yang sizi bırakır.''
Şoför Xiao Yang Yi Chen'i bırakmak maksadıyla yerinden kalktı. Yi Chen aynı nezaketle:'' Yok, otelim yakınlarda. Yürüyerek gitmek, aynı anda gecenin keyfini çıkarmak istiyorum.''
Aslında Yi Chen için yolu çekmek bu kadar basit değildi. O yüzden otele gitmek istemedi. Döndü ve farkli bir güzergaha doğru yürümeye başladı.
Guangzhou baş döndürücü bir şehir, insanı kısa sürede sersemletebilir ve kolayca yolunu kaybettirebilirdi. Yi Chen aheste aheste şehir meydanından volta attı, Genç, yaşlı çiftler, çocuklar bu büyük ve telaşlı şehrin dinlendirici, terapik etkisinin tadını çıkarıyordu
Birden patlayan flaş ışığı Yi Chen'in dikkatini çekti yüzünü döndü ve birilerinin fotoğraf çektiğini gördü. İki kız öğrenci ya da muhtemelen turistlerdi. Hatıra olsun diye şehir meydanında fotoğraf kareleri biriktiriyorlardı.
Farkında varmadan onunla ilk karşılaştığı günü hatırladı. Kızın bir tanesi kamerasını ona doğru döndürmüş ve kareye onu da alacak şekilde deklanşöre basıyordu, flaş artarda patlıyordu.
Normal koşullarda, bir insan izinsiz şekilde fotoğrafının çekilmesini hoş karşılamaz, kaşlarını çatmak,ters ters bakmak dışında herhangi bir tepki göstermedi.
Başlarda bu tehditkar bakışkardan dolayı kız, kendisini biraz suçlu hissetti, ancak birden aşırı ahlakçı, bencil kesildi:'' Hey manzara fotoğrafları çekiyorum, neden bir anda ortaya çıkıyorsun?''
Biraz sinirlenmişti, sonra ne söylediğini işittikten sonra, gülse mi yoksa haddini mi bildirse bu ayrımda kaldı. Ardından önemsemeyerek oradan ayrılmak üzere hareketlendi. Bu vaziyetin devam edeceğini düşünmemişti bir soru soruldu şahsına:'' Hey, neden gidiyorsun?''
Bu tarz durumlarda, etkin bir karşı atak sergileyemezsen, Hukuk Fakültesinde okuyan gözde, nitelikli bir öğrenci olma hayali, hep hayal olarak kalır.: '' Manzara fotoğrafları çekmek istemiyor muydun? İşte manzarayı sana bırakıyorum.''
Yüzü biraz kızarmıştı. Kısa bir sessizliğin ardından, mırıldadı:'' Tamam, kabul ediyorum, gizlice senin fotoğrafını çekiyordum.''
Bu itiraftan sonra, artık beraat etmişti. Yi Chen adımlarını hızlandırdı fakat o da onunla beraber aynı tempoya adımlarını sabitledi. Bir süre yürüdükten sonra, Yi Chen döndü ve: '' Neden beni takip ediyorsun?''
Masum ve çocuksu bir mizac ile: '' Hala bana ismini ve fakülteni söylemedin.''
''Söylemek zorunda mıyım?''
'' Söylemezsen fotoğraflardan sana nasıl verebilirim?''
''Gerek yok.''
''Eh.'' Başını salladı ve çok ta fifi moduna girdi:'' O zaman, başından atmaya çalıştığını kabul etmem gerekiyor. Fotoğrafları çıkardığımda etrafta yine seni ararım.''
Bu ısrara tahammülü kalmamıştı:'' Neredeysen orada öylece kal.''
''Neden? Seni bulamamamdan mı korkuyorsun?'' Kendine olan güvenini tasfir eden bir bakış attı:'' Üniversitede binlerce öğrenci varken, bendeki bu tutku varken, ve her şeyin bir yolu,yöntemi varken; tek tek, bir bir herkese sorarım ve nihayetinde seni bulurum.''
Utanmış, mahçubiyet kaplamış yüz ifadesini ulu orta üniversitenin içinde tekrardan servis etmek istemiyordu, sinirlendi ve dişlerini sıkaraktan:'' Uluslararası Hukuk, 2. sınıf.'' Bu cevabı verdikten sonra, döndü ve uzaklaştı. Uzunca mesafe yürüdükten sonra bile, arkadan onun kıkırtısını duyabiliyordu.
İki gün sonra gerçekten onu bulabilmişti. Sanki bir hazine takdim ediyormuş gibi fotoğrafları çıkardı. Fotoğrafta, batan güneşin altında, derin düşüncelere dalmış görünüyordu.:'' Görüyor musun, görüyor musun ışık yansımasını kusursuz şekilde fotoğrafa yansıtabildiğim ilk çalışmam oldu bu.! Güneş ışığının yaprakların arasından süzülüp geçtiğini ayırt edebiliyor musun?''
Başını kaldırdığında, güneş ışığının yüzünde dalga dalga yayıldığını görebiliyordu. Açıklaması zor şekilde, güneş ışığı sessizce havadaki puslu görüntüyü deliyor, oradan kalbini aydınlatıyordu. Bu düşünceye itiraz edecek vakti olmadı.
O, kasvet ve külfet dolu dünyasının tek ışığıydı, fakat bu ışık sadece onu aydınlatmamıştı.
O yedi yıllık süre zarfı içinde, başka bir adam da vardı..........
Yi Chen gözlerini kapattı.
Kabul et Yi Chen, kıskançlıktan geberiyordun.!
__________________________________
'Xiu Se'nin ilk baskısı çıktı. Yüzünde kıvanç ve başarı dolu gülümsemesiye kapakta fotoğrafı olan bu genç adam, yapı endüstrisinin taze kanlarındandı. Geçen iki yıl içerisinde, Uluslararası tasarım organizasyonlarında bir çok ödüle layık görülmüş, ünü gitgide yayılmıştı.
Xiao Hong, esefle buna karşı çıkıyordu:'' Maalesef, o kadar da yakışıklı değil.''
Ah Mei sakince:'' Avukat He, oldukça yakışıklıydı lakin birileri bu görüşmeyi sağlayamadı.''
''Ah Mei, böyle söyleme.'' Xiao Hong, bu eleştiriye karşı çıktı:'' Yi Jing elinden gelenin en iyisini yaptı.''
Şans eseri Mo Sheng, onların yanından geçiyordu konuşulanları işitti, bir şey söylemedı, Tao Yi Jing'e baktı. Ofis masasında bir şeyler yazıyor olup biten konuşmalara kulak asmıyordu.
''Hey Sheng, Sheng.'' Xiao Hong bir an bir şeyi anımsadı:'' Biz arkadaşız değil mi? O yüzden senden küçük bir iyilik istesem?''
Mo Sheng, iyiye alamet bir şey olmayacağını tahmin ediyordu:'' Xiao Hong, sen ve şu cerrah........... bir probleminiz mi var? Yoksa ufukta yine buluşma günlerine gitme zırvalığı mı var?''
Xiao Hong kırılmış ve birazda sinirlenmişti.:'' Çok kötüsün, şu söylediğin laf mı?!?'' İki eliyle birden yüzünü tutuyordu, Yüzünde kelebekler uçuşuyor, ilişkisinde çok müşfik bir sürecin içinde olduğunu gösteren şapşik gülümsemeler beliriyordu.''İşte bu.'' Konuşurken, büyük bir sayfa yaprağı çıkardı ve önüne koydu.'' Daha net görebiliyor musun?''
Net görünüyordu fakat ne yazdığı zar zor anlaşılıyordu. Kağıdın en tepesinde yazan kelime:' Alışveriş Listesi'ydi. Aşağıya doğru, çeşitli elbise markaları, ayakkabılar, kozmetik ürünleri ve bir adet dijital kamera yazıyordu.
Her şey vardı, Mo Shen zorlukla okuyabildi:'' Xiao Hong, tüm bunlara yakın zamanda fahiş zamlar mı gelecek? Hayırdır? '' Bu tam anlamıyla 'Ohal alışveriş listesi' gibi ha!
''Bu plan çoktan yapıldı biliyorum. Kardeş Chen ve sen Hong Kong'a gidiyorsunuz. Konuyu değiştirmeye çalışma; Evet ya da hayır?''
Haberler çoktan yayılmıştı. Mo Sheng iç çekti:'' Artı olan tarafı ne ?''
İşten sonra, Xiao Hong'un erkek arkadaşı Dr. Cheng akşam yemeği ısmarlıyordu. Yemek esnasında, Xiao Hong bir hatırlatmada bulundu:'' Ah Sheng, Başkası tarafından ödenen bir yemeğin ne anlamlar taşıyabileceğini biliyor musun?''
Mo Sheng gülmekle ağlamak arasında kaldı:'' Endişelenme, senin için her şeyi satın alacağım, ellerimin taşıyacak dermanı kalmayana dek, alışverişe devam edeceğim. Yine de Xiao Hong........'' Mo Sheng kulağına doğru eğildi, fısıldayarak:'' Leydi imajını sürdürmeyi istemiyor musun?''
Ah, yine unutmuştu! Xiao Hong sırtını düzleştirdi ve dik duruşa geçti. Borç tahsildarı kılıklı yüz ifadesini değiştirdi ve leydi gülümsemesini takındı. Mo Sheng Dr. Cheng'in sürekli ışıltılı gözlerle gülümsediğini görüyordu.
Xiao Hong artık geçmişe bir perde çekmişti.
Yemekten sonra, eve yalnız gitti. Dolmuşa bindikten sonra, yalnış yoldan gittiğini fark etti. Bu otobüs evlenmeden önce yaşadığı evinin güzergahına giden otobüstü, ilk durakta geri indi. Saatine baktı, saat daha 7 bile değildi, evine gitme hususunda aciliyet söz konusu değildi.
Saat 9'a kadar durmaksızın markette alışveriş yaptı. Kapıyı açtı, ev normal olarak bomboştu.
Mutfağa girdi, alışveriş çantasındaki her şeyi çıkardı. salatalık yağı, tuz, soya sosu.............. Pratik abur cubur dahil hiçbir şey yoktu mutfakta. Yi Chen ne yiyordu bu evde?
Bir anda kalbi çarpmaya başladı.
Yi Chen........
Yi Chen......
Ayakkabılarını çıkardı ve yatağa uzandı. Bu iki gün, misafir odasında uyumuştu, şimdi kalkmak istemiyordu. Tarifi namümküin bir his, kendisinin dahi açıklayamadığı kalbinde beliren çoşku dolu, heyecan verici bir his... Belki sebebi bir sonraki gündür.
Yi Chen, yarın burada olacak. Cuma günü.
İyice mayıştı, elbiselerini çıkaramdan uyudu. Ne kadar zaman geçmişti, yarı uykulu, yarı uykusuz, karmakarışık rüyalar... Birinin ayak seslerini duyar gibi oldu. Uyandı, zifiri karanlık bir odaydı tek gördüğü.
Tekrar uyandığında sabah olmuştu, üzerindeki pikeyi fırlattı.... Pike? Mo Shen anlamsızca pikeye baktı. Büyük olasılıkla gece hava soğumuştu ve üstünü örtmüştü.
Hızlıca dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı. Aynada saçlarının gözlerini kapatacak kadar uzadığını fark etti. Saçlarını kestirmek için yeterince zamanı vardı. Hazırlığını tamamlamasının ardından, çıkmak üzere kapıya yöneldi, kapıyı açtı ve donakaldı.
Takım elbisesi ve kıravatıyla Yi Chen kapının önünde duruyordu, elindeki anahtarıyla tam da kapıyı açmak üzereyken bunu ilk önce yapan Mo Sheng olmuştu.
Mo Sheng şaşkınlıkla karşısındaki adama baktı:'' Yi Chen?'' Neden buradaydı? Gece geleceğini söylememiş miydi?
Yi Chen anahtarlarını bıraktı,özet geçti, yanından geçerekten misafir odasına gitti.
Bir süre sonra elinde bir balya dökümanla geri geldi. Hala kapıda şaşakalmış şekilde onu görünce, suratını astı.
''İşe gitmiyor muydun?''
''Ah evet, gidiyorum.''
Neden olduğu bilinmez ama Mo Sheng rahatlamış hissetti. İlişkilerinin farklı olacağını ilk defa bu kez anlamıştı ve hep de böyle kalacaktı. Her sabah, ilk göreceği insan o olacaktı................
''Seni işe götüreyim.''
Mo Sheng, asansöre kadar arkasından gitti:'' Hayır gereği yok. Kendim giderim.'' Hukuk Bürosu ve Dergi'nin Ofisi farklı güzergahtaydı. Biri güneyde, diğeri kuzeyde.
Yi Chen, asansörde otopark katının tuşuna bastı ilgisiz alakasız tavrıyla:'' X muhitinde bir mahkemeye gidiyorum. Yolumun üstü.''
''Ah peki bu iyi.'' Neden arabayla götürmek istediği anlaşılmış oldu.
Araçta, Mo Sheng cevabını öğrenmek istediği sorusunu sordu:'' Sen.......dün gece mi geldin?''
Yi Chen dikkatini yola vermişti:'' Evet.''
Mo Sheng dudak hareketlerini takip ediyordu:'' Kaçta?..... Beni neden aramadın?''
''11 gibiydi..'' duraksadı ve devam etti:'' Lüzumu yoktu.''
Mo Sheng'in kırgın,umutsuz şekilde arabanın camına döndü ve dışarıyı izlemek daha makul bir tercih olacaktı. İş saatiydi ve trafiğin durumu berbattı..... İlişkileri hep bu şekilde durgun ve soluk mu devam edecekti?
''Yi Chen, eğer öğleden sonra da X muhitinde olacaksan birlikte öğle yemeği yiyelim mi?''
Mo Sheng camdan dışarıyı seyrediyordu sesi pusluydu, kime konuşuyordu ki?
Yi Chen, hala yola bakıyordu umursamaz tavrı devam ediyordu:'' Sanmıyorum, öğleden önce ayrılırım.''
_____________________________________________
Doğruyu söylemek gerekirse, sabah da orada olmayacaktı.
''Yi Chen?'' Lao Yuan büroda yürümekte olan kişiyi daha net görebilmek için bir defa gözlerini ovcaladı. Stajyer kız da aynı davranışı gösterdi: ''Gözlerimde bir problem mi var yoksa bu gördüğüm bir ilüzyon mu?''
Yi Chen oralı olmadan ofisine transit geçiş yaptı:'' Bence problem sadece gözlerinde değil.''
Büyük patronlardan biri, Yi Chen'in hemen arkasından ofisine girdi ve oturdu: ''Dün saat akşamüstü 7 sularında seni telefonla aradığımda, hala Guangzhou'daydın. Ne ara buraya geldin sen?''
Yi Chen'de oturdu, elindeki dosyadan bir evrak çıkardı:'' O vakit havaalanındaydım.''
'' Halletmen gereken işleri hallettin mi?''
''Hemen hemen.''
Eğer 'hemen hemen' diyorsa, o iş şüphesiz hallolmuştur. Lao Yuan, ona olan hayranlığını çoğu zaman gizleyemezdi çünkü Guangzhou'da bir iş olduğunda Loa Yuan'ın bunu en iyi şekilde halletmesi bir hafta sürerdi, fakat o inanılamayacak biçimde bir gün içinde tamamlıyordu. Gerçekten bu adam tüm bunları nasıl becerebiliyor!
Loa Yuan:'' Dün gece eve geç mi döndün? Vaktiyle gelmişsin peki neden bu kadar endişeli görünüyorsun? Benim gibi bekar olmadığını bilmesem, evde eli sopalı seni bekleyen bir karının olduğunu düşüneceğim.''
O an, Yi Chen elindeki kalemi bıraktı ve elindeki evrağın kenarına ufak bir darbe atarak küçük bir yırtık meydana getirdi.
Başını kaldırdı ona doğru baktı, onu başından savma niyetini açığa vurdu:'' Lao Yuan, yanlış hatırlamıyorsam bugün bu saatlerde mahkemede olman gerekiyor.''
____________________________________________________
Yi Chen'in toplantı odasından çıktığını gören Mei Ting, yanına giderek raporunu sundu:'' Avukat He, istediğiniz bilgileri çıktıdan aldım.''
'' Bu da, C Üniversitesinden gelen yüzüncü yıl kutlama etkinliği daveti. Aynılarından avukat Xiang ve Yuan'a da geldi.''
Yİ Chen başını salladı, üzerinde C Üniversitesi'nin hoş görünümlü sembolü olan zarfı aldı ve açtı. Etkinlik tarihi, kasımın 15'iydi.
Mei Ting duvardaki saate baktı, 6'ya geliyordu:'' Avukat He, eğer başka bir şey yoksa, ben çıkayım.''
''Hayır, bugünlük yapacak başka bir şey yok.''
''O zaman müsadenizle.'' Mei Ting pılını pırtını topladı, o arada iletmesi gereken bir mesele daha olduğunu hatırladı:'' Avukat He, dakikalardır aralıksız şekilde telefonunuz çalıyor efendim.''
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..