Bölüm 278

avatar
8620 23

I Shall Seal The Heavens - Bölüm 278


Bölüm 278: Onuncu Aday



Bir Mor Ocak Lordu terfisi sadece Mor Felek Tarikatı için değil tüm Güney Diyarı için önemli bir olaydı. Bunun sebebi bir Mor Ocak Lordunun inanılmaz bir yüksekliğe sahip zirve pozisyonu temsil ediyor olması değildi, aynı zamanda...



Bir Mor Ocak Lordu terfisi aslında Büyük Usta Hap Şeytanı için çırak kabul töreniydi!



Şu an Mor Felek Tarikatında sekiz tane Mor Ocak Lordu vardı ve hepsi de Büyük Usta Hap Şeytanının çıraklarıydı. Bu tören aslında resmi olarak bir çırak olma yoluydu!



Chu Yuyan ve Ding Xin gibi bazı öğrenciler doğrudan Büyük Usta Hap Şeytanının çırağı olma hakkını elde etmişti. Fakat bu genelde Doğu Hap Bölümü simyacılarında rağbet görmezdi. Kendi sıkı çalışmalarına bel bağlayan ve çırak simyacı olarak başlayıp ardından sıkı çalışmalarına devam ederek Usta Simyacı ve ardından Ocak Lordu olan ve en sonunda da Mor Ocak Lordu derecesine yükselerek Büyük Usta Hap Şeytanının çırakları arasına katılanlar daha fazla ilgi görürdü.



Chu Yuyan biraz farklıydı. Hap yapımı yeteneği sayesinde Doğu Hap Bölümünde iyi bir itibara sahipti. Buna onun inanılmaz güzelliğini de ekleyince simyacılar onu kolayca kabullenmişti.



Buna rağmen Chu Yuyan için Mor Ocak Lordu olmak son derece önemliydi. O da kalabalığın içindeydi, gözleri kararlılıkla parlıyordu. Sonunda Mor Ocak Lordu olma fırsatı yakalamıştı ve başarılı olmaya kararlıydı.



Onun bakışları Mor Ocak Lordlarından birinin arkasında duran bir adamın üzerine geldi. Bu kişi orta yaşlıydı ve yüzü kusursuz bir yakışıklılığa sahipti. İfadesi sakindi ve üzerinde Ocak Lordu cübbesi vardı. Üzerinden hafif bir tıbbi aroma sızıyordu; o belli ki sıra dışı biriydi.



Yüzünde hafif bir yalnızlık kibri belirtisi vardı. Onun ifadesi ve görünüşü Chu Yuyan’ın tam da hayalindeki Büyük Usta Hap Kazanı figürünü yansıtıyordu.



O benim için Mor Ocak Lordu terfisi yolunda en büyük rakip olacak…” Ona bakarken kalbinden bir iç geçirerek düşündü. Bu gururlu, soğuk adam Ocak Lordları arasında bir Seçilmiş gibiydi. Onun adı Ye Feimu idi.



Ocak Lordları arasında Ye Feimu Simya Tao’su konusundaki inanılmaz yeteneğiyle biliniyordu. Onun yeteneği bin yılda bir görülen türdendi ve genelde Mor Ocak Lordluğuna terfi edecek kişinin büyük ihtimalle o olacağı düşünülüyordu. O yıllar önce Tarikata katıldığında hemen Doğu Hap Bölümünde büyük yankı uyandırmıştı. Dahası Mor Ocak Lordu Ye Yuntian onun kabiliyetine özel ilgi göstermiş ve ona iyiliklerde bulunmuştu. Bunun nedeni büyük ihtimalle aynı soy ismi taşımalarıydı.



(R.N: İkisinin de soy ismi olan Ye’nin anlamı “yaprak” anlamına gelmektedir.)



Onun yardımlarıyla zamanında bir numaralı Çırak Simyacı olmuş daha sonra da bir numaralı Usta Simyacılığa yükselmişti. En sonunda ise bir Ocak Lordu olmasının ardından yıllardır kendisinden ses seda çıkmamıştı. Söylentilere göre onun simya Tao’su yeteneği Ocak Lordu derecesinin zirvesine ulaşmıştı ve çoktan yarı Mor Ocak Lordu seviyesine çıkmıştı.



Daha da şaşırtıcı olan şey ise onun sadece Simya Tao’su çok yüksek değildi; aynı zamanda Nüve Formasyonuna ulaşalı çok olmuştu. Daha Çekirdek Qi’sini geliştirememiş olsa da bir çok insanın tahminine göre eğer kendini simyaya adamasaydı çoktan Orta Nüve Formasyonu aşamasının üstüne çıkmış olurdu.



Bu sınavda Ye Feimu kazanmak için en güçlü aday olarak görülüyordu. İkinci sırada ise Chu Yuyan geliyordu. Başka adaylar da vardı ama genel kanı ana rekabetin bu ikisi arasında olacağı yönündeydi.



Chu Yuyan’ın bir avantajı vardı o da Hap Şeytanının çırağı olmasıydı. Ye Feimu’nun avantajı ise Chu Yuyan’ın bile kabullendiği üzere, Ocak Lordlarının yüzde doksanının ve Mor Ocak Lordlarının beş tanesinin desteğine sahipti. Buna ek olarak Hap Şeytanının kendisi bile geçmişte birkaç kez ona övgüde bulunmuştu. Tüm bunlar Ye Feimu’yu üstün bir pozisyona getiriyordu.



Daha da önemlisi adeta bir Seçilmiş olan Ye Feimu geçmiş yıllarda adından çok söz ettirmişti. Tarikatın dışındaki dünyada yayılan ve giderek güçlenen söylentilere göre… O Büyük Usta Hap Kazanıydı!



Ye Feimu bu konuda hiçbir yorum yapmamıştı ve bu durum söylentilerin daha da güçlenmesine neden olmuştu. Kısa sürede herkes Hap Kazanının Ye Feimu olduğuna ikna olmuştu.



Aslında bir çok insan onun hapına kazan (鼎) kelimesini mühürlemesinin nedeninin Feimu (非目) ismi olduğunu hissetmişti!



非 ve 目 karakterleri 鼎 karakterine benziyordu!



Hatta bunu bir çok Ocak Lordu bile kabul etmişti ve bir kaç Mor Ocak Lordu bu yüzden ona daha fazla ilgi göstermeye başlamıştı.



Chu Yuyan bu Hap Kazanı meselesiyle çok ilgiliydi. Hatta Ye Feimu’ya bu konuda konuşmak için bile gitmişti. O Hap Kazanı olduğunu açıkça dile getirmese de bunu kabataslak ima etmişti. Chu Yuyan bunu nasıl anlamazdı?



En sonunda olayı çözen Chu Yuyan aslında biraz hayal kırıklığına uğramıştı. Bu tarif edilemez bir duyguydu, tıpkı uyanınca bulduğun gerçeğin rüyalarındakinden çok daha farklı olması gibiydi.



O Büyük Usta Hap Kazanı olsa bile Mor Ocak Lordu olmak için elimden geleni yapacağım...” diye düşündü, derin bir nefes alarak azimli bir tavır sergiledi. Bazı tuhaf nedenlerden dolayı kararını verdiği anda aniden zihninde başka birinin görüntüsü belirdi. Fang Mu.



Neden onu düşünüyorum?” Kaşlarını çattı ve Fang Mu’nun görüntüsünü düşüncelerinden çıkarttı.



O sırada Şark Doğuşu Dağında sabahın erken saatleriydi. Serin gün ışığı karlı dağ zirvesine düşmüştü. Devasa hap ocağı kadim bir zaman aurası yayıyordu ve etrafa sessizlik hakimdi.



Doğu Hap Bölümünün sekiz Mor Ocak Lordu bacaklarını çaprazlamış oturuyordu. Onların arkasında Ocak Lordları ve Usta Simyacılarla birlikte binden fazla kişi toplanmıştı.



Ayrıca bir kenarda diğer Tarikat ve Klanlardan töreni izlemek için gelen temsilciler de vardı. Eğer birisi Mor Ocak Lordu rütbesine terfi edecekse bu olaya şahitlik edecekler ve ardından tüm Güney Diyarına dokuzuncu Mor Ocak Lordunu ve Büyük Usta Hap Şeytanının yeni bir çırak aldığını duyuracaklardı.



Vakit geldi!” diye bağırdı, Mor Ocak Lordlarının en kıdemlisi Lin Hailong.



Onun sesi çınladığı anda dağın zirvesi çan sesleriyle doldu. Yukarıdaki bulutlar kaynadı, bir araya toplanarak herkese tepeden bakan kadim görünüşlü bir yüz şekillendirdiler.



Aynı zamanda devasa hap ocağı nazik bir parıltı yaymaya başladı. Çok renkli ışık ışınları fırladı, etrafta bükülerek tüm alanı parlaklıkla doldurdular.



Uzaklardan bakınca tüm Şark Doğuşu Dağı devasa, hayali bir hap ocağıyla kaplanmış gibi görünüyordu.



Havada dalgalanmalar oldu ve hap ocağının tepesinde bir figür belirdi. Üzerinde beyaz bir cübbe vardı ve dış görünüşü sıradandı. Fakat onun aurası hiç sıradan değildi. İnsana nihai bir arıtım hissiyatı veriyordu.



Ortaya çıktığı anda etrafındaki hava büküldü, sanki bu dünyaya ait değilmiş gibiydi.



Basit cübbesinin elbise kollarına hap ocağı resimleri işlenmişti. Saçları beyazdı ve etrafa yumuşak bakışlarla bakıyordu. Kadim yüzünde bir gülümseme belirdi.



Güney Diyarının Yoldaş Taoistleri, yeni çırak kabul törenine katıldığınız için çok teşekkürler. Törene bizzat katılamayacağım, bu yüzden Kutsal Duyumu şekillendirerek buraya yolladım. Umarım bunun için hepiniz beni affedebilirsiniz.” Bu kişi tabii ki Güney Diyarında Simya Tao’su konusunda nihai bir pozisyona sahip olan Büyük Usta Hap Şeytanıydı.



Onun sesi Doğu Hap Bölümünden bütün öğrencilerin saygılı bir şekilde selam vermesine neden oldu. Büyük Usta Hap Şeytanı gerçekte Doğu Hap Bölümünün Patriği gibiydi.



Büyük Usta Ebedi Dağ gelmemişti, ama onun yerine Gelişim Merkezi geç Gelişen Ruh aşamasının büyük döngüsünde olan Büyük Kıdemli Xiao Xifeng buradaydı. Güldü, ardından soğukkanlı bir tonla konuşmaya başladı. “Nezakete gerek yok, Büyük Usta Hap Şeytanı. Bir çırak kabulü ve yeni bir Mor Ocak Lordu terfisi tüm Güney Diyarı için büyük bir olay. Ben, Xiao, gelmemeyi aklımdan bile geçiremezdim.



Adam Altın Ayaz tarikatında asil ve prestijli bir konuma sahipti ve neredeyse dokuz yüz yaşında olması onu ikincil Patrik yapıyordu. Adam henüz bin yaşını devirememişti ve Göklere karşı gelmemişti. Eğer sonraki yüz yılda Ruh Bölme aşamasına ulaşabilirse, o zaman gerçek bir Patrik olacaktı.



Eğer başaramazsa basitçe meditasyonda ölecek ve Tao ile bir olacaktı.



Onun yanında Şişko da dahil ondan fazla Altın Ayaz tarikatı Gelişimcisi vardı. O sırada Şişko son derece gergin görünüyordu ve en ufak bir heyecan ya da canlılık belirtisi göstermemişti. Aslında benzersiz bir şekilde uslu çocuk numarası yapıyordu.



Onun Tarikatta en çok korktuğu kişi bu Büyük Kıdemli Xiao idi.



Büyük Usta Hap Şeytanının yeni bir çırak alacağını duyduktan sonra mümkün olan en hızlı şekilde geldim.” dedi Siyah Elek Tarikatından Mor Elek Patriği gülümseyerek. “Neyse ki geç kalmadım.



Bir kenarda bacaklarını çaprazlamış oturuyordu. Onun yanında Zhou Jie’nin yanı sıra o sırada etrafa bakınan Han Bei de vardı. Sanki birini arıyormuş gibiydi.



Bir Mor Ocak Lordu terfisi büyük bir olaydı ve uzun süredir görülmemiş bir şeydi. Diğer büyük Tarikatların kendini burada göstermesi doğaldı. Ayrıca ortamda Tek Kılıç Tarikatının üç Kılıç Lordundan ikincisi olan Taoist Wu Sheng de vardı ve etrafı Tek Kılıç Tarikatı öğrencileriyle sarılıydı. Chen Fan ile birlikte Shan Ling isimli kadın da bu öğrenciler arasındaydı.



(R.N: Shan Ling 180.bölümde görünmüştü.)



Taoist Wu Sheng hafif bir gülümsemeyle konuştu: “Gerçekten çok naziksiniz Büyük Usta Hap Şeytanı. Bir Büyük Usta'nın çırak kabul etmesi Güney Diyarındaki bütün öğrencilerin imreneceği bir Simya Tao’su mirasıdır. Nasıl olur da böyle bir olaya bizzat şahitlik etmem?” Sesi sakindi. O, Tek Kılıç Tarikatında diğer on binlerce Tarikata tepeden bakmaya vasıf olan onurlu bir kıdemli üyeydi. Fakat Büyük Usta Hap Şeytanının karşısında bütün bu onuru saygıya dönüşmüştü.



Kan Şeytanı Tarikatının temsilcisi kırmızı Taoist cübbesi giymiş olan kurumuş yaşlı bir adamdı. Gümüş renk saçları vardı ve cildi buruşmuştu. Üzerinden yoğun bir ölüm aurası yayılıyordu ve göz bebekleri yoktu, gözleri tamamen bembeyazdı.



Bu adam Hap Şeytanının sözlerine bir karşılık vermedi. Sadece gülümsedi ve başını aşağı yukarı salladı.



Bu yaşlı, kör adam Güney Diyarında oldukça ünlü biriydi. O Kan Şeytanı Tarikatının üçüncü Şeytanı, Ceset Şeytanı Lu Tuo idi! Onunla birlikte Şark Doğuşu Dağına gelen diğer kişi ise Li Shiqi idi.



Üç büyük Klandan gelen ana temsilcilerin hepsi Gelişen Ruh aşamasının büyük döngüsünde olan kişilerdi. Hepsi de çeşitli sözlerle Büyük Usta Hap Şeytanına cevap verdiler.



Daha sonra Büyük Usta Hap Şeytanı gülümseyerek konuştu: “Mor Ocak Lordu sınavına katılacak toplam on aday var. Adaylar lütfen bir adım öne çıksın.” Onun sesi ciddiydi ve dağın zirvesini doldurmuştu. Hemen Chu Yuyan, Ye Feimu ve yedi diğer Ocak Lordu kalabalığın içinden birer birer öne çıktılar. Yürüyerek hap ocağının önünde durdular.



Chu Yuyan ve Ye Feimu da dahil toplam dokuz simyacı vardı, Hap Şeytanı on adaydan bahsetmişti. Doğu Hap Bölümü Gelişimcileri ve tabii ki diğer Tarikat temsilcileri hemen bunu fark etmişlerdi.



Chu Yuyan ve diğer Mor Ocak Lordu adayları birbirlerine baktılar, onuncu adayın kim olduğunu düşünüyorlardı.



Daha kimse bir şey söylemeden önce uzaklardan bir ışık ışını belirdi. Bu ışın doğrudan dağın zirvesine doğru geldi, ardından nefes nefese kalmış olan Meng Hao’nun figürü belirdi. Herkesin bakışları onun üzerinde olsa da o bunu önemsemedi. Etrafına bakındı ve hemen hap ocağının önünde duran Chu Yuyan ve diğerlerinin yanı sıra Büyük Usta Hap Şeytanını fark etti.



Meng Hao için Hap Şeytanı sadece onun tanımadığı yaşlı bir adamdı.



Onuncu aday da geldi.” dedi Büyük Usta Hap Şeytanı, ifadesi her zamanki gibiydi. “Fang Mu, ileri çık.



Bunun duyan Meng Hao hiç tereddüt etmeden yürüyerek diğer dokuz kişiye katıldı. Ardından yukarı doğru Hap Şeytanına baktı, hayal kırıklığını ve çaresizliğini gizliyordu.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr