Erthyo 3.maçı kazandıktan sonra eski yerinde beklemeye başladı. Şu ana kadarki maçlarında hiç o kadar zorlanmamıştı. Kılıcıyla rakibini sıkıştırıp sahneden atıyor ya da hareket edemeyecek hale getiriyordu. 2 saatlik aradan sonra orta yaşlı adam tekrar sahneye çıktı. ''Bu zamana kadar gördüğümüz savaşlardan sonra bir karar aldık. Katılımcılar şu ana kadar kullandıkları silahlarda tam potansiyellerini gösteremediğine karar verdik ve herkese tahtadan yapılmış bir silah verilecek. Uzun kılıç, Kısa kılıç, balta, balyoz, sopa... vb. gibi ne kullanıyorsanız ona göre silahlar verilecek. Böylelikle karşınızdaki kişiye saplama hareketi yapmadığınız sürece ölmeyecek ya da ağır yaralanmayacak. Hâlâ kurallar geçerli. Öldürmek ya da ağır yaralamak yasak, Küre kırmak yasak.'' Açıklamadan sonra Erthyo'nun önüne 15-16 yaşlarında bir erkek geldi. Ortalama bir yüzü vardı. Siyah saçı ve hafif çekik gözleri vardı. Saygılı bir biçimde ''Silahınıza bir saniye bakabilir miyim? '' dedi. Erthyo, katanasını çıkartıp çocuğa gösterdi. Çocuk silahı alttan, üstten gibi değişik açılardan baktıktan sonra elini salladı ve önünde bir kütük belirdi. Kütük katana ile aynı uzunluktaydı. Çocuğun diğer elinde de bir kılıç belirdi fakat üstünü enerji ile kapladığı için masmavi gözüküyordu. Shing! Shing! Çocuk kılıcı kütüğe sallamaya başladı. Kütük parçalara ayrılıyor yavaştan şekil alıyordu. Önce kabza şekillendi, Sonra metal halka bilezik ve en sonunda keskin ve hafif eğimli kılıç kısmı oluştu. ''Buyurun.'' Erthyo tahta-katanayı aldıktan sonra birkaç kere salladı. Eline alışmadığını görünce ''Teşekkürler.'' dedikten sonra alışmaya odakladı kendini. ''Lütfen herhangi bir enerji ile keskinleştirmeyin.'' dedikten sonra genç Erthyo'nun yanından ayrıldı. Erthyo sırası gelene kadar kılıcına alışmaya çalıştı. Tahta katana ile kullandığı katana çok farklı şeylerdi. Ağırlığı, dengesi, ağırlık merkezi hepsi farklıydı. Neyse ki 2 saat arası vardı bu seferde alışabilmişti. Bu sefer karşısındaki canavar eğitmeni olan bir gençti. Yanında bir kurt vardı. Kurt gri kürklüydü ve gencin yarısına kadar geliyordu. Kurtla aralarındaki bağın sıkı olduğu bakıldığında bile anlaşılıyordu. ''İyi bir maç olsun.'' ''İyi bir maç olsun.'' Canavar direkt saldırıya geçmedi onun yerine olduğu yerde durdu. Genç ise eline tahta 2 hançer aldı ve duruşunu aldı. Kurt'un kürkü parlamaya başladı. Cezbedici bir aura yayıyordu ve bakanları bakmaya devam etmeye zorluyordu. Erthyo kurtun kürkü tarafından cezbedilmişti resmen. Bakmadan duramıyordu. Bir süre sonra bir adım geri gitti. ''Ne oluyor?'' Erthyo içinden bağırdı. Ancak ne kadar bağırırsa bağırsın bedenine komut veremiyordu. Bir adım daha gitti. Bedenini ne kadar durdurmak istese de bedeni cevap vermiyordu.''dur. Dur. DUR!!!!'' Bir adım daha gitti. Bir adım daha, daha ve daha. [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz] [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz] Bu sırada arkadaki genç sonunda saldırıya geçti. Ani bir atılımda Erthyo'nun önüne geldi. Bıçaklarından bir tanesini bacağına bir tanesini boğazına doğru salladı. Hayati bir yara vermeyecek sadece dengesini kaybettirecekti fakat bacağa yaptığı saldırıda geri durmayacaktı. Kırılabilirdi bile. Erthyo'nun Algıları davul çalmaya başladı. Atıl, kaçın, karşılık ver diye bağırıyordu fakat Erthyo'nun bedeni cevap vermiyordu. Bir adım daha! Bir adım daha atması yüzünden rakibinin boynuna yaptığı vuruş boşa gitti. Bacağına yaptığı vuruş ucu ucuna çarptı. Acı yüzünden Erthyo'nun görüşü geri geldi. Daha sevinmeye fırsat bulamadan başka bir saldırı gerçekleşti. Gencin tam arkasında kurt vardı. Erthyo gence bir bakış attığında kurdun kürkünün daha parlak olduğunu gördü. [Rakip Cezbetmenin Gücünü arttırdı.] [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz.] Erthyo bedeninin kontrolünü geri almak için elinden geleni yapıyordu fakat Cezbetmeden çıkamıyordu. , Adım, adım, adım Genç bir süre sonra saldırmayı bıraktı. Saldıramayacağından değil, saldırmaya gerek duymadığından. Rakibi zaten kendiliğinden alandan düşecekti. [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz.] [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz.] Etraf karanlıktı ve zaman yavaşlamıştı. Erthyo'nun tek gördüğü geriye gitmekte olduğu bedeniydi. Kontrol edemiyor, komut veremiyordu. ''Böyle kayıp mı edeceğim? '' Kendine bu soruyu sormadan edemedi. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın bedenini kontrolünü geri alamıyordu. Şu an Karizmayı yükseltmediği için pişmandı. Ruh alanının içi kapkaranlıktı. Bu karalığın içinde küçük bir parlaklık vardı. Erthyo küçük parlaklığı gördüğünde ilk önce şaşırdı fakat sonra mutlu oldu. ''Belki..'' Yavaştan parlaklığa doğru gitti. Yürümek yerine koşuyordu. Bu tek umuduydu. Koştu, Koştu ve koştu. Önünde bir göz vardı ve birkaç tane daha beden parçası vardı fakat karanlıktaydı ve şekilleri seçilmiyordu. Ancak göz güneş gibi parlıyordu aralarında. [Hakikatin Gözü] Üstünde parlak sarı renginde harfler ile ismi yazıyordu. ''Hakikatin Gözü'' [İllüzyonlar, cezbetmeler, hilelerin etkisi seviyene göre etkisi düşürülür .Belirli bir mana ve ruh karşılığında günde 1 kez bunları etkisiz bırakabilir. Ultra Değerlendirme yeteneği ruh ve mana karşılığında günde bir kez kullanabilirsin. Daha fazla kullanmak için daha fazla ruh ve mana gerekiyor.] [Bazı şeylerin arkasındaki Hakikati anlaman kolaylaşır.] [????????????????????????????????????????????????????????????????????] [Daha fazla bilgi almak için yeterli değilsiniz] [Kullanıldığında gözünüz Hakikatin Gözüyle değişecek] [Kullanmak istiyor musunuz ? ] [E/H] ''Evet.'' Kaybetmek istemiyordu ve bu onun tek şansıydı. Hiç tereddüt etmeden cevap verdi. [Gözünüz Hakikatin Gözü ile değiştiriliyor.] [Bu sırada büyük acı çekebilirsiniz] [Acı geciktirilsin mi ? ] [E/H] ''Evet!'' Şu an savaşta olduğu için geciktirmemek en iyi karardı. [En fazla 24 saatliğine acı geciktirildi. Acıyı 24 saat içinde istediğiniz zaman yaşayabilirsiniz.] [Karizmanız çok düşük. Cezbetmeden çıkamıyorsunuz.] Geri alana döndüğünde tekrar bu sistem mesajını gördü. ''Hakikatin Gözünü Aktifleştir.'' Komutu verdiği gibi Üstündeki Cazibe etkisi bir anda kalktı. Arka ayağı boşluktaydı. Tek bir adım daha attığı anda alandan düşecekti. Erthyo'nun gözleri altın alevlerle yanmaya başladı. Cazibe etkisi artık üstünde değildi. Adımını düzleştirdi ve duruşunu aldı. Elin kabzasına koydu ve gel işareti yaptı. ''N-Nasıl'' Cazibe kurtunun en üstün saldırısıydı. Bundan çıkabileceğini düşünmemişti. Kurtu 30 seviye üstündekileri bile cazibesiyle etkileyebiliyordu. ''Gereksiz konuşma ve gel '' (Erthyo) Genç kurta bir komut verdi ve sol taraftan saldırdı. Kurt ise sağ tarafta taarruza geçti. Erthyo ikiliye doğru koşmaya başladı. Kendisine gelen bıçak saldırıları kılıcıyla karşılayıp genci geri itti. Arkasından saldıran kurttan eğilerek kaçındı ve karnına tekme attı. ''Aynı anda. '' İkili aynı anda saldırdı. Kurt Erthyo'nun kılıcı tutan ellerine saldırdı, Genç ise kafasına. Erthyo katanayı çekti ve Kurta saldırdı. Çınn!! Kurtla katana çarpıştığında metal çarpışması sesi çıktı. O sırada gencin yüzünde bir gülümseme oluştu. Kafasına yaptığı saldırıya devam etti fakat küçük kılıcı havada durdu ve bir santim bile ileri gitmedi hatta geriledi. Çifte kesiş Çifte kesiş aynı anda 2 kesiş atmanı sağlıyor bunlardan bir tanesini kurdun saldırısını diğeri de gencin saldırısını durdurmak için yaptı. Eğer üstünde biraz çalışırsa farklı açılardan 2 saldırı yapabilir fakat şu an sadece aynı yönde giden iki kesiş atabiliyor. Saldırıyı durduktan sonra sağ dirseğiyle gencin suratına geçirdi. Genç dengesini kaybederken tekme ile kurdu üstünden attı. Gencin ayağına çelme takıp düşürdü ve boynuna kılıcı dayadı. ''Kaybettin.''(Erthyo) Genç biraz debelenip kurtulmaya çalışsa da Erthyo kılıcı boynunda tutuyordu. Sahibi tehlikede olduğu için Kurt da saldırıya geçemiyordu. ''Kaybettim.'' Dişlerini sıkıp bunu söyledi. Erthyo Hakikatin Gözünü kapattı ve sahadan aşağı indi. Gözün özelliğin kapatsa da gözleri altın sarısı rengini koruyordu. Bu Erthyo'ya garip bir aura kazandırmıştı. Kırmızı saç, Altın sarısı gözler ve Küçük Beyaz'ın sağladığı beyaz saç teli ile garip bir çekicilik kazanmıştı. Erthyo aşağı inince Mira'nın savaşta olduğunu gördü ve yeni gözlerine alışmak için konsantre oldu. Yeni gözleri sayesinde görüşü gelişmişti. Daha uzakları görebiliyordu ve buna Kartal Gözlerini eklerse Çok uzak mesafeleri görebilirdi. Her turda verilen süre daha fazla oluyordu. 1,1.30,2 şimdi ise 2.30 saat zamanı vardı çünkü her maç önüne gelen kişiler daha da güçleniyordu. ''Sahip Gözlerine bakmama izin verir misin? ''(Küçük Beyaz) ''Pekala. '' Eğer Küçük Beyaz gözlerini tanıyabilir ve özelliklerini söyleyebilirse bu Erthyo'nun çok işine yarardı. Küçük Beyaz yavaşça Erthyo'nun boynuna dolandı ve kafasını Erthyo'nun gözlerinin önüne getirdi. ''Sahip gözüne ne deniyor? ''(Küçük Beyaz) ''Sistem Hakikatin Gözü olduğunu söyledi.'' ''Hakikatin Gözü!! '' Küçük Beyaz o kadar şaşırmıştı ki ağzı açık kalmıştı. ''Bu gözü biliyor musun? ''(Erthyo) ''Eğer o varsa o da vardır.'' Küçük Beyaz bir şeyler mırıldanmaya başladı. Aniden Erthyo'ya dönüp ciddi bir yüz ifadesi ile konuştu. ''Sahip bu turnuva bittiğinde senle özel bir şey konuşabilir miyiz? ''(Küçük Beyaz) ''Önemli bir şey gibi. Olur. ''(Erthyo) Küçük Beyaz eski yerine geçti. Erthyo görmese de gözlerinde umut parıltıları vardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..