26.Bölüm Kahramanların Ortak Düşmanı
İnatçı Yükselen - 26.Bölüm Kahramanların Ortak Düşmanı
''Herkes buraya bakabilir mi lütfen?'' Orta yaşlı adam çok yüksek sesle konuşmamıştı fakat ortam bir anda sessizleşmiş ve herkes adama dönmüştü.
''Çok fazla katılımcı olduğu için olayları değiştirmeye karar verdik. Toplu savaşlara geçeceğiz. 1000 grup oluşturulacak ve sadece grupların ilk 5'i diğer tura geçebilecek. ''
''Geçemeyenler hemen pes etmesin Yarıştan önce ''yer değişim'' maçları yapılacak. Bunda istediğiniz sıralamaya meydan okuyabilirsiniz fakat sadece 1 kere meydan okuyabilirsiniz. Bu yüzden dikkatli seçin. Pekâlâ şimdi size grubunuzun numaraları verilecek. Dağıtmaya başlayın.''
Vrrrrr
Etraf titremeye başladı ve küçük alanlar sahnenin altına gitti. Onuna yerine büyük savaş alanları yukarı çıktı. Alanda toplam 7 tane savaş alanı vardı.
''Geçen sene bu kadar insan varken böyle bir şey olmamıştı. Neden şimdi bunu yapıyorlar acaba. Şeytan Akını mı yaklaştı acaba? ''Mira Erthyo'nun duyamayacağı bir biçimde konuştu. Ancak söylediklerinden dolayı Küçük Beyaz bir anda gözleri garip bir ışıkla parladı.
''Sahip, Ben bu tur yanında olamayacağım. Gitmem gereken bir yer var. Gidebilir miyim? ''(Küçük Beyaz)
''Oh, Olur. '' Kafasını okşadıktan sonra kendi numarasını aldı. 1 numara idi.
''Ben gittim. ''Küçük Beyaz bir anda yok oldu.
Erthyo alana doğru gitti.
Toplam 7 savaş alanı vardı. Savaş alanları altıgen bir yapıdaydı ve tam ortasında bir tane Savaş alanı vardı. Bu sıralanmayı gören Erthyo en çok beklenen savaşının 1.savaş alanında olacağını tahmin etti. Arkasına baktığında Mira'nın hâlâ aynı yerde olduğunu gördü ve hareket etmeye niyeti yoktu.
''Sanırım ya takımlar rastgele sahaya giriyor ya da önemli gruplar 1.savaş alanında yapılacak önemsiz savaşlarda diğer savaş alanlarında yapılıp sadece sonuca bakılacak. '' Tahmini bu yöndeydi.
Savaş alanında kendi dışında 6 tane erkek vardı. Bunlardan biri Kılıç Krallığının kahramanı Solver'dı. Diğerleri de Solver ile aynı havayı yayıyordu. Kahraman'a ait bir hava. İnsanı kendine güvenmeye iten ve soylu bir hava.
Fakat Erthyo bu kahramanları görünce içinde daha önce hiç hissetmediği bir şey hissetti. Bu kahramanlardan tiksiniyordu. Daha önce kahramanlarla sıkıntısı yoktu fakat bu kahramanlara bakmak bile onlardan tiksinmesine yetiyordu. Hepsini öldürmek istiyordu.
İçindeki duyguları bastırmaya başardıktan sonra kendini toparladı ve yüzünde hiçbir şey belli etmeden önündeki kişilere baktı.
''Bunlarda diğer krallıkların kahramanları olmalılar, Solver bizi tanıştırmayacak mısın? '' Solver'a bakarak yüzünde alaylı bir sırıtma ile sordu.
Solver bu sırıtmayı gördükten sonra kaşları görülebilir bir biçimde seğirdi fakat bozuntuya vermemeye uğraşarak konuştu. ''Buna gerek olduğunu zannetmiyorum. Kendilerini tanıtabilirler. ''
Eğer burada diğerleri yerine Solver onları tanıtırsa hem Erthyo'nun dediklerini yapmış sayılarak diğerleri tarafından korkak olarak tanınabilirdi. Hem de diğer krallıkların kahramanlarını tanıtırsa onlardan aşağı olduğunu dolaylı yoldan kabul edecekti bu yüzden hemen reddetti.
''Tamam, seni zorlamayacağım.'' (Erthyo)
Duruşunu alıp beklemeye koyuldu.
''Başla''
Erthyo tam atılacakken biri atılmasını böldü.
''Bekle bakalım.'' Ses küçümseme doluydu. ''Ben seninle savaşarak kendimi düşürmek istemiyorum sizlerden biri gidebilir. Ben kenarda bekliyorum.'' Konuşan kişi göğsünde asa arması olan mavi saçlı bir adamdı.
''Bende öyle ''
Sırayla Erthyo dışındaki herkes sahanın kenarına çekildi. Solver'da dahil. Sahadan inmediler fakat Erthyo ile ilk savaşmaya da gönüllü değildiler.
''Bu da ne? Bu efsanevi önce küçümseme sonra dayak yeme klişesi mi? ''(Erthyo)
Etrafındaki alanda kimsenin kalmadığını gören Erthyo hakeme doğru döndü.
''Bu benim kazandığım anlamına mı geliyor? ''(Erthyo)
''Ermm...''Hakem büyük bir çelişkiye girmiş gibi Kahramanların arasında göğsünde altın kesesi olan adama baktı.
''Neyi bekliyorsun yolla onu buradan.'' Daha fazla hakemle uğraşmadan diğerleriyle konuşmaya devam etti.
''Efendim sizi sahadan aşağı almam gerekiyor.''
''Neden? '' Erthyo'nun sesi soğumaya başladı, gözleri kısarak hakeme baktı.
''Çünkü... Çünkü..''Hakem gerekli bir bahane bulamayınca kekelemeye başladı.
''Ben istiyorum da ondan. Buradan hiçbir zarar almadan gitmen için tek şansın bu yoksa birkaç kırık kemik belki de birkaç uzuv kaybetmeden gidemeyeceğinden emin olamam.'' Tüccar ülkesinin kahramanı pis pis sırıyordu.
''Oi, hakem birinin kaybetmesi için ne gerekiyor?'' Sesi oldukça soğuktu.
''Birinin pes etmesi gerekiyor, bayılmışsa kaybetmiş sayılıyor ya da 30 saniye boyunca hareket etmemesi gerekiyor.''
''Pekala başlat maçı.''
Erthyo karşısındaki adamın kendini küçük görmesine dayanamamıştı. Nedenini bilmiyordu fakat küçük görüldüğü ve aşağılandığında kanı kaynamış ve kibri sarsılmış gibi hissetmişti. Bu kendisine de garip gelmişti, çünkü hatırladığı kadarıyla hiç kibre sahip değildi fakat garip bir şekilde küçük görülmek kanına dokunmuştu.
Bakışları soğurken sistem sesi kulaklarında yankılandı.
[????(1) için gerekli özelliklerden bir tanesini karşıladın.]
Erthyo sistem mesajını duymadı ve Tüccar kahramana bakmaya devam ediyordu. Etrafında kırmızı bir aura yaymaya başladı. Bu Kan Arzusuydu.
[????(1) için gerekli olan özelliklerden 2.sini karşıladın.]
''Dediğimi duyma-''Kahraman tekrar konuşacaktı ki sözü kesildi.
''S.. timin çenesini kapat, bana gel.''(Erthyo)
''Ölümüne susamışsın.'' Kendine küfredilen ve aşağılanmış hisseden Kahraman Kılıcın çekti ve saldırıya geçti.
Saldırısında hiçbir etki yoktu, Kutsal Aura, Mana, elementler hiçbir şey, hâlâ Erthyo'yu küçümsediği belliydi.
Erthyoda kılıcını bıraktı ve yumruğu ile saldırıya geçti. Karşısındaki kişiye kılıcıyla saldırırsa işini hızlıca bitirebilirdi. Seviye ölçümünde görmüştü bu herif 56.seviyeydi. Karşısında yumrukları ile bile savaşabilirdi.
Yıldırım ile kendini hızlandırdı ve rüzgâr ile Yıldırımı destekledi. Yumruklarını da Asura Alevleri ile güçlendirdi ve kılıca alttan bir yumruk attı.
Ding!
Bir çarpışma sesi ile kılıç havaya kalktı. Kahraman yeni saldırı yapamadan Erthyo elini pençe haline getirmiş ve Kahramanın ağzını tutmuştu.
''Önce Ağzın.''
Ağızından tuttuğu gibi Kahramanı yere çalmıştı. Yerde örümcek ağı gibi çatlaklar oluşmuştu.
Crack. Arghh
Bir kırılma sesi ile inilti aynı anda geldi. Etraf toz içindeydi. Bir süre sonra toz dağıldı ve görüntü netleşti. Erthyo eski yerine geçmişti fakat Kahraman yerdeydi, ağzı yamulmuş bir şekilde duruyordu. Ağzının kenarları yanmıştı ve yeşil bir zehir ağzının etrafından yayılıyordu.
''Guhhh... Gaa.''Konuşmaya çalışsa da çenesi kırıldığı için konuşamıyordu. Telepati ile diğer kahramanlarla konuştu.
Bir anda 4 kahraman Tüccar ülkesinin kahramanının yanına gelmişti. Solver ise hâlâ kenarda duruyordu.
''Solver gel de şu adamı halletmek için bize yardım et.'' Mavi saçlı kahraman Solver'a hor görmüş bir şekilde konuşuyordu.
Solver ilk adımı atacaktı ki Erthyo'nun sesini duydu.
''Solver aynı dünyadan geldiğim için sana bir kere söyleyeceğim. Bu işe karışma.''(Erthyo)
Solver arada kalmış bir şekilde olduğu yerde kaldı. Eğer ileri adım atarsa az önceki kahraman gibi dayak yiyebilirdi. Eğer adım atmaz ve geride kalırsa diğer kahramanlar kazanırsa kendisi onlar tarafından hor görülecek, dalga geçilecek ve aşağılanacaktı ancak eğer adım atmaz ve diğer kahramanlar kaybederse sadece kendisine suç atılacak fakat başka hiçbir şey olmayacaktı.
Kararını verdiğinde adım atmadı ve eski yerinde kaldı.
''Güzel.''(Erthyo)
Önündekilere döndü.
''Gelin.'' Karşısındaki kişiler sırasıyla 54, 55, 54, 56, 55 seviyeydi. Onlara karşı kazanması işten bile değildi. (Bu savaşta Ülke isimiyle kahraman yazacağım oradan anlayın. Tüccar-Kahraman mesela.Yanlış anlaşılmasın)
Arkadan bir buz oku geldi. Erthyo yana atlayarak gelen saldırıyı atlattı. Tüccar-Kahraman kılıcıyla bir deşme saldırısı yaptı. Erthyo biraz çekilerek saldırıdan kaçındı ve suratına yumruk attı.
Dong
Bir anda Çekiç-Kahraman(Göğsündeki amblem çekiç) Çekiciyle saldırdı ve yumrukla çekiç çarpıştı. Çekiç yıldırımlarla güçlendirilmişti. Yumruk attığı eli öyle uyuşmuştu ki yerindemi diye bakmadan edememişti.
Bu sırada Buz okları gelmeye devam ediyordu.
Asura Ateş Bedeni.
Ateş Bedeni ile Asura alevlerini karışımından çıkan yeteneği kullandı Erthyo. Bedeni yeşil, mor bir alev ile parlamaya başladı. Üstüne gelen buzlar erimeye başladı. Çekiçten Kahramanın üstüne lanet sıçramıştı.
''Arındır.''
Tapınak-Kahramanı arkadan arındırma büyüsüyle Laneti arındırdı. Dev bir alev topuyla karşı saldırı yaptı.
Aynı anda Ay-Kahramanı elinde ay şeklinde bir mühürle saldırıyordu. Mühürden mana ile yapılmış mühürler çıkıyor ve Erthyo'ya saldırıyordu.
İnatçı yansıma özelliğiyle yanında bir beden oluşturdu ve dev alev topuna gönderdi. Ayrıyeten 2 yeni kol yarattı ve kendi kollarıyla Çekiç ve Tüccar kahramanları ile savaşırken diğer kolları gelen mühürleri ve buzul oklarını temizliyordu. İki yumruğunu da aşağı indirdi ve bir anda yukarı kaldırdı. Kılıç ve çekiç aynı anda savruldu. Erthyo bir anda ilerleyerek Tüccar-Kahramanının karşısında durdu. Karnına bir yumruk atıp önüne geçti ve kolunun tutup omzunun üstünden yere çarptı.
Yere çarptıktan sonra direkt yüzüne yumruk geçirdi. Yumruk yüzünden Kahraman bir diş tükürdü.
''S.. tir git'' Karnına bir tekme atarak kahramanı alandan dışarı attı.
Gelen çekin saldırsını ileri atılarak atlattı ve kullanmadığı kozunu kullandı. Jenny.
Bu turnuvada kimse Ortağını kullanamazsın diye bir kural koymamıştı. Jenny'i çağırınca ondan arkadaki 3'lüyü bir süre tutmasını istedi.
''Tamam'(Jenny)