‘’Ne? Neden? ‘’ (Erthyo)
Sonuçta Kılıç Krallığı da bu ittifaka dahildi ve bunun için S seviye maceracılarını harcamışlardı, kaç tane başarılı rakibin öldüğünü bilmek imkansızdı. Ancak yine de Hazineden muaflardı.
Bu resmen Kılıç Ülkesini bastırmaya çalışmak demekti!
‘’Ne düşündüğünü biliyorum ancak durum öyle değil. Burada gördüğün 4 S seviye’nin hepsi Kılıç Krallığının S seviye maceracısı.’'
‘’Fakat burada büyücü ve suikastçı da var.’’ (Erthyo)
‘’Onlar zamanında dışarı eğitime yolladığımız kişiler. Kılıçta yetenekleri yok fakat üstün mana ve gizlenme tekniklerinde yetenekliler. O gün bu 4 kişi hayatta kaldı ve diğer ülkeler bunu bizi bu Kahramanlar Toplantısında hazine almada bastırmak için kullanıyor. Eğer kabul etmezsek ve katılmaya ısrar edersek savaş bile çıkarabilirler. Böyle bir risk alamayız.’’ (Mira)
‘’Anlıyorum.’’ Krallıklar arası çekişme Erthyo’nun pek ilgisini çeken bir şey değildi. Bu yüzden bu konuyu pek uzatmadı.
‘’Şimdi ben anlatacağım.’’Erthyo elini salladı ve 7’liyi kaplayan bir bariyer ortaya çıktı. Bu bariyerlerden bir tanesi ses geçirmesini engelliyordu.
‘’200.Kata girdiğimizde ne olursa olsun, asla diğerlerinin yardımına gitmeyin.’’ Erthyo’nun sesi mutlak soğukluk içeriyordu, her kelime yüksek bir öldürme niyetine sahipti ve ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu.
‘’200.Katta 3 Krallık dışındaki hiçbir Krallık hayatta kalamayacak. Hayatta kalanlar ise keşke ölsem diyecekleri kadar ciddi yaralar ile kaçacaklar.’’
Erthyo’nun sözleri 2 Kız ve Suikastçıyı alarma geçirdi. Üçlü silahlarını kavradı, tam saldıracaklardı ki Mira’nın sesi onları durdurdu.
‘’Oturun yerinize.’’ (Mira)
Üçlü itiraz etmeden yerlerine oturdular fakat silahlarını bırakmamışlardı. Ayrıca Erthyo’ya karşı savunmalarını indirmediler.
‘’Büyücü, Tüccar, Çekiç, Ay bu 4 Krallık ne olursa olsun acı çekecek.’’ (Erthyo)
‘’Peki, neden Din Krallığı yok?’’ (Mira)
Erthyo’nun ne kadar kinlendiğini ve intikam almak istediğini biliyordu fakat bunların arasında Elizabeth’de vardı, kendisi Din Krallığının Prensesi ve Sıradaki Papasıydı. Mantıken ona da acı çektirmeliydi.
‘’O gün kaçmamı sağlayan kişi Elizabeth idi.’’ Erthyo savaş gününde nasıl kaçtığını kısaca anlattı.
‘’Anlıyorum. O zaman onu öldürmemen normal. Başka bir şey var mı?’’(Mira)
‘’Son 2 şey. Üzgünüm fakat Carl’da ölmek zorunda.’’(Erthyo)
‘’Biliyorum. Sonuncu?.’’ Carl son zamanlarda kendisinin emirlerini daha az dinler olmuştu ve kendi başına karalar alıyordu ancak kendisi Babasına çok sadıktı. Bu da demek oluyordu ki Babası yavaşça kendisinden vazgeçiyordu ve hayatı yavaşça tehlikeye giriyordu.
Ayrıca Carl ile çok yakın değildi, bu yüzden onun ölmesinde pek sorun yoktu.
‘’Sakura-san’a haber ver. Dünya Krallığında Kontrol Paraziti büyüsü yapılacak. ‘’ (Erthyo)
‘’Kontrol Paraziti! Bu çok önemli bir bilgi.’’ Mira derin düşüncelere daldı. Bu bilgi kendisi içinde çok önemli bir olaydı çünkü bir hafta önce babasından aldığı emirde Kahramanlar Buluşmasından sonra en hızlı şekilde Dünya Krallığına gitmesi gerektiği belirtiliyordu.
‘’Demek benden bu kadar vazgeçti. Tamam, bu bilgiyle ilgili bir şeyler yapacağım.’’Mira Erthyo’ya güveniyordu, akılalmaz bir geçmişi olan Arz, Tanrılar kadar güçlü 2 kadınla beraber bu bilgileri alması o kadar zor olmazdı.
‘’O zaman ben gidiyorum 1 ay kadar boyunca inzivada olacağım fakat buluşmaya yetişeceğim.’’ Erthyo kalktı ve arkasına dönerek gitti.
Mira kalan 3 kişinin karışık yüz ifadelerini gördüğünde gülümsedi.
‘’Yukarı gelin size her şeyi anlatayım.’’ (Mira)
***
Erthyo bir aylık inzivaya girmeden önce yapması gereken son bir şey vardı.
Gitmeden önce son ayarları yapması gerekiyordu bu yüzden hızlıca Ordu Boyutuna gitti ve Aleve bir kitap verdi. Bu dün akşam uyumadan önce hazırladığı [Birleşmiş Kılıç-Kalkan] tekniğiydi. Bu teknikte 3 ana yol vardı.
[Mutlak Saldırı]-[Kılıç-Kalkan]-[Mutlak Savunma]
Bu 3 yol farklı şekilleri ele alıyordu ve hiçbiri diğerinden güçsüz değildi. [Mutlak Saldırı] Kalkan kullanarak bir kılıç kadar güçlü saldırılar yapmanı sağlıyordu ancak savunması çok düşüktü. Bu konuda kullandığı kalkana güvenebilirdi.
[Kılıç-Kalkan] Kılıç ve Kalkanın birleşimi ile ortaya çıkan bir teknikti, garip hareket ve saldırı şekilleri ile diğerlerinden geride kalmıyordu.
[Mutlak Savunma] ise adından anlaşılacağı gibi hız, güç gibi şeyleri bir kenara atıp sadece Savunmayı ele alan bir teknikti.
Erthyo Aleve bu tekniği verdi. Tek bir kriteri vardı. 1 ay içinde 3 kişi bu tekniğin [Nihai Form]’unda ustalaşması. Bu biraz imkânsız bir görevdi fakat Erthyo’nun kitaba yazdığı birkaç detay ile hiç uyumadan çalışırlarsa bunu başarabilirlerdi.
Kahramanlar Buluşmasında başarılı olabilmesi için başarılı olmak zorundaydılar!
Bu detaylar ise [Birleşmiş Kılıç-Kalkan] tekniğini ezberlerken Pitaro’nun içine kattığı anlayışlarını da ezberlemesinden dolayı ortaya çıkmıştı.
‘’Gelişim yollarına zarar vermeden 1 ay içinde bu teknikleri [İlk Nihai Form]’a ulaştırsınlar.’’ Erthyo’nun tek emri buydu. Bundan sonra burada daha fazla kalmadı.
Şu an yapması gereken son bir şey vardı. O da [Evren Kılıcı] tekniğinin sahibi olan ustayı bulmaktı.
152.Kata gitti ve son düz eve gitti.
Aslında pek umudu yoktu. Sonuçta buraya her geldiğinde, görmek istediği kişi burada olmuyordu. Burada karşılaştığı öğrencisini de bir daha görmemişti. Bu yüzden pek umutlu değildi.
Ancak bir farklılık vardı.
Kapı açıktı ve Erthyo içeride 2 kişinin varlığını hissedebiliyordu.
Erthyo bunu görünce sevindi ve kapıyı tıklattı.
‘’Gel.’’ Sakinleştirici ve huzurlu bir ses Erthyo’nun kulaklarını doldurdu. Bu ses otorite ya da asillik içermiyordu, sanki tüm dünyevi arzulardan arınmış bir adamın sesi gibi, telaşsız ve sakindi.
Erthyo bir ustanın evine girecekti bu yüzden biraz heyecanlıydı. Bu dünyaya geldiğinden ve manayla etkileşime geçtiğinden beri ilk defa bir Usta ile karşılaşacaktı bu yüzden heyecanlı olması normaldi.
Erthyo içeri girdi. İçerisi sadeydi, taş bir masa ve iki oturak vardı. Taş masanın üstünde küçük bardaklar ve cam bir içki şişesi vardı.
Oturakların üstünde ise 2 kişi oturuyordu. Bunlardan biri [Evrenin Kılıcı]’nı ona veren Öğrenciydi, diğeri ise Bistora Pitti yani Evrenin Kılıcını yaratan Usta vardı.
Bu adam beyaz bir cübbe giyiyordu. Beyaz saç ve sakalları ile uyumlu cübbe, ona nazik bir hava katmıştı. Gözleri evren kadar sonsuz, kaşları ise bir kılıç kadar keskindi. Görünüşüne bakarak bu adamın gençken çok yakışıklı olduğunu söylemek yanlış olmazdı.
Adam Erthyo’ya bir bakış attı fakat bu bakış Erthyo’yu çıplak kalmış gibi hissettirdi.
‘’Küçük Şeytan Evren’in Kılıcında bu kadar başarılı olacağını düşünmemiştim. Gel otur bir şeyler içelim.’’ Adam eli ile Taş Masanın diğer ucunu gösterdi. Gösterdiği yerde ise daha önce orada olmayan bir taş oturak vardı.
Erthyo bu adamın gücünün ne kadar yüksek olduğunu bilmiyordu ancak bu dünyada ki hiç kimse ona karşı koyamazdı. Kendisi de dâhil. Bu yüzden Şeytan olduğu ortaya çıkınca telaşlanmadı, usulca oturağa oturdu.
Pitti kafasını onaylarcasına salladı. Aynı zamanda gözünde şaşkınlık parçaları da vardı.
Erthyo oturduğu gibi kendine bir içki doldurdu fakat içmedi. Pitti ona içebilirsin diyene kadar bu bardaktan bir yudum bile içemezdi.
‘’Hey Küçük Şeytan biraz kaba olduğunu düşünmüyor musun? Gerçek görünüşünü saklamanda bir sıkıntı yok fakat bunu benim karşımda yapman biraz ayıp’’(Pitti)
Bu sefer Erthyo şaşırmıştı. Carl gibi yüksek seviyeli bir adam bile kendi kılık değiştirmesinin arkasını görememişti fakat bu adam tek bakışta bunu görmüştü.
Ancak bu normaldi. Erthyo güldü ve eski görünüşüne geçti.
Saçları kalçasına kadar uzadı ve kızıllaştı. Suratındaki çirkin yara dışında bıçakla oyulmuş ve bir ustanın eseri olan suratı ortaya çıktı. Mavi cübbesi artık cüssesine tam uyuyordu, hatta biraz sıkıyordu. Bu da onun kaslı vücudunu ortaya çıkarıyordu.
‘’Hoho, Bunlar çok kötü yaralar.’’ Pitti ne kadar böyle söylese de yüzünde hala normal bir bakış vardı.
‘’Evet, cidden kötüler fakat bu da bir savaşçının yolundaki ilerleme.’’ Baştan beri sessiz olan öğrenci sonunda konuşmuştu.
Erthyo yaralarını gizlemeden oturmaya devam etti.
‘’Şimdi konumuza gelelim. Küçük Şeytan neden buraya geldin?’’(Pitti)
‘’Evren’in Kılıcının diğer şekillerini öğrenmek için’’ Erthyo direkt konuya girdi. Bir Usta’nın karşısında olduğu için bir şey saklamaya cüret edemedi.
‘’Bu iyi bir şey, ilkini neredeyse kavradın ve diğer stillerini istemen normal fakat sıkıntılı bir şey var. Neredeyse kavradın. Bu kelimeyi hafife alma.’’(Pitti)
‘’Ayrıca bir sıkıntın daha var.’’ (Pitti)
‘’Nedir?’’ (Erthyo)
‘’Ben Evren’in Kılıcını öğrencim olmayan kişilere öğretmiyorum.’’ (Pitti)
‘’Bu…’’ (Erthyo)
''Öğrencim olmak için gerekli kriterlerden biri yüksek algı, diğeri ise Evren'in Kılıcının birinci seviyesini öğrenmeyi başarmaktır. Sende bunlardan ikisi de var. Öğrencim olmak ister misin?''(Pitti)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..