Erthyo mızrağını duvara sapladı. Havada 4 Mızrak görüntüsü belirdi. 4 Mızrak görüntüsü havada süzüldü ve duvara saplandı.
Ditrotiumdan yapılmış duvarlarda 4 tane yarım metrelik mızrak izi ortaya çıktı.
Erthyo bu yaraları görünce tatmin olmuştu. Derin bir nefes verdi ve oturdu.
Sonunda mızrakta bir sınıra ulaşmıştı. Ancak bu başlangıç sınırıydı, eğer bunu kırarsa kendine Mızrak Savaşçısı diyebilirdi. Fakat bunun için ilhama ihtiyacı vardı. Ayrıca deneyim eksikliği de çekiyordu.
Ne kadar Antik İblisle kapışsa da, o Erthyo’nun göremediği bir zirvedeydi. Tek hareketi ile yeri öpüyordu. Bu yüzden bu bir deneyim sayılmazdı.
Bu yüzden son üç gündür bu sınırda takılmıştı. Ne kadar denerse denesin bu sınırı kıramıyordu.
Erthyo bir süre dinlenmeye ve kondisyonunu zirveye çıkarmaya karar verdi.
Mızrak sallarken birkaç yeni keşif yapmıştı ancak bunlar küçük keşiflerdi. 1 saat içinde hepsini özümsedikten sonra Büyü eğitimine geçti.
Erthyo 12 gündür durmadan eğitim yapıyordu.
Bu eğitimde sabahları Ordu Boyutunda eğitim yapıp, akşam ruhunu dinlendiriyor, bilincini ise Vip alanda eğitiyordu.
Bilinç ve Ruh iki farklı şeydi. Ruh kişinin 2. Bedeni gibiydi, hatta bedenden daha önemli bir bedendi. Savaştayken Ana bedenine hasar alınca bunu iyileştirmen ciddiliğe bağlı olarak süresi uzar ya da kısalırdı. Ancak ruh en küçük bir yara bile alsa, 1 ay sürerdi iyileşmesi.
Ruhu iyileştiren mucizevî ilaçlarda vardı fakat onlarda astronomik rakamlara tekabül ediyordu.
Bilinç ise kişinin ruhundan ayrı düşünme yapısını oluşturuyordu. Bu düşünme yapısı saldıramaz, savunamazdı ancak kişi bilincini geliştirmişse bilincine şekil verebilirdi. Erthyo’da bunu yaparak Vip Alanda eğitim alıyordu.
Bu 12 günün 6 gününü Antik İblisten Mızrak Eğitimi, 3 Gününü Göksel Tilkiden Mana, Büyü ve Kuyruk kullanımını, 2 Gün Ölüm Alevi eğitimi ve 1 günde Dünya Ağacı Lissden İyileşme Temelleri üzerine çalıştı.
Aslında Erthyo biraz pişmandı. Liss gibi kendine bir kişilik, ruh ve bilinç oluşturmuş bir Dünya Ağacından tam yararlanamıyordu.
Doğruyu söylemek gerekirse sahip olduğu elementler arasında Doğa elementi en kötü elementti.
Ancak buna yapabileceği bir şey yoktu. Bu yüzden iç çekip günü sonlandırdı ve Vip alana girdi.
‘’Yorulmuş olmalısın.’’ Liss’in uhrevi sesi Erthyo’nun kulaklarına doldu.
Erthyo güldü.
‘’Evet, yoruldum fakat yorulmam gerekiyor. Ancak böyle intikamımı alabilirim.’’ (Erthyo)
Liss bir şey söylemedi. Sarmaşıkları yavaşça hareket etti ve Erthyo’nun kol ve bacaklarını sardı. Ardından yavaşça onu Dünya Ağacına doğru çekmeye başladı.
Erthyo ne yaptığını anlamasa da karşı koymadı. Liss’e güveniyordu ve onun kendisine bir şey yapmayacağını biliyordu.
Erthyo bedeni Dünya ağacının altına yerleşti ve kökler etrafını sardı. Sıkı değillerdi, aksine yumuşak ve rahatlatıcıydı.
Bir sarmaşık hareket etti ve Erthyo’nun kafasının üstüne gelerek kafasını okşamaya başladı.
‘’Hedeflerine ulaşmak için bir şeyler yapman güzel fakat kendini zorlaman bedenin için yararlı değil. Ruhun rahatlayabilir fakat Bilincin zarar görürse iyileşmesi diğerlerine göre çok daha zordur. Bu yüzden bugün sadece dinleneceksin.’’
‘’Ama…’’
‘’Dinleneceksin.’’
Erthyo kalkamaya çalışsa da kökler onu sardı ve gitmesini engelledi.
‘’Bazen sadece oturup, rahatlaman gerekir. Bu zihnini açar ve daha iyi düşünmeni sağlar. Ayrıca dinlenmenin kendisi de bir gelişme yoludur. Güçlü olanların hepsi aslında sessiz ve sakin yerlerde yaşar. Çünkü zihinleri boşken bir ilhamın gelmesi daha yüksek ihtimallidir.’’
Erthyo düşündü. ‘’Belki de gerçekten dinlenmeliyim.’’
Zihnini rahatlattı ve başka bir şey düşünmedi.
Şaşırtıcı bir şekilde bunu yaptığında kısa sürede uykuya daldı.
Liss’in Vip alanı ormanlar ile kaplıydı. Yemyeşil ağaçların üstünde kuşlar ötüyor, çiçekler rüzgâr ile savruluyordu. Güneş gökyüzünde olsa da rahatsız edecek kadar sıcak değildi. Hışırtılar ve rüzgâr sesleri güzel bir Arp sesi gibi zihni sakinleştiriyordu.
Erthyo bu melodileri dinlerken uyukluyordu.
Farkında bile olmadan zihninde mızrak hareketleri dönmeye başladı. Bu hareketler kendi yaptıkları hareketlerdi. Hareketler yavaşça tekrarlanıyor ve her anı görmek mümkündü.
Ancak aralarında farklarda vardı. Hareketler daha derin, değişkendi. Yapısal olarak kendi yaptıklarından biraz daha iyilerdi.
Erthyo’yu engelleyen bariyer yavaşça kırılmaya başladı. Saldırılar sanki bariyere karşı yapılıyor gibiydi. Her hareket duvarda bir kırık oluşturuyordu.
Hareketler bir süre tekrar ettikten sonra durdu.
Duvarda örümcek ağı gibi kırıklar vardı. Bir harekete yok olabilecek gibi görünüyordu fakat tüm saldırılar durmuştu.
Erthyo bariyerin önünde belirdi. Elinde sıradan bir mızrak tutuyordu ve duvara doğru bakıyordu.
Elindeki mızrağı daha da sıktı ve ileri doğru sapladı.
Havada 5 ardıl görüntü belirdi fakat bu ardıl görüntüler ana mızrakla aynı gücü taşıyordu. Ardıl görüntü mızrakları havada süzüldü ve bariyere değmeden önce birleştiler.
Birleşen mızraklar tek bir mızrağa büründü. Mızrağın ucu bariyere değdi.
Sadece değmek bir duvar kıramazdı fakat bu mızrak sanki değmemişte saplanmış gibiydi. Tüm duvar dökülmeye başladı.
Saydam bariyer yavaşça döküldü.
[Tebrikler Mızrak Savaşçısı oldunuz]
[Mızrak Niyeti Sv.2 yeteneğini kazandınız]
[Unvan Kazanmak için belirli gereklilikleri yerine getirdiğinizde [Mızrak Ustası] Unvanını alabilirsiniz]
‘’Oh. Yeni bir Unvan bu 3.Unvanım olacak.’’ Erthyo sevindi ve hızlıca bu alandan çıktı.
Vip alanda gözlerini açtığında hala Liss’in altında yatıyordu. Huzurlu ormanda hiç ses yoktu.
Erthyo ayağa kalktı. Hiçbir kök artık kalmasına engel olmadı. Çünkü Liss biliyordu ki Erthyo aradığı şeye kavuşmuştu.
‘’Teşekkürler Liss Hanım.’’Erthyo Liss’e içten bir şekilde teşekkür etti. Aradığı ilhamın huzurdan gelmesini Liss sağlamıştı.
‘’Önemli değil. Sen beni ölümden kurtardın, güzel arkadaş ve güzel bir yuva verdin. Yani bu senin yaptıklarına karşı bir hiç.’’ (Liss)
Erthyo hızlıca tekrar teşekkür etti. Ardından burada daha fazla kalmadı ve Ordu Boyutundaki odasına geri döndü.
Ne kadar zaman geçtiğini baktığında çoktan 7 saat geçtiğini gördü. Hızlıca Mızrak eğitimine geri döndü.
Yeni ilhamlarını kullanması ve zihnine kazıması gerekiyordu.
Delme hareketi daha hızlı ve delici olmuş, Süpürme hareketi bir nehrin akıntısı gibi akışkan ve zarif görünmüş, Çapraz kesik Bir Pumanın ısırığına benzemişti.
Beşli saldırı ise daha büyük bir değişiklik geçirmişti. Erthyo buna tam hakim olmasa da tüm saldırılar birleşerek tek bir saldırıya dönüşüyor ve bu saldırıyı güçlendiriyordu.
Ayrıca Erthyo bu harekette daha kendisinin keşfetmediği anlayışların olduğunu hissetti.
Erthyo bu hareketleri öğrenmek için durmadan uğraştı, hatta bir gün boyunca bu hareketleri düzgün kullanmak için zaman harcadı.
Günün sonunda Vip Alana döndü.
‘’Görüyorum ki bir anlayış ve ilerleme yaşamışsın. Güzel. Hadi bana göster hareketlerini.’’ Antik İblis mızrağını arkasına götürdü ve dik bir duruşla orada durdu.
Erthyo mızrağını tuttu ve nefesini düzenledi.
‘’Geliyorum.’
Bir yıldırım gibi ilerledi ve Antik İblisin önünde belirdi. İlk bir delme saldırısı yaptı.
Antik İblis elini kaldırdı ve parmağı ile delme saldırısını itti.
Erthyo durmadı ve etrafında dönüp bir süpürme hareketi yaptı. Ancak Antik İblis bedenini hafifçe eğmesi ile bu saldırıyı atlattı.
Erthyo süpürme hareketini durdurmadı ve mızrağı kafasının üstünden geçirerek Çapraz Kesik attı.
Antik İblis elini bir sineği kovuyormuş gibi salladı. Bu hareketten oluşan rüzgar ise Erthyo’nun saldırısını durdurdu.
Ancak Erthyo vazgeçmedi. En azından ona mızrağını kullandırmaya kararlıydı.
Mızrağı iki eliyle tuttu ve 5 saldırı aynı anda yaptı. Antik İblise cevap verme şansı bırakmadan 5 saldırı birleşti. Tek bir saldırı şeklinde Antik İblisin göğsüne saplandı.
Antik İblis derin bir nefes aldı ve hafifçe üfledi.
Fuuuu
Bu üfleme bir Kung Peng’in üflemesi gibi hissettirmişti. Devasa hava akışı Erthyo’ya hücum etti ve onu geri fırlattı.
Erthyo havada taklalar attı ardından ancak durabildi.
‘’Saldırıların çok değişken. Sabit ve delici iken, bir ırmak gibi şekilsiz ve düzensiz, bir hayvan ısırığı gibi ve en önemlisi son saldırı gelişme potansiyeli var ve bu senin Mızrak Yolunda olabilir. ’’
‘’Mızrak Yolu?’’ Erthyo anlamamıştı. Sadece bu hareketle kendi Mızrak Yolunu belirlemek istemiyordu.
‘’Bunun cevabını kendin bulman gerekiyor.’’ Antik İblis başka bir şey söylemedi. Mızrağını kaldırdı ve her zamanki saldırıyı yaptı.
Saldırının rüzgârı Erthyo’yu geri uçurdu.
‘’Bu saldırıyı karşılamam için daha çok yolum var. Bir de bu saldırı sadece mızrak sallamasının oluşturduğu rüzgâr, gerçek saldırı bundan kaç kat güçlü onu bile bilmiyorum.’’
Erthyo kafasını iki yana salladı. Hayal kırıklığına uğramanın vakti değildi. Antik İblis onun hayal edemeyeceği kadar güçlüydü. Saldırının rüzgârı bile bu kadar güçlü olması normaldi.
Antik İblisin önünde eğildi. Teşekkür ettikten sonra Vip alanı terk etti.
‘’Emin adımlarla ilerlemesi güzel. Yavaş fakat istikrarlı, diğer dahiler gibi hızlı olmasına gerek yok. Çoğu dâhinin teknikleri hızına yetişemiyor.’’ Antik İblis Erthyo’nun gittiği yere baktıktan sonra tatmin olmuş bir şekilde başını salladı. Sonra arkasına döndü. Orada onu Alex bekliyordu.
‘’Merhaba Usta Antik İblis.’’ (Alex)
‘’Hmmh. Geri gelmişsin ve ilerleme kaydetmişsin, güzel.’’ Antik İblis Erthyo’nun aksine Alex’e karşı soğuk bir tonda konuştu fakat onu övmeyi de unutmadı.
Alex gülümsedi ve kılıcını çekti.
Antik İbliste kılıcını çekti ve salladı. Erthyo’ya yaptığı hareketin aynısını kılıç ile yapıyordu.
‘’Saldırılarını sabit bırakma. Senin kişiliğin soğuk ve adaletli ancak artık adaletli olamazsın. Melekler bile adilliği bıraktı, sadece güçlüysen haklısındır. Bunu anlaman gerekiyor. Kılıç yolunda adalet sadece çöpten başka bir şey değil.’’ Antik İblis sadece Alex’in anlayabileceği şekilde konuşmaya başladı.
Bir saatin sonunda Alex yerdeydi. Boncuk şeklinde terliyordu ve derin nefes alıyordu.
‘’Ayrıca kullandığın tekniği artık bırakma zamanın geldi. Geçmişin yaralarını yanında taşımak, kılıcın yoluna zarar verir ve ilerlemeni engeller. Zaten bu yüzden sürekli yeniliyorsun ve hala Çırak-Alt seviyede takılı kalıyorsun. Geçmişin yaları seni ilerletmez, seni zayıflatan sülüklere dönüşür. Eğer böyle devam edersen sadece bir yük olacaksın.’’
Antik İblis başka bir şey söylemeden elini salladı ve Alexi karışık, düşünceli bir kafa ile alandan yolladı.
Arından tekrar arkasını döndü. Orada Hiori vardı. Elinde bir çift kısa kılıç tutuyordu.
‘’Öldürme Niyetin ve Buz Soğuğu Kalbin gelişmiş, Kalpsiz Katil yeteneğin ve Bıçak Niyetinde gelişmiş. Ayrıca tavrını bilemeye başlamışsın. Bunlar bir suikastçıya uygun hareketler. En azından Melek ablana göre daha iyi gidiyorsun.’’
Hiori kılıçlarını kaldırdı ve saldırıya geçti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..