136.Bölüm Giriş

avatar
1486 10

İnatçı Yükselen - 136.Bölüm Giriş


2 saatin sonunda Wiar yaralarını iyileştirmişti. Tepe formuna döndüğünü düşündüğünde ayağa kalktı.

Ancak yüzündeki sıcak gülümseme çoktan gitmişti. Öldürme niyeti hâlâ bedeninden yayılıyordu.

‘’Şimdi herkes kapıdan geçsin. 30 Yaşından yüksek olanlar geri gönderilecek. Eğer geçmekte ısrar ederseniz ya da sorun çıkarırsanız infaz edilirsiniz.’’

Soğuk hava insanların omurgasını ürpertti. Kalabalıktaki bazı yaşlı insanlar çoktan ayrılmayı kafasına koymuştu, hatta sessizce ayrılanlarda vardı.

Gruplar yavaşça girmeye başladı. İlk girenler Wiar ve Tüccar Krallığı grubu oldu.

Wiar kapıdan geçtiğinde hiçbir sorun yaşamadı, arkasından Diana ve Tüccar Krallığından dahiler, maceracılar… Devam ederken herkes girdi. Tüccar Krallığının seçtiği 5 kişi ise bir tılsım sayesinde zorlanmadan içeri girdiler.

Tüm Krallıklar sırayla girmeye başladı.

Dünya Krallığından Sakura, Kardeşi, kahraman takımı, Din Krallığından Elizabeth, rahip kıyafetleri giymiş Kahraman Takımı, Papa Kıyafetleri giymiş Kahraman, maceracılar ve seçtikleri kişiler.

Hepsi sırayla içeri girdi. Sıra Ay Krallığına gelince garip bir şey oldu. Mingu hiçbir sıkıntı yaşamadan girmişti fakat garip olan Usta Lan Francesca’nın verdiği tılsımı reddetmiş ve sıkıntı yaşamadan içeri girmişti.

‘’Bu kemik yaşı belirleme olayı, bir Büyü Çemberi sayesinde yapılıyor. Eğer arkasındaki ilkeleri anlayabilirsen kaç yaşında olduğun önemli değil. İçeri girebilirsin.’’ Erthyo’nun yüzündeki şaşkınlığı gören Mira hemen açıkladı.

Büyü Çemberlerinin bir sürü yapım yolu vardı. Birisi bedeninde bir ana, her element için yardımcı olmak üzere hepsinden birer tane bulundurabilirdi fakat yeterli materyaller varsa belirli süreliğine durabilecek büyü çemberleri yapılabilirdi. Ayrıca bu Çemberlerin ömrünü uzatmak mümkündü.

 ‘’Demek öyle.’’ (Erthyo)

Erthyo kafasını salladı ve ilerlemeye başladı. Sıra kendilerine gelmişti.

Kapının önüne geldiğinde Mira ve 2 kız hiç sıkıntı çekmeden içeri girdi. Arından Kahraman ve Takımı.

Sıra Erthyo’ya gelince bir adım attı ve kapıdan geçti.

Kapıdan geçerken bir enerjinin içine girdiğini hissetti. Enerji özellikle kemiklerine odaklanıyordu, kemikleri, kemik ilikleri, kemik yaşı. Her detayı özenle araştırdıktan sonra bedenini terk etti.

Erthyo hiç sorun yaşamadan kapıdan geçmişti.

Kapının arkasın boş bir odaydı. Ancak oda çok büyüktü. Eğer ölçmek gerekseydi, kalenin dıştan görünüşünün 2 katı kadardı.

Odanın tam ortasında bir adam vardı. Yerde oturmuş, mest olmuş bir şekilde karşısındaki Mızrağa bakıyordu. Aynı zamanda bir anlayış kazanmaya çalışıyordu.

Karşısında bir mızrak vardı. Mızrak 6 renkliydi ancak bu renkler süslü değil de doğanın oluşumu gibi güzel ve ahenkliydi. Her renkte o rengi temsil eden bir Ejderha vardı. Çin Ejderhalarına benziyorlardı. Ejderhalar mızrağın ucuna doğru gitmeye çalışıyordu.

Mızrağın önünde oturan kişi arkasını dönmeden konuştu.

‘’Gene geldiniz. Hiç akıllanmıyorsunuz, bu mızrak hiçbirinize ait değil ve ait olmayacak. O burada birini bekliyor.’’ Başka kelime etmeden önüne döndü ve Mızrağa bakmaya devam etti.

Erthyo’da mızraktan gözlerini alamıyordu. Eski bir sevdiği ile karşılaşmış gibi hissediyordu. Elini uzatmak ve onu almak istiyordu fakat yapmadı.

Küçük bir engel vardı. O da son anı zinciriydi. Nedenini bilmiyordu fakat o zincir düşmeden bu mızrağı alamayacağını biliyordu.

‘’O zaman istedikleri kadar Mızrağı denesinler. Ben şu zinciri özümseyeceğim. Her türlü mızrak bana gelecek.’’

Erthyo etrafa baktı. Etrafta oturan insanları görünce kendisi de bir yere geçti ve gözlerini kapattı.

Zihnini sakinleştirdi ve vücudunun derinliklerine odaklandı.

Shringg!!

Devasa kapı orada duruyordu. Kapının etrafına devasa zinciler düşmüştü ve her halkası yavaşça toza dönüşüyordu. Bu zincirlerdeki bilgilerin Erthyo’nun beynine işlenme aşamasıydı.

Kapıda sadece bir tane zincir kalmıştı.

Erthyo elini havaya kaldırdığında, elinde 6 renkli bir anahtar belirdi. Anahtarı yavaşça zincirdeki kilide soktu ve çevirdi.

Klink!

Bom!!

Kilit açıldığında zincir yerçekimine dayanamadı ve büyük bir sesle yere düştü.

[Son Anı Zinciri açıldı]

[Anıları görmek ister misiniz?]

[Kapıyı istediğiniz zaman açabilirsiniz]

Erthyo bu kapının arkasında neler olduğunu biliyordu. Bu kapının arkasında Oyhtre vardı. Erthyo’nun içindeki şeytan.

Ancak şu an ona karşı savaşacak kadar güçlü değildi. Bu yüzden kapıyı açmamaya karar verdi.

Anılara gelince onları şimdilik boş vermeye karar verdi. Şu an bunun zamanı değildi. Çünkü bu son anı parçası ile bütün sorularına cevap bulacaktı.

Böyle önemli bir anı hızlıca geçmek istemiyordu.

Kendisi ve Mızrak arasındaki tek engel bu zincirdi. Bu zinciri özümseyince her şey hallolacaktı. Bu yüzde oturdu ve iki eliyle zinciri tuttu.

Zinciri mana ile kapladı ve yavaşça özümsemeye başladı.

**

Erthyo anı zincirleriyle uğraşırken dışarıdaki insanların gözleri açgözlülük alevleri ile yanıyordu.

Herkes tek bir bakışta bu Mızrağın ne kadar değerli olduğunu görebilirdi. 6 Element tarafından kabul görmüş hazineler çok nadirdi, ayrıca astronomik rakamlar bu hazineleri almak için yetersizdi. Ayrıca alacak kişinin konumu da çok önemliydi.

Bir hazine en düşük 1 element tarafından kabul görürdü. Hiç görmeyenlerde yok değildi. 2 element olanlar bir şehir fiyatına satılıyordu.3 Element kabul görmüş hazine parasıyla küçük bir Krallık satın alınabilirdi.

Usta Lan bile açgözlülüğüne hakim olamayıp, oradaki herkesi öldürmeyi düşünür olmuştu. Mızrağı kendisine almak istiyordu.

‘’Bu Mızrak 6 Elementin onayını almakla kalmamış, ayrıca onları kendine köle yapmış. Bu hazinenin böyle düşük bir dünyada bulduğumuz için çok şanslıyız. Eğer Orta Dünyada bunun haberi yapılsaydı. Üst Dünyadakiler bile bunu almak için gelirlerdi.’’ Usta Lan öğrencisine bir ses iletimi gönderdi.

‘’Evet, Usta. Usta bu Mızrağı kesinlikle almalıyım. Eğer onla birleşebilirsem gücüm büyük bir artış yaşar. Kral olma potansiyelim %100’e fırlar. Ayrıca fark ettiysen usta, bu Mızrağın evrim potansiyeli var.’’  

Mingu bunları söylerken kendi Mızrağına baktı. Ona yıllarca eşlik etmiş mızrak şu an çöpten farksız değildi. Onu sırtında tuttuğu için bile utanç yaşıyordu.

‘’Öhöm, Biliyorum hepiniz bu mızrağı almak için hakkınızı denemek istiyorsunuz. Bunu bende istiyorum. Bildiğiniz gibi biz Krallıklar buraya daha önce S seviye maceracıları yollamıştık. Ancak hepsi öldü, Kılıç Krallığındakiler hariç.’’

‘’Bizde bir sıra yapmaya karar verdik. En çok S seviye kaybedenden en az kaybedene kadar sırayla Mızrakta şanslarını deneyecekler. Bu sırayla önce Tüccar, Din, Ay, Çekiç, Büyü, Dünya ve Kılıç Krallığı olmak üzere herkes şansını deneyecek.’’

Mira bu konuşmayı duyunca yumruklarını sıktı. Bu gücü olmadığı için uğradığı zorbalıktı, ölümleri kendisi seçemiyordu fakat kaderi rakipleri tarafından kontrol ediliyordu. Eğer güçlü olsaydı, Krallığı güçlü olsaydı bu kadar zorbalığa uğramazdılar. Buradan çıktığında güçlenmek için daha çok uğraşmaya karar verdi.

Erthyo’ya baktığında onun kenarda durup, meditasyon yaptığını gördü. Belki de kendi sırası geldiğinde zirve formunda olmak istiyordu.

Böyle düşününce kendisine baya mantıklı geldiği için arkasına döndü.

‘’Son sırada olduğumuz için moraliniz bozulmasın. Diğer Krallıklar bize zorbalık yapıyor olabilir fakat Kaderi kontrol edemezler. Bildiğiniz gibi bir eser kendi sahibini seçer, bu yüzden illaki hazineyi onlar alacak diye bir şey yok. Herkes kendine bir yer bulsun ve meditasyon yapıp zirve formuna ulaşsın. Diğer Krallıklardaki insanların sizi rahatsız etmesinden korkmayın. Size dokunmaya cüret edeni bizzat ben öldüreceğim.’’

Mira’nın sesi gittikçe arttı ve soğudu.

Rakiplerini hem uyarıyor hem de bir hatırlatma yapıyordu. Kader kişiyi seçerdi, yeterli gücü olmayan kişi kaderi kontrol etmeyi düşünmemeliydi.

Bunu duyunca diğer Krallıklardakiler alaycı bir şekilde güldüler.

Yui’de kendi tarafındakilere emir verdikten sonra Mira’nın yanına gitti.

‘’Tamam, o zaman. İlk bizim sıramız olduğu için formalitelere hiç takılıyorum. Kimni ilk sen git.’’ Wiar arkasından bir kişiye emir verdi.

Kimni denilen kişi. Kızsı bir çocuktu, yapısı bir kıza benziyordu fakat onun erkek olduğunu gösteren birkaç detayı vardı. Ayrıca elinde boyundan biraz daha uzun bir asa tutuyordu.

‘’Emredersiniz.’’

Sesi ise bedeniyle uyuşmayacak şekilde hafif bir kalınlığı vardı. Aslında bu baya itici bir kombinasyondu.

Kimni ilerlemeye başladı. Tam [Mızrak]’ın yanından geçecekti ki Mızrak gözlerini açtı.

‘’Çocuk adam seni uyarmalıyım. Benim bulunduğum bölgeden bir adım ileri atarsan, ölümün kesinleşir. Ben bile bir adım atmaya cüret edemiyorum.’’

‘’Bu senin beceriksizliğin.’’ Kimni alaycı bir şekilde güldü ve ilerlemeye devam etti. [Mızrak]’ın uyarısını dinlemedi bile.

[Mızrak] kafasını salladı ve başka bir şey söylemeden gözlerini kapattı.

O kendi uyarısını yapmıştı. Dinleyip, dinlememek diğerlerine kalmıştı. Boyundan büyük işlere kalkışmak erken ölüme neden olurdu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr