Erthyo olduğu yerden kalktı. Etrafına soğukça baktığında olayları az çok anlamıştı.

Mingu sonunda şeytan gelişimcisi olduğunu ele vermişti, yakında Şeytan baskınında taraflarını belirleyecek olan Ülkeleri önceden düşman etmemek için buradaki herkes ile köle anlaşması yapmışlardı.

Ay Ülkesi ise bu hareketle tarafını belirtiyordu. Şeytanlar ile anlaşma yapmamış Krallıkları esirler ile zorlayarak Şeytan Akınında daha yüksek pozisyon kazanmayı amaçlıyorlardı.

‘’Sanırım harekete geçme vaktim gelmiş.’’ Erthyo iç çekti ve ilerlemeye başladı.

‘’Buradakileri alabilecek kadar güçlüsünüz, daha fazlası da sizi durdurmak için gelecek, mesela şu.’’ Erthyo Fran’ı göstererek konuştu.’’ Ancak bu da sizin gelişmenizi, belki de atılım yapmanızı sağlar. O yüzden dokunmayacağım. Ancak burada çok büyük bir savaş çıkacak kendinizi korumayı unutmayın.’’

Erthyo kızlara güldü ve yürümeye devam etti.

‘’Büyük kardeş!’’ (Ermy)

‘’Hm?’’ (Erthyo)

‘’Dikkatli ol.’’ (Ermy)

‘’Olurum’’ (Erthyo)

Erthyo bu sözleri söyledikten sonra hızlıca oradan ayrıldı. Muhafızlar bile nasıl gittiğini görememişti.

‘’Şimdi ne yapacağız?’’

‘’O güçlü çocuk gittiğine göre kazanma şansımız var. Arkamızda Prens Fran var. Saldırın!’’

Muhafızlar Frandan aldıkları cesaret ile ileri atıldı ve kızlar ile savaşmaya başladı.

**

Erthyo’nun her adımında gözleri daha da soğuyordu.

Wiar önce kılıcını almıştı, ardından kendi için çok önemli olan Jenny’i.  Şimdide onun silahını almayı hedefliyordu.

Erthyo içinden bugün ne olursa olsun Wiar’ı öldüreceğine yemin etti. Hayır! Öldürmek yeterli olmazdı, kesinlikle ona işkence edecekti.

Giaaaaaaa!!

‘’İyi zamanda geldin. Bende içimdeki öfkeyi atmak için bir şey arıyordum.’’

Sağından bir şeytan bağırdı ve üstüne atladı. Bu Şeytan nispeten küçüktü fakat büyük ve keskin pençeleri vardı.

Erthyo Şeytana son gücüyle yumruk attı.

Puçi!

Şeytanın kafası bal kabağı gibi patladı.

Erthyo hızını düşürmeden ilerlemeye devam etti. Arada üstüne şeytanlar atlıyordu fakat hiçbiri tek bir yumruğa dayanamıyordu. Bazen de Muhafızlar onu durdurmaya çalışıyordu.

Onlar şeytanlardan da kötüydü, Erthyo’nun baskısı yüzünden diz çöküyor, kalkamıyorlardı. Bu küçük muhafızları öldürmek için zaman harcamak istemiyordu. O yüzden onları baskılıyor öldürmüyordu.

Erthyo Prenseslerin ve Kahramanların formasyona geldi. Formasyonun bu tarafında 3 kişi vardı. 1.50 Boylarında, büyücü kıyafetli bir kız, gür sakalları olan orta yaşlı bir adam ve Prenses Scarlett.

Erthyo onları önemsemeden formasyondan geçti.

Saldırılara odaklanmış olan Prenses bunu görünce şaşırdı ve bağırdı.

‘’Hey, sen Mira’nın aldığı velet değil misin? Burada ne yapıyorsun? İşimize karışma.’’ Bariyer neredeyse kırılmak üzereydi, bir veletin işlerine karışmasına izin veremezdi.

Erthyo kadına dönmeden ilerlemeye başladı.

‘’Sana diyorum! Yolumuza çıkma, yoksa nasıl öldüğünü bile anlamazdı.’’ (Scarlett)

‘’Oh, Nasıl ölecek mişim? Göstermeni çok isterim.’’ Erthyo olduğu yerde durdu ve Scarlett’a kışkırtıcı bir şekilde güldü.

Fakat Scarlett ona doğru bir hamle yapmadı.

‘’Demek sadece ağzın çalışıyor. Fakat ağzın fazla çalışması iyi değildir. Kimin kırdığını anlayamazsın.’’ Erthyo ilerlemeye devam etti.

‘’Sen!!’’ Ona saldıramazdı. Eğer bir kez saldırırsa ve kaçarsa başka saldırılarda yapması gerekirdi ve kendi bölgesindeki baskı azalırdı. Bunu fırsat bilen Mızrakta Şeytan saldırılarının geldiği taraftaki kırıkları düzeltirdi.

‘’Güzel, Çok güzel, Buradaki işimiz bittiğinde seni nasıl öldürüyorum gör. Aslında buna bile gerek yok, muhtemelen Şeytan saldırılarına ya da Mızrak saldırılarından hayatta kalamayacaksın.’’ (Scarlett)

Erthyo çoktan bariyerin önüne gelmişti. Scarlett gibi boş bir kadınla daha fazla uğraşmak için çok üşengeçti.

Erthyo bariyerin önüne geldiğinde diğerleri de onu fark etti.

Mingu iyi bir ruh halindeydi. Yeni mızrağı, Mana Vaftizinden geçmiş, 6 Elementi kontrol eden bir mızraktı. Bunu hayal ettikçe daha da mutlu oluyordu.

Erthyo’nun bariyerin önünde olduğunu görünce kaşlarını çattı. Eğer dün olsaydı onu tek saldırıda öldürürdü fakat şu an iyi bir ruh halindeydi.

‘’Kaybol.’’ Mingu’nun ses iletimi Erthyo’nun kulaklarında yankılandı. Sesiyle BüyükUsta-Orta seviye baskısının hepsini ortaya çıkarmıştı. En küçük bir aksaklık bile istemediği için tüm baskısını yaymıştı.

Ancak bu kadar baskının Erthyo’ya etki etmeyeceğini bilmiyordu. Onu baskılayacak tek kişi Ustası Lan idi.

Erthyo Mingu’yu fazla kafasına takmadı. Zaten birazdan ölümüne bir savaşa girecekti. Mingu ile büyük ihtimalle oradan çarpışacaktı.

Tereddüt etmesinin 2 sebebi vardı. İlki Ejderha Mızraklarıydı. Ana Mızrağın kendini tanıyacağını biliyordu fakat diğer Ejderha Mızrakları kendini tanımazsa büyük bir sıkıntı içine girecekti, onları zorda olsa atlatabilirdi ancak ikinci sebep ileri adım atmasını zorlaştırıyordu.

İkinci sebep Mingu’nun ustası Landı. Çoktan ruhu ile kendine kilitlenmişti. Soğuk ve keskin bakışları ile Erthyo’ya bakıyordu. O tek adımı atmamasını söylüyordu.

Buradaki Bilge seviyeleri ile savaşabilirdi fakat BüyükBilge kendisinin boy ölçüşemeyeceği bir şeydi.

Tam bunları düşünürken kulaklarında bir ses duydu.

‘’Bilge seviyeler ile savaşabilecek hazırlıklar yapmışsındır fakat BüyükBilge senin liginin çok üstünde. Bırak Ustan sana yardım etsin. Korkmadan ilerle Küçük Şeytan’’

‘’Usta?’’ Erthyo Ustasının geleceğini hiç düşünmüyordu. Gelmesi için bir sebep yoktu.

‘’Ne? Gelmeyeceğimi sandın? Beni satrançta yendiğin için bu ödülü hak ettin.’’

‘’Ama… O sadece bir satranç. Daha 1 aydır öğrencinizim, kendinizi benim için tehlikeye atmanıza gerek yok.’’ (Erthyo)

‘’1 Aylık öğrencim olsan bile yine de seni korumaya gelirdim. Hem o yaşlı itin beni yenebileceğini mi zannediyorsun? Benim cüppeme bile dokunamaz. Yani istediğin gibi ilerle.’’

Erthyo Pitti’nin sesindeki mutlak gücü ve Lan’a karşı olan küçümsemeyi hissedebiliyordu. Bu onun aklındaki o son tereddütü de yok etti.

Erthyo ayağını ileri attı ve bariyerin içine girdi.

‘’Hmph’’ O anda homurdanma sesi odayı doldurdu. Erthyo’ya doğru görünmez bir enerji dalgası ışık hızında uçmaya başladı.

Bu görünmez enerji öldürme niyeti ile doluydu. Ayrıca içindeki güç o kadar fazlaydı ki Erthyo buna yakalansa beyni pelteye dönerdi.

Fakat fazla ilerleyemeden enerji dalgası bir duvara tosladı ve yok oldu.

‘’Kim?’’

Lan şaşırdı ve algısını etrafa yaydı. Burada onu engelleyebilecek kimsenin olmaması gerekiyordu. Buraya gelirken akranlarına hiçbir bilgi vermemişti, yani güvende olmalıydı. Fakat gerçeklik bunun aksini söylüyordu.

İlerleyen Erthyo’ya döndü ve aklında inanılmaz bir fikir belirdi.

‘’Bu velet mi beni engelledi!? Olamaz, O gücüyle bırak kendisi, bir eserle bile beni engelleyemez. Başka birisi olmalı.’’ Başka saldırı yapmaya cüret edemedi ve etrafı inceledi.

Erthyo’da bu saldırıyı hissetmişti. Arkasındaki gücü görünce soğuk terler dökmüştü fakat Pitti’nin saldırıyı engellediğini görünce derin bir nefes verdi.

‘’Teşekkürler Usta.’’

‘’Devam et Küçük Şeytan. Burada bu adamdan başka BüyükBilge yok. Bilgeleri kendi başına alt etmelisin.’’

‘’Merak etmeyin Usta. Onu engellediğiniz sürece geri kalan her şeyi ben halledeceğim.’’ (Erthyo)

Erthyo çoktan bariyere girmişti. Artık Pitti ile konuşamazdı.

Zinciri özümsediğinde Mızrak ile arasındaki bağ güçlenmişti. Bu yüzden onun tarafından oluşturulmuş bariyer kendini durduramazdı.

Arğğhhh!!

Arğhhh!!

Ateş ve Karanlık element mızrakları Erthyo’nun geldiğini görünce kükredi. Mızraklara sarılı Lung Ejderhaları Erthyo’ya atıldı. Geçtikleri yerde kavurucu alevler mermeri eritiyor, Lanetler havayı zehirliyordu.

Erthyo Dünyalar Atlayan Adımı Son seviyede çalıştırdı.

Dünyalar Atlayan Adım: 4. Adım-Yıldırımla Bir

Gümbür!!

Erthyo yıldırıma dönüşerek ileri hücum etti. Aynı anda bedenini İblis Alevleri ile kapladı.

‘’Heh. Bu çocuk cidden ölümün ne demek olduğunu bilmiyor. Ben bile o bariyerin içine girmeye cüret edemezdim.’’ Erthyo’nun bariyerin içine girdiğini görünce Wiar’ın içindeki zalim kişi ortaya çıkmıştı.

A seviye sınavında Erthyo’nun yaptıklarından beri Erthyo’yu öldürmeyi planlıyordu. Ancak içeride ölürse kendinin yapmasına gerek kalmayacaktı. Bu yüzden içeride ölmesini diliyordu.

Fakat Erthyo’nu alevlerini görünce aklına.

‘’Ben bu alevleri nerede görmüştüm?’’ (Wiar)

Erthyo üstüne gelen Ateş Lung Ejderhasını atlattı. Yerde yuvarlandıktan sonra ayağı ile yeri tekmeledi ve kendini ileri attı.

Booom!!

Eski yerinde Siyah Lung Ejderhası yeri keskin dişleri ile bir tofu gibi ısırmıştı. Dişlerinin değdiği kısımlar çoktan erimiş, siyah sıvıya dönüşmüştü.

Hızı o kadar fazlaydı ki Lung Ejderhaları kendine yetişemiyordu. Güçlerinin çoğunu bariyere harcadıkları için ona yetişmeyi anca rüyalarında görürlerdi.

Arğğhhhh

Arğğhhhh

Rüzgâr ve Su Mızrakları sonunda tehdidi fark etmişti. Yeşil, Mavi Lung Ejderhaları Erthyo’ya fırlamıştı.

Su Ejderhası yeri donduruyor. Rüzgar Ejderhası ise son hızda Erthyo’ya hücum ediyordu. Çoktan ağzını açmış, kristalleri kolaylıkla parçalayabilecek dişlerini göstermişti.

Erthyo İnat Enerjisini ayaklarına gönderdi. Bel altında oluşan beyaz yıldırım, turuncuya dönüşmüş. Hızı 2 kat artmıştı.

Cızztt!!

Erthyo’nun ayaklarından sıçrayan yıldırımlar etraftaki manayı cızırdatıyordu. Erthyo sıçradı, ayağına mana göndererek havada bir platform oluşturdu ve tekmeledi.

Gümbür!!

Yüksek Yıldırım çakması sesi ortamı doldurdu. Erthyo turuncu bir mızrağa dönüşmüş şekilde Rüzgâr Lung Ejderhasının yanından geçti,

Ellerini yere paralel hale getirdi. İblis Alevleri ellerinden fırladı.

Donmuş yer İblis Alevleri ile çarpışınca anında erimeye başladı. Ayrıca Erthyo’nun durabileceği alan oluşturdu.

Erthyo yere değdiği anda ileri tekrar sıçradı.

Gümmm!!

Eski durduğu yerde çoktan Rüzgâr Ejderhası belirmişti. Gözleri hiddet ile dolmuştu.

Su Lung Ejderhası ise önünden hücuma geçmişti.

‘’Esinti git ve O ejderi durdur.’’ Erthyo ileriyi göstererek bağırdı.

Screeeeee!!

Büyük bir kuş çığlığı ile Erthyo’nun arkasında Element çarkı belirdi.

Yıldırım Esintisi Kuşu Element Çarkından ayrılarak ileri hücum etti.

Arğhhhhh

Su ve Ateş birbiriyle geçinemezdi. Bu iki element sahip iki Gökyüzü Lordu ise daha kötü bir düşmanlığa sahipti.

Bu yüzden birbirlerini gördükleri gibi saldırmışlardı.

Arğhhhh!!

Toprak Lung Ejderhası kükredi. Kükremesi ile yer titredi, ayrıca ağzından çıkan kahverengi Ejderha Nefesi zemini doldurdu.

Crack! Crack!!

Yer titredi ve çatladı. Titreyen yer tekrar şekil alarak Erthyo’nun geçmesini engelleyen bir duvar oluşturdu.

Duvar giderek büyüdü ve kalınlaştı. Uzunluğu neredeyse tavana değecek kadar fazlaydı. Kalınlığı ise 6 metreydi

Ayrıca Toprak Ejderhası Alevleri ile bu duvarı güçlendiriyordu. Her saniye sağlamlığı daha da artıyordu.

Su ejderhası Esinti kuşunu ileri fırlattı ve arkasını döndü.

Fuuuu!!

Ağzını açtığı gibi dondurucu Ejderha Nefesi duvara hücum etti.

Duvara değdiği anda, duvarı dondurdu ve kristalleştirdi.

İkili mutlak takım çalışması ile geçilmez bir duvar oluşturmuştu.  Bu duvar ise her saniye daha da sağlam hale geliyordu.