'' Merak ettiğim bir konu var. Umarım cevaplayabilirsin. '' Kahyanın sözlerini dinlediğinde Erthyo'nun aklına önemli bir soru takılmıştı.
'' Tabii ki. '' Kahya, Erthyo'nun tavırlarından dolayı mutlak saygı gösteriyordu. Birinin tavırları sahte olabilir, birilerini kandırabilirdi. Ancak yüzlerce yıl yaşamış ve çok fazla kişi görüp, çeşitli acılar çekmiş yaşlı toprak olan kendisini birinin kandırması zordu. Birinin tavırlarının gerçek mi sahte mi olduğunu anlayabilirdi. Erthyo'nun az önce söylediği sözler ve takındığı tavırdan, her şeyin gerçek olduğunu anlamıştı.
Torunu gibi gördüğü, İmparatoriçesine bu kadar içten davranan bir adama saygılı davranması doğaldı. Onun mutlu olmasını istiyordu, yaptıklarından sonra alay konusu olacağını biliyordu fakat belki de Erthyo'nun kanlı yöntemleri bunu durdurabilirdi. Durdurmasa bile dalga geçmelerini önleyebilirdi, tavrı bunu yapabileceğini gösteriyordu. Bundan dolayı ona tam destek vermeye karar vermişti.
'' Evren büyük ve sonu bilinmiyor, belki bir sonu var belki de yok ya da genişlemeye devam ediyor. Aynı şey insanlar ve canlılar içinde geçerli, manadan doğmuş bir canlı olabilir, manaya karşı bir canlı olabilir, manaya alerjisi olan bir canlı olabilir. Kimse bilemez, aynı şey silah ruhları içinde geçerlidir. Belki de bu tür insanların olduğu bir yer var mı? Var ise O'nunla karşılaştırıldığında ne konumdalar? ''
Kahya bir süre düşündü, hassas bir konu olduğu için düzgün cevap vermesi gerekiyordu.
'' Sanırım onlardan daha düşük bir konumda olacaktır. Dediğin gibi klanlar ve aileler bulunuyor, hatta tamamı Silah Ruhu olan aileler bile gördüm. Fakat bu aileler sadece başlangıçta böyle olurlar, birisiyle anlaşır, onla bir süre birlikte eğitim yapar ve belirli bir seviyeye ulaşınca onunla ayrılırlar. Eski yoldaşlarına iyi bir tazminat öderler, bu ayrılma dönemi de onların fiziksel bedene sahip olduklarında olur. Bu türden kişiler kötü karşılanmaz, normal canlı olarak görülür ve itibarlarına göre saygı görürler. Sonuçta nasıl doğacağını seçemezsin. Ancak İmparatoriçemiz öyle değil. ''
Anlamıştı. Nasıl doğacağını seçemezdin, bu yüzden diğerleri Silah Ruhu olarak doğsa da güçlendikleri ve sahipleri kendileri oldukları sürece yine de saygı görebilirler. Ancak normal bir ırktan doğup, silah ruhu olanlar aşağılanabilirlerdi. Onlar bir EŞYA olmayı kabul etmiş kişilerdi, fiziksel bedenlerinden vazgeçmişler, fiziksel bedenleri olsa bile, başkalarının güçlenmesi için bir araç olarak kullanılmaya razı olmuş olurlardı. Hal böyle olunca dalga geçilmeleri ve alaya alınmaları doğaldı.
Ancak anlaması, onayladığı anlamına gelmiyordu. Özellikle konu kendi kadınıysa, neden sırf yanında bulunmak için böyle bir seçim yapmış olduğundan dolayı alaya alınmalıydı? Niyeti sadece kendisinin yanında bulunmaktı ve diğerleri tarafından dalga mı geçilecekti? Hadi lan oradan, kim onunla dalga geçmeye cüret ederse onları buna pişman edecekti.
Kahya yol boyunca Erthyo'ya bu diyarın güç sistemini vb gibi şeyleri açıklamaya başladı.
Kahyanın adı Lun idi. Büyük İmparatora hizmet eden bir Baş Kahyaydı. İşi ve gücü sayesinde şu anki İmparatoriçe yani Mızrağın içindeki ruhun kişisel uşağıydı. İmparatoriçe, Erthyo'yu takip etmek için istekte bulunduğunda onun yanında yer almak için inisiyatif almış ve peşinden gitmişti.
Güç sistemine gelince, en üstte doğal olarak İmparatoriçe vardı, onun altında Kahya Lun vardı. Sonraki altı sırayı, sırasıyla Altın, Yeşil, Mavi, Kırmızı, Siyah ve Kahverengi Ejderha yer alıyordu. Onun altlarında ise diğerleri. Ancak Kahya Lun, Erthyo'nun bunu umursamadığını düşündüğü için diğerlerini söylememişti.
'' Son soru, Zin Lung İmparator Mızrağı gibi silahlar gerçekten çok mu nadir? '' Erthyo'nun aklına takılmıştı, eğer çok nadirse bu demektir ki diğer kadınları böyle silahlara sahip olamayacaktı. Eğer cidden öyle ise Erthyo onlara uygun güçlü hazine silahlar bulmak için uğraşması gerekiyordu.
'' Diğerleri için çok nadir olarak görülür. Ancak aslında değildir, yani evet nadir, her önüne gelen bunu alamaz ve para ve itibar ile alınabilecek bir şey değildir. Ancak bu aşırı nadir kategorisine gireceğini göstermez. Dıştan görünüşte çok nadirdir, fakat böyle hazineleri kullanmış olanlar bilinir. Başka kaç tane bu tür hazineler var kimse bilmiyor. Zin Lung İmparator Mızrağı gibi bir mızrağın değerli olmasının en büyük sebebi içinde 7 Ana ruh taşıyor olması, zaten hepsi ile tanıştın. ''
'' Oh, Öyle mi? '' Erthyo sevinmişti, eğer gerçekten öyle ise bir şekilde yapımlarını araştırabilir ya da sadece onlardan alarak kadınlarına verebilirdi.
Sonunda yol bitti, yolun sonunda bir ev vardı. Erthyo'nun dışarıdan gördüğü gibi bir kilise gibiydi ancak daha çok eve benziyordu. Çok garip bir yapısı olsa da, kendi içinde güzel görünüyordu. Her parçası yerine oturmuş bir yapboz gibiydi.
Evin önünde 5 kişi bulunuyordu. Bunlardan biri çocuktu, süslü kıyafetler giymişti ve elinde beyaz, hoş kokulu çiçekler bulunan bir demet vardı. Onun arkasında mavi saçlı, mavi siyah cübbeli bir adam vardı, elinde Ferah 10.000 Fit Bitkisi adlı çiçeklerle dolu bir demet vardı, bu bitki okyanus ferahlığı kokusu yaymasıyla bilinirdi.
Üçüncü sırayı, Erthyo gibi kırmızı saçlara ve kırmızı gözlere sahip bir adam tutuyordu, diğerlerinin aksine üst gövdesi açıktı. Kaslı bir bedeni olsa da, kırmızı gür saçları bedenini çoğunu kaplıyordu. Eğer Erthyo bu adamı tanımlamak isteseydi, kendisinin kıllı ve biraz daha cüsseli hali derdi.
Dördüncü yeri alan adam kapüşonlu cübbesinin altına kendini gizlemiş biriydi, kendi kendine konuşuyor ve arada suratı kızarıyordu. Kasvetli bir yapısı olsa da, bu hali garip bir çekicilik oluşturuyordu.
Son kişi ise kahverengi saçlara sahip, gözlüklü bir akademi abisiydi. Eğer burası bir akademi olsaydı, bu kişi okulun ineği olurdu. En azından Erthyo böyle düşünüyordu. Üstüne giydiği pantolon, sıkı gömlek ve ceket ile tam bir akademi ineğiydi, ancak yakışıklı ve çekici olanlarından.
Erthyo bu sahneyi gördüğünde bir şey demek istedi fakat o sırada evin kapısı açıldı ve içeriden biri çıktı. Bu adam altın sarısı saçlara sahipti, iyi kesilmiş, dağınık saçları vardı. Ayrıca Altın Ejderhalar işlenmiş cübbesi ve altın sarısı gözleriyle Işığın Çocuğuna benziyordu. Diğerlerinden en farklı kısmı, gözlerinin derinliklerinde iki tane Elementsel Lung Çarkı vardı.
Yüzü kıpkırmızıydı, yeni âşık olmuş bir çocuk gibiydi. Yeşilli küçük çocuk bunu görünce karnını tutarak gülmeye başladı.
'' Seni gene mi reddetti. Ahahaha... Cidden hep şu mest olmuş ama aynı zamanda hayal kırıklığına uğramış suratını görmeye bayılıyorum. '' Yeşilli çocuk giysilerini düzeltti, herhangi bir sıkıntı var mı diye üstüne baktıktan sonra içeri girdi. O girdiğinde diğerleri de altın saçlı adamla dalga geçmeye başladılar. Ancak Altın saçlı adam sanki hiçbiri duymuyormuş gibi mest olmuş bir suratla durmaya devam etti.
Kâhya Lun tedirgin bir şekilde eğildi. Tüm içtenliğiyle özür diledi.
'' Böyle bir şey gördüğünüz için gerçekten özür dilerim. Size bunu göstermek istemezdim. ''
Kâhya Lun devam edecekti fakat Erthyo'nun sesi onu durdurdu. Sesi buz dağlarından gelmiş gibi soğuktu, onun suratını görmüyor olsa da, sesinden ifadesiz fakat cani olduğunu hayal edebiliyordu.
'' Kâhya Lun, Merak ediyorum da, Madam Lun diyebileceğim biri var mı? Eğer var ise onu seviyor musun? '' Soru ani olmuştu fakat Kahya Lun hızlıca cevap verdi.
'' Evet, Var. Onu seviyorum. '' Kahya Lun soruyu anlamasa da cevap vermişti. Konuşurken yüzü hafifçe kızardı. Erthyo, bu kadar yaşlı bir adamın, konu aşka gelince bir liseliye dönüştüğünü görünce gülesi geldi.
'' Peki, Kahya Lun. Düşün, sen evden olmadığın ve uzaklara gittiğin zaman, senin varlığından haberdar olmalarına rağmen birileri gelip sürekli Madam Lun'a evlenme teklifleri, çıkma teklifleri ediyor. Yaşlı adamlar, genç efendiler, zengin adamlar... Nasıl hissederdin? '' Erthyo konuşma başladığından beri hiç hareket etmemişti. Orada sadece duruyor ve önündeki olaya bakıyordu.
'' Bu... Cidden çok kötü bir his olurdu. '' Bu artık duygularla ilgili değildi, artık erkeklik onuru ile ilgiliydi. Birisi gelip kadınına, kendisiyle evli olduğunu bilmesine rağmen evlilik teklifi etmesi, onu bir erkek olarak bile görmediğini gösterirdi. Ki bu hiçbir erkeğin katlanamayacağı bir histi.
Kahya Lun bunu düşünce gerçekten rahatsız oldu, Erthyo'nun yanından geçerken konuştu.
'' Bunu hemen durduracağım. '' Onu yeni efendisi olarak kabul etmişti, İmparatoriçesinin kocası olarak. Böyle bir şeyi gözlerinin önünde göstermek onunla alay ettiğini gösterirdi, Ancak Kahya Lun böyle biri değildi. Bunu hemen durduracaktı. Güç kullanması gerekse bile.
'' Neden bu kadar acelecisin Kahya Lun.'' Erthyo eliyle onu durdurdu. Kahya Lun sonunda onun suratını görebilmişti. Düşündüğü gibi cani veya soğuk bir ifadesi yoktu, hınzır bir ifadesi vardı. Rakibini öldürmek değil, onunla oynamak isteyen bir kaplan gibiydi.
'' Sence de bunu yapmak çok sıkıcı olmaz mı? Onları kovdun fakat sürekli gözümün önünde kadınıma yürümeye devam edecekler, duyguları yüzünden ya da bana olan kinleri yüzünden. Eminim ki şuradaki kırmızılı adam sırf üstünlüğünü göstermek için özellikle harekete geçecektir. Veya şu Sarılı bana savaş açacak, kapüşonluşuradaki siyah kapuşonlu adam beni öldürmek için komplo kuracak bilemeyiz. Ancak ben bunu istemiyorum, ben onların tüm girişimlerini tek seferde yok etmek istiyorum. Kadınıma duyguları olabilir ancak ona sadece uzaktan bakabilir ve hayal kurabilirler.''
Kahya Lun düşündüğüne söylediği şeylerin gerçekten olabileceğini düşündü. Kırmızı Ejderha savaşmasıyla bilinirdi, şehvetliydi fakat aynı zamanda savaş bağımlısı bir manyaktı. Eğer üstünlüğünü göstermek için olacaksa, İmparatoriçeye daha fazla yapışmak ve kur yapmaktan çekinmezdi.
Altın Ejderha, kibriyle bilinirdi. Özellikle buradaki adam kabilesinin genç yaştaki akranlarında birinci sıraya yerleşmiş biriydi, bundan ötürü kibri farklı bir seviyeye çıkmıştı. Ancak Liderliği almak yerine, gelecekteki İmparatoriçeyi takip etmek için inisiyatif almış ve her şeyi geride bırakmıştı. Onlarca yıl uğraşmış olsa da, ona ulaşamamıştı. Fakat bir anda bir adam gelip onun elinden hedeflediği kadını alırsa kesinlikle savaş açacaktır.
Kara Ejderhaya gelince, o takıntılı bir sapıktı. Dışarı pek göstermese de, İmparatoriçeye çok takıntılıydı, onu etkilemek için ölebileceği bir sürü savaşa girmiş ve sürekli öne atılmıştı. Eğer taptığı yıldız bir anda başkası tarafından alınırsa delirebilir ve Erthyo'yu çeşitli yollardan öldürmek isteyebilirdi.
Bu olduğunda yeşil ejder, yani aralarında en oyunbaz olan kişi kenardan izleyecek, kahverengi Ejderha ise onları durdurmak isterken arada kaynayacaktı. Böyle olunca aralarındaki birlik bozulacak ve tüm boyuta savaş ve kan hâkim olacaktı.
Sorunlar baş göstermeden hareket etmek ve tek hamlede işi bitirmek en iyi yoldu. Kahya Lun, bu şekilde düşününce hiçbir şey yapmamaya karar verdi.
İkili beklemeye devam ettiler. Küçük çocuk yarım saatin sonunda dışarı çıktı. Suratında güzel bir oyun oynamış fakat yarıda kesilmiş bir çocuğun hayal kırıklığı vardı.
''Sen de reddedildin. Yani sıra bende!'' Mavi saçlı adam, elindeki çiçeklerle sakin bir şekilde içeri girdi. Yarım saati bir saniye bile geçmeden o da dışarı çıkmıştı.
'' Yarım saat kuralını geçemedin. Hahaha, Ama ben bugün bu kuralı geçeceğim. '' Kırmızı saçlı adam kükreme benzeri sesiyle konuştu ve içeri büyük adımlarla girdi.
'' Yarım saat kuralı, bunca denemeden sonra 6 Ejderha Efendisi tarafından konulmuş bir kuraldır. Hiçbiri İmparatoriçeyle görüşmesini yarım saatten bir saniye fazla uzun tutamadı. En yüksek rekor Altın Ejderha da, Tam olarak 31 Dakika 52 Saniye içeride durabildi. Ancak söylenene göre konuşmayı sürekli geçiştirerek bunu yapmayı başarmış. '' Kahya Sun, Erthyo'nun anlamadığından endişelenerek konuştu.
''Oh, Öyle mi?'' Erthyo sanki kendisi ile ilgili değilmiş gibi orada beklemeye devam etti. 30 dakika 54 saniye sonunda kırmızı saçlı adam çıkmıştı. Yüzünde hayal kırıklığı yoktu. Aksine, mavi saçlı adama, ona karşı bir zafer almış gibi bakıyordu.
'' 30 Dakika 54 saniye, senin 30 dakika 48 saniyelik rekorunu kırdım. Hahahahaha. ''
'' Çeh '' Mavi saçlı adam dilini tıklattı, ancak hiçbir şey söylemedi. Kırmızılı adam odadan çıktığı anda siyah bir silüet yanından geçti ve odaya girdi. Bu kişi, kendi kendine konuşan siyah kapuşonlu adamdı.
'' Şu sapık! '' Kırmızılı adam görmezden gelinmekten rahatsız olmuş gibi küfretti ve yerine geçti. Kasvetli havasını hızlıca dağıttı ve mavili adamla dalga geçmeye başladı.
30 Dakika...
30 Dakika 42 saniye...
31 Dakika....
31 Dakika 21 saniye...
Sonunda çıkmıştı, Tam 31 Dakika 50 saniye içeride durabilmişti. Dışarıda ki tüm kişiler şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. Hizmetçiler ve Kahya Lun da dahil.
'' 2 Saniye ile kaçırdı, gerçekten 2 saniye ile Altın Ejderhayı kaçırdı. '' Kahya Lun kendi kendine konuşuyordu. Erthyo ilgisini çekmiş gibi ona baktı.
'' Bunda bu kadar iyi olan ne var? ''
'' Ah, Siz bilmiyorsunuz tabii. Kara Ejderha, Altın Ejderhanın doğal düşmanıdır. Ama olay güce gelince sıralamada sondan ikinci sırada bir gücü var. Bu yüzden onunla yarışmayı bir süredir bırakmıştı, ancak şimdi bir anda ondan iki saniye az olacak şekilde içeride durdu. Bu ona tekrar savaş açtığını gösteriyor. ''
Konuşması bitmeden bir kükreme duyuldu. Kükreme güçlü ve kibirliydi, Erthyo sesin geldiği tarafa baktığında Altın Saçlı adamın arkasında bir Ejderha silüeti gördü. Tamamen öldürme niyeti ile yanıyor ve Siyah kapüşonlu kişiye bakıyordu.
'' Bana savaş açmaya cüret mi ediyorsun? Demek bir atılım yaptın ve götün kalktı. İndirmemi ister misin? ''
'' Sadece bir atılım değil. Önceden senin güç seviyeni bile göremezdim fakat şimdi görebiliyorum. Benden çok da güçlü değilsin.'' Kapuşonlu adamın, kapüşonu hafifçe sallandı. Onun altında bir çift zifirî siyah göz belirdi. Gözlerin içinde kara bir Elementsel Lung çarkı vardı.
'' Sen... Lung Çarkı yasalarında anlayış mı kazandın? '' Altın Ejderha şaşkınca sordu. Elementsel Lung Çarkı ırksal bir yasaydı, anlayış kazanmak çok zordu. Çünkü anlayış kazanmak için bir yön göstericin ya da örneğin yoktu. Kişi yasaları kendi başına kavramalıydı. Gözdeki Lung çarkı ise bir yansımaydı, yasa göze yansır ve göz saldırıları oluşturmanı sağlardı. Ayrıca bu yasaları ne kadar kavradığını gösterirdi.
Altın Ejderha sadece gözüne bakarak Kara Ejderhanın kendisine güçte eşit olduğunu görebiliyordu.
'' Ne olmuş yani? Seni hâlâ yenebilirim. '' Kibri alevlenmişti, onun gibi kibri kemiklerine kadar işlemiş biri kolayca yenilgiyi kabul etmezdi. Ancak o savaşmaya başlamadan bir el omzuna dokundu, dönüp baktığında Kahverengi Ejderha olduğunu gördü. Küçümseyen ses tonuyla konuştu.
'' Ne istiyorsun? ''
'' Sıranın ben de olduğunu görüyorum. O yüzden yolumdan çekilin.'' Elini çekti ve omzuna omuz atarak yanından geçti.
'' Sen... '' Fakat kahverengi ejderha onu görmezden geldi. Yoluna devam ederek içeri girdi. 30 dakika 59 saniye sonunda geri dönü.
'' Rekorumu kırdım. '' Kahverengi Ejderha gerindi ve sırasına geri geçti. Kara ve Altın Ejderhayı ayırmaya niyeti yok gibiydi.
Erthyo sıranın kendine geldiğini gördü. Bu yüzden gitmek için hareketlendi.
'' Ne yapmayı planlıyorsunuz? '' Kahya Lun, Erthyo gitmeden önce bir adım attı ve sordu. Eğer çok kötü bir şey yapmayı planlıyor ise onu zamanında durdurması gerekecekti. Onlar bu diyarın dayanaklarıydı, eğer onlara bir şey olursa diyar iç çatışmalar yüzünden bölünebilirdi.
'' Merak etme, ben sadece kan döken kas beyinli bir adam değilim. Onları her türlü şeyde yenerek onurlarını kıracağım. Güçte, zamanda veya başka şeyde. Hepsi sonsuza kadar benim altımda kalacaklarını öğrenecekler. '' Bu kibirdi, mutlak kibir. Ancak Erthyo'nun bunu destekleyecek gücü de vardı.
'' Kadınımı hedeflemelerinin cezasını çekecekler. ''
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..