Bölüm 4: Melony

avatar
376 3

Kai Lane - Bölüm 4: Melony


Kai en sonunda yerinden kalkmayı başarmıştı. Gözleri düzelmişti fakat hala neler olduğunu anlamıyordu. Elleri titriyordu. Bunun bir hastalık olabileceğinden şüpheleniyordu ama hayatı boyunca böyle bir şey duymamıştı. Bu normal değildi. Bu şekilde nereye kadar gidebilirdi? Bunu merak ediyordu. Ve yetkili figürler tarafından alıkonulmaktan korkuyordu. Farklı insanların farklılıklarını öğrenmek için labaratuvarlara kaldırılıp, deneylerin yapıldığı yasak bölgeler hakkında bir çok film izlemişti.

Kai tuvaletten ayrıldı ve duruşma salonuna geri girdi. Kırık parçalar çoktan temizlense de kırık tahta kısım hala duruyordu. Kai'ın hiçbir şey olmamış gibi yeniden orada durması garip bir görüntüydü.

Hakim Kai'a bir bakış atmaktan fazlasını yapmadı. Biraz olsun şüpheli görünmüyordu. Bu tuhaftı. Herkes sakinleşmişti. Bu da tuhaftı. Hakim sözünü fazla ağzında bekletmek istemiyor gibi görünüyordu ve anlaşılan savunmalar sona ermişti. Ardından kararını verdi ve Kai'a sorun çıkarmadı. Kai suçsuz bulundu ve Lane ailesi mutlulukla oradan ayrıldı. Kaybetselerdi bile Kai'a böyle bir durumda bir şey olmazdı fakat babası büyük bir para cezası yiyebilirdi ve Kai bunu kesinlikle istemiyordu.

"Kazandık!"

Kai kardeşleri ile beraber sarıldı. Sonrasında İsse ve Rodos da gelince Kai zaten başka bir şey istemediğini fark etti. Garip gözlere ya da hastaymış gibi bir bedene sahip olabilirdi. Fakat bu gerçekten önemli değildi. Kai onlarla olduğu sürece bunları sorun olarak görmüyordu. O böyle mutluydu ama içinden bir ses bunun uzun süre devam etmeyeceğini söylüyordu.

Melony Thompson

"Melony Thompson. "dedi bir adam. Siyah saçlı mavi gözlü yaklaşık 35-40 yaşlarında 1,90 boylarına yakın bir adamdı. Oldukça etkileyici elmacık kemiklerine sahipti fakat çenesi biraz önde gibi görünüyordu. Saçlarını arkaya doğru taramıştı. Yüzünde herhangi bir ifade yoktu. Melony olduğu yerden kalktı ve ona doğru ilerledi. Burda ne işi vardı onu bile bilmiyordu fakat buraya gelmişti. Ve yine de o adamın yanına gitmişti. İyi birisine benziyordu. Melony ona bakınca emin ellerde olduğunu anlayabiliyordu. En azından buna inanıyordu. Burada kendinden başka bir sürü insan vardı. Ve hiç kimseye kötü davranılmamıştı. Bu onun saf düşüncesiydi ama yine de şimdilik onlara güveniyordu.

"Şurdaki otobüse bin. Merak etme burası güvenli bir yer. Yakında size neler olduğunu anlatacağız."dedi adam. Sözleri sanki otomatik plota başlanmış gibiydi. Fakat adamın ses tonu güven vericiydi. Melony anlamadığı bir şekilde güvende hissetmişti ve bu sefer bunun kendisinin etkisinde olmadığından şüphe ediyordu. Melony adamın parmağı ile gösterdiği otobüse gitti. Çok büyük bir otobüs değildi. Servis gibiydi. Onun gibileri buraya alıyor olmalılardı.

Melony arka taraflarda bir cam kenarına geçti ve sessizce içeri giren insanları izledi. Kısa bir süre sonra yanlarında otobüse bir kaç dakika önce Melony ile konuşan kişi de girmişti. Onun yanında ise çok daha farklı ve yaşlı başka bir adam vardı.

"Şimdi,iyi dinleyin. Bunu her yıl anlatmaktan yorulsam da size bunu en kolay şekilde anlatacağım. Dışarıda bilmediğiniz bir dünya var ve hayat sandığındızdan çok daha farklı. Siz farkında olmasanız da güçlerimiz var ve sahip olduğunuz hayat yok olmak üzere. Ait olduğunuzu sandığınız dünyadan alıyoruz sizi. Bundan sonra bir gelişimci olarak yaşamak için eğitim göreceksiniz. "dedi adam. Melony onun yüzünü tam göremiyordu fakat oldukça yapılı bir vücuda sahip olduğunu görmüş, kalın bir sesi olduğunu duymuştu. Bu adam az öncekine göre daha otoriter bir hissiyat yaymıştı.

Kalabalıktan sesler yükselmeye başlıyordu. Herkes birbiri ile konuşuyor ve neler olduğunu, bunun nasıl bir şaka olduğunu sorguluyor fakat karşılarında ki adamın sert bakışları, bu konuda emin olmamalarını sağlıyordu.

" Sadece şüphe duyuyorsunuz. Bu her yıl olan bir şey. O yüzden gerçeği size kısa bir yolla göstereceğim."

Adam gözünü bir kez kırptığı anda göz rengi değişti ve yerini fosforlu bir yeşile bıraktı. Tam o sırada da herkesin gözü önünde gözlerinin köşelerinden yıldırımlar çıkmaya başladı fakat çıkan yıldırım işaretleri tamamlanmadan geri eski yerine dönmüştü. İnsanlar susmuş ve ses çıkaramaz hale gelmişti. Artık herkes bir gariplik olduğunu anlayabilmişti. Bir insanın göz renginin aniden değişmesi garipti fakat içerisinde yıldırım şekilleri belirmesi? Bu anlaşılır görünmüyordu.

"Benim adım Michael. Ben sizin yeni akademinizin müdürüyüm. Bu durum hakkında hiç bir endişeye ihtiyacınız yok. Aileleriniz biliyor. Ve arkadaşlarınız sizi çoktan unuttu. Buraya aitsiniz! Bu dünyaya! Kızılyıldırım Akademisine hoşgeldiniz!"

***


2 saat geçmişti. Melony arabanın yavaşladığını fark edince kulaklığını çıkardı. Anlaşılan akademiye varmışlardı. Ardından etrafına baktı. Ama bakamamıştı bile, gözleri böyle bir şeyi görebilecek niteliklerden yoksundu. O kadar büyüktü ki Melony başını kaldırınca en üst katını zor görüyordu. Bulutların ardında olabilir miydi? Genişliği de olağanüstüydü. Yoksa kilometrelerce uzanıyor muydu?

Melony ve diğer çocuklar gerçekten çok heyecanlıydı. Kendilerini büyücü okulunda gibi hissediyorlardı ama görünüşe göre bu çok daha iyiydi. Çok daha farklıydı. Herkes otobüsten indi ve akademiye incelemeye başladı.

Onlar gittikçe sabırsızlanıp Michael'ı beklerken Michael son otobüsle aşağı indi. Çocukların bu heyecanını garip bulmuyordu. Her zaman aynı şey gerçekleşirdi. Yeni gelen çocuklar öncekilerden farklı değildi.

"Evet, tek sıra olun ki daha rahat içeri girelim." dedi adam. Herkes dediği gibi tek sıra olurken Melony de yavaşça sıraya girdi. Önlerde bir yere sahip olması zordu. Melony ezilmesi kolay olan ufak bir bedene sahipti.

Michael yine konuştu.

"İlerde adınızı soracaklar. Teker teker adınızı söyleyin. Size ev anahtarınızı ve ders programınızı verecekler. Ders kitaplarınız ve eşyalarınız odalarınızda olacak. Şimdi beni takip edin."demesiyle beraber herkes onu takip etmeye başladı. Melony ise bu duruma endişeyle yaklaşıyordu. Görünüşe göre herkes bir evde kalmayacaktı. Herkese bir ev, ya da daire verebileceklerini düşünmüyordu. Burada çok fazla insan vardı. Ve Melony'nin endişelendiği konu ise ev arkadaşlarının kişiliğiydi. Umarım onu zayıf olarak görüp zorbalık etmezlerdi. Eskiden böyle durumlardan kaçmak için çok fazla çaba harcaması gerekmişti. Böyle bir durumla daha fazla karşılaşmak istemiyordu.

***


Yarım saat sonra sıra Melony'e gelmişti.

"Adınız nedir?"dedi önündeki kadın.

"Melony Thompson " dedi Melony.

"Bir dakika bekle Melony. "dedi ve arka tarafa gitti. Elinde bir anahtar ve bir kağıtla döndü. Sadece birkaç saniyede bunu yapmıştı. Oldukça hızlı ve çevik olmalıydı. Bu kadın gibi 5 kişi daha vardı. 5 sıra daha. Ve sırayı korkutucu bir hızda kısaltmakta kesinlikle beceriklilerdi. Bu durum karşısında onlara hayran olmamak pekala mümkün değildi. Buradaki herhangi bir kişi onların hızının onda birine yetişemezdi.

"Bu ders programın. Bu da evinin anahtarı."dedi. Anahtarın üzerinde 520 yazıyordu. Bu Melony'nin ev numarasıydı.

"Derslerin yarın başlıyacak. Evler ilerde başlıyor."dedi. Melony de daha fazla beklemeden ileri olarak bahsettiği akademinin içine, geniş çimenlerle kaplı toprak alana doğru yürümeye başladı. Geçen bir kişiyi durdurup evleri sordu ve çocukta nazikçe tarif etti ve Melony söylediği yere doğru yürüdü.

"Acaba bu çocuk bana nereyi tarif etti? Nerede hani bu evler? Acaba şunlar mı? "

Melony sesli bir şekilde konulmuştu fakat kimse bunu duymamıştı. Bir kaç dakika yürüdükten sonra evlerin olduğu yeri bulmayı başardı. Sırada kendisinin olanı bulmak vardı. Bu evlerim sayısı 10 binden başlıyordu ne de olsa.

Melony evine vardığında evde kimse yoktu. O da koltuğa uzandı ve beklemeye başladı. Melony onların yakında geleceğini düşünüyordu. Kendisinin evi bulması kısa sürmüştü ama bu herkes için geçerli olmayabilirdi.

Kimsenin gelmediğini görünce saate baktı. Evi inceleyip ufak bir temizlik yaptıktan sonra günün geri kalanını düşünerek ve televizyon seyrederek geçirmişti ama içi hiç rahat değildi.

" Saat 10 olmuş."dedi seslice. Ne de olsa evde ondan başka kimse yoktu. Onu duyabilecek kimse yoktu ama o an bunu söylediğime pişman olmuştu.

"Merak etme kendi kendine konuşan akademide çoktur. "dedi bir ses. Bir anda hiçlikten gelen bu ses küçük bir kızın gece vaktinde korku filmine düşmüş gibi hissetmesine sebep olmak için yeterliydi. Melony Michael'in sesini duyunca direkt toparlandı ve ayağa kalktı.

"Afedersiniz efendim. "dedi.

"Bana Michael diye seslen. Resmi konuşmaları sevmiyorum. Bizim dünyanızda bu oldukça anlamsız ne de olsa. "dedi Michael. Melony'nin, sözlerini anlamadığını biliyordu fakat zamanla anlayacağını biliyordu.

"Bir süreliğine ev arkadaşların yanında olamayacak çünkü... onların durumu biraz farklı. Yolları pek güvenli değil. Bu yüzden bir süreliğine yalnız olacaksın."

"Anlıyorum, bir şey sorabilir miyim? "

"Sor bakalım."

"Yaklaşık kaç kişiler? Yani bu ev kaç kişilik?"dedi Melony. Kalabalık olmasını istediğini söyleyemezdiniz.

"Bu ev 10 kişilik ama onlar 5-6 kişi kadar olacaklardır. Seninle beraber 7 olurlar. 5 erkek yatağı 5 kız yatağı var. Ben gidiyorum. O yüzden iyi geceler. Yarın Yıl Sonu Değerlendirmesinde görüşürüz."

Michael veda etti ve Melony'nin anlayamadığı bir şekilde ortadan kayboldu. Melony bu durum karşısında şaşkınlığına engel olamamış, ağzı açık kalmıştı. İnsanların böylesi güçlere sahip olabileceğini 40 yıl düşünse... düşünemezdi.

Sabah olduğunda alarmı 3 kez ertelemesine rağmen yine de alarm çalmaya devam etti. Onu bu garip dünyaya uyandırdı. Melony, sonunda kalkmayı başarmış ve bir şeyler yiyip evinden çıkmıştı. Okulu bulması zor olmadı. Geldiği yoldan geri dönmüştü. Bu sırada programda bahsedilen Yıl Sonu Değerlendirmesi için heyecanlanmadan da edemiyordu.

Akademinin içerisine girdikten sonra biraz oyalandı fakat bir süre sonra yolu bulmuştu ve hatta Yıl Sonu Değerlendirmesinin olduğu alanı da bulmuştu. Burası oldukça geniş bir arenaydı ve içerisi tıka basa dolmuştu. Kaç bin kişi vardı içeride hayal bile edemiyordu Hemen içeri girdi ve sessizce bir yere oturup dinlemeye başladı. Ardından Michael alana girdi ve kürsünün başına geçti. Kürsü gökyüzünde süzülen küçük bir şeydi fakat şaşırtıcı olan uçması değil de onu herhangi birinin rahatlıkla görebilmesiydi.

Bu arenada 100 binlerce kişi olmalıydı.

"Herkes sessiz olsun!! Evet, bu yılın Yıl Sonu Değerlendirmesinde de diğer senelerdeki gibi sadece ilk yılları görmek üzücü fakat yine de önceki olması gereken şeyleri yapacağız. Duygularını öğrenecek olanlar da beklemek zorunda ardından devam edeceğiz."

Melony duyguların gücünü biraz anlamıştı. Bu güçler 6 duyguydu. Huzur, Öfke, Korku, Heyecan, Merak ve Aşk'dı. Bu 6 Duygunun 6 farklı özelliği vardı. Ve duyulana göre bütün öğretmenler Korku duygusuna sahipti ve en güçlü duygu da Öfkeydi.

Tabii ki kendi duygunu daha iyi kontrol edebilirsen en güçlü duygu seninki olurdu. Yani her şey değişkendi.

İnsanlar gelişim yapıyordu. Bu gelişim bedenlerine çektikleri enerji ile gerçekleşiyordu. Ama Melony sadece buraya kadar biliyordu.

"Melony Thompson! "dedi Michael. Melony sahnenin ortasına gelince tekrar konuştu. Sahne nereden geldiği belli olmayan arenanın ortasında aniden beliren büyük bir masayı.

"Bir taş seç Melony. " Melony pembe olanı seçti. Ondan garip bir his alıyordu ve onu almasının daha iyi olacağını hissetmişti. Önündeki öğretmen de onun hislerini anlayarak başıyla onaylamıştı. O yüzden pembe taşı seçmişti ama hiçbir şey olmamıştı.

"Bir sorun mu oldu?"dedi.

"Merak etme Melony bir sorun yok. Sen heyecan duygusuna sahip olanlardansın. Sen bir Zihin Hırsızısın ama bunları derslerde öğreneceksin merak etme. Yerine geçebilirsin. "dedi. Ardından sıradaki ismi çağırır ve bu şekilde devam etti.

Melony ise yerini geçerken düşünüyordu. Tahmin etmeye çalışıyordu. Bu dünyanın ne kadar garip şeylere gebe kalabileceğini...







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr