Bölüm 19: Gelişim

avatar
233 0

Kai Lane - Bölüm 19: Gelişim


Melony Thompson

Akademide eve dönüş yolunda hafif sarı fakat daha çoğunlukla siyaha çalan saçları omuzlarına gelen bir kız vardı. Yeşil gözleri bugün de umutsuzluk yayıyordu. Yine hergün akademide yaşadıklarını yaşamıştı. Eziklenmişti. Kötülenmişti. Bu yüzden akademiye gitmek istemiyordu. Akademide kendini mükemmel sanan insanlar vardı.

Herkes evlerini yerleştiğinden dolayı bir grupları vardı. Melony ise her zaman yalnız gezdiğinden dolayı itilip kakılıyordu. İnsanlar onu küçük görüyordu. Bunun tek nedeni yalnız olması da değildi.

Aynı zaman da herkes sarı yıldırımın orta derecesine gelmişken Melony hala taban seviyedeydi. O yüzden düello maçlarında her zaman Melony'e meydan okuyorlardı. Ve tabi ki de ezici bir şekilde galip oluyorlardı. Her gün vücudunda ağır hasarlar oluşuyordu. Şifacılara bedenindeki yaraları iyileştirse de Kalbinde ki yaralar bu kadar basit bir şekilde iyileşemezdi.

Zihin hırsızlığı dersinde ise bir fark yoktu. Melony bu konuda da kötüydü. Kendini geliştirmek için tamamen heyecan duygusuna odaklanmıştı ama bu duyguda yeterince iyi olmadığından orta dereceye geçememişti. Asıl sorun da buydu.

Yine de heyecan ile alakalı bir şeyler hissediyordu. Derinlerde bir yerde üzülmemesi gerektiğini hissediyordu. Her gün bu acıya katlanmasındaki asıl sebep de buydu.

Buna rağmen yine de hiç bir şey yapamıyordu. Bu gücü kullanacak yeteneğe ve iradeye sahip değildi.

Kendini bile anlamadığında yalnızlaşıyordun.

Yine de hiç pes etmeden çalışıyordu. Orta dereceye geçemese de yıldırım tabanın zirvesine ulaşmıştı. Bir atılım gerçekleştirip orta dereceye girebilirdi. Bu şekilde en azından dövüşlerde daha az acı çekerdi.

Eve geldiğinde eşyalarını yatağına atıp oturma odasına geçti. Oda amerikan mutfağıydı.

Melony televizyonun karşısına geçip televizyonu açarken düşünüyordu. Nasıl atılım yapacağını? Oda arkadaşlarımın nerede olduğunu? Neden gelmediklerini? Kim olduklarını?

Melony buraya geldiğinden beri 3 ay geçmişti. Bu zamanın çoğu dersler ve bu dünyadaki kurallar ve insanları ile geçmişti. Tarih ve bilimle. Sadece 1 aydır gelişim yapabiliyorlardı. Bu zamanda herkes orta aşamaya geçerken bir çocuk sadece 1 haftada orta aşmaya geçmişti. Bu gerçekten çok iyi bir istatistikti. Belki de şimdi zirveye ulaşmıştı.

O çocuğun adı Boyd'du ve tek özelliği orta aşmaya 1 haftada geçebilmesi değildi. O aynı zamanda bir öfkeciydi ve arkasındaki dostları da gerçekten mükemmeldi.

Normalde her evde her duygudan bir kişi olurken onların evinde 2 öfkeci fazladan vardı. En sevdikleri şey ise Melony ile dalga geçmekti. En azından Boyd'un arkadaşları Melony ile dalga geçmeyi seviyordu. Boyd Melony'i umursamıyordu bile.

Akademi 2 ayrı bölgeden oluşuyordu. 1. bölge ve 2. bölge. Düşük olan tabaka Melony'nin olduğu yerdi. Aynı zamanda Kai ve diğerlerinin geleceği yerdi. 1. bölge...

Burada sonradan güçlerini öğrenmiş olanlar kalırdı. Yılda 1 kere 1. Bölge turnuvası olurdu. Kazanan 2. Bölgeye geçme hakkı kazanırdı. 2. Bölge aynı zamanda daha yüksek gelişim yapma imkanları ile doluydu. Ve insanlar 2. bölgeden olanlara saygı duyardı.

2. bölge ise doğduğundan beri güçlerini bilenleri ve küçük yaşta güçlerini geliştirenlerin kaldığı yerdi. Onlarla eşit güçte mücadele etmek zordu. Fakat yeteneksiz olanlar her zaman olmuştu. 2. bölgede de doğduğundan beri çalışsa da başarısız olanlar vardı. 2. bölgede de turnuvalar yapılırdı. Her zaman sonuncu olan 10 kişi 1. Bölgeye yollanırdı.

2. Bölgedeki kişilerin çoğu mavi yıldırıma geçmiş kişilerdi. Fakat daha düşüğü yoktu. Belki de yeşil yıldırıma geçmiş olanlar bile olabilirdi.

Tabi Melony'nin bu söyledikleri sadece 1. Sınıflar için geçerliydi. Yani 13-14 yaşında olanlar için. 2, 3 ve daha ileri sınıflar daha da güçlüydü.

Okulda bir sürü etkinlik vardı fakat Melony bu etkinliklere girmekle pek ilgilenmediği için bu konu hakkında da pek bilgili değildi.

Aynı zamanda yıl sonunda bütün dünyadaki akademilerin öğrencilerinin yarıştığı bir turnuva yapılırdı fakat bu turnuva hakkında bilgiler 1.sınıflardan saklanırdı.

Derslerde düello diye bir derste vardı. Bu derste öğrenciler yakın dövüşte ustalaşıyordu. Bunda herkes Melony'e meydan okuyordu çünkü Melony hala taban seviye olduğundan dolayı diğer öğrencilerin kol kuvvetleri Melony'den daha fazlaydı. Ve Melony de her dövüşte dayak yiyordu.

Akademi 9 aydı ve 1. Sınıflar martta başlamıştı. Şu an hazirandalardı. 9 ayın sonunda Dünya Turnuvası oluyordu. 6. ayda ise 1. bölge sınavı yapılıyordu.

Melony televizyonu kapatıp ayağa kalkarken aklına meditasyon yapmak geldi. Bunu onlara sınıfta öğretmişlerdi. Bu şekilde duygularıyla daha fazla bağ kurabiliyorlardı.

Melony yavaşça yere oturup bacaklarını bağdaş şekline koydu. Gözlerini kapatırken yüzünde umutlu bir bakış vardı.

Melony meditasyon durumuna geçtiğini anlayamamıştı bile.

Akrep yelkovanı kovaladı ve 3 saat geçti. Melony farkına bile varmamıştı. İlk kez meditasyonu bu kadar uzun sürüyordu.

O kısacık anda kalbinden ona doğru gelen bir enerji dalgası hissetti.

Bu şey varla yok arasındayken Melony farkına varmadan yüzünde heyecanlanmış bir çocuğun gülümsemesi oluşmuştu.

Yine bir dalgalanma hissederken bu sefer dalgalanma derin bir yerlerden gelmişti. Daha derin.

Melony'nin kalbindeki dalgalanma ile derinlerde dalgalanma normal bir şekilde devam ediyordu. İkiside  yavaşça artsa da yine bu artış çok azdı.

Melony 2 saat daha meditasyona devam etti. 2 saat sonunda aklına gelen fikirle yüzündeki gülümseme iyice büyüdü. Yapacağı şey tehlikeli olsa da diğerlerinden daha hızlı yükselmesini belki sadece bu sağlayacaktır. Gerçek bir dahi olma imkanı sağlayacaktı.

Melony derinlerden gelen dalgalanma ile kalbindeki dalgalanmayı hissedebiliyordu. Melony bir zihin hırsızıydı. Bu da bir tür zihinsel meseleydi. Ya bu iki şeyi zihni ile dokunup birleştirirse ne olurdu? O an aklından tam olarak bu geçiyordu

Zihinsel güçte de tam bir beceriksiz olsa da yine de deneyecekti. Pes etmek için daha erkendi. Bu kadar yaklaşmışken olmaz.

"Bu tek şansım."

Melony zihinsel gücünü kontrol edip derinlerdeki güce yaklaştırırken bir anda daha fazla yaklaştıramadığını fark etti.

Melony'nin zihni daha derine inemezken bunun sebebi derinlerdeki heyecan duygusunun yoğunluğuydu. Kendini daha ileri itmek için zorlasa da hiçbir şekilde daha ileri gidemiyordu.

Heyecan duygusu Melony'nin zihinsel gücünü sararken Melony heyecan duygusunun baskısının zihnini patlatacağını biliyordu. Ondan sonra ise tamamen bir deli olacaktı. En azından o zaman dalga geçtiklerinde ve ona hakaret ettiklerinde onları duymayacaktı.

Meditasyon halindeki halinde yüzündeki gülümseme kaybolurken yerine pes etmiş birinin yüzü oldu. Kırıldı ve pes etti. O anda yaptığı aptallığın bedelini fark etti. Pişman olmak için çok geçti. Tek umudu bundan sonra gerçekleşecek olanları görmemek olacaktı. Zihninin patlamasına sadece saniyeler kalmıştı. Uçurumdan düşmeden önce son anlarını yaşıyordu. Meditasyondan ayrılsa bile artık olanları değiştiremezdi.

'Artık bitti.'

"Gücün vardı."

Aniden bir ses duydu. Güçlü ve kudretliydi. Onu sorguladı fakat ne demek istediğini anlamadı.

Melony derinlerden gelen sesi duyunca irkilse de hiç hareket edemedi. Enerji izin vermiyordu.

" Neden devam etmedin. Yapabilirdin. Pes etmeyebilirdin. Aileni yarı yolda mı bırakacaksın? Neden? Sen demedin mi gücüm var ama iradem yok diye? Böyle devam etmeyebilir. Bu tamamen sana kalmış. Buraya kadar gelmişken şimdi pes mi edeceksin?" Melony başını yavaşça kaldırırken zihnine doğru umut dolu bir bakış attı ve konuştu.

" Pes etmeyebilir miyim? "

Melony'nin kalbinde bir dalgalanma olurken gözlerinde yeşil bir ışık parıldayıp söndü. Sarı yıldırımın ortasına ulaşmıştı. Sadece böylece gelişmişti.

Yine de Melony şu an bununla ilgilenmiyordu.

Zihinsel gücü yeni bir ışık bulmuşçasına ışıldarken sesi düşündüğünden daha güçlü çıkıyordu.

"Ben.... Bitirmedim. Burada pes etmeyeceğim." etrafını saran heyecan duygusu zihinsel gücü tarafından emilirken Melony orta derecenin ortasına ulaştı.

Melony zihinsel gücünü hızla derinlerde ki güce yaklaştırırken yoğun heyecan duygusuna dayanmaya çalıştı. Vücudundan terler akıyordu.

Derinlere inmeye devam ederken 3 gün geçti. Dersler sorun değildi. Her zaman atılım yapmak için uğraşanlar olduğundan derslere girmek zorunlu değildi fakat derslere gitmek daha yararlı olduğundan çoğunlukla derslere gidilirdi. Melony'i kimse önemsemediğinden dolayı kimse onun yokluğunu fark etmemişti de. Düello gününe daha bir gün olduğundan kimsenin anlamaması normaldi.

Derinlere indikçe yoğunluk arttığından dolayı Melony'nin vücudu tamamen ter içinde kalmıştı. Üzerindeki elbiseler üstüne yapışırken sarı saçları da aynı şekilde omuzlarındaydı.

Bir erkek için Melony'nin şu an ki görünüşü çok tahrik ediciydi. Şanslıydı ki yakında bir erkek yoktu.

Terden halı bile sırılsıklam olmuştu. Buna rağmen Melony hala en derindeki güce ulaşamamıştı.

Melony derinlere inmeye devam ederken bir anda heyecan duygusunun yoğunluğu 10 kat arttı. Melony yoğun baskının arasında kaldığında boğazlanıyormuş gibi hissetmeye başlamıştı.

Baskıyı emmeye çalışırken bütün vücudundaki damarları belli olmuştu.

AAAAAAAAAARGH!!!!

Melony'nin çığlığı yurtlar bölümünün tamamına ulaşırken Melony acı dolu bir şekilde bağırmaya devam ediyordu. İnsanlar akademideydi. Haliyle kimse onu çığlık atarken duymadı.

Gücü orta derecenin zirvesine ulaşırken Melony daha ne kadar terleyeceğini bilmiyordu. Artık ter bütün mutfağa dağılmıştı. Her yer yapış yapıştı ve artık içinde pis siyah bir madde de vardı.

Melony'nin gözlerinde yeşil ışık bir kez daha parlarken Sarı yıldırımın zirvesine ulaştı. Heyecan duygusu o anda tam bir yıldırıma dönüşmekten çok az uzaktaydı.

Acıyla artık sesi bile çıkamazken derinlerdeki yere ulaşmıştı. Zihnine ne olduğunu anlayamadan Melony onu çekip kalbine getirdi. Tam kalbi ile birleştirmeden önce zihninde tuttuğu şeyi gördü. Gördüğü şey gözlerinin şaşkınlık ile açılmasını sağladı. Çünkü karşısındaki kişi kendisiydi.

Aynı saç ve aynı gözdü. Parlak yeşil gözleri uyanmıştı ve sağ üst tarafta heyecan duygusuna olanların çıkan yıldırımı neredeyse tamamlanmıştı.

Melony ne kadar onun kendisi olduğunu görse de onu kalbi ile birleştirdi ve onunla bir oldu.

Melony'nin kalbi ile birleştirdiği anda onunla beraber yoğun heyecan duygusu da kalbine ulaştı. Zirvenin ortasına ulaşırken herkesin 3 aydır yapmaya çalışıp yapamadığını yapmıştı. Artık diğerlerinden de üstün olmuştu.

Acı aynı şekilde olağanüstü oranda artarken Melony artık nefes bile anlamıyordu. Bir noktada öleceğini düşündü. Hayatı burada sona erecekti. Bir insan değildi. Bir hayalete dönüşüyordu. Onu bu güç yarışına sokan kişiyi lanetleyecek bir hayalet. Ona musallat olacaktı.

Melony gözünün önünde bir ışık parlarken kalbinden bir şey çıktığını hissedetti. Melony'nin kalbinden çıkan şey yine aynıydı. Kendisi.

Havada duruyordu. Gözlerinde kutsal bir bakış vardı. Sadece bakışları bile gücünü kanıtlar yeterlikteydi. Melony acı çekerken bir anne şefkatiyle ona bakıyordu. İki parmağını yavaşça Melony'nin kafasına doğru yaklaştırdı.

Parmakları Melony'nin başına değdiği anda Vücuduna bir güç akışı gerçekleşirken Melony Sarı yıldırımın zirvesinin zirvesine geçiş yaptı. Artık o çok hayal ettiği güce sahipti. Belki de Boyd'dan bile güçlüydü.

"Artık meditasyona bunun için girmene gerek yok. Sana ilk ve son tavsiyem olarak bir süre sadece zihinsel gücün için uğraş. Zihin hırsızlığını geliştir. Fazla beceriksizsin. " dedi diğer Melony. Tam Melony'nin içine tekrar gireceksen Melony onu durdurdu. Kendi kendine hakaret etmesini görmezden geldi.

"Sen kimsin?" dedi nazikçe. Karşısındaki kişi sadece bakışları ile bile bir insana huzur sağlıyordu. Ve alnına dokunarak onu derece atlamıştı. Eğer onu tehdit edici bir şekilde konuşursa bu onun sonu olurdu. Bunu anlayabildi.

Kadın gülümserken hiçbir şey kadının Melony'den farklı bir yanı olduğunu göstermiyordu. Her şeyi aynıydı. Gülüşü, bakışı her şeyi. Eğer Melony onun gibi davransaydı o da kadının aynısı olabilirdi.

"Ben senim aslında....... Anlayacağın şekilde söyleyecek olursak senin ruhunum." dedi kadın.

Melony şokla kendini geriye atarken kadın geri Melony'nin kalbine girdi. Daha fazla konuşmalarına izin vermedi.

Ruhların dışarı çıkabilmesi sadece olağanüstü insanların yapabileceği bir şeydi. Kadın Melony'nin bunu bilmediğini biliyordu fakat Melony bunu bir rüya olarak görseydi en iyisi olacaktı. Onu hatırlamamalı ve araştırmamalıydı. Böylece başını belaya sokmayacaktı. O kişiler mutlak güçlerdendi. Ve böyle bir şeyi yapabilme oranı %0,01'den daha azdı. Melony hayatında ilk kez ne kadar şanslı olduğunu hissederken gülümsedi. Bu gösteriyordu ki yıldırımının gücü olağanüstü bir hızla artacaktı.

Uyandığında önce yerde gördüğü ter ile küfür etti. Ardından da kalkıp saate baktı.

Melony saatin çok geç olduğunu gördüğünde şansına yeniden küfür etti. Gece gece temizlik yapacaktı. Yine de tarihi fark ettiğinde Yüzündeki gülümseme iyice büyüdü. Anlaşılan gerçekten çok çalışmıştı. Ve daha önemlisi yarın bir etkinlik vardı.

"Sanırım intikamımı alma zamanım geldi. "






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr