11.Bölüm - Yeniden Merkezde

avatar
11912 43

Kara Büyücü - 11.Bölüm - Yeniden Merkezde


Ağaçlarla çevrili çimenlik bir alanda, tahtadan bir kulübenin yanında genç bir adam duruyordu.

Siyah saçlı ve siyah gözlü bu genç elindeki siyah kılıcı durmaksızın savuruyordu.

Kılıç savrulurken gencin vücudu ve kılıç tamamen uyumluydu ve bir keskin bir rüzgar enerjisi çıkarıyordu.

Kılıcı savurmaya devam ederken birden kılıcını ve vücudunu mavi yıldırımlar sarmaya başladı. Bu yıldırımlar kılıcın her savruluşunda gürlüyor ve kılıcın gücüne güç katıyordu.

Bir süre daha kılıcını savurmaya devam etti ve sonrasında oldukça hızlı ama uyumlu adımlarla sessizce ileri atıldı. Atıldıktan sonra kılıcını savurdu ve keskin bir rüzgar enerjisi derin ve güçlü bir gürültü sesiyle beraber ortaya çıktı.

Genç kılıcını indirdi, gülümseyerek gökyüzüne bakıyordu. Yapmaya çalıştığı şeyi başarmıştı.

Bu genç Paul'dü. Mutluydu, çünkü ustasının yükselttiği şartlara rağmen eğitimini tamamlamıştı.

"Usta, Temel Kılıç Düzeninde ustalaştım. Rüzgar Adımının 3.Düzeyindeyim, Yıldırım Kesiğinin 2.Düzeyi olan mavi yıldırımlara ulaştım ve Ufuk Çizgisi'nin 1.Düzeyini tamamladım. Ayrıca Rüzgar Adımını, Yıldırım Kesiğini ve Ufuk Çizgisini Temel Kılıç Düzeniyle birleştirip kullanabiliyorum. Sanırım artık eğitim alanından çıkabilirim ha?"

Spadia mutlu bir sesle konuştu.

"Pekala, yarım yılda bu kadar ilerlemek cidden çok iyi! İdrak kabiliyetin oldukça yüksek. Sanırım artık buradan çıkıp tekniklerini biraz canavarların üzerinde denemelisin."

Paul ustası konuşmayı bitirince kıyafetinin üst kısmını aşağı indirdi ve göğüs kısmını görülür hale getirdi. Kılıcın ucunu taç dövmesine dayadı ve tacın üzerinde beliren ince ama yoğun bir sisin içine kılıcı soktu.

Yarım yıl boyunca bu kılıcı kullandığı için ustasından kılıcın birçok özelliğini öğrenmişti.

Ruhbağı Mührü bu özelliklerden biriydi. Bu sayede istediği zaman kılıcı göğsündeki mühürden çıkarabiliyor ve geri koyabiliyordu.

Bu özellik o kadar nadir bir özellik değildi ve mühürleme üzerinde bilgisi olan her demirci bunu yapabilirdi ve unutulmamalı ki bu kılıcı döven kişi içine 1000 şeytan ruhu mühürlemişti.

Kılıç mühüre girerek kaybolunca Paul kıyafetini eski haline getirdi ve konuşmaya başladı.

"Eğitim alanından çıkmaya hazırım."

Birkaç saniye sonra bir ses duyuldu.

"Mirasları öğrenmekte başarılı oldun. Rüzgar kulesi sana çıkışını sunuyor."

Birden yanındaki tahta kulübe, çimenlik alan ve alanın etrafını saran ağaçlar beyaza büründü ve yavaşça gömülerek beyaz bir zemine büründü. Paul artık sadece beyaz bir boşlukta bekliyordu.

Bir süre sonra zeminden beyaz - yeşil bir kapı yükseldi. Bu kapı kulenin girişindeki kapı ile aynıydı.

Paul elini uzattı ve gözlerini kapayarak kapının onu içine çekmesine izin verdi ve birkaç saniye sonra yüzüne yavaş bir rüzgar vurdu. Paul gözlerini açtı ve gökyüzüne baktı. Dışarısı cidden iyi hissettiriyordu.

Paul yüzüne bir gülümseme takınmıştı ama bakışlarını gökyüzünden indirdikçe bu gülümsemesi iyice soldu.

Paul 6 ay önce kuleye girmeden önce kulenin etrafı kulenin yaydığı rüzgar manası yüzünden canavar kaynıyordu ve Paul içeriye girebilmek için kendini canavarlara göstermeden canavarları kandırıp tuzağa düşürmek zorunda kalmıştı.

Ancak şimdi, onun eğitim alanında geçirdiği 6 ay içinde yeni sürüler toplanmış ve bunlar savaşarak kulenin etrafındaki yerlerini almışlardı. Paul'ün kulenin içinden çıktığı şu anda onlarca canavar ona bakıyordu.

"Wahaha... Bak, Abyss sana cömert davranıyor. Kuleden çıktığın gibi sana tekniklerini denemek için bir yer vermiş! Wahaha..."

Paul ustasının alaylı sözlerinin üzerine garip bir gülümseme takındı ve elini kıyafetinin içine atarak Bin Şeytan Kılıcı'nı çıkardı. Derin bir nefesin ardından vücudu ve kılıcı mavi yıldırımlarla kaplandı ve Paul birden ileri atılarak kılıcını güçlü görünen bir kartalın göğsüne savurdu.

Saldırısı kartalın göğsüne ulaştığı anda Paul kısa bir süreliğine kılıcın ete dokunduğunu hissetti ancak bu his sadece bir anlıktı. Kartalın kaçındığını düşünen Paul korkuyla arkasına baktı ve aslında saldırısının kartalı ikiye böldüğünü gördü.

Paul tekniğini daha önce bir canavarın üzerinde denemesede biliyordu ki saldırısının şu anki gücü bu kadar güçlü olmamalıydı. Nedenini düşünürken birden aklına gelmişti.

Elindeki kılıç, bir habislordun kılıcıydı. SS derece materyallerden yapılmakla kalmayıp içine şeytanlar mühürlenmişti, hatta bir habislordun benliğinin izlerini bile taşıyordu.

Bu kılıç SS derecenin sınırlarını çoktan aşmıştı yani böyle bir saldırı gücü oldukça normaldi.

Paul diğer kuleleri geçmenin daha kolay olacağını düşünürken bir yandan da canavarları birer birer kesmeye devam etti ve birkaç saat sonra kulenin etrafı kanlı cesetlerle dolmuştu.

Abyss'in dışında kimse bunu yapan kişinin Düşük Düzey bir Büyücü olduğuna inanmazdı.

Paul son kartalı öldürdükten sonra kılıcı yeniden mühüre sokmuştu.

"Peki, şimdi ne yapmalıyım usta? Gücüm başka bir kuleye yeterli. Alev habitatına gitmeli miyim?"

"Hayır, henüz değil. Alev habitatına daha sonra gideceğiz. Şimdi yol alman gereken yer ışık habitatı olmalı."

"Işık habitatı?"

Paul bu öneriye şaşırmıştı. Işık habitatı saldırı konusunda onu güçlendirecek bir yere benzemiyordu.

"Sesindeki isteksizliği hiç beğenmedim haberin olsun. Ayrıca ışık habitatındaki miraslar senin diğer habitatlarda rahat etmen için. Alev habitatındaki teknik güçlü ama habitattaki canavarlar da güçlü. Bin Şeytan Kılıcı'nı tam gücüyle kullanmadan orayı sadece kılıç teknikleriyle geçemezsin ki kılıcın tam gücüne yaklaşamazsın bile. Işık habitatındaki bir miras destek amaçlı. Hem ileride tekniklere çalışmanı kolaylaştıracak bir miras da var."

Paul ustasının dediklerini mantıklı bulmuştu. Kılıç tekniği ne kadar güçlü olursa olsun kuleleri geçmek için tekniklerini güçlendirmesi de gerekiyordu ve kendi tekniklerini destekleyecek bir destek tekniği gücünü oldukça arttırırdı.

Ustasının sözlerinden sonra başını rüzgar habitatının girişinin olduğu yöne çevirdi. Aslında Paul'ün alev habitatına geçmek istemesinin nedeni sadece tekniğin güçlü olması değildi. Alev habitatı hemen rüzgar habitatının yanındaydı. Işık mirası içinse merkez habitata dönüp oradan geçmesi gerekiyordu.

Paul destek tekniğinin önemini bilse de isteksizlikle ofladı ve Rüzgar Adımı'nı kullanarak hızlıca ilerlemeye başladı. Yolunda bazı canavarlara denk gelse de Rüzgar Adımı tekniğiyle onlardan kaçabiliyordu yani savaşmak zorunda değildi.

Bir süre ilerledikten sonra bir dağın karşısında durdu. Dağın sağında ve solunda geçmek için bölgeler vardı ve başka çıkış yoktu.

Paul sola dönerek hızlıca koştu ve merkez habitatının ağaçlarını görünce nedense mutlu oldu. Eğitim alanındaki simülasyon ağaçları saymazsak rüzgar habitatına girdiğinden beri normal bir ağaç görmüyordu.

Hızlıca habitatın merkezine, yüksek bir dağa ilerlemeye başladı. Dağa ulaştığında bir süre etrafına bakındı ve bir süre sonra dağın içine giden merdivenleri gördü.

Hemen merdivenleri tırmanmaya başladı. Aslında 6 aydır buradan daha iyi bir tahta kulübede kalmasına rağmen nedensizce burayı özlemişti.

Odaya vardığında içeriye baktı. Yatak ve dolap aynı yerlerinde duruyordu. Bu sade görüntüde özel bir şey yoktu ama Paul'ün mutlu olmasını sağlıyordu.

Paul hızlıca üzerindeki kanla kaplı ve kesiklerle dolu kıyafeti çıkardı ve odanın bir köşesine attı. Dolabı açtı ve Abyss'e ilk düşerken giydiği beyaz gömleği ve pantolon'u gördü.

İç çekerek onları dolabın bir köşesine çekti ve siyah bir kıyafet alarak üzerine geçirdi. Kesikleri olmayan bir kıyafet giymek cidden çok rahatlatıcıydı.

Paul odanın kesikler ve yanıklarla dolu köşesine baktığında kendini tutamadı ve o köşeye geçip kılıç çalışmaya başladı. Bu odadaki koşullar eğitim alanındakinden az olmasına rağmen burada çalışmak ona daha güzel geliyordu.

Bir süre çalıştıktan sonra yatağa oturdu ve uyumaya başladı.

Eğitim alanındayken açlık veya yorgunluk hissetmemişti ama oradan çıktığında Paul önce onlarca canavar öldürmek zorunda kalmış, daha sonra ise merkeze kadar koşmuştu ki bu oldukça yorucuydu.

Spadia da bunu biliyordu ki Paul'ün hemen yatmasına bir şey demeyip uyumasına izin verdi.

Paul 5-6 saat boyunca uyudu. Uyandığında yavaşça yataktan kalktı ve gerindi. Dolabın yanına geldi ve onu kenara çekerek dağın zirvesine çıkan merdivenlere tırmandı.

Zirveye çıkıp etrafa baktığında bir süre sanki nostaljik bir görüntüymüş gibi iç çekti. Daha sonra saf beyaz bir ışıkla parlayan alana odaklandı.

Bu alanın girişi bembeyaz bir sisle kaplanmıştı ve içeride ne olduğu görünmüyordu. Aynı yanındaki karanlık habitatı gizleyen siyah sis gibi.

Zirveden inip dolabı düzeltti ve yavaşça dağdan inen merdivenlere ilerledi. O merdivenlerden inerken birden bir ses duydu.

"Sonunda gitmeye hazır olduğunu görüyorum."

Paul ustasının alaylı konuşmasını umursamadı. Hatta o da alaylı bir şekilde cevap verdi.

"Evet, gideceğim. Bir şeyler yedikten sonra."

Daha sonra ise ustasının mırıldanmaları eşliğinde canavar avlamak için ormana yöneldi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr