39.Bölüm - Sınıfla Tanışmak

avatar
10894 38

Kara Büyücü - 39.Bölüm - Sınıfla Tanışmak


Paul kahvaltısını ettikten sonra evden çıktı. Derin bir nefes aldı ve şehrin sokaklarında ilerlemeye başladı. Şehrin sokakları daha saat oldukça erken olduğundan fazla dolu değildi ve Paul'ün hızlıca hareket etmesine engel olmuyordu. Bu sayede Paul ara sokakları kullanmadan kolayca ilerleyebiliyordu.

Kısa sürede koşarak Altın Şafak Bilgin Birliği'nin binasının önüne geldi. Yavaşça içeriye girdi.

Paul kapıdan içeri geçtikten sonra bir süre içeriyi süzdü. Daha önce buraya Luke'la gelmişti ve sadece tek bir odaya girmişti bu yüzden içerisinin nasıl olduğunu merak ediyordu.

Binanın ana salonunun tavanında avizeler asılıydı. İçerideki kitaplıklar tamamen doluydu. Bazı yerlerde rehberler içeriye giren kişilere rehberlik ediyordu. Etrafta bir çok kapı vardı ve bunların her birinin üzerinde farklı isimler yazıyordu. Paul bir süre boyunca kapıların üzerindeki isimleri inceledi ama Luke'un adını göremedi. O sırada yanına bir rehber geldi.

"Altın Şafak Bilgin Birliği'ne hoşgeldiniz. Eğer sormak istediğiniz bir şey varsa lütfen sormaktan çekinmeyin."

Paul kadın rehberi süzdü. Rehberin parlak kahverengi gözleri ve saçları vardı. Yaklaşık 20'lerindeydi ve çekici bir görünümü vardı. Paul monoton bir sesle sordu.

"Luke Veussia'nın odasının nerede olduğunu söyler misiniz?"

Kadın bir an şaşırmış göründü ve sonra sessizce konuştu.

"Bay Veussia ile görüşmek için önceden randevu almanız gerekiyor efendim. İsterseniz-"

"Sadece odanın yerini söyle bana."

Paul elini sallayarak konuştu. Onun tavrı rehberin hoşuna gitmese de cevap verdi.

"Bay Veussia'nın odası ikinci kattadır. İkinci kata ise yalnızca özel izne sahip olanlar girebilir."

Paul başını salladı ve salonun karşı tarafına, Floyd'un odasının kapısına doğru yöneldi. Rehber onu arkadan izlerken yavaşça kapıyı tıklattı ve sesli bir biçimde konuştu.

"Büyük Kardeş Floyd! Benim, Paul! İçeri giriyorum!"

Sonra kapıyı açtı ve içeri girdi. İçeride masanın üzerindeki bir kağıtla uğraşan Floyd'u gördü. Floyd o odaya girdikten sonra başını kaldırdı ve gülümseyerek oturduğu yerden kalktı.

"Paul, hoşgeldin. Sana nasıl yardımcı olabilirim?"

Paul gülümseyerek cevap verdi.

"Abime bir ziyaret yapmak istedim ama bunun için izne ihtiyacım varmış. Yardım edebilir misin acaba?"

Floyd elini sallayarak masasına yürüdü.

"O iş kolay."

Masanın çekmecesinden bir rozet çıkardı. Rozetin üzerine beyaz arkaplanın üzerinde sarı bir yıldız işlenmişti. Rozeti Paul'e fırlattı.

"Bu Altın Şafak Rozeti. Yeterli olacaktır."

Paul gülümsedi.

"Teşekkürler."

Yavaşça odadan ayrıldı. Daha sonra ikinci katın girişine doğru yöneldi. Orada az önce onunla konuşan rehber kadın girişin kapısında dikilen korumayla konuşuyordu. Kadın Paul'ün onlara yaklaştığını görünce ona döndü.

"İkinci kat içi-"

"Bu yeterli sanırım."

Paul Altın Şafak Rozeti'ni çıkardı ve gösterdi. Rozeti gören kadının bir anda gözleri büyüdü ve kenara çekildi. Koruma da yavaşça geri çekildi. Paul yavaşça ikinci katın merdivenlerini çıkmaya başladı. O sırada arkasından rehberin ve korumanın fısıltılarını duyuyordu.

"O Altın Şafak Rozetiydi!"

"O bir kıdemli mi? Neden onu daha önce görmedim?"

Paul gülerek merdivenleri çıkmaya devam etti ve bir süre sonra ikinci katın koridorlarına ulaştı. Bir süre koridorlarda dolaştı ve kapıların üzerlerindeki isimleri okudu. Bir süre sonra kapılardan birinin önünde durdu.

"Hadi bakalım."

Kapıyı iki kez tıklattı ve beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra siyah saçları karışmış bir adam kapıyı açtı. Mavi gözleri hafifçe şişmişti. Paul'ü görünce gözleri parladı.

"Küçük kardeş! Ah, iyi ki geldin. Bana yardım et!"

Paul neler olduğunu anlamadı ama onu çekiştiren Luke'un ardından içeri girdi.

İçerisi tam bir karmaşaydı. Kitaplar ve defterler havada uçuşuyordu. Birkaç kağıt top ve uçak da aynı şekilde sürekli el değiştiriyordu. Luke birden bağırdı.

"Pekala pekala durun bakalım! Bakın, kardeşim geldi. Sizi onunla tanıştırayım."

Odadaki karmaşa birden durdu ve 6 çift göz Paul'e dikildi. Paul Luke'un kendisini kurban olarak kullandığını anlamıştı. Yüzü hafifçe buruşurken çocukları taradı ve Sushie'yi gördü. Gülen bir yüzle ona bakıyordu.

Biraz daha bakınca tanıdık bir yüzü daha gördü. Bu çocuğun sarı gözleri sonuna kadar açılmıştı. Açık kahverengi saçları hafifçe karışıktı. Yüzünde şaşkın bir gülümseme vardı.

"Pete?"

Buna Paul de şaşırmıştı. Pete'in Luke'un öğrencilerinden biri olmasını beklemiyordu. O sırada Luke onu ileriye itti.

"Onun adı Paul, Paul Veussia. Bu sene 15 yaşında ve kendisi bir büyücüdür."

Paul Luke'un son kelimeleriyle tamamen anlamıştı. Luke kesinlikle onu bir kurban olarak kullanıyordu.

"Hadi, siz de kendinizi tanıtın."

O sırada Sushie ileri atıldı.

"Ben zaten tanıyorum."

Yüzünde hafif bir gülümsemeyle Paul'ün tarafına geçti. O sırada Pete'de yüzündeki şaşkın gülümsemeyle yavaşça ilerledi.

"Aslında ben de tanıyorum."

Pete'in çıkışından sonra Luke ve Sushie biraz şaşırmıştı ama sormamaya karar verdiler. Daha sonra Pete'de Paul'ün yanına gittikten sonra iki çocuk aynı anda ileri çıktı. Çocukların ikisi de siyah saçlı ve siyah gözlüydü. Birbirlerinin aynısı gibi görünüyorlardı. O sırada ikisininde gözleri heyecanla parlıyordu. Daha yakında duran hızlıca konuşmaya başladı.

"Ben Hyun, Hyun Siall. Ailem Altın Güneş Şehri'nde yaşamıyor ama burada daha iyi eğitim alabileceğimiz söylendiği için buraya gönderildik. Ah, bu arada bu ikiz kardeşim Teeta."

Teeta hemen öne çıktı ve bağırarak konuştu.

"Ben Teeta, Teeta Siall. Onun ikiz kardeşiyim. Tanıştığıma memnun oldum."

Paul sadece gülümseyerek cevap verdi. O sırada odanın arkasında oturan mor saçlı ufak bir kız ileri çıktı. Mor gözleri parlaktı. Yaşı en küçük olan o gibi görünüyordu. Kız yavaşça konuştu.

"Ben Nina Triall. Triall ailesindenim. Pyria Triall'ın tek kızıyım. Tanıştığıma memnun oldum."

Onun hemen ardından bir çocuk daha çıktı. Bu çocuğun gözleri yeşildi ve saçları açık bir kahverengiydi. Yüzünde herhangi bir duygu belli olmuyordu. Monoton bir şekilde konuştu.

"Ben Saia Ouvoff. Ailem Altın Güneş Şehri'nin dışında yer alıyor. Tanıştığıma memnun oldum."

Saia konuşmayı bitirdiği anda Hyun ileri atıldı.

"Büyük Kardeş Paul, gerçekten büyücü müsün?"

Paul gülümsedi. Hyun'un samimi tavrı hoşuna gitmişti. Yavaşça başını salladı. Onun başını salladığını gören Teeta hemen bağırdı.

"Bize bir büyü gösterir misin?"

Paul daha bir cevap vermeden Sushie konuştu.

"Denemeyin bile. O kadar sormama rağmen bir tane bile göstermedi bana."

Onun sözlerini duyan Teeta somurttu. Paul ise güldü ve sağ elini uzatarak ufak bir alev topu oluşturdu. Alev topunu gören öğrenciler hemen ileri yaklaştı. Sakin görünen Saia bile yaklaşmıştı.

O sırada Sushie Paul'ün omzuna vurdu.

"Bana hiç büyü göstermemiştin!"

Paul cevap vermedi. Onun yerine elindeki alev topuna odaklandı. Gözlerini kapadı ve yavaşça alevlere şekil vermeye başladı. Alev topunun önce bir çift pençesi ortaya çıktı. Daha sonra ise bir çift kanat oluşturdu. Yavaşça baş ve kuyruk oluştu. Sivri gaga da oluştuktan sonra artık alev topu alevden bir kartalın şeklini almıştı. Tam olarak aynı olmasa bile görüntüsü bir anka kuşuna benziyordu.

Öğrencilerin bakışları altında alevden kartal bir süre odanın içinde dikkatlice dolaştı ve sonunda havaya karışarak yok oldu. O sırada Hyun bağırdı.

"Bu harikaydı!"

Teeta da bağırarak konuştu.

"Lütfen, biraz daha!"

Luke masasına geri çekilip başını masaya koyarken Paul 6 çocukla baş başa kalmıştı. İçinden Luke'a laflar yağdırırken çocuklara alevlerle farklı şekiller oluşturuyordu ve bu şekilleri hareket ettiriyordu. Uzun bir uğraş sonucunda alevlerle ufak bir ejderha yapmayı bile başarmıştı.

Birkaç saat sonra artık Paul yorulmuştu. Bir sandalye çekti ve ona oturdu. Çocuklarla ilgilenmek cidden zor bir işti. O sırada Sushie konuştu.

"Oh, dersin bitme zamanı gelmiş."

Çocuklar camdan dışarı baktıklarında çoktan havanın kararmaya başladığını gördü. Somurtarak odadan çıktılar. O sırada Hyun son bir kez bağırdı.

"Büyük Kardeş Paul! Bir sonraki derse de bekliyoruz!"

O sırada Paul çoktan buraya bir daha gelmemeye karar vermişti.

O sırada Luke gülerek ona yaklaştı. Enerjisini geri kazanmış gibiydi.

"Nasıl? Sen de bir şeyler öğrendin mi?"

Paul bıkkın bir sesle konuştu.

"Bir, Abin ne kadar iyi birisi olursa olsun ona sakın güve- Ahh!"

O sırada Luke onun omzuna vurdu. Paul hafifçe güldükten sonra konuşmasına devam etti.

"İki, çocuklar büyücülerden bile daha güçlüdür."

O sırada Sushie ve Pete hafifçe sinirli ifadeler gösterirken Luke güldü.

"Tamam, bu doğruydu. Her neyse, hadi eve gidelim küçük kardeş."

Paul ayağa kalktı. Luke'un peşinden odanın çıkışına yöneldi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr