78.Bölüm - Simya Yarışması

avatar
10018 36

Kara Büyücü - 78.Bölüm - Simya Yarışması


"Bu savaş kısmından önceki son yarışma, kazanabilecek misin?"

"Hmm."

Paul başıyla Jenne'yi onaylarken gülümsedi. Simya konusunda da diğer konularda olduğu gibi kendine güveniyordu.

Kısa bir süre sonra kolezyuma vardılar. Paul yarışmacı bölümüne ilerlerken Teanor, Jenne ve Grim izleyici bölümüne ilerledi. Paul künyeyi çıkardı ve bekleyen korumaya verdi.

"Size iyi şanslar diliyorum Kara Büyücü."

Her seferinde bunu duymak artık canını sıkmaya başlamıştı.

İçeri geçti ve bekleyen katılımcıların üzerinde yavşça gözlerini gezdirdi. Daha sonra ise Altıngöz'ü gördü. Altıngöz onu görmemiş gibiydi. Gözlerini biraz daha gezdirmeye devam etti ve aradığı yüzü buldu.

Pete, yanında Selia ile birlikte oradaydı. Yanlarında Selia'yla aynı yaşlarda bir genç daha duruyordu. Paul gülümseyerek onlara yaklaştı. Pete de onu fark edip Paul'e döndü.

"Büyük Kardeş Paul, seninle de yarışacağız ha?"

Paul gülümsedi.

"Aynen öyle ve kaybetmeye niyetim yok Pete."

Pete gülümsedi. Selia da biraz ileri çıktı.

"Eh, bir Yüce Ata Kabus'un Temsilcisi 'Kara Büyücü'nün kendinden emin olmaması garip olurdu zaten."

Selia ve Pete hafifçe kıkırdadı. Yanlarındaki genç ise biraz gergin duruyordu. Paul o genci umursamamaya karar vermişti. Sonuçta, onunla daha önce tanışmamıştı bile.

O sırada Selia meraklı bir sesle sordu.

"Paul, Yüce Ata Kabus'la nerede tanıştın?"

Bu soru aslında sadece kendisinin merak ettiği bir soru değildi. Luke, Pete, Nina ve toplantıda Paul'ün fikirlerini dinleyen herkes aynı şekilde meraklıydı. Ancak, bu onları mutlu etmişti. Bir Temsilci olmak için güçlü olmak gerekirdi. Gren Ferrua'nın yenilme şansının artması elbette onları mutlu etmişti.

Paul hafifçe başını kaşıdı.

"Aslında, Altın Güneş Şehrindeyken tanıştım. Daha sonra ise eğitime girdim zaten."

"Yüce Ata'nın eğitimi zorlu olmalı. Ne kadar güçlendin?"

Paul soruya nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Güçlendiği doğruydu, ancak bunda Karanlık Sürgün Alanı'ndaki düşmanların herhangi bir etkisi yoktu. Eğer Kara Anka'nın cesedini bulmasaydı yalnızca vücudunu biraz güçlendirmiş ve aurasını bastırmayı öğrenmiş olacaktı.

O sırada görevlinin bağırışı duyuldu.

"Herkes yerine geçsin!"

Toplanan kalabalığın gözleri görevliye döndüğünde orta yaşlı görevli bir kez daha konuştu.

"Simya sınavında gerekli zamanda gerekli ilacı oluşturmanız gerekiyor. Bu ilaçlar bizler tarafından belirlenecek. Final yarışmasında ise kişiler verilen materyaller ile kendi ilaçlarını yapacaklar. Şimdi, kazanların sırası..."

Derin bir nefes aldı.

"1 numara, Kall Vriz..."

Paul gözlerini görevliye dikmişti. Kendi sırasının gelmesini beklerken yapacak başka bir şey bulamıyordu. Pete ve Selia yarışma başladığından muhabbet edecek havada değillerdi.

"38 numara, Kara Büyücü!"

Derin bir nefes aldı ve kendi kazanının başına doğru ilerledi. Kazanın önünde bir sandalye duruyordu. Yanında ise bir masa ve çeşitli aletler vardı. Paul sandalyeye oturdu ve tüm yarışmacıların yerleşmesini bekledi.

"İlk ilaç, Kızıl Kan Hapı! Verilen süre 20 dakika!"

Görevliler masalara materyalleri dağıttı. Paul anında kazanın altında bir alev yaktı ve kazanın iyice ısınmasını beklemeye başladı. Bu sürede ise masanın başına geçti.

Masanın üzerindeki malzemelerden üçünü önüne çekti: C seviyeli yaratığın kanı, Kızıl Alpht Çiçekleri ve Parlak Kan Otları.

Kızıl Kan Hapları bulunabilecek en basit iyileştirme ilacıydı ve o kadar da karışık bir yapımı yoktu. Önemli bir hata yapılmadığı sürece sonuç başarılı olurdu.

Paul kazanın ısındığını fark ettiğinde kanla dolu şişenin kapağını çıkardı ve kazana boşalttı. Kazanın dibinde ufak bir kan göleti oluştu ve kısa bir süre sonra kanın içindeki enerji hareketlenmeye başladı.

Paul enerjinin miktarını kontrol etti ve 3 Kızıl Alpht Çiçeğini kazana attı. Daha sonra ise çiçeklerin ve kanın enerjisini bastırmaya başladı.

Enerjiyi yeterince bastırdıktan hemen sonra 8 Parlak Kan Otu'nu aldı ve kazana attı. En sonunda ise tüm materyallerin içindeki enerjiyi birleştirip bastırmaya başladı.

Enerjiler birbirleriyle kaynaştı ve tek bir parça haline geldi. Daha sonra ise yoğunlaşmaya başladı. Birkaç dakika sonra ise Paul'ün yüzünde bir gülümseme oluştu.

Kazanın altında yanan alevi söndürdü ve elini kazanın içine soktu. Daha sonra ise kanın içinde duran, kırmızı renkli ufak hapı aldı.

Görevli biraz şaşırmış bir şekilde bağırdı.

"38.Kazan, Kara Büyücü, 9 dakika 53 saniyede bitirerek ikinci tura geçmeye hak kazandı!"

Paul sırıttı ve diğer kazanlara bakmaya başladı. O sırada görevli bir kez daha bağırdı.

"55.Kazan, Altıngöz, 10 dakika 7 saniyede bitirerek ikinci tura geçmeye hak kazandı!"

Paul 55.Kazana baktı ve Altıngöz'ün gülümseyerek ona baktığını gördü. O da gülümseyerek karşılık verdi ve gözlerini bir süre daha gezdirdi.

O sırada 26.Kazanın başında duran Pete'i gördü. Pete oldukça iyi gidiyor gibiydi.

O sırada görevli yeniden bağırdı.

"43.Kazan, Selia Halpis, ikinci tura geçmeye hak kazandı!"

Paul 43.Kazana doğru baktı ve Selia'nın muzaffer bir ifadeyle gülümsediğini gördü. Hiç zorlanmış gibi görünmüyordu.

Gerçi Paul'ün ilk turdan fazla bir beklentisi yoktu. Tılsım sınavında da ilk turda oldukça kolay bir tılsım yapılmıştı ve birçok kişi geçmişti. Asıl olay ikinci turda başlıyordu.

Zaman aktı ve 20 dakika hızla geçti. Görevli bir kez daha kazanlara gözlerini gezdirdikten sonra bağırdı.

"20 dakika geçti! Henüz bitirememiş olan her yarışmacı elendi!"

Yarışmacıların bir kısmı suratlarını asarak kazanlarının başından kalktı ve çıkışa yöneldiler. İlk turda kaybetmek cidden utanç vericiydi.

Görevli kalan kişilerin üzerinde gözlerini gezdirdikten sonra bağırdı.

"İkinci ilaç, Kristal Mana Hapı! Verilen süre, 20 dakika!"

Diğer görevliler çoktan kalan yarışmacıların masalarına türlü malzemeleri yerleştirmişlerdi. Paul bir süre düşündü ve Kristal Mana Hapı'nın materyallerini hatırlamaya çalıştı.

Kişinin manasına takviye olarak kullanılan bu hap savaş sırasında kullanılabilecek bir haptı. Sadece 5 malzeme gerektiriyordu ve ilk seviyedeki bir büyücünün manasının %35 kadarını yenileyebiliyordu.

Paul kazanın altını yaktı ve masaya yöneldi. Malzemelerin arasından bir miktar Aura Otunu çıkardı. Parlak mavi-yeşil renkteki bu otlar etrafına hafif bir aura yayıyordu.

Ardından malzemelerin içinden beyaz renkli bir çiçek çıkardı. Beyaz yapraklı bu çiçeğin 5 yaprağı vardı. Paul 5 yaprağı da kopardıktan sonra çiçeğin sapını geri fırlattı.

Malzemelerin arasında duran birkaç altın renkli ufak yoncayı aldı. Ardından ise ufak birkaç tohumu aldı.

En son olarak masanın köşesinde duran cam şişelerin içinden birini çekti. Bu 5 malzeme, Kristal Mana Hapı'nın ana malzemeleriydi.

Aura Otu, aktarılacak manayı sağlıyordu. Selv Çiçeği'nin yaprakları mananın aktarımını kolaylaştırmak içindi. Altın renkli Parlak Ruh Yoncaları ruhu yenileme etkisine sahipti. Ruhta oluşan bir yarayı iyileştiremese bile ruhu rahatlatabiliyordu.

Ufak Tohumlar, Kristal Svel çiçeğinin tohumlarıydı. Bu tohumlar oluşan hapa kristalimsi bir yapı veriyor ve mananın dağılmamasını sağlıyordu. Son şişenin içindeki sıvı ise suyla seyreltilmiş Salvaran salyasıydı. Salvaranlar doğal mana sağlayıcılarıydı ve salyaları anormal miktarda mana veriyordu. Elbette, bir Salvaran B seviyeli ve etçil bir canavar olduğundan normal kişiler onları avlayamıyordu. Bir kişi onları kolayca avlayabilecek duruma geldiğindeyse artık onlara ihtiyacı kalmıyordu!

O sırada kazan çoktan ısınmıştı. Paul şişenin kapağını açtı ve seyreltilmiş salyayı içine boşalttı. Bir süre kaynamasını bekledi.

Daha sonra ise içine 5 parça Aura Otu'nu attı. Ot salyanın içine daldığı anda eridi ve gözden kayboldu. İçindeki enerji salyaya yayıldı. Bu sırada salyadaki enerji de etrafa yayılmaya başlıyordu.

Paul kendi manasıyla enerjiyi bastırdı ve 5 yaprağı kazanın içine attı. Yaprakların bastırıcı enerjisi salyadaki enerjiyi bastırmasında yardımcı oldu.

Üç yoncayı eline aldı ve kazanın içine attı. Yoncalar eridikten hemen sonra ise bir tohumu aldı ve kazanın içine attı. Daha sorna ise tohumun gücünü kullanarak hapı yoğunlaştırmaya başladı.

Enerji hızla yoğunlaştı ve katılaştı. Paul derin bir nefes alıp kazanın içine baktığında orada gördüğü tek şey ufak, mavi bir kristaldi. Kazanın altındaki alevi söndürdü ve elini kazanın içine soktu. Ufak mavi kristali kazanın içinden çıkardı.

Görevli Paul'e bakarken gülümsedi. Elini kaldırdı ve bağırdı.

"Kara Büyücü, 15 dakika 11 saniyede bitirerek üçüncü tura geçmeye hak kazandı!"

Paul etrafına bakındı. Birçok yarışmacı hala kazanlarıyla uğraşıyorlardı. Çoğunun alnı terle kaplanmıştı. Paul gülümsedi. İkinci tur aynı Tılsım yarışmasındaki gibi bir yarışmacı eleme turuydu.

O sırada görevli yeniden bağırdı.

"Altıngöz, 15 dakika 42 saniyede bitirerek üçüncü tura geçmeye hak kazandı!"

Paul Altıngöz'ün kazanına baktı. Orada Altıngöz hafifçe gülümsüyordu. Elinde ufak, parlak mavi bir hap duruyordu. Paul gözlerini ondan ayırdı ve etrafındaki yarışmacıları incelemeye devam etti. O sırada Pete'i gördü.

Pete fazla zorlanıyor gibi görünmüyordu. Hatta, O anda hapın yapımının son aşamalarındaydı. Yüzünde ufak bir gülümseme vardı.

"Selia Halpis, 16 dakika 33 saniyede bitirerek üçüncü tura geçmeye hak kazandı!"

Paul Selia'ya döndü ve baktı. Selia'nın yüzünde mutlu bir gülümseme vardı. İzleyici kısmında gözlerini gezdiriyordu. Paul onun baktığı tarafın Altın Şafak Bilgin Birliği'nin oturduğu yer olduğunu görünce sırıttı.

"Pete Halpis, 18 dakika 21 saniyede bitirerek üçüncü tura geçmeye hak kazandı!"

Pete gülümserken Paul'e döndü. Paul de karşılık olarak ona gülümsedi.

Yaklaşık iki dakika sonra görevli yeniden bağırdı.

"20 dakika geçti! Henüz bitirememiş olan her yarışmacı elendi!"

Çoğu yarışmacı hüzünlendi. Geçen yalnızca 4 kişi olmuştu ve bu katılan kişilerin sayısını epey düşürüyordu. Yaklaşık 150 kişi ikinci turdan elenmişti. Tılsım yarışmasını izleyen birkaç yarışmacı daha iyi bir halde görünüyordu.

Elenen yarışmacıların çoğu izleyici bölümüne ilerledi. Kazanan kişinin kim olacağını merak ediyorlardı.

O sırada görevli yarışmacılara dinlenmeleri için 15 dakikalık bir süre verdi. Gerçi hiçbiri yorgun gözükmüyordu ama yine de yapması gerekliydi.

15 dakika bittiğinde görevliler masalara birçok malzemeyi koydu ve geri çekildi. Merkezde duran görevli bağırarak konuştu.

"İstediğiniz ilacı yapabilirsiniz. Masanızda bulunan materyalleri kullanacaksınız. Otuz dakikanız var. En yüksek puanı alan kazanacak."

Paul gözlerini masanın üzerindeki materyallere bakarken zihnini araştırmaya başladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr