Paul gözlerini bir kez daha etraflarındaki insanların üzerinde gezdirdikten sonra hâlâ ona sarılan Sushie'yi ittirerek gülümsedi. Etrafında olan insanlar artık kendi işlerine bakıyorlar gibi görünselerde hâlâ birçoğu gizlice onlara bakış atıyordu.
Bu bakışları çoğunun nedeni Newelt Ailesi ile Kara Büyücü'nün arasındaki bağı bulmaktı. Geleceği böylesine parlak biriyle erkenden bağ kurdukları için Newelt Ailesi ileride çok fazla şey kazanabilirdi.
Paul önündeki Sushie'ye dönerken Sushie gülerek konuştu.
"Büyük kardeş Paul, hoşgeldin!"
Paul önündeki küçük kızın parlak gülümsemesine baktığında istemsizce gülümsedi. Daha sonra ise yavaşça konuştu.
"Telan'da bir görevim var. Ondan önce seni göreyim dedim."
Sushie'nin gülümsemesi en ufak bozulmamıştı. Gözlerini yavaşça açık arttırma salonunun kapılarına çevirirken konuştu.
"Açık arttırmaya katılmak ister misin? İlgini çekecek birkaç şey bulabileceğinden eminim."
Paul bir kez daha açık arttırma salonunun kapılarına baktı. Hafifçe başını kaşırken konuştu.
"Hiç bilmiyorum. Görevimin tam olarak ne zaman başlayacağı not edilmemişti. Bu yüzden geç kalır mıyım kalmaz mıyım bilmiyorum."
"Kalmazsın kalmazsın. Fazla uzun sürmez zaten. Gel, gidelim. Hem sana anlatacaklarım var."
Sushie Paul'ü kolundan çekiştirirken Paul iç çekti ve onu takip etti. Sushie onu tezgahın arkasındaki kapıdan geçirirken Paul yeşil gözlü kızı da görmüştü.
Yeşil gözlü kız ona bir süre baktıktan sonra onları içeriye doğru takip etmeye başlamıştı. Paul onun kim olduğunu merak etse de Sushie'nin zaten tanıştıracağını düşünüyordu.
Paul, Sushie ve yeşil gözlü kız odaya vardıklarında tezgahtar kadın çoktan gitmişti. Paul yavaşça ilerleyip bir koltuğa oturdu ve yeşil gözlü kız da hemen onun karşısındaki koltuğa oturdu. Sushie kapıyı arkasından kapattıktan sonra hızla Paul'ün yanına geçti.
Parlak gözlerle Paul'e bakan Sushie sanki bir şeyleri bekliyormuş gibiydi. Paul neler olduğunu anlamadığı için yalnızca ona bakmakla yetiniyordu.
Bir süre sonra Sushie kaşlarını çattı ve Paul'ün omzuna vururken konuştu.
"Hadi ama, büyücüsün sen! Karşındaki kişinin gücünü ölçmek için mana kullanamıyor musun?"
"Evet ama..."
Bu anda, Paul'ün gözleri aklına gelen düşünceyle şaşkınlıkla açıldı. Hemen bir miktar manayı salarak Sushie'nin vücudunu inceledi ve birden yüzünde şaşkın ancak mutlu bir gülümseme belirdi.
"Düşük Seviye Büyücü!"
"Hehe..."
Sushie hafifçe sırıttı. Paul onun yazdığı mektubu düşündüğünde, gerçekten de şaşırmıştı. Bu gerçekten de büyük bir sürprizdi.
Sushie'nin o sırada 12 yaşında olduğu düşünülürse normalde yeteneği Paul'den daha yüksekti. Elbette, Habistanrı çekirdeğine ve anka soyuna sahip Paul'le onu karşılaştırmak biraz garip geliyordu.
Bu sırada, Sushie bir kez daha konuşmaya başladı.
"Aslında ilk başta yalnızca rünik dillere merak sarmıştım. Bir süre sonra mana kontrolü için kendimi eğitmeye başladım. Telan'a vardığımızda çoktan bir sihirbazdım. Üç ayda yalnızca Düşük Seviye Büyücü olmuş olsam da çoktan iki rünik dil ezberledim! Ayrıca şu anda basit tılsımları yazabiliyorum ve bazı eşyaları bile geliştirebiliyorum!"
Paul gerçekten şaşırmıştı. Bunlar, normal kişilerin yapamayacağı şeylerdi. Sushie gerçekten de yetenekli biriydi.
"Elbette, rünik diller kolayca bulunabilecek şeyler değiller. Bu yüzden yaklaşık bir ay önce Göksel Rüzgar Akademisi'nin mühür sanatı bölümüne katıldım. Orada birçok kaynağa ve dile erişimimiz var. Hem orada çoktan bir ustam var. O yaşlı adam mana kontrolünde o kadar iyi olmasa da birçok dil biliyor. Ayaklı bir kütüphane gibi!"
Sushie hafifçe kıkırdarken Paul de gülümsedi. Daha sonra ise bakışlarını yavaşça karşılarında oturan yeşil gözlü kıza çevirdi.
Yeşil gözlü kız Paul'ün ona baktığını görünce ayağa kalktı ve hafifçe reverans yaparken konuştu.
"Kendimi daha önce tanıtmadığım için özür dilerim. Ben Shiwuan Telan, Sushie'nin okuldan arkadaşıyım. Valheia'nın Kara Büyücüsüyle tanışmak benim için bir onurdur."
Etrafında asil bir hava olmasına rağmen içinden heyecanlı olan küçük kızın kalbi hızla atıyordu. Nasıl atmasın ki? Başkaları yalnızca duymuş olsa da, o karşısındaki genç adamın ne kadar güçlü olduğunu ve ne kadar acımasızca dövüştüğünü görmüştü.
Aslında, ufak çaplı illüzyon-video diskleri bazı önemli anları kaydetmek için bazı yerlerde bulunurdu. Paul'ün dövüşünün kayıtlı olduğu bir disk eline geçtiği anda Shiwuan izlemişti ve hayran olmuştu. O genç adamın aradaki yaş ve gelişim farkına rağmen gösterdiği güç ve acımasızlık normal bir gençte bulunabilecek bir şey değildi ve insanda huşu uyandırıyordu.
Paul bir süre şaşırmış gözlerle karşısındaki genç kızın üzerinde gözlerini gezdirdi. Daha sonra ise gözlerini kısarken konuştu.
"Shiwuan Telan, Krallığın ilk prensesi olan Shiwuan Telan?"
Shiwuan yavaşça başını salladı. Zaten bir prenses olarak kimliğini kolay kolay saklayamayacağını biliyordu ve Paul'ün nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordu.
Onun birden kahkahalara boğulacağını hiç düşünmemişti.
Sushie yanında kahkahalar atan Paul'e bakarken şaşırmıştı. Büyük Kardeş Paul neden yok yere gülmeye başlamıştı ki?
Paul bir süre sonra gülmesini bastırdığında boyutundan görev parşömenini çıkardı ve hâlâ gülümserken konuştu.
"Telan'a bir görev için geldiğimi söylemiştim."
Shiwuan masadaki parşömene bakarken Sushie elini uzattı ve parşömeni yavaşça açtı.
Shiwuan ve Sushie parşömeni okurken Paul de arkasına yaslanmıştı. İki kızın vereceği tepkileri merak ediyordu.
Ve onların tepkileri de onu epey memnun etmişti. Shiwuan'ın ağzı sonuna kadar açılırken Sushie büyük bir gülümseme takınmıştı. Paul bir kahkaha daha atarken konuştu.
"Sanırım bir süre size yardım edeceğim, İlk Prenses."
Shiwuan da hafifçe gülümsedikten sonra yeniden koltuğuna oturdu. Ormana yapacağı gezide ona eşlik edecek kişinin Kara Büyücü olması onu epey mutlu etmişti.
Bu sırada Sushie de konuşmuştu.
"Orada yazan 'Arkadaşlar'dan biri de benim bu arada. Ben de ormana geliyorum."
Paul'ün bakışlarının birden endişeli bir hâle geldiğini görünce ekledi.
"Korkmana gerek yok. Rünik diller üzerinde yoğunlaşsam da savaş tekniklerine de sahibim. Hem babam yanıma birçok hazine veriyor. Hem gelen kişi sensin, bize zarar verebilecek birisi olduğunu sanmıyorum."
Paul yavaşça iç çekerken sessiz kaldı. Sushie'nin söylediklerinde biraz doğruluk payı vardı. Onunla dövüşebilecek bir canavarın prensesin gideceği ormanda ortaya çıkması pek mantıklı değildi. Bir insanın çıkması ise daha da olanaksızdı.
Hem yanına Grim'i de alacaktı. Paul Grim'in kendisinden daha güçlü olduğunu zaten biliyordu.
Sushie, Shiwuan ve Paul bir süre daha konuştu. Sushie öğrendiği dillerden ve okuldaki hayatından bahsederken Shiwuan da arada onu destekliyordu. Paul ise ikiliyi dinlemekle meşguldü.
Bir süre böylece geçti ve kapı birden açılıp içeri kadın bir hizmetkar girdi. Yavaşça eğilirken konuştu.
"Genç Leydi, açık arttırma başlıyor."
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..