Paul gözlerini şaşkınlıkla Auden'a çevirirken Auden'ın heyecanlı gözlerini görmüş ve şaşırmıştı. Bu genç adamın az önce o kadar soğuk görünen gözleri şimdi heyecanla parıldıyorlardı.
Paul bu sırada onun da bir savaş bağımlısı olduğunu düşündü. Ancak bu tam olarak doğru değildi.
Auden daha çok gelişim bağımlısı birisiydi. Ve bir savaşçı için gelişmenin en kolay yolu kendinden güçlü kişilerle dövüşmek ve onlardan öğüt almaktı. Auden Paul'ün gücünü bildiğinden bu fırsatı kaçırmak istememişti.
Paul bir süre düşündü. Daha sonra ise omuzlarını silkerken konuştu.
"Pekala, yapacak bir şeyim yok ne de olsa."
Auden gözleri heyecanla parlarken bir anlığına düşünmeye daldı. Daha sonra ise Shiwuan'a dönerek konuştu.
"Mümkünse savaşı hemen bu odada yapabilir miyiz? Koltukları çektiğimiz sürece yeterince geniş olacaktır."
Shiwuan bir anlığına şaşırsa da sonrasında hemen kabul etti. Çünkü eğer reddetseydi büyük ihtimalle saraydan ayrılmaları gerekecekti ve hava çoktan kararmaya başladığından ilk prenses olarak saraydan ayrılması imkansızdı. Babası buna kesinlikle izin vermezdi.
Ve kendisi kesinlikle Kara Büyücü'nün savaşını canlı olarak izlemek istiyordu. Turnuvadakiyle aynı güçte savaşmasa bile onun savaşını görmek onun için yeterliydi.
Jasmine ve Orlon ise ondan bile heyecanlılardı. Shiwuan kabul ettiği anda Orlon ayakkabılarındaki rüzgar rünlerini çalıştırarak iki koltuğu köşelere çekmişti. Jasmine de diğer koltuğu bir köşeye çekince odanın içinde genişçe bir alan açıldı.
Auden hızla şöminenin önüne geçerken Paul de yavaş adımlarla kapanmış olan kapının önüne geçti. Jasmine, Orlon ve Shiwuan ise artık odanın köşesinde duran koltuklara oturmuşlardı.
Auden sol elinin yüzük parmağında duran gümüş evren yüzüğünden gümüş kabzalı bir kılıç çıkardı. Kılıcın parlak gümüş renkli bıçağının üzerinde yeşil renkli rünler vardı.
Paul Auden'in kılıcına bir bakış attıktan sonra elini yavaşça belinde asılı olan Karaşafak'a uzattı ve siyah kabzayı yavaşça kavradı. Kılıcı hızla kınından çekerken ortaya çıkan metalik ses odada yankılanmıştı.
Karaşafak ismi verilmiş bu kılıç gerçekten de Paul'ün hoşuna gitmişti. Üzerindeki karanlık manayla yazılmış rünler bir yana, kılıç oldukça yüksek bir keskinliğe ve ağırlığa sahipti. Aynı zamanda üzerine işlenen rünler diğer kılıçlar gibi hız veya ağırlık kazandıranlardan değillerdi. Aşındırma özelliklerine sahip olduklarından başkalarıyla dövüşürken karşısındakinin silahına direkt olarak zarar verebilirdi.
Bu sırada, Paul'ün kılıcındaki karanlık manayla yazılmış rünleri gören Auden şaşırmış ama heyecanı bir kat daha artmıştı. Elbette, Kara Büyücü gibi bir dahi en güçlü silahları kullanıyor olmalıydı.
Paul pozisyonunu aldıktan sonra ikili bir süre bakıştı. Auden ne yapması gerektiğini düşünürken Paul de onun bir hamle yapmasını bekliyordu. Auden'in gücünü tam oalrak bilmediğinden aşırı güçsüz veya güçlü bir saldırı yapamazdı. Koruması gereken kişiye hemen önceki gün zarar verirse görevi kesinlikle sıkıntıya düşerdi ve sonunda Yaşlı Klaus büyük ihtimalle onu iyice azarlardı.
Paul'ün onu beklediğini gören Auden derin bir nefes aldıktan sonra anında ileri atıldı. Onun hareket tekniğini gören Paul bir anlığına şaşırdı.
Auden'in hareket tekniği gerçekten hızlıydı. Ancak bu hız ayaklarının hareketlerinden değil de bacaklarına aktarılan güçten kaynaklanıyordu. Auden'in her adımında yerden oldukça ufak kırılma sesleri geliyordu.
Aynı anda, kılıcını parlak kırmızı bir kılıç enerjisi sarmıştı ve kılıcındaki yeşil renkli rüzgar rünleri parlıyordu. Paul'e karşı tam gücüyle geleceği belliydi.
Paul yüzünde bir gülümseme belirirken kılıcını saydam kılıç enerjisiyle kapladı. Nefesleri hızla derinleşirken tüm vücudunu ve kılıcını mavi renkli yıldırımlar kaplamıştı. Auden'in ciddi olduğunu gördüğünden ona yumuşak davranmayacaktı.
Auden Paul'ün önüne geldiğinde kılıcını yukarıdan aşağıya doğru savurdu.
"Ejderin Çığlığı!"
Hızla aşağıya inen kılıcı baskıcı bir aura kaplamıştı. Parlak kırmızı kılıç enerjisi oldukça keskin bir hal almıştı ve hızla Paul'e yaklaşıyordu.
Paul yavaşça sırıtırken kılıcını kaldırdı ve Auden'in saldırısını karşıladı.
Auden'in saldırısı Paul'ün kılıcını saran kılıç enerjisiyle çarpıştığında Auden'in kılıcını saran baskıcı aura birden birkaç kat zayıflamıştı ve hızla zayıflamaya devam ediyordu.
Bunu fark eden Auden anında geri çekilmişti ve bir saldırı daha yapmak için hazırlanmaya başlamıştı ki birden Paul ona doğru atıldı. Mavi yıldırımlarla kaplı kılıç hızla ona doğru savrudluğunda Auden zar zor kılıcını kaldırıp karşılayabilmişti.
Ve kılıcı karşılasa bile, kılıcın gücü onu fırlatarak odanın duvarına yapıştırmıştı. Birkaç kez öksürerek yeniden ayağa kalktıktan sonra kılıcının kabzasını iyice kavradı. Gözlerindeki heyecan ve kararlılık birkaç kat daha artmıştı.
Paul bu değişikliği fark ettiğinden yavaşça kılıcını kınına geri soktu. Bu savaştan kendisi de yararlanabilirdi. Ne de olsa, büyü tekniklerini geliştirmek diğerlerinden daha zordu.
İki elini Auden'a doğru uzatırken Auden da kılıcını kaldırmıştı. Paul'ün büyüyle savaşacağını fark ettiğinden kılıcını geri sokması onu fazla etkilememişti.
Havaya kaldırdığı kılıcı sarsılmaya başladığında hızla aşağıya savurdu.
"Ejderin Öfkesi!"
Parlak kırmızı kılıç enerjisi hızla Paul'e ilerlerken Paul'ün ellerinde hızla rüzgar manası toplanıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini kıstı ve ona yaklaşan kılıç enerjisine gözlerini dikti.
Kılıç enerjisiyle arasında 1 metre kaldıktan sonra Paul birden bağırdı.
"Yokoluşun Fırtınası!"
Ellerinden fırlayan keskin rüzgarlardan oluşan bir hortum hızla ilerledi ve Auden'in saldırısını parçaladıktan sonra ona ilerlemeye devam etti. Birden böyle bir saldırıyla karşılaşan Auden kaçınmaya çalışsa da yetişemedi ve rüzgar hortumu hızla ona çarparak onu duvara gömdü.
Hortum kaybolduğunda, Paul derin bir nefes verdi ve hâlâ vücudunu saran yıldırımları kaldırdı. Auden'in duvara gömülmüş vücudunu gördükten sonra hafifçe başını kaşıdı ve elini sallayarak boyutundan birkaç iyileştirici ilaç çıkardı. İlaçları yavaşça yere koyduktan sonra Shiwuan'a döndü ve konuştu.
"Bir süre baygın kalacaktır. Uyandığında bu ilaçları ona verin lütfen. Aynı zamanda, odaya verdiğim zarar için özür dilerim."
Paul sözlerini bitirdikten sonra odadan ayrıldı ve arkasında şaşırmış üçlüyü ve baygın Auden'i bıraktı.
Aniden ayrılmasının belli bir nedeni yoktu. sadece Auden'in bayıldığını biliyordu ve orada daha fazla kalsa da bir şey elde edemeyecekti. Çubukların gizemini hala çözemediğinden odasına dönüp onları araştırmanın daha mantıklı olacağını düşünüyordu.
Aynı zamanda, Sembolizm adlı tekniğe biraz daha çalışmak istiyordu. Çünkü bu tekniğin gücünün rünik dillerden çok daha güçlü olduğunu fark etmişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..