143.Bölüm - Kamptaki Savaş (1)

avatar
8366 41

Kara Büyücü - 143.Bölüm - Kamptaki Savaş (1)


Auden bağırışının hemen ardından kılıcını kınından çekince Jasmine bunun ciddi olduğunu fark etmiş ve Orlon'un çadırına yaklaşabildiği kadar yaklaşmıştı. Sağ eli tılsım çantasındayken diğer çadıra da bir bakış atmıştı.

Shiwuan ve Sushie çoktan çadırdan çıkmış ve Auden'a doğru yaklaşmışlardı. Onların savaş güçleri olmadığından yalnızca Auden'a güvenebilirlerdi. Sushie biraz solmuş ve korkuyor gibi görünse de Shiwuan biraz iyi görünüyordu. Tek eli deri zırhının göğüs kısmının üzerinde duruyordu ve oraya sıkıca bastırıyordu.

Bu sırada, ağacın etrafını saran ormanın üzerinde gözlerini gezdiren Auden gözlerini kıstı ve kılıcının kabzasını iyice kavrarken öfkeli bir sesle bağırdı.

"Auranızı bir kez hissettim ve ölümcül hissiyatı aldım zaten. Hemen ortaya çıkın!"

Bu sırada, ormanın gölgelerinden beş siyah pelerinli figür ortaya çıktı. Pelerinleri yüzlerini kapayan bu adamların auraları oldukça zayıftı.

Beş adamın ortasındaki pelerinli adam şaşırmış bir ses tonuyla konuştu.

"Auramızı gizlememize rağmen bizi keşfettin demek. Gerçekten şaşırtıcı."

Auden kılıcını iyice kavrarken gözlerini adamlara çevirmemiş ve ormana bakmaya devam etmişti.

"Oyun oynamaya gerek yok. Ortaya çıkacaksanız hepiniz çıkın."

Beş pelerinli adam sessizce bekledi. Auden'in arkasındaki kızlar da neler olduğunu anlamamıştı.

Ancak o anda, on beş siyah pelerinli adam ormanın gölgelerinden ayırldı ve diğer beşinin yanına dizildi. Bu adamların auraları da aynı ilk çıkanlar gibi gizlenmişti.

Yanyana dizilmiş yirmi adamı gören Jasmine'in yüzünde korku dolu bir ifade belirmişti. Bu adamların güçlerini tam olarak bilmese de sayı avantajıyla Auden'i geçip onlara saldırma şansı çok yüksekti.

Tılsım kabından birkaç tılsımı çekti ve onları sıkıca kavradı. Savaş gücü o kadar da yüksek olmasa bile hayatı için dövüşmesi gerekiyordu.

Auden karşısındaki yirmi adamı izlerken yüzünde öfkeli bir ifade vardı. Küçüklüğünden beri savaşçı olarak yetiştirilen biri olduğundan duyuları oldukça güçlüydü ve birkaç gündür her avlanmaya çıkışında onu takip eden bir kişiyi seziyordu. Ancak bu kişinin amacını ve gücünü bilmediğinden bir şey yapmamıştı.

Şimdi fark etmişti ki, o kişi aslında bir casus olabilirdi. Ancak neden onları takip ediyor olabilirlerdi?

Gerçi bu da aptalca bir soruydu. Onların grubu krallığa karşı olan herhangi bir grup için muhteşem bir hedefti. Ne de olsa bu grup Krallığın en büyük ticaret birliğinin başkanının kızını, üst seviye asil ailelerden üç kişiyi ve hatta krallığın ik prensesini barındırıyordu!

Paul'ün de yokluğuyla savunmasız olan bu grup düşmanları için bir açık hedefti.

Auden yaptığı ufak analizden sonra kendini sakinleştirmeye başladı. Karşısındaki adamlar auralarını gizlemiş olsalar da onların o kadar da güçlü olduklarını düşünmüyordu. Eğer onun savaşamayacağı kadar güçlü birisi olsaydı zaten ilk başta onları hissetmesi imkansız olurdu.

Derin bir nefes aldıktan sonra kılıcını yavaşça ileriye, pelerinli adamlara doğru uzattı. Parlak kızıl renkli kılıç enerjisi kılıcını sararken kılıcın üzerindeki parlak yeşil rüzgar rünleri ışıldamaya başlamıştı.

Bu sırada, ilk başta ileriye çıkan beşli ileriye çıkmış ve silahlarını çekmişlerdi. Biri bıçak kullanıyordu, ikisi sabre kullanıyordu ve diğer ikisi ise kılıç kullanıyorlardı.

Silahlarını kaldıran beşliyi izleyen Auden'in yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Rakipleri silahlarını silah enerjisiyle kaplamamışlardı.

Silah enerjisi silahın üzerinde olan kontrol ve kavrayışa göre değişen bir şeydi ve silahın keskinliğini, sağlamlığını artırabilir veya silaha özellikle kazandırabilirdi. Basitçe silahı bir katmanla daha kaplayıp başka bir silaha dönüştürmeye benziyordu ve oldukça avantaj kazandırıyordu.

Siyah pelerinli adamlar silah enerjilerini kullanmadıklarına göre henüz Usta seviyesine geçmemiş kişilerdi. Yani güç bakımından onlara üstün olması gerekiyordu.

Bu sırada, bıçak kullanan adam hızla ileri atıldı. Kullandığı ayak tekniği oldukça hızlı olsa da Auden'ın kendi ayak tekniğine kıyasla oldukça geri kalıyordu.

Auden kılıcını kaldırırken bıçak kullanan adam onun yanına gelmiş ve bıçağını hızla Auden'in boynuna savurmuştu. Tek saldırıda işini bitirmek istiyor gibiydi.

Auden soğukça gülümserken sağa doğru kaçındı ve kılıcını hızla adamın omzuna indirdi.

Siyah pelerinli adam Auden'in hızını öngörmemiş olduğundan kaçacak zaman bulamamıştı ve parlak kızıl enerjiyle kaplı kılıç sol omzundan girerek kalbine inmiş ve oradan da kemiklerini ve organlarını bölerek tüm göğsünü yarmıştı.

Hayatını tek hamlede kaybeden siyah pelerinli adam yüz üstü yere düştüğünde göğsünden akan kan etrafa akmaa ve ufak bir gölet oluşturmaya başlamıştı. Ancak bu sırada bu manzaraya kimse dikkat etmiyordu.

Jasmine çıkardığı birkaç tılsımı çadırın etrafına yerleştirirken oldukça endişeli duruyordu. Sushie ve Shiwuan ise bu manzaraya bakamayacak kadar korkuyorlardı.

Auden ise öfkeli gözlerini geri kalan siyah pelerinli adamlara çevirirken soğuk bir şekilde gülümsemişti. Adamların güçleri o kadar da fazla değildi ve şimdi onun için bir yol ortaya çıkmıştı.

Ancak, adamların sonraki hareketiyle bu 'yol' tamamen paramparça olmuştu. Çünkü bir anda geriye kalan 19 adamın hepsi silahlarını sıkıca kavramış ve ileri atılmıştı!

Auden adamların hepsinin onun üzerine gelmediğini fark etmiş ve yüzü biraz solmuştu. Adamlar ona saldırdığında yeterince enerjisi olduğu sürece dayanabilirdi ama Sushie veya Shiwuan'a zarar gelirse bunun onun için sıkıntı çıkaracağını biliyordu.

Jasmine'in aksine aklı başındaydı ve krallığın ilk prensesine veya ticaret birliğinin başkanının kızına bir şey olursa ve Paul sorumluluğu üstlenemeyecek olursa her şey onların üzerine kalırdı.

Böyle bir şey onların hayatlarının sonuna kadar bile takip edebilir ve hayatlarının sonunu getirebilirdi!

Geriye birkaç adım atarak ona saldırmaya çalışan bir adamdan kaçındı ve Shiwuan ve Sushie'ye yaklaştı. Jasmine'in kendini koruyabilecek güce sahip olduğunu biliyordu.

Onun bu hamlesini gören Jasmine kaşlarını çatsa da bir şey söyleyememişti. Çünkü o sırada ona ve çadıra doğru saldıran sekiz kişiyi durdurmaya çalışıyordu.

Su dalgaları etrafa yayılıyor ve su bıçakları hızla siyah pelerinli adamlara saldırıyordu. Bazıları saldırılardan kaçınırken bazıları silahlarıyla engellemeye çalışıyorlardı.

Elinde gümüş bir kılıç tutan siyah pelerinli bir adam hızla Jasmine'e fırlamış ve kılıcını hızla savurmuştu. Ancak kılıcı Jasmine'e ulaşamadan önce Jasmine bir tılsımı etkinleştirmiş ve ani mana salınımıyla adamı metrelerce uzağa savurmuş ve bir süre yerde sürüklenmesini sağlamıştı. Hemen ardından sudan oluşan bir bıçak fırlamış ve adamın boynunu koparmıştı.

Diğer yedi siyah pelerinli adam bir kişinin ölümünden sonra daha dikkatli olmaya başlamışlardı.

Savaş sürmeye devam ettikçe Auden ve Jasmine yaralar alıyorlardı. Ancak rakiplerinin güçleri onlarınkinden düşük olduğundan birkaç yara onlar için fazla bir şey değildi.

Yaklaşık on beş dakikalık bir savaşın ardından siyah pelerinli adamların yalnızca dokuzu ayakta kalabilmişti. Bunların beşi Auden'la savaşırken diğer dördü Jasmine'e saldırıyorlardı. Ancak saldırıları onları aşamıyordu.

Auden ve Jasmine onların ilk hedefleri olmasa da onların ilk hedeflerini koruyorlardı ve onları yenmeden geçmeleri imkansızdı. En azından kendi güçleri bunun için yeterli değildi.

Bu sırada, ormanın içinden bir başka siyah pelerinli adam sert adımlarla alana yaklaşmaya başladı. Attığı her adımda ağacın köklerinde çatlaklar oluşturan bu yapılı adamı gören siyah pelerinli adamların pelerinle gizlenmiş yüzlerinde birer gülümseme çıkmıştı.

Yapılı siyah pelerinli adam bir süre yerdeki cesetleri inceledi. Daha sonra ise gözlerini Auden'a çevirirken kendi kendine öfkeli bir şekilde mırıldandı.

"Kara Büyücü olmasa bile..."

Siyah pelerinini kavrayıp fırlatan adamın koyu teni ve kel kafası ortaya çıktığında Auden anında adamın yüzünü aklına kazıdı. Bugün hayatta kalabilirse bunun sorumlularını bulmak için tüm gücünü koymaktan çekinmeyecekti.

Kel adam bir süre daha yerdeki cesetleri inceledikten sonra belinden kılıcını çekti. Parlak gümüş kılıç çekildiği anda etrafını gümüş renkli bir ışıltı kapladı.

Bunu gören Auden adamın seviyesinin en az Usta seviyesinde olduğunu anlamış ve endişelenmişti. Bu adamı tutamazsa sonuçları büyük olabilirdi.

Kel adam Auden'a bakarken gözlerini kıstı ve gür sesiyle bağırdı.

"Siz beşiniz ilk hedefe saldırın ve çocuğu bana bırakın!"

"Anlaşıldı Patron!"

Beş adam aynı anda cevap vermiş ve Auden'in arkasına geçmek için hamle yapmışlardı. Auden bunu fark etmiş ve onlara doğru saldırmış olmasına rağmen kılıcı bir başka kılıç tarafından engellenmişti.

Onu engelleyen kılıcın sahibine baktığında şaşkınlıktan gözleri büyümüştü. Kel adam o kadar mesafeyi bir veya iki nefeslik bir sürede koşmuş ve onun kılıcını engellemişti!

Ancak, o sırada şaşıracak vakti yoktu ve hemen sakinliğini geri kazandı. Hızla geriye atılmak için hazırlanırken birden kel adamın sesini duydu.

"Beni görmezden gelemezsin çocuk."

Adamın parlak gümüş kılıcı hızla Auden'ın omzuna savrulduğunda Auden hemen kendi kılıcıyla engellemişti. Parlak kızıl kılıç enerjisi ve gümüşi kılıç enerjisi çarpıştığında Auden hızla fırladı.

Shiwuan ve Sushie'den uzağa fırlatılan Auden dengesini geri kazandığında onu geçen beş adamın iki kıza saldırdığını görmüş ve kalp atışlar korkuyla hızlanmıştı. O ikisine bir şey olmasına izin veremezdi!

Bu sırada, birden Shiwuan'ın ince sesiyle bağırdığını duydu.

"Etkinleş!"

Shiwuan'ın göğsünde elini koyduğu yerden yayılan parlak beyaz ışık dalgası iki kızın etrafını sarmış ve onları küp şeklindeki bir bariyerin içinde bırakmıştı. Shiwuan bariyer oluştuktan hemen sonra Auden'a doğru bakmış ve bağırmıştı.

"En fazla beş dakika!"

Auden bunun ne demek olduğunu anlamış ve kılıcını sıkıca kavramıştı. Shiwuan'ın bariyeri en fazla beş dakika dayanabilirdi!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr