Spadia’nın onun zihnini bölemeyeceğini açıkça söylediğini fark eden Paul şaşırırken Spadia açıklamaya başlamıştı.
“Zihin kavramı, ruh kavramından farklıdır. Özetle, ruh insanın yaşamının kaynağıyken zihin düşüncelerinin ve benliğinin kaynağıdır. Zihin ve ruh birbirlerini desteklediklerinden genelde birbirlerine epey karışırlar.”
“Ruhun güçlü olması zihnin bölünmesini kolaylaştıracaktır. Çünkü ruh güçlendikçe zihin destek alabileceği bir yer bulur ve bölünürken dağılmayı önleyebilir. Ancak senin durumunda…”
Bir süre sessiz kaldıktan sonra devam etti.
“Ruhun fazla güçlü. O kadar güçlü ki, zihnini bölmeye çalışırken ruhunu yaralayabilirsin. Bu yara kalıcı bile olabilir. Bu nedenle çift kılıcın ikinci yolunu çalışmak senin için çok tehlikeli. Ruhta olan bir yaranın fiziksel herhangi bir yaradan çok daha tehlikeli olduğunu biliyorsun. Kalıcı bir yara sana yakın zamanda zarar vermese de gelecekte çok büyük hasarlara yol açabilir. Özellikle…”
Bir süre sessiz kalan Spadia hafifçe iç çektikten sonra devam etti.
“Her neyse, o kadar ilerisi hakkında bir şey diyemem. Ancak şimdi bir karar vermelisin. Çift kılıcın yolunda ilerlemek istediğinden emin misin?”
Paul başını hafifçe eğerken gözlerini kapadı ve düşüncelerine daldı. Paul’ün bu kararının ne kadar önemli olduğunu bilen Spadia ise sessizce onu bekliyordu.
On beş dakika süren sessizlikten sonra kararlılıkla parlayan kızıl gözlerini açan Paul konuştu.
“Açıkla, yaşlı adam. Zihnimi nasıl böleceğim?”
Spadia’nın yarı saydam yüzünde hafif bir gülümseme belirirken Paul meditasyon pozisyonuna geçmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra ciddi bir ifade takınan Spadia konuşmaya başladı.
“Bunu sana yalnızca bir kez açıklayacağım çünkü zihnini kendi ruhunda bulduğunda benimle iletişime geçemeyeceksin. Önce, ruhunun en özüne ilerle. Daha önceden ruhunun tamamını inceledin ancak en ufak parçalara kadar incelemeyi hiç yapmadın. Bu sefer bunu deneyeceksin. En sonunda, kendi zihnini bulacaksın.”
“Zihnini bulduğunda önce onu bir bütün olarak hissetmen gerekiyor. Bundan sonrası ise en önemli kısmı.”
“Zihnini kaplayan ruhunu zihnini tam ikiye bölecek şekilde yoğunlaştırmalısın. Bunu yapmak için oldukça güçlü bir ruh enerjisi ve kontrol gerekiyor. Aynı zamanda bunu yaparken aşırıya kaçarsan kendi ruhunu kullanarak kendi ruhunu yaralayabilirsin. Bu nedenle epey tehlikeli.”
“Pekâlâ, dediklerimi hatırlıyorsan başla. Ruh dalgalanmalarına göre sana göz kulak olacağım. Eğer kendini yaralarsan seni anında meditasyondan çıkarırım.”
Paul başını sert bir şekilde salladıktan sonra derin bir nefes aldı ve verdi. Nefes alış verişi git gide yavaşlarken kendi ruhuna dalmıştı.
Paul’ün ruhu eskisinden çok daha güçlü ve büyük olduğundan bu seferki incelemesi daha zordu. Aynı zamanda, karanlık ve ateş gücüne sahip ruh kaotik bir havaya sahipti ve gücü çok yüksekti.
Paul ruh sarayını ve etrafındaki kuleleri gördüğünde kulelerin üzerinde daha önce fark etmediği yazıların bulunduğunu görmüştü. Buna daha sonradan bakmayı düşünürken ruhunu incelemeye devam ediyordu.
Zindanda henüz bir dakika bile geçmemiş olsa da ruhsal olarak çoktan saatler geçmişti.
--
Zindanda geçen altı buçuk saat, ruhsal olarak ise geçen günler sayesinde Paul sonunda ruhunun içindeki zihnini bulabilmişti.
Zihnini bulmak gerçekten zor sayılırdı çünkü bu bölge ruh ile neredeyse aynıydı. Paul’ün bu bölgeyi fark edebilmesinin tek nedeni karanlık ve alevin enerjisine sahip olan ruhunun bu bölgeyle tamamen bir olmamasıydı.
Zihnini tamamen hissetmeye çalışan Paul boyutunun ruhuna kıyasla fazla büyük olmadığını fark etmişti. Ancak şekli herhangi bir şekilde düzgün değildi ve ikiye bölünmesi oldukça zorlu olacak gibi görünüyordu.
Paul zihninin büyüklüğünü anlayabilse bile garip şekli nedeniyle nasıl iki parçaya eşit olarak bölebileceğini bilmiyordu. Zihni, üç ufak parçayla birbirine bağlanan üç küre şeklindeydi ve küreler birbirlerine anormal şekilde yakınlardı.
Paul bir küreyi ikiye bölmeyi düşünse de diğer iki küre hâlâ birbirine bağlı kalacağından zihni tek parça olarak kalacaktı ve bu bölünmeyi daha da tehlikeli bir hâle getirebilirdi. Bu nedenle o anda endişelenmeye başlamıştı.
Zihnini bölerken ortaya çıkan bir hatanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlamıştı. Bu nedenle o sırada aklında bir başka fikir belirmişti. Paul’ün zihni eşit büyüklükteki üç küre ve üç bağlantı noktasından oluşuyordu yani…
Aynı anda üç bağlantıyı da keserek zihnini üç parçaya bölebilirdi!
Paul bunu yapabileceğinden emin değildi. Başarı şansını bilmiyordu ve alabileceği zararı da hiç bilmiyordu. Ancak istese de ikiye bölemeyeceğini biliyordu. Ruhu biraz daha zayıf olsaydı belki yapabilirdi ancak bu durumda bu imkansızdı.
Bu nedenle yapabileceği tek şey cesaretini toplayıp riski göze almaktı. Üçe bölünmüş bir zihnin ne işe yarayabileceğini hiç bilmiyordu ancak ikiye bölünmeyle benzer bir etki göstermesi gerekiyordu.
Ruhunun sağlam ve kaotik gücünü iyice yoğunlaştırırken kaşlarını çattı. Denemesi gerekiyordu. Denemeden vazgeçmek istemiyordu.
Alevin ve karanlığın gücüne sahip ruhu sarsılmaya başlarken Paul zihninin üç bağlantı noktasında ruh gücünü toplamaya başlamıştı. Aynı anda bağlantıların karşılıklı noktalarından bölünmeye başlayan zihni yüzünden o anda içinde bir çığlık atma isteği vardı. Ruhu yaralanmasa bile bu işlem oldukça acı vericiydi.
--
Paul’ün acı duyan ifadesini fark eden ve ruhundaki değişimleri hisseden Spadia kaşlarını çatmıştı. Paul’ün ruhunun gücü yüzünden bir geri tepme yaşayacağını biliyordu ancak bu kadar sarsıcı olmasını beklemiyordu.
“Ah… Neden bu velet akıl almaz bir şey yapıyormuş gibi hissediyorum?”
Spadia kendi kendine mırıldanırken Paul’ün ruhunu iyice incelemeye devam ediyordu. O sırada, birden gözleri sonuna kadar açıldı.
Paul’ün ruhunda bulunan zifiri siyah pul, Karanlığın Kutsal Elementali Kryiop’un pulu o sırada Paul’ün ruhundan kaybolmuş ve Paul’ün fiziksel vücuduna gömülmüştü. Henüz vücudu ile birleşmeyen pul sanki Paul’ün tehlikeli bir durumda olduğunu anlıyormuş ve bekliyormuş gibiydi.
Derince iç çeken Spadia yüzündeki ufak gülümsemeyle mırıldandı.
“Zihnin konusunda ne yaptığını bilmiyorum ama burada çoktan oldukça şaşırtıcı bir şey yaptın velet.”
--
Paul’ün ruhunun derinliklerinde, baskıcı ruhun yardımıyla birlikte garip şekilli zihin yavaş yavaş üç küreye bölünüyordu. Bağlantı noktaları tam ortalarından ayrılırlarken Paul’ün çektiği acı ise git gide artıyordu.
Ruhunun baskısı altında üçe ayrılan zihni ayrılırken düşünme hızı artsa da hisleri de geliştiğinden çektiği acı yükseliyordu. Ancak bölünmenin sonunda sona yaklaştığını hissettiğinden acıya katlanıyordu.
Ruh gücünün üzerindeki kontrolünü artırırken bağlantı noktalarındaki güçlerin çarpışmamasını sağlamak için oldukça büyük emek sarf ediyordu. Eğer bölünmenin sonunda ruh gücü birbiriyle çarpışırsa ruhu hasar alabilirdi.
Onun dikkatli kontrolünün altında git gide güçsüzleşip kopmaya başlayan bağlantı noktaları sonunda üç kürenin ayrılacağı bir duruma ulaştığında ruh gücü hızla sarsılıp üç noktayı koparmıştı.
Düşünce hızının ve gücünün bir anda üçe katlandığını hisseden Paul bir anda tüm vücudunu sarsan bir acı hissetmişti. Bu acı zihninden veya vücudundan değil, ruhundan kaynaklanıyordu!
Paul ne kadar güçlü bir kontrole sahip olursa olsun üç küçük bağlantı noktasının aynı anda bölünmesi oldukça hassas bir olaydı. Bu nedenle bir bağlantı noktası güvenli bir şekilde kopmasına rağmen diğer ikisinde kaotik ruh enerjisi çarpışmıştı.
O anda, Paul’ün ruhunda iki büyük ve acı verici yara bulunuyordu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..