241.Bölüm - Sadâkat

avatar
7422 29

Kara Büyücü - 241.Bölüm - Sadâkat


Veuria Krallığındaki bir ormanın içerisinde, dört kişiden oluşan bir grup yavaş adımlarla ilerliyordu. Öncü olarak hareket eden zayıf genç adamın vücudunda bir yara bulunmasa da kan izleri vardı ve gözlerinde belirgin korku izleri duruyordu.

 

Genç adamın hemen arkasında ise Paul, Simon ve Semia vardı. Paul genç adamın onları doğru yere götürüp götürmediğini bilmese de fazla endişelenmiyordu.

 

Onun gözlerinde bu genç adam yalnızca başkalarına üstünlük taslamayı seven kibirli biriydi. Böyle kişiler genelde karşılarında kendilerinden güçlü birisi olduğunda onlara asla karşı gelmez, gelemezlerdi. Kalplerindeki korku onlara izin vermezdi.

 

Elbette, Paul genç adamın bir şeyler yapmadan duracağını da düşünmüyordu. Büyük ihtimalle ine vardıklarında kurdun onlara daha fazla zarar vermesi için bir şey yapacaktı.

 

Paul Simon ile kurdun buluşmasını görecek olan genç adamın vereceği tepkiyi epey merak ediyordu. O zaman geldiğinde gence ne yapması gerektiğini kendisi zaten biliyordu.

 

O sırada, bir anda önlerinde bir şey belirmişti. Boyutu nedeniyle ufak bir köpek yavrusuna benzeyen bu oldukça ufak kurt koyu siyah tüylere ve buz mavisi gözlere sahipti. Pençeleri epey küçük olsalar da sivri oldukları belli oluyordu. Yüzünde belirgin bir düşmancıl ifadeyle gözlerini onlara dikmişti.

 

Simon ne olduğunu anlamasa da önde ilerleyen genç adamın kurt yüzünden durduğunu görünce iç çekmiş ve ileriye çıkmak için bir adım atmıştı. Ancak Paul tek eliyle onu durdurmuş ve beklemesi için işaret vermişti.

 

Simon onun neden bunu yaptığını bilmese de Semia anlamıştı ve bekliyordu. Birkaç saniye sonra, küçük kurdun az önce çıktığı yerden saf siyah tüylere sahip bir başka kurt daha çıkmıştı.

 

Yetişkinliğe çoktan ermiş olan bu kurdun vücudu yavru kurttan beş-altı kat daha büyüktü. Kan izleri olan pençeleri ise yavrununkinden çok daha keskinlerdi. Yavru kurdun aksine Paul’e bakan gözlerinde temkinli bir ifade vardı.

 

Paul maskesinin altında hafifçe gülümserken Antik Ejder Dilinde konuştu.

 

“Düşman değiliz. Buraya gelmemizin amacı Sonsuz Tipi Kurdunu bulmak. Onu tanıyoruz ve o da bizi tanıyor. Eğer bize bir zarar vermeye kalkışırsan, onun öfkeleneceğini bilmelisin. Onun öfkesinden kaçamayacağını da zaten biliyor olmalısın.”

 

Paul karşısındaki bu siyah kürklü kurdun gücü ile Simon’ın tanıdığı beyaz kurdun gücü arasında oldukça büyük bir fark olduğunu biliyordu. Eğer beyaz kurt gerçekten de kral kurt olarak biliniyorsa bu kurt onu tanıyor olmalıydı.

 

Siyah kürklü kurt Paul’ün sözlerini duyduktan sonra önce şaşırmış, sonra şüpheli bir şekilde gözlerini kısarak onlara bakmış ve Paul’e bir kez daha baktıktan sonra bir kez daha şaşırmıştı.

 

Paul’den ayırmadığı gözleriyle beraber başını anında aşağıya eğen devasa kurdu gören zayıf genç adamın gözleri sonuna kadar açılmıştı.

 

Çoğu canavarın insanları anlayabilecek kadar akıllı olduklarını biliyordu. Aynı zamanda canavarların çoğu düşmanlarının güçlerini algılayabilen bir içgüdüye sahip olurlardı ve buna göre hareket ederlerdi.

 

Paul’ün konuşmasından herhangi bir şey anlamayan genç adamın düşünebildiği tek şey kurdun Paul’ün gücüne saygı duymasıydı. Paul’e bakarken gözlerindeki korku büyümüş ve oldukça belirgin hâle gelmişti.

 

Bu sırada kurt başını kaldırmış ve başıyla birkaç kez bir yeri işaret etmişti. Kurdun onları yönlendirmek istediğini anlayan Paul arkasına dönmüş ve konuşmuştu.

 

“Gidiyoruz.”

 

Simon ve Semia anında ileri çıkarlarken genç adam ne yapması gerektiğine karar verememiş ve istemsizce geriye bir adım atmıştı.

 

“Crack!”

 

Paul tek elini sertçe sıktı ve hızla ileriye savurdu. Genç adamın kalbinin üzerine sertçe vurduğu yumruk genç adamın kemiklerinin kırılmasına, iç organlarının ezilmesine ve vücudunun metrelerce uzağa fırlamasına neden olmuştu.

 

Birkaç saniye sonra genç adamın cesedini kontrol eden Paul öldüğünü doğruladıktan sonra siyah kurdun önderliğinde beyaz kurdun inine ilerlemeye başlamıştı. Simon ve Semia onun soğuk yapısını bildiklerinden genç adamı öldürmesine şaşırmamışlardı.

 

Yaklaşık on beş dakikalık bir yürüyüşten sonra vardıkları büyük mağaraya bakan Paul kurdu övemeden edememişti. Mağaranın etrafını saran bölge genelde sıkı ağaçlarla kaplıydı ve dışarıdan gelecek bir saldırıyı zorlaştırıyordu. Mağaranın içi ise onlarca farklı türden kurtlarla doluydu.

 

Simon bu kadar fazla kurt çeşidini ilk kez gördüğü için şaşırırken Semia rahat hissediyordu. Ne de olsa türleri farklı olsa da kendisi de bir kurdun kan soyunu taşıyordu.

 

Paul ise gözlerini direkt olarak mağaranın sonunda çoktan dik bir pozisyona çevirmiş beş metrelik devasa beyaz kurda çevirmişti. Saf gümüş renkli sol gözünü Simon ve Paul arasında gezdiren kurt mutlu ancak gergin gibiydi.

 

Simon kurdu gördüğünde önce şaşırsa da sonradan yüzünde mutlu bir ifade açmıştı. Paul yüzünden gergin olsa da birden ilerlemiş ve kurdun birkaç adım önünde beklemeye başlamıştı.

 

O sırada genç adamın gözlerine bakan kurt içinde mutluluğun yeşerdiğini hissetmişti. Bu kararlı gencin yanında olmayı gerçekten istiyordu. En sonunda, onunla yeniden buluşmuştu.

 

O başını yavaşça eğerken Simon da elini uzatıp kurdun başını okşamaya başlamıştı. O sırada, etraflarındaki kurtlar bile sessizce bu görüntüyü izliyorlardı.

 

“Öhöm…”

 

Birkaç saniye boyunca süren sessizliği bozan Paul’ün sahte öksürüğü olmuştu. İkilinin yanına varan Paul onlara birer kez baktıktan sonra konuştu.

 

“Simon beni takip etmeye karar verdi. Eğer ustanı takip etmek istiyorsan gelebilirsin. Ancak söyleyeyim, bir yerde uzun süre boyunca kalmayı şimdilik düşünmüyorum. Yani yerleşik bir hayat yaşamayı istiyorsan unutabilirsin.”

 

Kurt onun sözlerine iyice şaşırmış ve gözlerini Simon’a dikmişti. Simon’ın başını sallayarak onayladığını görünce ise tereddüt etmeden Paul’e cevabını vermişti.

 

“Ben efendimi takip edeceğim. Sözlerinizden burada fazla zaman geçirmeyi istemediğinizi anlayabiliyorum. Bana yalnızca birkaç dakika verin.”

 

Bu sözlerden sonra kurt ileriye çıkmıştı. Başını yükseltebildiği kadar yükseltirken sertçe kükremişti.

 

“Roar!”

 

Onun kükreyişi tüm mağarada yankılanırken onlarca kurt aynı anda önüne dizilmişti. Aralarında Paul’ü ve diğerlerini buraya getiren siyah kurdun da olduğunu gören Paul ona bir bakış atmıştı. Simon ve Semia da bunu fark etmiş ve bir süre o kurda bakmışlardı.

 

Elbette, beyaz kurt bu bakışları fark etmişti. Bir kez daha sertçe kükrediğinde siyah kurt öne çıkmıştı.

 

Siyah kurda birkaç dakika boyunca bakan beyaz kurt en sonunda olduğu yerden ayrılmış ve Simon’ın yanına gitmişti. Bunun ardından ise onun az önce bulunduğu yere siyah kurt oturmuştu. O anda, mağaradaki diğer kurtların tamamı siyah kurda doğru başlarını eğmişlerdi.

 

Beyaz kurdun kendinden sonra kral olacak kişiyi seçtiğini fark eden Paul karışmamıştı. Siyah kurt zaten az önce öne çıkan kurtların arasından en güçlüsüydü ve kral olmaya layık olan tek kurt da oydu.

 

Üçlü mağaradan ayrılırlarken beyaz kurt arkasına bir kez daha bakmış ve bir kez daha dönmemişti. Mağaradan yüz metre kadar uzaklaştıklarında ise Paul yavaşça yere oturmuş ve konuşmaya başlamıştı.

 

“Buradan sonra direkt olarak Alean’a gitmeyi düşünüyorum. Orada araştırmam gereken bir şey var ve ne kadar süreceğinden emin değilim. Aynı zamanda tehlikeli olma riski de var. Bu nedenle güce ihtiyacımız, hayır, kendinizi korumak için güce ihtiyacınız var.”

 

Simon ve Semia bir anda başlayan konuşma yüzünden şaşırırlarken Paul oldukça ciddi bir ifadeyle konuşmasına devam ediyordu.

 

“Sizi güçlendirebilir ve güçlü bir gelecek sunabilirim. Elbette, tehlikeli olacak ancak bu tehlikeye karşı gelecek güce sahip olmanıza bizzat yarımcı olacağım. Ancak bunun için sizden sadâkat istiyorum.”

 

Paul tek parmağını hafifçe kesip ileriye uzatırken tek damla kanını yere damlattı.

 

“Karşı konulması imkânsız olan bir sadâkat. Seçim sizin. Gelecekte benimle birlikte büyüyüp güçlenmeyi mi seçiyorsunuz yoksa kendi gücünüzle ilerlemeyi mi?”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr