296.Bölüm - Ruh Kilidi Eşyası

avatar
7076 26

Kara Büyücü - 296.Bölüm - Ruh Kilidi Eşyası


“L-Lanet olsun… Euhk!”

 

Zar zor ilerlemeyi başarabilen hafif kıyafetler içerisindeki bir adam sertçe öksürüp baygın bir şekilde yere yığılırken onunla beraber koşmaya devam eden diğerleri ona önem vermeden ilerlemeye devam etmişlerdi. Bu bayılan onuncu veya on birinci kişiydi ancak bu zaten beklenebilirdi. O gün, Paul’ün eğitim programının ilk günüydü.

 

Henüz başlamalarının üzerinden o kadar süre geçmese de normal kişiler için bu eğitim oldukça ağırdı. Savaşçılar ve büyücüler ise sürekli olarak meditasyon yapıyor veya aralarında sahte dövüşler yapıyorlardı ve onlar daha da zorlanıyordu.

 

Ancak hiçbiri kaytarmaya cüret edemiyordu. Paul’ün önceki gün gösterdiği örnekler hâlâ antrenman alanında duruyorlardı ve onlara bakmak bile tüm yorgunluklarının korkuya dönüşmelerine neden oluyordu.

 

Onlar çalışırlarken Paul Şehir Lordunun malikanesinde Simon ve Semia’nın çalıştıkları bölgeye ilerliyordu. Askerler ve canavarlarla ilgili işleri hallettiğinden şimdi Simon ile olan işini bitirebilirdi.

 

“Simon. Buraya gel.”

 

Semia’nın meditasyonunu bozmadan kılıcıyla çalışan Simon’ı çağıran Paul onun şaşırmış görünüşünü umursamadan kalbindeki kara yıldızı çalıştırmış ve onu Yaradan Yetiştirme Zindanına çekmişti.

 

Zindanın içerisinde, daha önceden aldığı beyaz altını ve Kutsal Karanlık Düzen Çemberini kullanarak yaptığı devasa bir kazan bulunuyordu. Bu kazan, o sırada kızıl renkli bir sıvıyla doluydu ve sıvıdan yoğun bir manayla birlikte kızıl elektrik arkları yayılıyordu.

 

Kazana bakarken içinden yayılan alev ve yıldırım manasını hissedebilen Simon neler olduğunu anlayabilmişti.

 

“Vücudumu yapılandırmanın vakti geldi mi?”

 

Paul anında başını sallayarak onu onaylamıştı.

 

“Sahip olduğum materyaller ile yapabileceğim en yüksek seviyeli tarif bu. Saldırı hızını ve gücünü yükseltebilecek. Ancak vücudunun yeniden yapılandırılması acılı olacak. Yıldırım ve alev gücüne sahip bir tarifi kullanıyorum.”

 

Simon bir anda düşüncelere dalarken Paul omuzlarını silkmişti.

 

“Pekâlâ, bu acı senin sorunun.”

 

“Ha?”

 

Simon ne olduğunu anlamadığından düşünmeyi bırakırken Paul onun boynunu tutmuş ve onu direkt olarak kazanın içerisine fırlatmıştı. Kılıcına çalışırken üzerindeki ceketi ve gömleği çıkarmış olan Simon kazandaki sıvıya dalarken acıyla çığlık atıyordu.

 

“Hmm… Neyse, vücudu biraz daha güçlendikten sonra onun fiziğini de değiştirmemiz gerekecek.”

 

Paul zindandan ayrılırken kendi kendine mırıldanıyordu. Kullandığı tarif en az iki haftalık bir zaman gerektirdiğinden bunu zindanda gerçekleştirmeye karar vermişti. Bu sayede gerçek dünyada bir haftalık bir zaman dilimini kazanmış olacaktı.

 

Simon’ın vücudu yeterli bir seviyeye yükseldikten sonra ona da bir vücut fiziği seçmesi gerektiğini biliyordu. Bu konuda Spadia’yla da konuşmuştu ve önce onun vücut gelişiminin yeterli bir seviyeye varmasını beklemeye karar vermişlerdi. Bir fizik elde etmek kolay bir iş değildi.

 

Zindandan ayrılan Paul boş olan Şehir Lordunun malikanesinde bir süre gezindikten sonra Semia’nın çalıştığı yerden uzak bir bölgeye geçmiş ve Grim’in çoktan beklediği bir odaya varmıştı. Geniş sayılabilecek bu oda tamamen boştu ve içinde herhangi bir şey yoktu.

 

Paul’ün buraya gelmesinin bir nedeni vardı. Bu da Kutsal Karanlık Düzen Çemberi üzerindeki kontrolünü iyileştirmek ve aynı zamanda birkaç büyülü eşya üretmekti.

 

Paul Bin Şeytan Kılıcı veya Keln gibi kılıçları üretebilecek malzemelere sahip olmasa da Simon ve Semia’nın silahlarından daha güçlü şeyler yaratabilirdi. O ikisinin savaş tarzlarını çoktan gördüğü için artık onlara uygun birkaç büyülü eşya yapmayı düşünüyordu.

 

Simon o anda vücut yapılandırmasında olduğundan önce Semia’nın eşyalarından başlayacaktı. Bir süre olduğu yerde düşünen Paul en sonunda boyutundan saf beyaz bir metal cevheri çıkarmıştı.

 

Yalnızca bir çocuğun başı kadar boyuta sahip olan bu saf beyaz cevher etrafa oldukça soğuk bir hava yayıyordu. İçinde buz manasını barındıran bu metal cevherini Gökyıldırım Adasının hazineliğinden almıştı ve Abyss’teki toprak mirasını aldıktan sonra sonunda metalin ne olduğunu anlayabilmişti.

 

“Kuzey Buzulu Metali. Buzun buz ve metal manasıyla tamamen kaynaşıp dönüşmesinden oluşan bir metal.”

 

Bu metalin seviyesi o kadar yüksek olmasa da bu metalden yapılan bir silah güçlü bir aşındırıcı etkiye sahip olurdu. Aynı zamanda, metalin ağırlığı fazla değildi ve bir bıçak haline getirildiğinde kullanılması da oldukça kolay olurdu.

 

Paul bu metalden yapılmış bıçakların Semia’ya oldukça yardım edebileceklerini biliyordu. Eğer yeterince zaman ayırıp semboller ve yazıtlar da kullanırsa ona uzun bir süre daha büyülü bir eşya yapmasına gerek kalmazdı.

 

Derin bir nefes alan Paul sembol ve yazıtlarda kullanabileceği birkaç eşyayı çıkardıktan sonra Kutsal Karanlık Düzen Çemberini ortaya çıkardı ve bıçaklar üzerinde çalışmaya başladı.

 

--

 

Betan Şehrinin batısındaki bir bölgede, 200 kişiden oluşan bir birliğin kampı bulunuyordu. Shinu Krallığının gümüş mızraklı bayrağını taşıyan bu kampta, 50 savaşçı diğerlerinden ayrılmış ve doğuya doğru ilerlemeye başlamışlardı.

 

“Hehehe… Oraya yeni bir Şehir Lordunun atandığını duydum. Belki sonunda biraz daha yağmalayacak şey gelmiştir. Hiç olmadı bu yeni adamın eşlerini falan alabiliriz. Şehirde o kadar güzel kız kalmadı.”

 

“Bu hep üst seviyelilerin suçu değil mi? Ne zaman yeni birini getirsek hemen onu kırıyorlar. Bir kadını iki günde harcamak… O adamlarda nasıl bir canlılık var?”

 

“Boş ver, bu sefer kampa getirmeden önce biraz biz eğleniriz. Atları alalım, onları teker teker getirmek istemiyorum.”

 

Onlar arkalarına vagonların takılı olduğu atları alıp hızla şehre ilerlemeye başlarlarken bir yandan da gülerek muhabbet ediyorlardı.

 

--

 

“Hm, oh, sonunda geliyorlar demek.”

 

Paul birden odaya dalıp omzuna konan Wulian’ın demek istediklerini anladığında yüzünde uğursuz bir gülümseme belirmişti. Elindeki saf beyaz renkteki beyaz bıçağa dikkatini geri çevirirken bir yandan da düşünüyordu.

 

“Buraya varmaları en azından iki gün alacaktır. Yol uzun olmasa da engebeli ve atların ilerlemesi için uygun değil. İki gün o aptalların yeterince güçlenmesine yetmez ve Simon da henüz çıkamaz. Kendi gücümü gösterirsem planlarım düşer. Hmm…”

 

Paul bir yandan elindeki bıçağa Kutsal Karanlık Düzen Çemberinin gücünü kullanıp mavi bir sıvıyla yazıtlar ve semboller çizmeye devam ederken mırıldanıyordu. Sonrasında, gözlerini bir anlığına Grim’e çevirdi.

 

“Grim, şu büyülü ormana bir daha git. Üç büyükusta canavarın olduğunu söylemiştin değil mi? Git ve onlara yaklaşan grubu indirmelerini söyle. Hangi sürünün yaptığı önemli değil. Yalnızca zamanında yok etmeliler. Ayrıca, bir iki tanesini getirmeleri lazım.”

 

Grim anında başını sallayıp odadan ayrılırken Paul mırıldanmaya devam ediyordu.

 

“Böyle durumlarda tuzaklar da kullanabiliyor olmam lazım ama kolayca kurabileceğim bir formasyon bilmiyorum. Belki bir formasyonu tek bir eşyaya işleyebilirim. Yaşlı adam, sence bir eşyaya işleyip sürekli olarak kullanabileceğim formasyonlar var mıdır?”

 

Spadia onun bu sorusunun üzerine biraz düşündükten sonra cevapladı.

 

“Var, hatta ben de biliyorum. Taşınabilir formasyon bayraklarının üzerine çizilebilen birçok formasyon var ve güçleri de sürekli olarak değişiyor. Benim bildiğim formasyon senin epey işine yarayabilir ama formasyon bayrağını hazırlaması biraz sürecek.”

 

“Oh, bu bir sıkıntı değil. Açıklamaya devam et.”

 

Paul’ün merakının çekildiğini gören Spadia açıklamaya devam etti.

 

“Ruh Kilidi Formasyonu yazılması diğerlerine göre kolay ancak yüksek güce sahip bir formasyondur ve bu formasyonun kurulduğu her eşya bir Ruh Kilidi eşyası olarak görülür. Bu eşya ile öldürdüğün kişilerin ruhlarını mühürleyebilir, silah olarak kullanabilir veya onları istediğin zaman yok edebilirsin. Elbette, serbest bırakmak da bir seçenek. Bu formasyon…”

 

“Velvâât piçinin anne ve babamın ruhlarını saklamak için kullandığı formasyon.”

 

Paul bıçağın işlenişini bir anlığına durdurup konuştuktan sonra sözlerine devam etmişti.

 

“Bu bir sıkıntı değil. Ruh Kilidi eşyası öyle mi… İyi fikir. Bu sayede seti tamamlıyorum sanırsam.”

 

Spadia onun ne dediğini başta anlamasa da bir süre düşündükten sonra anlayabilmişti. O sırada Paul Pisboğaz Kan İblisi sayesinde rakibinin vücudunu, Habistanrı Çekirdeği sayesinde ise mana çekirdeklerini güçlenmek için kullanabiliyordu. Ruh kilidi eşyasını da yaptığında rakibinin ruhlarını kullanarak kendine güçlü bir silah elde edebilecekti. Yani canlıları öldürmek gelişmesini hızlandırabilecekti.

 

“Bana formasyonun nasıl kurulduğunu öğret ihtiyar. Bir fikrim var.”

 

Paul’ün yüzünde soğuk bir gülümseme belirmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr