302.Bölüm - Yeniden Testler

avatar
6923 27

Kara Büyücü - 302.Bölüm - Yeniden Testler


“Hm? O küçük nereye gitti dedin?”

 

Yanındaki Tahtın Gölgesi üyesi olan siyah saçlı genç kızın sözlerine şaşıran Kral büyük oğlu Aaron ile oynadığı satrancı yarıda kesmiş ve bir soru yükseltmişti. Aaron bu durumdan memnun olmasa da o da genç kıza dönmüş ve dediğini dinlemeye başlamıştı. Sonuçta bu onun rakibi Thomas ile ilgiliydi.

 

Genç kız ikilinin gözleri üzerine döndüğünde ciddi bir tavırla konuştu.

 

“İkinci Prens Thomas dün 3 Yıldızlı bir Yıldırım Kartalı kullanan bir çağırıcıyla birlikte Betan Şehrine doğru yola çıktı. Bugün oraya ulaşmış olması gerekiyor. Size şehirden gelen raporları bugün vermemi istediği için biraz geciktik. Bunun için özür dileriz majesteleri.”

 

Tahtın Gölgesi kral için çalışsa da iki prensin sözleri hâlâ geçerliydi ve Betan Şehri zaten Prens Thomas’ın emri altındaki bir yerdi. Bu nedenle Tahtın Gölgesi onun sözlerini dinlemiş ve raporu sonradan vermeyi seçmişlerdi.

 

Kral ve Aaron bundan hoşnut olmamışlardı. Aaron kaşlarını çatarken Kral yalnızca ciddi bir ifade takınmış ve konuşmuştu.

 

“Rapor ver.”

 

“Betan Şehrinin batısındaki altın madenini alan Taro ve Tora isimli iki zirve usta savaşçının yönettiği iki yüz kişilik asker grubu tamamen imha edildi. Altın madeni geri alındı ve Prens Thomas tarafından işletilebilir. Bu rapor direkt olarak Betan Şehrinin Şehir Lordu Kont Paul tarafından verildi.”

 

Aaron’un elindeki satranç taşı tahtanın üzerine düşerken gözleri aynı Kralınkiler gibi sonuna kadar açılmışlardı. Genç kız ikisine birer bakış daha attıktan sonra eğilmiş ve geri çekilmişti.

 

Genç kız ayrıldıktan sonra Kral önüne dönmüş ve kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı.

 

“Demek bu yüzden o unvan için o kadar çabaladı… Şaşmamak lazım, şaşmamak lazım. O velet kendisine iyi bir destekçi bulmuşa benziyor.”

 

“Baba, bu Kont Paul’ün kim olduğunu henüz bilmiyorum. Sence onu bir ziyaret etmeli miyim?”

 

Aaron’un bu sorusunun arkasında elbette belli bir niyet yatıyordu. Eğer Paul denen bu adamın yanına gidip onu kendi tarafına çekebilirse altın madenini de kendi tarafına çekebilirdi. Sonuçta altın madeni Thomas tarafından işletilse de hâlâ Betan Şehrinin malıydı ve Paul bir başkasının işletmesini sağlayabilirdi.

 

Kral gözlerini Aaron’a çevirdiğinde önce hafifçe iç çekmiş, sonrasında ise sertçe konuşmuştu.

 

“Eğer eşine kur yaptığın bir adamın yönettiği bir şehre gidip onunla anlaşmaya çalışacaksan gidebilirsin. Ama seni bir direğe asıp tüm şehirde dolaştırırsa bile sesimi çıkarmam.”

 

Aaron’un yüzü anında buruşurken bir anda aklına baloda gördüğü o yüz gelmişti. Dişlerini öfkeyle sıkarken içinde acımasız bir istek doğmuştu.

 

“O adam…”

 

O adam yüzünden baloda yüz kaybedişini hâlâ hatırlıyordu ve şimdi yine onun yüzünden Thomas bir koz kazanmıştı. Bu basitçe Aaron’u sinir ediyordu.

 

“Biraz daha bekle…”

 

Aklından onlarca plan geçen Aaron önce altın madeni olayının geçmesini bekleyecekti. Paul’ün tanınırlığı bir kez daha azaldığı ve babası onunla ilgilenmeyi kestiği anda ise onun işini bitirecekti.

 

--

 

Boş ve sade şehir lordu malikanesinin içerisinde, Paul’ün daha önceden kullanmadığı bir bahçede Thomas ve Paul çay içiyor ve muhabbet ediyorlardı. Thomas’ın yüzünde belirgin bir gülümseme varken Paul de hafifçe gülümsüyordu.

 

Malikanede Paul’ün isteği üzerine herhangi bir hizmetçi olmadığından çay servisini Jessica yapıyordu. Grim, Wulian, Semia ve vücut yapılandırması henüz bitmiş olan Simon ise Paul’ün daha önceden çalışmaları için ayırdığı bahçede çalışıyorlardı. Simon’ın patlayıcı gücü vücut yapılandırmasından sonra daha fazla artmıştı ve kontrol etmek için hızlı bir hedefle çalışması gerekiyordu. Elbette, Grim veya Wulian onunla çalışmıyorlardı. Bunun yerine Semia ile dövüşüyordu.

 

Thomas ile olan muhabbetine devam eden Paul bir süre sonra ikinci prensin tahta bir satranç takımı çıkardığını görmüş ve kaşlarını kaldırmıştı. Thomas onu bir oyuna davet ettiğinde kabul etmiş ve yavaşça taşlarını dizmeye başlamıştı.

 

Onlar oyuna başladıktan birkaç dakika sonra ise Thomas konuşmaya başlamıştı.

 

“Bay Paul, bu seferki yardımınız için teşekkür ederim. Altın madeni gerçekten büyük bir yardım ve yalnızca askeri işlerde kullanılacak parayı değil, aynı zamanda babamın gözündeki değerimi de artıracak. Bu cidden büyük bir yardım.”

 

Paul dikkatini oyundan çekmeden hafifçe gülmüş ve cevaplamıştı.

 

“Bu ilk yardımım olabilir ancak sonuncusu olmayacak Thomas. Elbette, sen de benimle aynı şekilde ilerlemek istediğin sürece.”

 

Thomas’ın belirgin bir şekilde heyecanlandığını gören Paul devam etti.

 

“Ve evet, bu yolun sonunda senin tahta oturacağın gün de var.”

 

Thomas sertçe yutkunduktan sonra sordu.

 

“Bay Paul, yalnızca söyleyin. Neye ihtiyacınız var?”

 

Aslında bu şey bir süredir Thomas’ın zihninde yer ediniyordu. Paul’e nasıl bir hediye verebileceğini uzun bir süredir düşünmesine rağmen bir şey bulamamıştı. Paul’ün gücüyle zaten kendisinin sahip olduğu herhangi bir şeyi elde etmesi oldukça kolay olmalıydı.

 

Ancak bir hediye vermesi gerektiğini hissediyordu. Herhangi bir şey vermeden altın madenini alamazdı. Bu nedenle direkt olarak ona sormaya karar vermişti. Paul’ün istediği şey sahip olmadığı bir şey olsa bile onu bulmak için uğraşacaktı.

 

“Zaman, Thomas. Senden bana biraz zaman kazanmanı istiyorum. Yaklaşık bir ay kadar. Bir ay boyunca Betan Şehri saldırıya uğramamalı.”

 

Paul’ün sözleri bittiğinde Thomas önce şaşırmış, sonra ise ciddileşmişti. Paul’ün neden böyle bir şey istediğini anlayabiliyordu.

 

Altın madenini kaybeden Shinu krallığı kesinlikle geri almak için birkaç deneme yapacaklardı ve geri almak için yapabilecekleri en iyi hareket Betan Şehrine saldırmaktı. Bu sefer saldıran grubun yalnızca 200 kişiden oluşan bir grup olmayacağı da belliydi.

 

Normalde Thomas bir veya iki hafta içerisinde bu şehrin askerler tarafından sarılacağını düşünmüştü. Paul’ün gücüyle bundan kurtulmanın kolay olacağını düşünmüş ve engellemek için bir şey düşünmemişti. Ancak şimdi Paul’ün konuşmasını duyduğunda aklında bir şey belirmişti.

 

“Bay Paul, bir sıkıntı yoksa bu bir ay boyunca nerede olacağınızı sorabilir miyim?”

 

Titreyen eliyle satranç taşını tahtaya koyan Thomas bunu gerçekten merak ediyordu. Paul bir yere gidiyor olmasaydı ondan böyle bir şey istemezdi.

 

“Bir süreliğine kendimi geliştirmek için kapalı eğitim yapacağım ve rahatsız edilmemem gerekiyor. Bu nedenle gizli çalışma yerime gideceğim ve bir ay sonra döneceğim. Bu süre boyunca Betan Şehrini koruman yeterli. Şehirdeki askerler veya siviller ölmediği sürece bir sıkıntı yok. Shinu askerleri gelseler bile savaşman tamamen gerekli değil.”

 

Paul elindeki taşı satranç masasına koyarken devam etti.

 

“Bir ay sonra, hepsini ezeceğim. Endişe etmene gerek yok.”

 

Onun sözlerinin sonrasında çoktan oynadıkları oyunu kaybettiğini fark eden Thomas buruk bir şekilde gülmüş ve biraz daha muhabbet ettikten sonra maden ile ilgili işleri ayarlamak için malikaneden ayrılmıştı. Hâlâ şehirde kalacak olsa bile olası bir saldırıda korunması için Tahtın Gölgesinin ayarladığı güvenli bir evde kalması gerekecekti.

 

Malikaneden ayrılan Thomas’ın arkasını bir süre izleyen Paul sonrasına Semia ve Simon’ın çalıştıkları alana döndü. O sırada ikili hâlâ sahte dövüş yapmakla meşgullerdi ve onun geldiğini fark etmemişlerdi.

 

“Clap!”

 

Paul iki elini sertçe çırptığında ikisi de dövüşmeyi kesip onun yönüne bakmışlardı. Paul ise onlara bakarken konuşmaya başlamıştı.

 

“Önümüzdeki bir ay boyunca burada olmayacağım. Bu süre boyunca şehrin ilerleyişinde sizin de rolleriniz var. Bana yardım etmeniz gerekiyor.”

 

“Grim, ormandaki büyülü canavarlarla bir anlaşma yap ve büyülü malzemeler ile madenlerden alabildiğin kadar al. Dikkat et, çok önemli bir şey olmadığı sürece onları zorlamanı istemiyorum. Yalnızca verebildikleri kadarını al.”

 

“Semia, senden istediğim şey tüm bu bir ay boyunca çalışarak herhangi bir gelişimde büyükusta seviyesine ulaşman. Yine de dikkat et ve temelini sağlam kurduğuna emin ol.”

 

“Simon, sen gücünü kontrol etmeyi öğrenmelisin. Git ve normal askerlerin eğitimine katıl. Ayrıca, oradaki son kişi ayrılana kadar ayrılmana izin de yok. Birisi ne kadar bayılırsa bayılsın o bitirene kadar sen de devam edeceksin.”

 

Paul talimatlarını verdiği anda Grim Wulian ile birlikte havaya fırlamış ve büyülü canavar ormanına doğru ilerlemeye başlamıştı. Semia ve Simon’ın soruları olsa da Paul bir anda mor sisin içinde kaybolduğundan ona bir şey soramamışlardı.

 

En sonunda, ikisi de aldıkları görevleri yerine getirmek için yerlerine gitmeyi tercih etmişlerdi. Paul ise o sırada Yaradan Yetiştirme Zindanının içinde belirmişti.

 

Hâlâ parlayan farklı renklerdeki çizgilere sahip dört sütuna bakan Paul o sırada hangi testi yapması gerektiğini düşünüyordu.

 

[YN]: Ramazan boyunca bazı aksaklıklar olabilir ve onlar için şimdiden özür dilerim. Şimdi uykulu yazarınız iftara kadar uyumaya gidiyor.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr