310.Bölüm - Büyük Müzisyen Alea

avatar
7546 31

Kara Büyücü - 310.Bölüm - Büyük Müzisyen Alea


Müziğin Yasaları, Paul’ün çalıştığı yasalar arasında diğerlerinden biraz daha ‘özel’ olan bir yasaydı. Yalnızca tekniklerinde değil aynı zamanda ruh gücünün gelişiminde de bir öneme sahip olan bu yasalara yeterli ilgiyi göstermesi gerekiyordu.

 

Ancak Müzik Yasaları ile ilgili o kadar fazla şey bilmiyordu. Bir yasa enerjisi üzerinde Tam Kavrayışa ulaşıldıktan sonra yasayla olan iletişim başlardı ve bu iletişim seviyesi de farklı seviyelere ayrılıyordu. Kılıcın seviyelerini henüz Tam Kavrayışa geçemediği için Spadia’dan öğrenemeyen Paul en azından müzik yasalarının seviyelerini öğrenmek istiyordu.

 

Bunun için ise Müzik Yasalarında uzman olan bir Aziz seviyeli savaşçıyı bulmalıydı. Şanslıydı ki, Thomas’ın onu davet ettiği Müzisyen Toplantısına katılacak bir Aziz seviyeli müzisyen bulunuyordu.

 

Büyük Müzisyen Alea, aynı zamanda Savaş Müzisyeni Alea olarak da biliniyordu. Savaş alanlarında elindeki arpıyla gezinerek savaşçıları destekleyen bu müzik uzmanı kadın Taida Krallığında bir efsane olarak görülüyordu.

 

Onun katıldığı savaş alanlarında en umutsuz durumlarda bile bir çözüm bulunabiliyordu. Bilgeliği yaşıyla birlikte artmış ve o anda emekli olup savaş alanlarından çekilmiş olsa da birçok müzisyene yol göstererek yeni savaş müzisyenlerinin doğuşuna neden olmuştu.

 

Büyük Müzisyen Alea’nın uzun bir süre sonra bir Müzisyen Toplantısına katılmasının nedeni yaşam süresinin sonlarına yaklaşmasıydı. Aziz seviyeli bir uzman 10000 yıllık bir yaşam süresine sahip olurdu ve bu süreçte yaşlanmasa da hayatı azalmaya devam ederdi. Özel yaşam ilaçları alınmadığı sürece hayat daha fazla uzamazdı ve krallığın doğuşundan o anki hâline kadar krallığa eşlik eden Büyük Müzisyen Alea çoktan yaşam süresini artırabildiği kadar artırmıştı. Artık ölümden kaçması imkansızdı.

 

Thomas’ın ona verdiği at arabasının içerisinde başkente giriş yapan Paul bir yandan da omzuna yaslanan Grim’in başını okşuyordu. Grim ile birlikteyken hissettiği his artık oldukça güçlü olduğundan istediği melodiyi tamamen verebilmesine ufak bir parça kaldığını hissedebiliyordu. Tamamlamak içinse en iyi şansı bu Müzisyen Toplantısıydı. Eğer Büyük Müzisyen Alea’nın melodilerinden biriyle kavrayışını son seviyeye getirebilirse kazanacağı tek şey bir müzik parçası olmayacaktı.

 

O anda oluşturmaya çalıştığı melodi daha öncekilerden çok daha güçlüydü ve bunu kendisi de biliyordu. Bu melodiyi bitirdiğinde büyük ihtimalle zaten zirve seviyede olan ruhu bir atılım geçirecek ve Aziz seviyesine ulaşacaktı. Ruhun atılımında bir felaket gerçekleşmediğinden o kadar ilgi çekmemesi ve saklayabilmesi gerekiyordu.

 

At arabası durduğunda Grim ile birlikte inip Thomas’ın onlar için hazırladığı malikaneye giren Paul malikaneyi beğenmişti. Sade bir iç dizayna ve herhangi bir hizmetçi atanmadığı için güçlü bir sessizliğe sahip bu malikane onun çalışması için oldukça iyi bir yerdi.

 

Boyutundan siyah kristalini çıkarıp beline astı. Hâlâ Betan Şehrinde olan Semia veya Simon onunla iletişime geçmek isterlerse geçebileceklerdi. Bu sürede kendisi de çalışacaktı. Müzisyen Toplantısı yarın, Büyük Müzisyen Alea’nın kendi evinde gerçekleşecekti.

 

Derin bir nefes alan Paul ellerini havada birleştirdi ve müzik yasalarını harekete geçirdi. Müzik yasaları bir bölümünden ses yasaları ile bağlı olduğu için sesin dışarıya çıkmasını engelleyen bir bariyer kurmak mümkündü ve o anda tüm malikanenin etrafını çevirmişti.

 

Toplantı zamanına kadar melodiyi yapabildiği kadar mükemmelleştirmek istiyordu. Toplantı zamanında ise melodiyi tamamen düzenleyecek ve tamamlayacaktı.

 

--

 

Taida Krallığının Müzisyen Toplantısı, düşman krallık olan Shinu Krallığı haricinde diğer komşu krallıkların müzisyenlerinin de katıldığı tanınmış bir toplantıydı. Normal zamanlarda bile farklı ülkelerden müzisyenlerle dolu olan bu toplantı bu sene özellikle doluydu.

 

Büyük Müzisyen Alea’nın evinin büyük salonuna o gün için ufak bir sahne getirilmişti. Salon birçok masayla donatılmıştı ve onlarca hizmetçi masalar arasında içecek ve yiyecek taşıyorlardı. Kapıda bekleyen erkek görevli ise gelen kişilerin kartlarını almak ve onların geldiklerini duyurmak için görevlendirilmişti.

 

Buraya gelen her müzisyen farklı bir şekilde bilinir olduklarından görevli her konuştuğunda birçok bakış kapıya dönüyordu. O anda, Büyük Müzisyen Alea dışında bu toplantıya katılacak üç önemli kişinin sohbetleri gelen müzisyenlerin arasında konuşuluyordu.

 

“Douremia Krallığının Baş Müzisyeni Alan Chaia’yı selamlıyorum!”

 

Kapıdaki görevlinin selamı özellikle diğer müzisyenlerin de duymaları için gür bir sesle olmuştu. Beyaz saçlara sahip yaşlıca bir adam görevliye başıyla hafif bir selam verdikten sonra salonun içerisinde ilerlemiş ve sessiz bir köşeye geçip kendi başına oturmuştu. Birçok müzisyen ona yaklaşmak isteseler de yaşlı adam evren yüzüğünden birkaç kağıt çıkarıp onları okumaya başladığından bunu yapmamışlardı.

 

Douremia Krallığının Baş Müzisyeni Alan Chaia’nın ünü Büyük Müzisyen Alea’nın bir zaman söylediği sözlerle oldukça yükselmişti. Büyük Müzisyen Alea ona kendisi hayatını kaybettikten sonra en büyük müzisyenin kim olacağını soran sorulara karşılık olarak bu yaşlı adamın olacağını söylemişti ve bu onun önemini epey artırıyordu.

 

“Gezgin Müzisyen Shelia Aspara’yı selamlıyorum.”

 

Görevlinin selamı bir kez daha yankılandığında gözler bir kez daha kapıya dönmüştü. Gezgin Müzisyen Shelia Aspara bahsedilen üç önemli kişilikten birisiydi. Yaşı genç olsa da ülkeden ülkeye dolaşan bu genç kızın müzik yasaları üzerine olan anlayışı birçok yaşlı müzisyenden yüksekti. O kibirli değildi ancak başkalarına meydan okumaktan epey zevk alıyordu. Yendiği herkesin düşük noktalarını acımasızca belirttiği için onun meydan okumalarını kabul eden fazla kişi kalmamıştı.

 

Sarı saçlı genç kız kendisine bir yer bulduktan sonra oturmuş ve basitçe içkisini içmeye başlamıştı. Aynı zamanda yeşil gözlerini salondaki diğer genç müzisyenlerin üzerinde gezdiriyor ve onların titremelerine neden oluyordu.

 

“B-Betan Şehrinin Lordu Kont Paul’ü selamlarım!”

 

O anda, üç kişinin arasında en çok bahsedilen kişi girişini yapmış ve Douremia’nın Baş Müzisyeni ve Gezgin Müzisyen dahil her kişinin dikkatini kapıya çekmişti. Ona bakan birçok kişi ise aynı hissi yaşamıştı.

 

Siyah-kızıl kıyafetler içerisinde olan bu siyah saçlı adam gözlerini hiçbir zaman açmasa da ona bakan bir kişi ölümcül bir canavarla göz göze gelmiş gibi hissederdi. Sırf bunun yüzünden bazı genç müzisyenler bakışlarını anında çevirmiş ve bir kez daha bakmaya cüret edememişlerdi.

 

Yaşlı müzisyenler ise onu bir süre incelemişlerdi. Koluna girmiş Grim ile birlikte boş bir masaya ilerleyen Paul soğuk, kibirli ve ilgisiz görüntüsünü gösterse bile vücudundan hafifçe yankılanan müzik yasası enerjisini hissedebiliyorlardı. Yani asilliğini kullanarak toplantıya katılan birisi değildi ve gerçekten de müzik yasalarının üzerine çalışıyordu.

 

Aslında Paul’ün askerler üzerinde bir melodiyi kullanarak şehri korumaya yardım ettiği haberi zaten yayılmıştı ancak en son yayılan haberler yüzünden bu haberler çoktan bastırılmıştı. Onun müzik yoluna çalışmasından çok bilinen şey ise son savaşta yarattığı mucizeydi.

 

Yalnızca üç kişi bir prensi, iki Büyük Usta seviyeli korumayı ve on bin kişilik bir orduyu yok etmişlerdi. Bu başarıda yer alan iki takipçisinin lakapları olan ‘Beyaz Rüzgar’ ile ‘Kızıl Yıldırım’ isimleri yayılmaya başlamış olsalar da kendi lakabı kadar bilinen başka bir lakap yoktu.

 

‘Kızıl Sis İblisi’, bu lakap halk arasında ‘Kızıl Sis Kontu’ olarak dolaşsa da bunun tek nedeni Paul’ün asillik unvanıydı. Bunun dışında başkalarının duyamayacağı yerlerde ‘Kızıl Sis İblisi’ lakabı diğerinden çok daha fazla kullanılıyordu.

 

Bunun nedeni belliydi. On bin kişilik ordunun yarısından fazlasını ve en güçlü yönetici olan prensi kendi başına yenen bu adam cesetlerden oluşan koca bir dağı saniyeler içerisinde ortadan kaybetmişti. Tüm bunları gözlerini bir kez bile açmadan ve kahkahalar atarak yapmıştı.

 

Bu lakap yayıldıktan sonra Betan Şehrinde bazı araştırmalar yapanlar olmuştu. Bu araştırmaların sonucunda ise şehir askerlerinin büyük bir değişimden geçtikleri gözlemlenmişti. Eskiden rahat ve en ufak ciddiyete sahip olmayan o askerler artık her gün acımasız bir eğitimi kaytarmadan tamamlıyorlardı.

 

Bu askerlerin ekipmanlarında da büyük bir değişim olmuştu. Alınan bilgilere göre Paul isimli bu genç kont tüm bu ekipmanları sağlayan kişiydi ve onları nereden bulduğu da bilinmiyordu. Ancak bu kadar ekipmanı kolayca askerlere verebilen birisinin büyük bir servete sahip olduğu söylenebilirdi.

 

Betan Şehrindeki ‘örnek’ alanı birçok kişiyi şaşırtıp korkutsa da asıl şaşırtıcı şey biraz daha gerisini araştırdıklarında ortaya çıkmıştı. Buldukları bilgiye göre İlk Prens Aaron daha öncesinde bu genç adamın gözleri önünde onun eşine kur yapmaya çalışmış ve acımasızca reddedilmişti. Hatta sonunda Paul tarafından ‘değersiz’ olarak bahsedilmişti. İkisi arasında bir düşmanlık olduğu belliydi.

 

Bu Aaron’u destekleyenleri ürpertmişti. Kısa bir sürede bu kadar büyük başarılara sahip olan birisinin ileride neler yapabileceği mümkün olmazdı ve bu kişi İkinci Prens’i destekliyordu. Eğer onun yardımıyla İkinci Prens tahta geçerse İlk Prens’i destekleyenlere ne olacağı barizdi. Buna Paul’ün acımasız kişiliği de eklenince onların özellikle korkmalarına neden oluyordu.

 

Ancak müzisyenlerin çoğu bu konuda endişeli değillerdi. Müzisyenler genellikle politik konularla uğraşmazlardı. Bazı balolarda müzik çalmak ve müzik yasalarını araştırmak onların tek amacıydı ve geri kalan şeyler yalnızca ikincil öncelikti.

 

O anda, müzisyenlerin çoğu gözlerini Paul’ün üzerinden çekerken, tüm salonda zarif bir kadın sesi yankılanmıştı.

 

“Bugün gelen her misafirime teşekkürlerimi sunuyorum. Bu seneki Müzisyen Toplantısı benim evimde yapılacağı için mutluyum. Umarım iyi zaman geçirirsiniz.”

 

Büyük Müzisyen Alea bir anda sahnede belirmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr