320.Bölüm - Gölge Yıldızı

avatar
6920 24

Kara Büyücü - 320.Bölüm - Gölge Yıldızı


Öğrencilerin ayrıldıkları kamp alanı tamamen temizlenmemişti ve Sharon’un kan izleri de hâlâ oradalardı. Bu nedenle Shaonların grubu buraya kadar kolayca takip edebilmişlerdi.

 

Shaonların görüntüleri insanları andırsa da tam olarak benzemiyorlardı. Mutasyona uğramış vücutları kolayca iki metreye ulaşıyordu ve derileri tamamen siyah renkteydi. Üzerlerindeki kıyafetler vücutlarına uymuyorlardı ve zorla giyildikleri için bazı yerlerinde yırtıklar oluşmuştu.

 

Gözlerinin beyazları yoktu ve tamamen tek renktelerdi. Bu renkler ise aralarında değişiyordu. Kırmızı, mavi ve yeşil rengi gibi birçok renkte gözlere sahip olanlar vardı. Bazıları silah kuşanıyorlardı ve bazıları silahsızdı. Ancak hepsi yapılı vücutlara ve acımasız auralara sahiplerdi.

 

O sırada aralarından daha zayıf görünen bir tanesi ileriye çıkmış ve Sharon’un yerde bıraktığı kan izlerine ilerlemişti. Kan izine parmağını daldıran bu zayıf Shaon kanlı parmağını ağzına götürüp bir kez yaladıktan sonra havayı bir süre koklamış ve en sonunda bir yöne dönmüştü.

 

Shaonların arasından mor gözlere sahip bir kadın onun gösterdiği yöne bir süre baktıktan sonra başını sallamış ve birkaç kez anlamsız bir şekilde bağırmıştı. Ardından, o yönde ilerlemeye başlamıştı. Kadın şeklindeki bu Shaon grubun lideri gibi görünüyordu.

 

Grup zayıf Shaon’un gösterdiği yere doğru kadının liderliğinde ilerlemeye başladıktan yalnızca birkaç dakika sonra kadın bir kez daha durmuş ve grubu da durdurarak gözlerini başka bir yere dikmişti. Grubun geri kalanı ilk başta sersem ifadeler gösterseler de sonrasında korkuyla geri çekilmişlerdi.

 

Kadının baktığı noktada birden büyük bir patlama gerçekleşmiş ve kan kızılı alevler yayılmaya başlamışlardı. Bu patlamaya yakalanan bir canavarın canlı canlı acı içinde ölüşünü izleyen kadın Shaon ise ellerini belinde asılı olan palalarına uzatmıştı.

 

Shaonlar arasında tam bilince sahip biri olmasa da basit düşüncelere sahip olanlar vardı ve bunlar lider sayılıyorlardı. Bu kadın Shaon onlardan birisiydi ve bu patlamayı oluşturan kişinin veya şeyin tehlikeli olduğunu anlayabiliyordu. Bu nedenle savaşmak için hazır olmaları gerekiyordu.

 

Ancak o anda, birden ölümcül ve baskıcı bir aura o bölgeyi tamamen kaplamış ve normalde korkuyu hissetmemesi gereken Shaonların bile nefesini kesmişti. Kadın Shaon palalarını tuttuğu ellerinin gevşediklerini hissetmiş ve dişlerini sıkarak dayanmaya çalışmıştı.

 

Aynı sırada, kan kızılı alevler tek bir noktada yeniden toplanmışlardı. Bu alevlerin toplandıkları nokta ve aynı zamanda auranın yayıldığı kişi ise Paul’ün kendisiydi.

 

Cehennem Alevleri tekniğinde beşinci seviyeye ulaşan Paul alevlerindeki güç artışını hissedebildiğinden hafifçe gülümsemiş ve aurasının salındığını o anda fark etmişti. Bir kez daha Ruh Kaplama tekniğini kullanmak isteyen Paul artık aurasını saramadığını fark etmiş ve şaşırmıştı.

 

“Eh, sonunda o seviyeye ulaştı demek?”

 

Spadia bir anlığına kendi kendine konuştuktan sonra açıklamıştı.

 

“Ruh Kaplama tekniğin oldukça iyi olsa da auranın büyüyüşü oldukça güçlü. Özellikle Kan Soyu evrimin ve ruhunun anormal gelişimi sonucunda auran iyice büyüdü ve güçlendi. Ruh Kaplama tekniğinin duvarı artık auranı kapsayamıyor. Sana yeni bir aura saklama yöntemi bulmamız gerekecek.”

 

Bir süre vücudundan sızan auraya bakan Paul hafifçe iç çekmiş ancak sonrasında bir şey hatırlamıştı. Gözlerini gökyüzüne çeviren Paul hafifçe mırıldanmıştı.

 

“Belki…”

 

Ancak mırıldanması boynuna yaklaştığını hisseden bir şeyle kesilmiş ve anında tepki vermişti. Sağ elini sertçe sıkmış ve saldırının geldiği yere hızlıca bir yumruk savurmuştu.

 

O anda saldırmış olan kadın Shaonun palası ile Paul’ün yumruğu karşılaştığında pala kolayca parçalanmış ve darbenin etkisini alan kişi kadın Shaon olmuştu. Grubun yanına kadar havalanan kadın Shaon kalan tek palasından destek alarak ayaklanmaya çalışsa da kalkamamıştı.

 

Paul ise bir süre onun ne olduğunu anlamaya çalışmıştı. Kadından yoğun bir karanlık mana aurası yayılsa da bir canavar değildi ve Paul insan şekli alan karanlık tipi canavarlar dışında karanlık manayı kullanabilen türleri bilmiyordu.

 

“Oh, bir Shaon. Henüz bilincini kazanmasına binlerce yıl var gibi görünüyor ama yine de hızlı gelişmişe benziyor. Henüz seninle karşılaşacak güce sahip değil. Ama vücudunda yüksek miktarda karanlık mana var.”

 

Paul Spadia’nın sözleri üzerine başını sallamıştı. Kadının vücudundaki yüksek karanlık mana miktarını kendisi de hissedebiliyordu. Bu karanlık manayı istediği gibi kontrol edemese de karanlık mana vücudunu güçlendiriyor ve kadına bilinci karşılığında büyük güç veriyordu.

 

“Bir düşünelim… Bilincini kazanmış bir Shaonun gücü Lord seviye bir Savaşçınınkine eşit olur ancak bilincini kazanması için bin yıldan uzun bir süre boyunca yaşaması gerekir. Lord seviyeden sonra daha fazla gelişip gelişmediklerini ise bilmiyorum. Üstün dünyalarda onları genelde asker olarak yetiştirmezler.”

 

Spadia konuşurken Paul ileriye fırlamış ve tek dizinin üzerinde zar zor duran kadın Shaon’a yumruğuyla son darbeyi indirmişti. Kadının başı tamamen parçalanırken Paul de geri kalan Shaonlara saldırmaya başlamıştı.

 

“Peki ne için yetiştiriyorlar?”

 

Savaşın ortasındayken fazla zorlanmayan Paul soru sormayı unutmamıştı. Spadia da cevap veriyordu.

 

“Shaonların vücutlarındaki karanlık mana dış dünyadakinden biraz daha hafif olduğundan vücutlarında materyaller yetiştirilir. Genelde kafataslarının içerisinde ve kalbinde olmak üzere iki bitki dikebilir ve bitkiler büyüdükten sonra kalan karanlık manayı karanlık mana taşlarına çevirebilirsin. Ah, büyük dünyaya geçtiğimiz için mana taşlarına daha fazla ihtiyacın olacak. En son hatırladığıma göre altın ve gümüş gibi şeyler burada ölümlü materyalleri olarak biliniyorlar ve mana taşları büyücüler arasında kullanılan para birimi. Savaşçılar ve Bilginler olarak bilinen Ruh Gelişimcileri ise direkt olarak ilaçlar veya hazineler ile takas yapıyorlar.”

 

“Oh, bu biraz sıkıntılı. Mana taşına sahip olduğumu hatırlamıyorum.”

 

“Birkaç hap yapıp satabilir veya biraz zamanını ayırıp kendi mananı yoğunlaştırabilirsin. İki şekilde de diğer büyücülerden daha fazla kazanacaksın. Aynı şey hazineler için de geçerli. Son yaptığın uçan gemi tonlarca mana taşına mâl olabilir, bunu biliyor musun?”

 

“Hehehe…”

 

Paul hafifçe gülerken bir yandan da son Shaon savaşçısının başını havaya uçurmuş ve onun da cesedini boyutuna atmıştı. Ardından bir süre etrafına bakınmış ve incelemişti.

 

Öğrenci grubunun çoktan uzaklaştığını hisseden Paul daha yavaş ilerleyen Sharon’u hissedebilse bile onun yanına gitmemişti. Buradan ayrılması gerekiyordu ancak henüz zamanı vardı ve o anda daha önemli bir mesele vardı.

 

Aurasını gizlemeden buradan çıkarsa gizlemeye çalıştığı savaşçı gelişimi kolayca hissedilebilirdi. Bu nedenle buradan çıkmadan önce aurasını saklayabilmesi gerekiyordu. Neyse ki, bir yönteme sahipti.

 

Gözlerini etrafta gezdiren Paul en sonunda bölgedeki en yüksek dağı bulmuş ve dağın tepesine doğru son hızla uçmaya başlamıştı. O anda olduğu yer, Kara Gölge Sıradağları aurasını gizleyebileceği tekniği kazanabilmesi için oldukça iyi bir yerdi.

 

Bir süre uçtuktan sonra dağın tepesine ulaşan Paul oradaki siyah renkli bir Griffon’u alevleriyle yaktıktan sonra dağın tepesindeki düz bir noktaya oturmuş ve bağdaş kurarken gözlerini kapamıştı. Kazandığı yeteneği ilk kez deneyecekti ve sonuçlarını merak ediyordu.

 

Yıldız Vücut Yeniden Doğuş tekniği yıldız enerjisini kullanarak vücudu geliştiren güçlü bir vücut geliştirme tekniğiydi. Ancak yıldız enerjilerinin tek etkisi vücudu geliştirmek değildi ve vücutta kalan yıldız enerjisi farklı şekilde kullanılırsa farklı teknikler oluşturulabilirdi.

 

Ruh Sarayının önündeki yazıtlarda bu tekniklerin çoğu yazıyordu ve Paul aralarında oldukça işe yarar bir aura saklama tekniği olduğunu görebilmişti. Bu teknik onun anormal aurasını bile gizleyebilecek kadar güçlüydü ancak özel bir yıldız enerjisi gerektiriyordu.

 

Gözlerini tamamen kapayıp zihnini salan Paul gökten gelen yıldız enerjisini hissetmek için çabalamaya başlamıştı. Daha önceden yıldız enerjisini hissetmiş olsa da yıldız enerjisinin birçok türü vardı ve o anda bulunduğu yerden çekebileceği yıldız enerjisinin türünden emin değildi. Sadece yeterince şanslı olduğunu umabiliyordu.

 

Bir süre yıldız enerjisini hissetmeye çalışan Paul en sonunda yıldızları hissedebilmişti. O anda kara siyah dokuz yıldızı hissedebilen Paul bunların aradığı yıldızlar olmadıklarını anlayabiliyordu. Bunlar karanlık yıldızlarıydı ve etkileri daha çok aşındırıcı ve ölümcüldü. Onun aradığı yıldızlar bunlar değillerdi.

 

Yine de aramayı kesmemiş ve birkaç karanlık ve ölüm yıldızından sonra aradığı yıldızı bulabilmişti. Açık gri renkte olan bu yıldızı hissetmesi oldukça uzun sürmüştü.

 

Bu yıldız, aura saklama tekniğinde kullanılan enerjisi salan Gölge Yıldızıydı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr