Siyah yapraklı ağaçların dağlar ile birleştiği yerde, yere birkaç malzeme ile bir şeyler çizen Paul o anda oldukça dikkatli görünüyordu. Kutsal Karanlık Düzen Çemberini ve ellerini aynı anda kullanıyor ve gözlerini yaptığı şeyden hiç ayırmıyordu.
O anda çizdiği yerin hemen merkezinde bir sütun dikilmişti. Kızıl renkteki bir taştan yapılmış olan bu sütunun içinde oldukça bol miktarda mana ve üzerinde birçok yazıt ile sembol bulunuyordu.
Paul çizmeyi bitirdiğinde merkezdeki parlak kızıl sütun bir kez daha parlamış ve daha önceden dikilmiş diğer sütunlarla bir formasyon içerisine girerek Paul’ün okulunu kurduğu devasa dağları saran bir bariyere dönüşmüştü.
Dağların görünüşünü saklayarak dışarıdan yalnızca üç dağ gibi gösteren bu formasyon aynı zamanda yüksek bir savunma kapasitesine sahipti. Paul’ün ayarladığı bir ayar ile eğer belirli bir bölgeye o anda gemisinde bulunan ruh bayrağını eklerse güçlü bir saldırı gücüne de sahip olacaktı.
Formasyonu bir kez daha gözden geçiren Paul en sonunda en küçük dağın ormandan olan girişine geri dönmüş ve hafifçe gülümserken oluşturduğu manzaraya bakmıştı. Bir hafta boyunca okulun binalarının yapımıyla uğraşıyordu ve farklı bölgeleri oluşturmak için birçok kaynağını harcamıştı.
Kalbinin içerisindeki Kara Yıldız’ı çalıştıran Paul Simon ile Semia’yı yanına çağırdı. Paul onları çağırdığında ikili sahte dövüş yapmakla meşgul olduklarından biraz şaşırsalar da anında durmuş ve Paul’ün neden onları çağırdığını anlamaya çalışmışlardı.
“Ne diyorsunuz? Bence iyi bir iş çıkardım.”
Paul gururlu bir şekilde dağlara bakarken Simon ve Semia da gözlerini oraya çevirmişlerdi. Sonrasında, Simon’ın ağzı sonuna kadar açılmış ve Semia’nın gözlerinde şaşkın bir ifade belirmişti.
“Sen… Gerçekten bir canavarsın.”
“Hehe…”
Simon’ın sözlerine gülerek cevap veren Paul sonrasında elini sallamış ve ilerlemeye başlamıştı.
“Gelin. Bu okulun iki büyük kıdemlisi siz olacaksınız. Okulun işleme yöntemini size anlatmadan önce size göstermem gereken yerler var.”
Normalde yüksek ve çıkılması zor olan dağın şekli o anda oldukça değişmişti. Hem üst kısmına çıkan güzel oyulmuş merdivenler vardı hem de üst kısmında daha önceden orada bulunmayan birkaç bölge bulunuyordu. Dağa bağlı olup özel desteklerle dağa eklenmiş gibi görünen bu yerler binalara sahiplerdi.
“Burası Dış Saray ve öğrencilerin ilk olarak kaydolacakları yer burası. Büyük Usta seviyeli bir İlah Gelişimcisi olana kadar, yani üç gelişimde de Büyük Usta seviyeye çıkana kadar üst seviyeye çıkmaları yasak.”
Paul çoktan kurduğu okulun işaretini rozete kaydetmiş ve ona özel olarak dünyadaki bazı kavramları açıklayan birkaç eşyayı almıştı. Okul için çizdiği şekil ruh kilidi formasyonuna çizdiği üç çizgili şeklin ortasında olan bir şeytan kafası figürüydü.
O sırada Paul Simon ve Semia’yı gezdiriyor ve ikisinin de şaşkınlıkla dolmalarını sağlıyordu. Paul birçok şeyi çoktan hesaba katmıştı. Boş olan teknik kütüphaneleri ve görev salonları çoktan kurulmuştu. Arenalar ve antrenman alanları da bulunuyordu.
Simon ve Semia’yı şaşırtan tek şey her binadan siyah ve beyaz renklerde bir çift olmasıydı. Paul’ün İç Saray olarak bahsettiği yere geldiklerinde bu değişmemişti ve yalnızca iki tarafa da kızıl bir ton daha katılmıştı.
Ana Saray olarak bahsedilen yer ise gerçekten tek bir saraydı. Kan kızılı bir renge sahip olan bu saray Paul’ün ruh sarayının kopyasıydı ve içindeki gelişim yerleri dışında taht ve bazı farklı şeyler de bulunuyordu. Burası; Simon, Semia ve kendisi için hazırladığı yerdi.
“Şimdi, sanırım akademinin işleyiş tarzını anlatabilirim.”
İkisine bakarken konuşan Paul ikisinin de ciddi ifadeler ile başlarını salladıklarını görünce hafifçe gülümsemiş ve anlatmaya başlamıştı.
“Kurduğum bu yerin adı, Kan Kızılı Saray. Gördüğünüz gibi Dış Saray, İç Saray ve Ana Saray olarak üç kısma ayrılıyor. Aynı zamanda ilk iki seviye iki farklı gruba ayrılıyor ve bu asıl önemli kısım.”
“Okulun bağlı olduğu grup, Kara Vadi kötücül bir grup olsa da Işık Grubuna dair tekniklerin çalışılmasını engellemiyor. Bu nedenle benim Kan Kızılı Sarayımda iki yoldan ilerleyen öğrenciler de olacak. Cennet Grubu öğrencileri Su ve Rüzgar temelli büyüler ile yasalara çalışacaklar. Unutmayın, saraya katılan bir kişi yalnızca bir İlah Gelişimcisi olabilir! Eğer tek yolda ilerlemek istiyorsa yalnızca onu atın gitsin!”
“Diğer grup, Cehennem Grubu ise alev ve toprak temelli büyüler ile yasalara çalışacaklar. Elbette, iki grup da kılıç teknikleri konusunda karanlık ve ışığı seçmek konusunda özgürler ancak zorlukları daha da artacaktır.”
“Şu anda saray oldukça güvenli bir yerde. Etrafımızdaki güvenlik duvarı sayesinde anormal bir hayat gücüne sahip birisi gelmediği sürece buraya giremez veya çıkamaz. Elbette, eğer yüksek hayat gücüne sahip birinin hayat gücünü işlediği bir hazineye sahipse girebilir ancak o zaman da formasyonlarımın gücüne şahit olacaktır!”
O sırada boyutundan bir çift kan kızılı maske çıkaran Paul onları Simon ve Semia’ya uzatmıştı.
“Bunlar sizin lider kıdemli olarak kimliklerinizi belli edecek. Simon, sen Cehennem Grubunun en büyük Kıdemlisi olacaksın. Semia ise Cennet Grubunun en büyük kıdemlisi olacak. Aynı zamanda bu maskeler hayat enerjiniz çekilmeden veya formasyonları aktif etmeden ormanı geçip akademiye girmenizi sağlayacak. Onları kanınızla kendinize bağlamanız ve sonrasında kullanmanız gerekiyor. Yoksa ölürsünüz.”
Simon ve Semia parmaklarına ufak yaralar açmış ve maskelerin üzerine damlatmışlardı. Maskeler bir anlığına kızıl bir ışıkla parladıktan sonra eski hâllerine dönmüşlerdi.
“Bundan sonra, akademi dışında maskeleri çıkarmanız yasak. Yalnızca siz değil, herhangi bir öğrencinin maskeleri çıkarması yasak olacak. Ve bu, okulun en büyük kurallarından birisi. Saraya katılan bir kişi geçmişini bırakabilmeli. Onların geçmişi umurumda değil. Benim işim onların geleceklerini yükseltmek.”
İkisine de birer evren yüzüğü veren Paul devam etti.
“Yüzüklerin içlerinde yirmişer adet maske var. Sizden istediğim, eğitmeye değer yirmi kişi bulup buraya getirmeniz. Elbette, bunu yaparken tüm kıtayı istediğiniz gibi dolaşabilirsiniz ve yalnızca kendi grubunuzdan öğrenciler bulabilirsiniz. Size yarım yıl boyunca zaman veriyorum. Bu yarım yıl boyunca yirmi öğrenci bulup getirmeyi başarmanız ve aynı zamanda Aziz seviyeye çıkmanız gerekiyor.”
Semia ve Simon aynı anda sertçe yutkunmuşlardı. Yalnızca yarım yılda Aziz seviyeye çıkmak büyük bir görevdi ve kolayca söylenebilecek bir şey değildi. Ancak Paul’ün ses tonundan onun geri adım atmayacağı anlaşılıyordu.
“Ana Saray’a yalnızca ikiniz ve ben girebilirim. Öğrencileri getirdikten sonra öğrenmelerine yardım etmeniz gerekiyor. Bunları alın.”
Paul bu sefer okul rozetlerinin birer kopyasını onlara vermişti. Aynı boyutu taşıyan bu rozetler oldukça önemlilerdi.
“Siz yarım yıl sonra buraya döneceksiniz. Ancak ben tüm yıl boyunca dolaşmaya devam edeceğim. Ana Sarayda kaynaklar bırakmış olsam da okulda teknikler eksik. Bunları size ben sağlayacağım. Elbette, siz de dolaştığınız zamanda bir miktar teknik elde etseniz iyi olur ama gelişiminize daha çok önem verin.”
Paul sözlerini bitirdiğinde ilerlemiş ve kızıl renkli tahta hafifçe dokunmuştu. Okulun rozetinde verilen bilgilere göre, yaklaşık bir yıl sonra Kara Vadi’nin iç yarışması gerçekleşecekti. Bu nedenle kendisine bir yıllık bir süre koymuştu.
O anki kimliği Kara Vadinin en büyük öğrencisiydi. Eğer başka bir öğrenci tarafından yenilirse bu utanç verici olurdu. Ancak Kara Vadi Lord seviyesinde öğrencilere bile sahipti. Eğer onlara karşı kaybederse yalnızca yüzünü kaybetmez, aynı zamanda diğerlerinin kendisine olan saygısını da kaybederdi.
Bu nedenle bir yıl boyunca Pura’yı dolaşacak ve kendisini geliştirmek için fırsatlar arayacaktı. Doğruyu söylemek gerekirse, kaynaklar ve teknikler görmezden gelindiğinde okulun önemli işlerinin çoğunu Simon ve Semia’ya atıyordu.
“Umarım dediklerimi anlamışsınızdır. Her neyse, bir yıl kadar sonra görüşürüz. Hayatta kalsanız iyi olur.”
Bir anda yüzünde maskesi beliren Paul saraydan dışarıya fırlamış ve uçmaya başlamıştı. Gideceği yer belirsizdi ancak bu belirsizlik bile fırsatlarla doluydu.
Bir süre onun peşinden bakan Simon en sonunda iç çekmiş ve Semia’ya bakmıştı.
“Sanırım biz de yol alsak iyi olur. Dediklerine bakılırsa ayrı olarak dolaşmamız gerekiyor. Hangi yöne gideceksin?”
Semia biraz kararsız kaldıktan sonra bir yönü eliyle işaret etmişti. Simon ise en sonunda onun gösterdiği yönün tersini seçmiş ve orada ilerlemeye başlamıştı.
Böylece, üçü ayrılmıştı. Her biri kendilerini ve okulu geliştirmek için fırsatlar aramaya gitmişlerdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..