Bir ay kadar önce geldiği gizli yerin içinde ayakta duran Paul o anda vücudunu saran kıyafetleri katliam manasının asıl haline dönüştürmüş ve kızıl sisi yeniden vücuduna çekmişti. Kızıl sis tamamen vücuduna çekildikten sonra ise beyaz bir sis halindeki Barış Manası vücudundan yayılmış ve aynı kıyafetleri oluşturmuştu.
Kıyafetlerin tek farkı renkleriydi. Siyah kızıl palto o anda beyaz altın bir renge bürünmüştü. Maskesinde aynı şeyi yapamadığından onu dövmeye geri çekmiş ve aynısının beyaz altın renklisini Barış Manası ile yeniden yaratmıştı.
Kara Büyücü halinin tam tersi şeklinde görünen Paul görünüşünden memnundu. O anda tam olarak istediği imajı çiziyordu.
Kan Kızılı Sarayın iki grubu birbirine tamamen zıt olsalar da birlik şeklinde hareket edebilmelilerdi. Şimdi, Kara Büyücü olarak verdiği sözün ardından bu halinde gittiği ve daha önceki tekniklerini kullanmadığı sürece saray hakkında daha farklı bilgileri de yayabilirdi.
Daha önceden aldığı haritayı çıkarırken uçmaya başlamıştı. Haritada işaretlenmiş yer o kadar uzak sayılmazdı ve uçarak hızlıca oraya ulaşabilirdi. Aziz seviyesindeki gelişimini saklama niyeti yoktu. Bu onu bazı sorunlardan kurtarabilirdi.
Belirtilmiş yere yaklaşırken toplanmış aura yoğunluğunun git gide arttığını hisseden Paul kıtanın birçok yerinden gelen yüzlerce kişinin burada toplandıklarını hissedebiliyordu. En sonunda alana ulaştığında ise fark edilmemişti.
Karanlık Grup ile Işık Grubu iki yana ayrılmışlardı ve iki tarafta da beşer kamp vardı. Bu kamplar büyük okulların kurdukları yerlerdi ve her biri Bin Miras Mezarına girmeleri için öğrencileri seçeceklerdi. Ortada bırakılan yer büyük, çember şeklindeki çimenlik bir düzlüktü.
Karanlık Grubunun alanına ilerleyen Paul en sonunda üzerine dikkatleri çekebilmişti. Etrafa bir aura yaymadan uçması ve karanlık gruptaki diğerleriyle herhangi bir şekilde uyuşmayan görünüşü iki tarafın da dikkatini çekmişti. Karanlık Grubun beş okulu da ona bakmaya başlamışlardı.
Aralarında Şeytani Ruh Akademisinin yaşlı liderini gören Paul yere indikten hemen sonra Haies’in Adımlarını kullanmıştı. Haies’in Adımlarında ikinci seviyeye geçtiğinden beri hızı bir kat daha artmıştı. Üçüncü seviyeye geçtiğinde farklı bir etkiye daha sahip olması gerekiyordu ama şimdilik o seviyeyi düşünmüyordu.
Paul Yaşlı Liderin önüne geldiğinde Yaşlı Lider ve diğerleri şaşırmışlardı. Diğerlerinden önce ciddileşen Yaşlı Lider anında Paul’ün maskesini ve kıyafetlerini inceledikten sonra bir kez daha şaşırmıştı.
“Kan Kızılı Saray, Cennet Grubu Ana Saray Öğrencisi Altın Ruh selamlarını sunuyor. Öğrenci kardeşim Kara Büyücü sizinle iletişime geçmiş olmalı, Yaşlı Lider.”
Paul’ün ruh gücü onun zihnine ulaştığı anda Yaşlı Lider düşüncelerini doğrulamış ve gerçekten şaşırmıştı. Karşısındaki kişinin gerçekten Karanlık Gruptan olup olmadığından emin olmasa da Kan Kızılı Saray ve Kara Büyücü ile ilgili kısımlar doğruydu.
O sırada Paul’ün bir şey çıkardığını gören Yaşlı Lider gözlerini çevirmiş ve Kara Büyücü’nün ona verdiği rozetin aynısını görmüştü. Bunu da doğruladıktan sonra düşünebileceği bir şey yoktu. Hafifçe iç çekti ve ruh gücünü kullanarak konuştu.
“Öğrenci kardeşin ile konuştuğum gibi, on okuldan birer öğrenciyle dövüşmen ve bir yer kazanman gerekiyor. Benim Şeytani Ruh Akademim dövüşten çekilecek ancak seni görünce… diğer karanlık grup okullarının böyle bir şey yapacağını sanmıyorum.”
Maskesinin ardından gülümseyen Paul elini iki yana salladı.
“Yaşlı Liderin endişelenmesine gerek yok. Aslına bakarsanız, kendi gücüme güvenmeseydim ilk başta buraya gelmezdim. Ancak nasıl meydan okuyabilirim?”
Paul’ün nazik bir yaklaşım sergilediğini gören Yaşlı Lider de kibarlaşmış ve açıklamıştı.
“Ortadaki alana çıkman ve hangi gruptan katılacağını, gelişim seviyeni ve adını söylemen yeterli. On dövüşten sonra akademiler sana teklifler sunacaklar. Hangisini kabul edersen onlara geçici olarak katılacak ve onların grubuyla birlikte mezara gireceksin. Ama hızlı olsan iyi olur. Mezar açıldıktan sonra istesen de kimse seninle dövüşmez.”
Paul başını yavaşça salladı. O anda, ortadaki çemberde dövüşler başlamıştı ve gezgin gelişimcilerin oldukça ciddi olduklarını görebiliyordu. Hangi gruptan olurlarsa olsunlar hepsi acımasızca dövüşüyorlardı.
Meydan okuyucular birbiri üzerine yenilirlerken Paul okullara katılan gelişimcilerin avantajının güçlü teknikler olduğunu anlayabilmişti. Gezgin gelişimcilerin teknikleri sayılıydı ve o kadar güçlü değillerdi. Ancak okullarda olanlar birçok tekniğe sahiplerdi ve bu tekniklerin aralarında oldukça kritik anlarda savaşın yönünü değiştirebilenler vardı.
‘Fazla geç kalmamak lazım…’
Bu şekilde düşünürken Yaşlı Liderin yanından ayrılıp çembere giren Paul anında birçok kişinin dikkatini çekmişti. Paul çimenlik alanın merkezine geldiğinde, ruh gücü tüm alana yayıldı ve sesi her birinin zihninde yankılandı.
“Altın Ruh, Aziz seviyeli İlah Gelişimcisi, Karanlık Grup.”
Yalnızca üç şeyi söylemiş olsa da bu tüm kalabalığın şaşkınlığa bürünmesine yetmişti. Aziz seviyeli bir İlah Gelişimcisi o kadar kolay bulunan birisi değildi ve onlar ile dövüşecek kişiler de sayılıydı. Özellikle bu kişi güçlü tekniklere sahipse o zaman dövüşün sonucu çoktan belli olurdu.
Paul’ün Karanlık Grup adına katılmak istediğini gören iki yan da oldukça şaşırmışlardı. Ancak onun kararına karışamazlardı. Şeytani Ruh Akademisinin Yaşlı Lideri anında ruh gücünü sesine katarak konuştu.
“Şeytani Ruh Akademisi Katılımcının gücünü kabul ediyor.”
Onun ani kabulü başkalarının Paul ve Akademi arasında bir bağın var olduğunu düşünmesine itse de diğer akademiler güçlerini çekecek değillerdi. Fazladan bir öğrenci fazladan bir mirasçı şansı demekti. Bu nedenle geri çekilmeyeceklerdi.
“Git.”
Karanlık Gruptaki okullardan birisinin lideri yanındaki okul Kıdemlisine bakarken konuştu. Kıdemli anında başını salladı ve çemberin alanına ilerledi. Elinde gümüş renkli bir sabre vardı.
“Kara Ejder Akademisi, Üçüncü Kıdemli, Aziz Seviye Savaşçı.”
Orta yaşlı adam sert sesiyle konuşurken gözleri Paul’ün üzerine dikilmişti. Paul ise ona bakarken tek elini kaldırmıştı.
“Güzel bir savaş olsun.”
Paul’ün sözlerine karşılık başını sallayan üçüncü kıdemli sabresini kaldırmış ve yere sertçe basmıştı. Aynı anda, herhangi bir uyarı olmadan savaş başlamıştı!
Üçüncü kıdemli bir anda ileriye atıldığında Paul onun yaklaştığını hissetmiş ve anında uzattığı eline rüzgar manasını toplamıştı. Rakibi Aziz seviyeli bir savaşçı olsa da onunla dövüşecek güce sahip değildi.
“Yok Oluşun Fırtınası.”
Rüzgar bıçaklarından oluşan bir hortum elinden fırlamış ve Üçüncü Kıdemliye doğru fırlamıştı. Üçüncü Kıdemli kaçınmaya çalışsa da kaçınamamış ve rüzgar bıçaklarının saldırısıyla vücudunda onlarca yara açılmıştı.
Paul tekniğin yalnızca ilk seviyesini kullanmıştı. İkinci seviyeyi kullanabilirdi ancak bunu yaparsa kızıl yıldırımlarını göstermek zorunda kalacaktı. Bunu yapmak istemiyordu.
“Ha!”
Yaralı üçüncü kıdemliye fırlayan Paul onu hazırlıksız yakalamış ve karın boşluğuna sert bir yumruk atmıştı. Oldukça güçlü bir fiziğe sahip olan Üçüncü Kıdemli o anda kemiklerine işleyen bir acıyı hissederken okulunun bölgesine geri fırlamıştı.
Kara Ejder Akademisinin lideri onun durumunu kontrol ettikten sonra ona bir ilaç yutturmuş ve Paul’e bakmıştı.
“Merhametin için teşekkürler.”
Paul’ün tam gücünden emin olmasa da az önce üçüncü kıdemlinin karın boşluğu yerine kalp civarlarına vursaydı üçüncü kıdemlinin öleceğini biliyordu. Paul gerçekten merhametli davranmıştı.
“Okul Liderinin sözleri gereksiz. Aynı gruptan katılıyoruz. Gereksiz ölümlerin bir anlamı yok. Üçüncü kıdemli beni öldürmeye çalışmadı sonuçta.”
Paul bunları söylediğinde okul lideri gülümsemiş ve yerine geri çekilmişti. Aynı anda, Paul’ün üzerindeki gözler biraz daha temkinli olmuştu.
Paul’ün az önceki sözleri oldukça nazik olsalar da içinde gizli olan parçalar vardı. İlk olarak, aynı grupta olduklarını kesin olarak belli ediyordu. Işık Grubuyla bir bağlantısı yoktu.
İkincisi ise Üçüncü Kıdemli onu öldürmeye çalışmadığı için onu öldürmemesiydi. Yani birisi ona karşı öldürme niyeti gösterirse onu öldürecekti. Bunu duyunca okullardan katılan diğerleri de biraz daha dikkatli olmaya karar vermişlerdi.
O sırada Karanlık Gruptan bir başkası ileriye çıkmış ve alana girmişti. Orta yaşlı bu adamın gözleri keskindi ve yanında herhangi bir silah bulunmuyordu. Etrafında güçlü bir mana dalgalanması bulunuyordu. Aziz seviyeli bir büyücü olduğu belliydi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..