338.Bölüm - On Okula Karşı (2)

avatar
6507 28

Kara Büyücü - 338.Bölüm - On Okula Karşı (2)


“Kaos Kılıcı Dağı, Beşinci Aziz, Aziz Seviye Büyücü.”

 

Orta yaşlı adam kendini tanıttıktan hemen sonra birden mırıldanmaya başlamıştı. Aziz seviye bir büyü yaptığı belliydi ve etrafında yüksek miktarda toprak manası toplanıyordu.

 

Onu bir süre izleyen Paul sonrasında ellerini iki yana kaldırdı ve su manasını yayarak etrafında sudan oluşmuş bir bariyer yarattı. Sonrasında, adamın saldırısını beklemeye başladı.

 

“Yeryüzünü Delen Çivi, düş!”

 

Orta yaşlı adamın büyüsü havada oluşan devasa, toprak ve taştan bir çiviydi. Hızla üzerine gelen çiviye bakan Paul elini hızla yukarıya doğru savurdu.

 

“Buz Tanrıçasının Eli!”

 

Buzdan oluşan bir kadın eli bariyerinin hemen dışında belirmiş ve hızla düşen çiviyi kavrayarak yere düşmesini sağlamıştı. Aynı anda, Paul buz manasını toplayarak havada birçok buzdan iğne oluşturmuştu.

 

“Sou!”

 

Onlarca buzdan iğne ileri fırladıklarında orta yaşlı adam topraktan bir duvar kaldırmıştı. Ancak buzdan iğnelerin aralıksız saldırıları sayesinde duvar delinmiş ve iğneler adamın vücudundaki belirli bölgelere saplanmışlardı.

 

“Euhk!”

 

Beşinci Aziz bir anda kan kusarken vücudundaki enerjinin çekildiğini hissedebiliyordu. Anında çemberin dışına çıkmış ve vücudundaki iğneleri çıkarmaya başlamadan önce çekildiğini söylemişti.

 

İğneleri doğru bir şekilde fırlatabildiğini gören Paul rahatça iç çekerken sonraki kişi de alana girmişti. Yine Karanlık Gruptan olan bu kişi, arkasında devasa bir ağır kılıç taşıyan genç görünüşlü bir adamdı.

 

“Alev Ruhu Sarayı, Çekirdek Öğrenci Alan, Büyük Usta Seviyeli İlah Gelişimcisi.”

 

Genç adam konuşmasını bitirir bitirmez saldırıya başlamıştı. Ağır kılıcı hızla Paul’e doğru savrulurken Paul de ona karşılık vermişti.

 

Birkaç saniye içerisinde genç adama yaklaşıp tek bir yumrukla onu çemberden fırlatan Paul zaten karşısına Büyükusta seviyeli birisinin çıkmasının anlamsız olduğunu düşünse de bir şey söylememişti.

 

“Ölü Zehir Tapınağı İlk Kıdemlisi, Aziz seviyeli Büyücü!”

 

O Alan isimli genci dışarıya fırlattığı anda birden yaşlı bir adam çembere dalmış ve elindeki yeşil küreyi ona doğru fırlatmıştı. Zehir manasıyla dolup taşan bu büyü adamın birkaç dakikadır hazırladığı bir şeydi.

 

Yaşlı adamın gözlerindeki sinsi ve öldürme isteğiyle dolu olan ışık ile attığı ölümcül zehri bir anlığına inceleyen Paul sonrasında maskesinin altındaki gözlerini kısmış ve yeşil topun kendisine gelmesine izin vermişti.

 

Beyaz paltosuna çarptığı anda bir sise dönüşüp vücudunu saran zehir manası vücudunun içine girerken Paul buna engel olmamıştı. Vücuduna giren yüksek miktardaki zehir Kutsal Kan yeteneği sayesinde direkt olarak etkisini yitiriyordu.

 

“Haah…”

 

O anda, Paul yaşasa bile dışarıdan böyle görünmüyordu. Onun vücudunu merkez alan beş metrelik bir alan tamamen yeşil bir zehirle kaplanmıştı ve bu zehrin ölümcüllüğünü bilen diğerleri onun çoktan öldüğünü biliyorlardı.

 

Ölü Zehir Tapınağının lideri İlk Kıdemlinin davranışını sevmese de yapabileceği bir şey yoktu. Bu adam onların tapınağının korunması için önemli bir yere sahipti. Ayrıca zehir üzerine olan anlayışı yüksekti. Yani onu cezalandıramazdı.

 

“Heheh…”

 

İlk Kıdemli büyüsünün bıraktığı zehir sisine baktıktan sonra arkasını döndü ve uzaklaşmaya başladı. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Ancak gittiği yerde, Tapınak Liderinin şaşırmış bir yüze sahip olduğunu görünce bir kez daha arkasına döndü.

 

Ancak arkasını döndüğü anda bir el boğazını sıkıca kavramıştı. Gözlerinin önündeki beyaz maskeye bakan yaşlı adam zehrinin nasıl olup da rakibini öldüremediğine inanamazken boğazını kavrayan el sıkılaşmıştı.

 

“Dur… Lütfen…”

 

Nefesinin kesildiğini hisseden yaşlı adam yalvarsa da Paul boğazını bırakmamıştı. Boşta olan sol elini kaldırmış ve işaret parmağının ucunda ufak, beyaz bir alev yakmıştı.

 

Beyaz alevleri yavaşça adamın yüzüne yaklaştırırken adamın gözlerindeki korkuyu gören Paul çekinmemiş ve parmağını onun sağ gözüne sokmuştu.

 

“Aaahhhh!!!”

 

İlk Kıdemli acıyla bağırırken izleyenlerin yüz ifadeleri değişmişti. Paul daha önceki rakiplerine o kadar ağır bir yara vermeden gönderdikten sonra bunu yapması elbette onları şaşırtmıştı.

 

“Önceki rakiplerim benimle dövüşmek için geldiler. Öldürmek için değil. Sen öldürmek için geldiğine göre ölmeye de hazır olmalısın.”

 

“Aaaahhhhh!

 

Paul’ün soğuk sesi etrafa yayılırken parmağını çekmiş ve bu sefer diğer gözüne sokmuştu. İlk Kıdemli bir kez daha acıyla bağırırken Işık Grubundan olanlar ile Ölü Zehir Tapınağından olanların yüzleri buruşmuştu.

 

“Genç dostum, bence biraz kendini tutmalısın. Ne de olsa en sonunda aynı tarafta sayılırız. İlk Kıdemli Işık Grubuna karşı olan yarışta-”

 

Tapınak Lideri araya girmek için konuşmaya başladığı anda Paul elini sıkmış ve İlk Kıdemlinin boynunu parçalamıştı. Sonrasında, cesedi boyutuna çekmiş ve gözlerini Tapınak Liderine çevirmişti.

 

Paul bir maske taktığından gözleri belli olmasa da Tapınak Lideri birden titremiş ve üzerine düşen tehlike hissi yüzünden geri çekilmişti. İlk Kıdemli zaten öldüğünden bu canavara karşı koymanın bir anlamı yoktu.

 

Paul başını bir kez salladıktan sonra gözlerini Karanlık Grubun ters tarafında kalan beş Işık Grubu okuluna dikmişti. Karanlık Grubun tüm okulları o anda girişini kabul ediyorlardı. Şimdi sırada Işık Grubununkiler vardı.

 

“Düşen Yaprak Salonu, Dördüncü Salon Lideri, Aziz Seviye Bilgin.”

 

Uzun sarı saçlara sahip genç görünen bir kadın alana girmişti. Yeşil gözlere sahip kadın bol, beyaz bir cübbe giyse de vücut hatları hâlâ belli oluyorlardı ve oldukça çekici görünüyordu.

 

Kadından yayılan ruh enerjisini hisseden Paul onun saldırmaya hazır olduğunu anlayınca elini kaldırmıştı. Kadın bir saldırı fırsatı bulamadan Yok Oluşun Fırtınası vücuduna çarpmış ve özellikle keskin olan rüzgar bıçakları vücudunu parçalayarak arkasında düzgün bir ceset bile bırakmamıştı.

 

“Utanmaz!”

 

Düşen Yaprak Salonundan birisi öfkeyle bağırsa da yapabileceği bir şey yoktu. Paul’ün saldırı için zaman vermemesi normal bir hareketti. Elbette, bazı savaşlarda karşındakine saldırısını yapmak için zaman vermek onurlu bir davranış olsa da Paul yalnızca mezara girmek istiyordu. Hem, karşısındaki kişi tamamen farklı bir gruptandı. Neden ona karşı kendini tutmak zorundaydı ki?

 

Düşen Yaprak Salonundan gelen kıdemlinin ölümünden sonra diğer ışık grubu kıdemlileri ve öğrencileri öfkeli gözlerle Paul’e bakmaya başlamışlardı. Karanlık Grubun aksine Işık Grubunun birçok okulu birbiriyle sürekli olarak bağlantılılardı. Başka bir okuldan olsa da bir kıdemlinin ölümü onlara büyük bir dezavantaj verirdi.

 

“Ben gidiyorum!”

 

Üzerine yalnızca siyah bir pantolon giymiş orta yaşlı bir adam birden ileri çıkmıştı. Uzun kahverengi saçlara ve mavi gözlere sahipti. Ellerinde bir çift mavi renkli bıçağı tutuyordu.

 

“Göksel Suikast Okulu!”

 

Orta yaşlı adam yalnızca okulunun adını bağırmış ve hızla Paul’e atılmıştı. Mavi bıçakları etrafa soğuk bir his veren buz mavisi bıçak enerjisiyle kaplanmışlardı. Etrafa güçlü bir bıçak niyeti yayıyordu.

 

“Mutlak Sıfır Noktası!”

 

Büyüsünü harekete geçiren Paul etrafına oldukça yüksek bir hava yayarken ona yaklaşan orta yaşlı adam bunu hissetmiş ve dişlerini sıkmıştı. Ancak yavaşlamak yerine hızla ilerlemeye devam etmişti.

 

Tam bıçağını Paul’ün boynuna savuracağı anda Paul birden sol eliyle onun bileğini kavramıştı. Ardından, elinden hızlıca buzdan bir katman yayılmış ve adamın sağ kolunu tamamen dondurmuştu.

 

“Aaahhh!”

 

Sağ kolu uyuşurken Paul birden sol elinde buzdan bir çivi yaratmış ve bu buzdan çiviyi adamın iki gözünün ortasına hızlıca saplamıştı. Bir anlığına bağıran adam sonrasında elindeki bıçağı düşürmüş ve yere yığılmıştı.

 

Adamın cesedini boyutuna alan Paul kalan üç okula bakmıştı. O anda, bir başka kıdemli okulların bölgesinden fırlamış ve üzerine atılmıştı. Herhangi bir tanıtım yapmamış ve yalnızca elindeki yeşil kabzalı kılıcı kınından çekmişti.

 

“Ting!”

 

Paul’ün buzdan oluşturduğu kılıç ile adamın kılıcı çarpıştığında buzdan kılıç parçalansa da adam bir anlığına dengesini kaybetmişti. Aynı anda, Paul elini ileriye doğru uzatmış ve adamın boynunu kavrayarak parçalamıştı.

 

Bir ceset daha kazanan Paul onu da boyutuna attıktan sonra iki okuldan gelen kimsenin olmadığını fark etmiş ve gözlerini onlara çevirmişti. Aynı anda, titreyen genç bir kız alana çıkmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr