339.Bölüm - On Okula Karşı (3)

avatar
6532 27

Kara Büyücü - 339.Bölüm - On Okula Karşı (3)


Kısa siyah saçlara ve kısa sayılabilecek bir boya sahip genç kız oldukça ürkek görünüyordu. Üzerindeki yeşil işlemeli beyaz cübbe ona bol geliyordu. Mavi gözleri garip bir şekilde yaşlıydı ve korktuğunu belli ediyordu.

 

“Aleena Ocram, Yaşam Nehri Akademisi Çekirdek Öğrencisi, Aziz seviye Büyücü. Umm… Lütfen merhamet gösterin!”

 

Kız konuşmasının sonuna doğru eğilince Paul bile şaşırmıştı. Karşısındaki kızın bir Aziz olmasına rağmen bu kadar özgüvensiz olması ve bu kadar kişinin önünde merhamet istemesi kolayca yapılabilecek bir şey değildi.

 

O sırada Aleena hızla bir büyünün sözlerini okumaya başlayınca Paul Mutlak Sıfır Noktasını harekete geçirmiş ve beklemeye başlamıştı. Ancak Aleena’nın kullandığı büyü bir saldırı değil, savunma büyüsüydü.

 

Önce saydam sudan bir katman Aleena’yı bir kubbe şeklinde kaplamış, sonrasında ise beyaz taştan bir katman bu kubbeyi kaplamıştı. Garip bir ışıltıya sahip olan bu taştan katmanın üzerinde ise koruma amaçlı kullanılan sarı renkle parlayan tılsımlar belirmişti.

 

Aleena’nın büyüsünün en şaşırtıcı kısmı hepsinin bir saniyeyi aşmayan bir zamanda bitmesiydi. Yalnızca bir saniye kadar bir zamanda bu kadar sağlam görünen bir savunma kurmak basit bir şey değildi ve diğer ışık grubu okulları onun Yaşam Nehri Akademisine garip şekillerde bakmaya başlamışlardı.

 

Bu kız bu tekniği bu kadar hızlı kullanmak için ne kadar çalışmıştı böyle? Bir Aziz seviyenin böyle bir savunma tekniğine bu kadar çalışması…

 

Yaşam Nehri Akademisindekiler biraz utansalar da aralarında Paul’ün bir şey yapmadan durduğunu gören öğrenciler ve kıdemliler vardı. Maskesi yüzünden ifadesi belli olmasa da diğerleri onun da şaşırdığını düşünüyorlardı.

 

Paul gerçekten şaşırmıştı. Ancak şaşkınlığının nedeni diğerleriyle aynı değildi. Bir süre uzaktan inceledikten sonra en sonunda ileriye bir adım attı ve Aleena’nın kalkanına yaklaşmaya başladı.

 

Aleena’nın ustası olduğu yerde endişeli bir şekilde bekliyordu. Paul’ün daha önceki acımasız davranışlarını görmüştü ve Aleena’nın bu dövüşe çıkmasını istememişti. Ancak Aleena’nın gelişimi yüksek olsa da yeteneği düşüktü ve katılanlar arasında en düşük yetenekli olanı oydu. Bu nedenle Akademi Lideri onu göndermişti. Başından beri kazanmasını bekleyen birisi yoktu. Yalnızca hayatta kalmasını umut ediyorlardı. Paul’ün onun kalkanına yaklaşması ustasının korkmaya başlamasına neden olmuştu. Hatta Aleena’yı savaştan çekmek bile istemişti.

 

Bu sırada Paul kalkana ulaşmış ve üzerindeki tılsımları incelemeye başlamıştı. Normalde bir kalkan tılsımı saldırıldığında ufak da olsa bir geri tepme oluştursa da bu kalkan tılsımı hepsini emecekti. Bu nedenle direkt olarak saldırmıyordu.

 

Kalkanın saldırısını emeceğinden emindi. Çünkü diğerlerinin aksine, kendisi görebiliyordu. Bu tılsımlar normal değillerdi. Yalnızca yazıtlar kullanılmamıştı.

 

Sembolizm, Spadia’nın söylediklerine göre Üstün Dünyalarda yaşayan Şeytan Irkları tarafından kullanılan bir sanattı. Çünkü her sembol az miktarda olsa da karanlık mana gerektirirdi. Bu nedenle kullanabilen ırklar en azından Küçük ve Büyük Dünyalarda o kadar fazla değillerdi. Yazıtlarda kullanılan hayat gücüyle karanlık mana takası yapma şekli bunda kullanılamazdı. Tam bir kontrol gerekliydi.

 

Ancak önündeki tılsımlarda belli bir şekilde semboller kullanılmıştı. Hatta, Sembolizmin üst derece bir sanatı kullanılmış bile denilebilirdi. Ne de olsa semboller direkt olarak çizilmemiş ve uyumlu yazıtlara şekil verilerek oluşturulmuşlardı. Tek bir sembol onlarca yazıt taşıyordu ve bu tılsımlardan altı tane vardı. Altısı da birbiriyle uyumluydu ve aynı tılsımın kopyası olmak yerine tek bir tılsım olarak çalışan altı farklı kısımlardı.

 

“Çok güzel.”

 

Bu kalkan formasyonu yalnızca ‘güzel’ olarak anlatılabilirdi. Kutsal Karanlık Düzen Sembolüne sahip Paul bile iyice çalışmadan böyle bir formasyonu yaratamazdı. Bu formasyon özel bir ilgiyle yapılmalıydı ve herhangi bir tılsımda yapılan hata tüm kalkanı bozabilirdi.

 

İstemsizce elini uzatıp tılsımlardan birine dokunan Paul elini yavaşça tılsım kağıdının üzerinde gezdirdi. Bu tılsımlar bir kere aktif edildiklerinden bir kez daha aktif edilemeyecek olsalar da yine de incelemesi için yeterli olmalılardı. Aleena isimli kıza gelince… Onun üzerinde bir sır vardı. Sembolizm ile yazılmış tılsımlar basit eşyalar değillerdi. Onları nereden bulduğunu bilmesi gerekiyordu.

 

Elini beyaz taş kısmın üzerine yerleştiren Paul eli ile taşın arasındaki parlak sarı katmanı hissederken herhangi bir tılsımı parçalamadığından emin olurken formasyonun zayıf noktasını aramaya başlamıştı. Saf güçle formasyonu parçalara ayırabilirdi ancak bunu yaptığı anda tılsımlar da havaya uçarlardı. Bunu istemiyordu. En azından birini koruması gerekiyordu.

 

“Krak!”

 

Bir anda sarı parıltılı katmanın üzerinde ufak bir çatlak belirmiş ve birkaç saniyede tüm parıltıya yayılmıştı. Parıltı ufak bir sesle parçalandığında arkasındaki taş ve onun ardındaki sudan oluşan katman Paul’ün fiziksel gücü tarafından kolayca parçalanmıştı.

 

Bariyerlerin arkasındaki Aleena kalkanlarının parçalandığını anladığı anda dizlerine sarılmış ve başını da onlara gömmüştü. Ölmek istemiyordu. Gerçekten çok ama çok korkuyordu. İlk başta gelişime başlamasının nedeni öldürmek ve savaşlar için değildi. Neden burada ölmesi gerekiyordu?

 

Paul ise ona bir şey yapmak yerine yere dağılan tılsımları toplamış ve ruh gücünü salarak Aleena’nın vücudunu sarmıştı. Etrafındaki ruh gücünü hisseden Aleena kendi ruhunun titrediğini hissettiğinde gözleri yaşlarla dolmuştu. Ölmeyi bekliyordu.

 

Ancak o anda, ruh gücü bir anda tüm vücudunu geri kaldırmış ve onu havada tutarak geriye doğru götürmeye başlamıştı. Bir kez daha yere indiğini hisseden Aleena gözlerini açtığında ustasının önünde olduğunu fark etmişti.

 

Gözlerindeki yaşları bile silmeden vücudunu kontrol eden Aleena herhangi bir yara almadığını fark edince bu sefer mutluluktan ağlamaya başlamıştı. Ustası hafifçe iç çektikten sonra Paul’e dönmüş ve başını eğerek teşekkürünü göstermişti. Paul Aleena’nın tılsımlarını alsa da hayatıyla karşılaştırıldığında birkaç tılsımın değeri yoktu.

 

Aleena’yı geri gönderen Paul tılsımları boyutunda depoladıktan sonra kalan son okula gözlerini dikmişti. O sırada, oradan kendisine bakan birisini hissedebiliyordu. Kim olduğunu göremese bile birinin olduğunu hissedebiliyordu.

 

“Oh, Elfler demek.”

 

Spadia birden zihninde konuştuğunda Paul tüm okuldaki öğrencilerin ve kıdemlilerin uzun ve sivri kulaklara sahip olduklarını fark etmişti. Görünüşe göre hepsi aynı ırktandı.

 

“Elfler su ve toprağın alt elementi olan odun elementinde büyük yeteneklere sahip uzun ömürlü bir ırktır. Gerçi ne kadar yaşlanırlarsa o kadar anlaşılamaz bir hâle gelirler. Her sözlerinde birkaç anlayamadığın yer olur. Yaşlı Elflerle uğraşmak oldukça zordur.”

 

Paul başını sallarken Elflerin arasından genç görünen biri ileriye çıkmıştı. Sarı saçlara ve yeşil gözlere sahip bu erkek gencin etrafında baskın sayılabilecek bir mana toplanmıştı.

 

“Yüksek Ağaç Sarayı Üçüncü Kıdemlisi, Taran Ehwaz. Aziz seviye Büyücü.”

 

Kendini tanıttıktan sonra direkt olarak saldırısına başlayan Taran Aziz seviye büyüler yerine güçlü Büyük Usta seviyeli büyüler kullanıyordu. Paul’ün saldırması için beklemeyeceğini bildiğinden geç kalmaya cüret etmemişti.

 

Üzerine yağan su mermilerinden kaçınmaya başlayan Paul bir yandan da Mutlak Sıfır Noktasının soğukluğunu yükseltmeye başlamıştı. Aynı zamanda Buz Tanrıçasının Elini kullanarak saldırıya hazırlanmıştı. Başının üzerinde beliren kendisiyle aynı boyuttaki iki buzdan kadın eli git gide daha da güçleniyorlardı.

 

En sonunda ellerden birisi fırladığında Taran kendisine sudan bir bariyer yapmaya çalışmış ancak buzdan el ile bariyer çarpıştıklarında bariyer tamamen donarak gücünü kaybetmişti. Taran bir bariyer daha kuramadan önce diğer kadın eli hızla inmiş ve onun başına gücünü aktarmıştı.

 

“Boom!”

 

Güçlü bir sesle yere gömülen el Taran’ı tamamen ezmiş ve yerinde parçalanmış bir ceset bırakmıştı. Bir miktar kan buzul elin üzerinde kalsa da bir süre sonra buzul el yok olduğunda onlar da düşmüşlerdi.

 

Son dövüşün bu olduğunu hatırlayan Paul Mutlak Sıfır Noktasını geri çektikten sonra eldivenlerini hafifçe düzeltmiş ve etrafına bakınmaya başlamıştı. On kişiyi yendikten sonra şimdi sıra okullardan birisine geçici olarak katılmaktı.

 

“Kara Ejder Akademisi Kardeş Altın Ruh’u kabul ediyor. İçeride bulduğun her şeyi alman serbest olacak ve akademinin tek isteği öğrencilere destek çıkman.”

 

“Kaos Kılıcı Dağı kardeş Altın Ruh’a öğrencilere yardım ettiği sürece ayrı olarak bir hazine ve içeriden kazanacağı eşyaları sunuyor.”

 

“Alev Ruhu Sarayı kardeş Altın Ruh’a kazandığı şeyler üzerinde tam hak ve içeriden kazanılanlardan bir eşya seçme hakkı sunuyor.”

 

“Şeytani Ruh Akademisi kardeş Altın Ruh’a kazandığı şeylerin tümünü sunuyor”

 

En son konuşan kişi Şeytani Ruh Akademisinin Yaşlı Lideriydi ve ondan sonra başkası konuşmamıştı. Işık Grubunun onu istememesi normaldi ve Ölü Zehir Tapınağından birisini öldürmüştü. Yani onların kendisini istememesi de normaldi.

 

“O hâlde, Altın Ruh Şeytani Ruh Akademisinin teklifini kabul ediyor.”

 

Yaşlı Liderin yanına yürümeye başlayan Paul gülerek konuşmuştu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr